TÜSİAD Başkanı Orhan Turan: Sanayici için en yoğun baskı dönemi geride kaldı
TÜSİAD Başkanı Turan, “Sanayiye yakından baktığımızda en yoğun baskı döneminin geride kaldığını düşünüyoruz” dedi. Toparlanmanın savunma kaynaklı olduğunu, küresel eğilimlerin değişeğini belirten Turan, Nobel Ekonomi Ödülü'nün mesajlarına dikkat çekti.
Recep ERÇİN
Türk iş dünyasının çatı kuruluşları ve ekonomi yönetiminden temsilciler 17. Rekabet Kongresi’nde bir araya geldi. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından bu yıl “Küresel Rekabet Gücümüz İçin Yeni Rotalar” temasıyla düzenlenen kongrede konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Küresel ekonomi, onlarca yıldır en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor.
Gel-gitlerin, kısa vadeli çalkantıların, uzun vadeli yapısal değişimle ele ele gittiği bu süreç, her ülke ve her alan için büyük bir belirsizlik yaratıyor. Ülkeler, bu koşullarda, rekabet güçlerini koruyabilmenin, yeni yollarını arıyorlar” dedi.
“Euro ihracatı destekleyecek”
“Sanayiye yakından baktığımızda en yoğun baskı döneminin geride kaldığını düşünüyoruz. Sanayide bir toparlanma evresine girdik. Yatırımlarda da bir güçlenme gözlemleniyor” ifadelerini kullanan TÜSİAD Başkanı Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak burada kritik iki nokta var: Bunlardan birincisi toparlanmanın önemli bir kısmının savunma sanayii kaynaklı oluşu. İkinci nokta ise, küresel ekonomideki eğilimler dikkate alındığında, şu sıralarda ekonomimiz için olumlu seyreden dış konjonktürün değişebileceğini bilmemiz ve bu değişime hazırlıklı olmamız. Önümüzdeki döneme baktığımızda, en büyük ticari partnerimiz olan Avrupa bölgesindeki talep artışı, ABD’nin politikalarındaki belirsizlikler nedeniyle, euronun dolar karşısında güç kazanmasının, ihracatçımız için destekleyici olması sanayimize biraz nefes aldıracaktır.”
Enflasyon için zorlu süreç
Türkiye’nin, son 30 yılda ihracat sepeti ve pazar çeşitliliği en yüksek ülkelerden biri haline geldiğini fakat ihracat sepetine yeni eklenen ürünlerin yaklaşık yüzde 60’ının düşük teknolojili ürünlerden oluştuğunu belirten Turan, “En öncelikli konumuz enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere indirilmesi. Hiç şüphesiz enflasyonun yüzde 75’lerden yüzde 30’lara inmiş olması önemli bir başarı. Buna karşılık önümüzde zorlu bir yol olduğunu da görüyoruz. Tarımdaki don olayları, enerji fiyatları, hizmet sektöründeki fiyat baskıları gibi unsurlar, enflasyondaki düşüşü yavaşlatıyor. Mevcut görünümde enflasyonun aşağı yönlü hareketine devam edebilmesi, zorlu bir süreç olacak” diye konuştu.
Nobellerin verdiği mesaj
Son iki yılda verilen Nobel Ekonomi Ödülleri’ne dikkat çeken Turan, geçen yılki ödülün kurumlara, bu seneki ödülün de inovasyonu ve teknolojik gelişmeyi sağlayacak bir kültürel iklim ve adil rekabet ortamına işaret ettiğini söyledi. Turan, şöyle davam etti: “Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle bir araya gelmeye, yeteneklerimizi birleştirmeye ve geliştirip çoğaltmaya çok ihtiyacımız var. Çünkü biliyoruz ki, rekabet gücümüzü koruyabilmek için çağın gerektirdiği vasıfları kazandırmayı hedefleyen bir eğitim sistemine ve nitelikli insan kaynağına çok ama çok önem vermeliyiz.”
“Günü kurtarmaya çalışıyoruz 2026 dengelenme yılı olacak”
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, 2026 içerisinde enflasyonun kademeli biçimde düşmesiyle birlikte finansal istikrar alanında bir rahatlama yaşanacağını dile getirdi. Sönmez, kongredeki hitabında, “Fakat 2026’nın, nominal büyüme devam etse de reel anlamda bir denge yılı olacağını düşünüyoruz.
Bu dengeyi doğru politikalarla ‘sükûnet’ değil; ‘sıçrama’ yılına çevirmek de bizim elimizde. Buradaki asıl sınavımız ise, üretimde verimliliği artırmak; bunun yanı sıra finansal, teknolojik ve beşeri kaynaklarımızı tüm üretim tabanına dengeli şekilde yaymak olacak” ifadelerini kullandı. Sönmez ayrıca yaşanmakta olan sürece dikkat çekerek, “Yıl boyu sık sık vurguladık; enflasyonla mücadele amacıyla uygulanan reçetenin reel sektörde ciddi yan etkileri oldu. KOBİ’lerimiz büyüme planlarını askıya aldı; günü kurtarmaya çalışıyor.
Finansmana erişim kilitlendi. Verimlilik bakımından teknoloji ve insan sermayesine erişimi olan büyük şirketlerle KOBİ’ler arasındaki makas daha da açıldı. Özellikle hizmet ve perakende gibi iç talebe dayalı sektörlerde, şirketleri ayakta tutmak her geçen gün zorlaşıyor. İstihdamda kayıplar yaşanıyor. Finansmana erişim kanallarının açılması, vadelerin uzaması, faiz-kur dengesinin sağlanması şart” dedi.
''İş dünyası olağanüstü bir çaba gösteriyor”
SEDEFED Başkanı Emine Erdem, “Türkiye olarak yapmamız gereken dijital dönüşümümüzü hızlandırmak, yapay zekâ altyapımızı güçlendirmek ve bu dönüşümü yönetecek nitelikli insan kaynağını bu yarışa hazırlamak” mesajı verdi. Erdem, “Yüksek enflasyon, finansmana ulaşım zorlukları, maliyetlerdeki artış, kur baskısı ve daralan iç talep, üretim ve yatırım kararlarını zorlaştırıyor.
Uzun süreli ekonomik baskıların, süregelen belirsizliğin, artan yaşam maliyetlerinin ve gelir adaletsizliğinin, toplumun genelinde bir durağanlık ve umutsuzluk hissi yarattığını gözlemleyebiliyoruz. Buna rağmen toplumumuz umudunu korumak için; iş dünyamız da ayakta kalmak, üretmek, ihracat yapmak ve istihdamı sürdürmek için olağanüstü bir çaba gösteriyor. Gerçek rekabet gücü, inanma gücünde, umutla üretmeye devam etmesinde gizli” ifadelerini kullandı.
Küresel ticarette belirsizlik dönemi
17. Rekabet Kongresi’nin açılışında konuşan isimler ve verdikleri mesajlar özetle şöyle oldu:
-Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan: Küresel ticarette bir belirsizlik dönemine girmiş bulunuyoruz.
-Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu: Büyük ekonomilerin kendi arasındaki tarife savaşları, dünya ticaretini strese sokmuş durumda.
-TSE Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Sami Şahin: Rekabet artık ‘kim daha fazla üretir’ değil, ‘kim veriden daha fazla değer üretir’e dönüştü.
-Rekabet Kurumu Kurul Üyesi Ayşe Ergezen: Piyasalarda etkinliği ve arz güvenliğini güçlendirmek için politikalar tasarlamak zorundayız.
-Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili Adil Pelister: İhracatçımız üreterek rekabet etmeyi de öğreniyor.