Ankara Sohbetleri'nin konuğu Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu: Habur'u yavaşlatarak kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz, Bankacılar Irak'ta şube a

Ankara Sohbetleri'nin konuğu Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu: Habur'u yavaşlatarak kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz, Bankacılar Irak'ta şube açsın

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA- Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, "Birilerini cezalandırmak için Habur Sınır Kapısı'nı yavaşlatıyoruz ama bu uygulamayla kendi sanayicimizi, kendi insanımızı cezalandırdığımızın farkında değiliz. Birilerine 'bir' birim kazandırmamak için 'bin' birimlik kazançtan vazgeçmemeliyiz" dedi. Kadooğlu ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Diyarbakır'da açıklanan GAP Eylem Planı'nın zaman kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerektiğini, bölgenin dayanacak gücünün kalmadığını söyledi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Tarkan Kadooğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit Barış Parlak ve arkadaşımız Meltem Gündüz'ün GAP Eylem Planı, TÜRKONFED, TÜSİAD ve Kadooğlu Grup olarak yaptıkları çalışmalar ile ilgili sorularını yanıtladı. Güneydoğuya gönül vermiş bir işadamı olarak GAP Eylem Planı sizi tatmin etti mi? Plan, Güneydoğu'nun ihtiyaçlarına cevap verebilecek mi? Yıllarca Güneydoğu için paketler açıldı ama ne yazık ki istediğimiz şekilde uygulamaya geçilemiyordu. Son plan bölge için ümit verici oldu. Biz bunun takipçisi olacağız. GAP deyince insanların kafasında sadece sulama bölgesi oluşuyor. 3-5 hektarın sulaması gibi. Ama öyle değil. Barajlarıyla, sulama alanlarıyla ve dünyaya açılacak organik tarımla ilgili çok büyük potansiyel var. Bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Örneğin şimdi mayın tarlalarının temizlenmesine başlanıldı. Burası devreye girdiği zaman bölgenin kaderi değişecek. Gerek GAP gerekse mayınlı yerlerin temizlenmesiyle bir kalkınma hamlesi olacak. İnşallah Türkiye'deki bu sorunlar sıkıntılar biter. Umarım yatırımcılar imkan bulamadık demezler. Tek korkumuz bu. DOGÜNSİFED olarak yerel ve bölgesel potansiyellerin ortaya çıkarılıp değerlendirilmesini, mevcut dinamiklerin rekabetçi, katılımcı, esnek ve etkililiğe dayalı olarak uygulanması yönünde her türlü desteği vermeye hazırız. İnanıyoruz ki, sivil toplumla, iş dünyasıyla ve yerel dinamiklerle işbirliği içinde uygulanacak bir planın başarısız olma ihtimali de ortadan kalkacaktır. Ancak planın adıyla uyumlu eylemlere bir an önce başlanmalı. Bu açıdan GAP sadece sulama projeleri ya da baraj göletleri olarak anlaşılmamalı. GAP güçlü bir Türkiye'ye doğru gidişatın başlangıç aşaması ve Türkiye'nin en önemli projesidir. Uygun değerlendirildiği vakit bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasına da önemli katkılar sunacak plan, AB ile tam üyelik müzakerelerinin de kolaylaştırıcısı olacaktır. Ancak ısrarla vurgulamak gerekiyor ki, bugüne kadar alışılageldiği gibi bölge dışından bölgeye yönelik kalkınma stratejileri devrinin kapanması gerekir. Her ülkenin kullanabileceği standart bir modelin olmadığı gerçeği bizi esnek bir çalışmaya doğru götürmelidir. Her kesimin ortak akıl çerçevesinde katkı sunması gerekir. İyi muhalefet çerçevesinde doğru olmayan uygulamaları da eleştireceğiz. Federasyonumuz, kısa ve orta vadede bölgenin avantajlarını öne çıkaracak, bölgemizle ile bağlantılı Ortadoğu pazarına işadamlarımızı tanıtacak, sermayenin ilgisini çekerek bölgemizin üretim ve ticaret merkezi haline gelmesine katkıda bulunacak çalışmalar yapmaya devam edecektir. GAP'ın yerel olduğu kadar küresel ölçekte de ciddi yansımaları olacaktır. Ilısu Barajı için verilen sözü Cizre ve Silvan barajları için de bekliyoruz Sayın Başbakan, "Para bulamasak da Ilısu Barajı'nı bitireceğiz" dedi. Bu açıklamayı, Cizre Barajı ve Silvan Barajı için de bekliyoruz. Güneydoğu yıllardan beri hep geri kalmış