TSB Başkanı Uğur Gülen: Odadaki fil kuyruğunu sallarsa biz sağa sola düşüyoruz
Türkiye'de bir yılda kişi başına sağlık kuruluşlarına başvurunun 12 olduğunu belirten TSS Başkanı Uğur Gülen, sağlık harcamalarında ağırlığın %80 ile kamuda olduğunu söyledi. Gülen, "Odadaki fil, kuyruğunu sallarsa biz sağa sola düşüyoruz" dedi.
Sevilay ÇOBAN
SEDDK ve Türkiye Sigorta Birliği iş birliğiyle “Özel Sağlık Sigortalarında Yeni Dönem Çalıştayı”, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Çalıştayda; özel sağlık sigortalarının mevcut yapısı, yeni dönem beklentileri, mevzuat düzenlemeleri ile sağlık sigortacılığında dijitalleşme ve dönüşüm süreçleri alanında önemli adımlar ele alındı.
TSB Başkanı Uğur Gülen, koruma açığının dünyada 1-4 trilyon dolar olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de sigorta sektörünün penetrasyonunun %2,7 civarında olduğunu belirtti. Sağlık sigortasının Türkiye'de 'hastalık sigortası' olarak algılandığına vurgu yapan Gülen, sağlık sektörünün GSMH'dan aldığı payın %5,5'lik payının %80'nin kamu tarafından ödendiğini kaydetti. Gülen, bu duruma ilişkin 'odadaki fil' benzetmesi yaparak, "Tabiri caizse odadaki fil kuyruğunu sallasa biz sağa sola hırpalanıyoruz, düşüyoruz. Oysa kamu tarafındaki yük, özel sektöre kaydırılırsa, %2,7 oranını %20 yapsak sigorta sektörü sıçrar. Kamu bütçesine fayda sağlar. Vizyonumuzu da tedaviye değil sağlıklı yaşamı yöneltmeliyiz" dedi.
Gülen, bu duruma ilişkin 'odadaki fil' benzetmesi yaparak, "Tabiri caizse odadaki fil kuyruğunu sallasa biz sağa sola savruluyoruz. Oysa kamu tarafındaki yük, özel sektöre kaydırılırsa sorunları daha hızlı çözebiliriz. Vizyonumuzu da tedaviye değil sağlıklı yaşamı yöneten bir ekosisteme evirmemiz gerekiyor" dedi.
Bir kişi yılda 12 kez hastaneye gidiyor
Verimlilik konusuna da vurgu yapan Gülen, "Türkiye'de bir yılda doktora başvuru sayısı 1 milyara ulaşmış durumda. Bunun 900 milyonunu kamu, 100 milyonu ise özel sağlık kuruluşları oluşturuyor. Bir diğer ifadeyle her bir kişi 1 yılda 12 kez sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunuyor. OECD'ye baktığımızda ise bu rakam 6 seviyesinde. Bu durum verimsizliğe neden oluyor.
Sağlık sisteminde 'açık büfe' mantığı ortadan kaldırılmalı. Ayrıca bu sağlık ihtiyaçlarının yüzde 20'si dijital yolla giderilebilir" diye konuştu. Sağlık sigortacılığında üç önemli dinamik olduğunun altını çizen Gülen, şunları söyledi: "İlk sırada maliyet baskıları ve sürdürülebilirlik geliyor. Bu nedenle artan sağlık maliyetleri ve sürdürülebilir finansman modelleri bulma ihtiyacı çok önemli. İkinci sırada tüm dünyada hızla gelişen dijital sağlık ekosistem gelmekte.
Burada da giyilebilir teknolojilerden teletıp uygulamalarına kadar dijitalleşmenin artan rolü çok önemli. Tabii ki üçüncü dinamik ise önleyici ve koruyucu sağlık yönlü değişim. Bu yönde hastalıkları tedavi etmekten çok, önlemeye odaklanan yeni sigorta modellerinin entegrasyonu da kaçınılmaz. Stratejimizin temelinde köklü bir zihniyet değişimi yatıyor. Bu da hastalık ortaya çıktıktan sonra müdahale eden bir sistemden, bireyleri sağlıklı tutmayı ve hastalıkları önlemeyi hedefleyen proaktif bir yapı."
“Sigorta şirketlerinin ilk 5'inde birikim söz konusu”
SEDDK Başkanı Davut Menteş, ömür boyu yenileme garantisini de kapsayan ‘Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği’nin 1 Ocak 2026 itibariyle yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, sağlık branşında 3 milyonu özel sağlık, 5,5 milyonu da TSS olmak üzere toplam 8,5 milyon civarında sigortalı olduğunu kaydetti. Türkiye'de yaklaşık 50 sigorta şirketinin sağlık branşında hizmet ürettiğini ifade eden Menteş, "Burada sağlık sigortalı sayısı açısından, sigorta şirketlerinin ilk 5'inde birikim söz konusu. Bu da bizim istemediğimiz bir durum.
Pazarın bir kaç şirket nezdinde yoğunlaşması dünyanın hiçbir yerinde kabul edilebilir değil. Bu konuya ilişkin de yeni düzenlemeler yapma gereği söz konusudur" ifadelerini kullandı. Menteş, "Bizler kamu otoritesi olarak, sağlık alanındaki düzenlemelerin ihtiyaçları tam anlamıyla karşılıyor olmasını önemsiyoruz. Yapılan bu reformun vatandaş odaklı olduğunu, bireylerin güvenini artırırken, sektörün ise uzun vadeli sürdürülebilirliğini göz önünde bulundurduğunun altını çizmek isterim" dedi.