Avrupa'nın en büyük demir madeni, egzotik şehrin sonunu getirdi
AB'nin demir cevherinin yüzde 80'ini karşılayan Kiruna'da, yer altı madeninin genişlemesi şehri çökme riskiyle karşı karşıya bıraktı. Binlerce kişinin tahliye edildiği şehirde halen 6 bin kişi ve 2 bin 700 ev taşınmayı beklerken, maden şirketi LKAB'nin taşınanlara 2,4 milyar dolarlık tazminat ödemesi bekleniyor.
Avrupa'da artan ham madde ihtiyacına karşılık, dünyanın en büyük yer altı demir cevheri madenine ev sahipliği yapan İsveç'in Kiruna kenti çökme riskiyle karşı karşıya.
Maden genişledikçe kent devasa bir saatli bombaya dönüşürken, artan tehlike nedeniyle şehir bina bina tahliye ediliyor. Kiruna'ya 3 kilometre uzaklıktaki yeni yaşam alanının tamamlanması ise 2035 yılını bulacak.
AB'deki demir cevherinin yüzde 80′ini karşılıyor
Birçok kiş için egzotik bulunan şehrin kaderi 125 yıl önce bölgedeki demir cevherinin keşfi ile değişmiş, yaşam alanları yıllar içinde artarken bölge halkı da devlete ait maden işletmesi LKAB'de çalışmaya başlamıştı. Kamu işletmesi olan LKAB ise küresel ölçekte küçük olsa da, Avrupa Birliği'nde çıkarılan tüm demir cevherinin yüzde 80′ini karşılayan son derece önemli bölgesel bir oyuncu.
Buna karşılık madenin üzerine inşa edilen koca şehri, bina bina taşımanın maliyeti ve zorlukları da artıyor. İlk olarak 2004 yılında planlanan taşınma süreci, Ağustos 2025′te ikonik Kiruna Kilisesi'nin taşınması ile resmen başladı. 113 yıllık ahşap bina, iki gün süren bir süreçle yeni adresine götürüldü. Buna ek olarak 6 bin kişinin ve 2 bin 700 evin daha yer değiştirmesi gerekiyor.
Milyarlarca dolar tazminat ödeyecek
LKAB'ın da önümüzdeki 10 yıl içinde tazminat maliyeti için 2,4 milyar dolar ödemesi bekleniyor. LKAB'nin kamu işleri ve dış ilişkilerden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Niklas Johansson, taşınacaklara mülklerinin piyasa değerine ek olarak yüzde 25 daha fazla ödeme veya yeni bir ev inşa etme seçeneği sunulduğunu söyledi. Buna karşılık yüzde 90′lık bir kesim yeni ev almayı tercih etti.
AB de, LKAB'ın yeni nadir toprak elementleri yatağını, Kritik Hammaddeler Yasası kapsamında stratejik öneme sahip olarak kabul etti. Bu politika, 2030 yılına kadar bölgenin yıllık talebinin yüzde 40′ının yerli üretimle karşılanmasını hedefliyor.