bir bölge oldu. Terörün sıkıntısını çekti. Bölgedeki insanlar ticaretten ziyade huzur aramaya başlarken hep huzursuz oldu. Bölgede imkanlarımız varken bunları değerlendiremiyoruz. Mesela Habur Sınır Kapısı bölgenin can damarı. Bu kapıdan Habur'dan Mersine'e kadar herkes faydalanıyor. Binlerce araç şu anda kapıda istif edilmiş. Habur Sınır Kapısı'nda bir modernizasyon çalışması yapıyoruz. Çok güzel tesisler ortaya çıkardık. TOBB'a teşekkür ediyorum. Ama işleyişe bakarsak, eskiye oranla daha düşük. Eskiden günde 4 bin, 5 bin aracın girip çıktığı bir sınır kapısı varken, şu anda 900 ile bin arasında araç girip, çıkabiliyor. Bu da bölgeye sıkıntı veriyor. Habur kapısının açılmasıyla o bölgede terör azaldı. Bu tezimi daha önce de söylemiştim ve tezimin arkasındayım. Çünkü insanlar iş bulamıyordu o bölgede. 16 yaşındaki çocuklar dağa çıkmak zorunda kalıyordu. Cebinde para yok, çalışabilecekleri fabrika yok. Habur kapısı açıldıktan sonra 16 yaşındaki gençler babalarını mahkemeye vererek yaşlarını 18'e çıkarttı. 18 yaşında ehliyet alıp kamyonlarla nakliyecilik yaparak, evlerini geçindirmeye başladılar. Bu dönemde mesela Cizre'de işsizlik yüzde '0' olmuştu. Cizre'de otelim vardı ve otele personel bulamıyordum. Gaziantep'ten personel gönderiyordum Cizre'ye. Şimdi tekrardan eskiye döndük. Her gün birçok insan bizleri arayıp destek istiyor. Banka kredilerinde yardımcı olmamız, vergi borçlarını ötelememiz için destek isteyenler; çocuğuna, komşusuna iş bulmamız için destek isteyenler var. Bu Habur kapısında yaşanan sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Biz ticareti durdurduk diye Irak petrolsüz mü kaldı? Türkiye, Irak'ın işlenmiş petrol ihtiyacını karşılıyordu. Siyasi nedenlerden dolayı 2.5 yıldan beri durduruldu. Böyle bir sorun olunca da birçok araç boşta bekliyor. Biz ticareti durdurduk, Irak petrolsüz mü kaldı? Hayır. Irak şimdi petrolü Kuveyt, İran, Suriye, Basra ve ürdün üzerinden alıyor. Yani bu bölgede bir para potansiyeli var. Ve birileri bunu değerlendiriyor. Olan Türkiye'deki işadamlarına, o bölgede çalışan kamyonculara ve halka oluyor. Güneydoğu'da insanlar bu nedenle şu anda aç, susuz, borç altında. İnsanlar evinden dışarı çıkamıyor. Kahveye çay içmeye gidemiyor, çünkü cebinde parası yok. Aylardan beri evine bir gram et girmemiş. Bunu anlatamıyoruz. Birilerinin buna el atması lazım. Bir araştırma yaptık. şu anda 14 ile 16 yaş arasında 500 bin eğitim görmemiş sokak çocuğu var. Ve bu insanlar aç kalınca başkalarının tuzağına düşüyor. Sosyal sıkıntının nedeni oluyor. Teşvik sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Eksikleri var mı? Tabii ki var. Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Bitlis gibi illerle birlikte Düzce'ye de aynı şartlarda teşvik verirsen, İstanbul'daki hiçbir işadamı Güneydoğu'ya yatırım yapmaz. Güneydoğu'ya ayrıcalık istiyoruz. Çünkü bölgenin ayrıcalığa ihtiyacı var. Özel, bölgesel ve yöresel teşvikler verilsin. Sorun nedir ortaya konulsun. Bugün Mardin'de turizm patlaması yaşanıyor. Turizm otelleri açanlara farklı teşvikler verilmeli. Habur bölgesindeki insanlara farklı imkanlar yaratılsın. Güneydoğu'da hayvancılık sektörüne farklı teşvikler verilsin. Diyarbakır'a sektörel ve yöresel bakmak lazım. Bölgemizde turizmi çekecek imkanlarımız var ama reklam, organizasyon ve devletin desteği olmadığı için dışarıya açılamıyor. Cizre'de Ebuliz var. Ebuliz dünyada ilk robotu üreten insandır. Bunu Avrupa inceliyor ama Türkiye'nin bundan haberi yok. Hükümetin bunun gibi yüzlerce değere sahip çıkıp, tüm dünyaya tanıtması gerekiyor. Bankacılara çağrı: Irak'ta şube açın Bölgeyle ilgili şöyle bir düşüncemiz var. Irak ile Türiye arasında ortak serbest bölge kuralım. Böylece Iraklı işadamı da Türkiye'deki işadamı da gelir o bölgede fabrikasını kurar. Irak, yurtdışındaki firmalara güvenlik nedeniyle kredi vermiyor. Ben bile fabrika kurmak istediğim zaman kredi alamıyorum. Ama böyle bir serbest bölge kurulduğu zaman kredi ve bölgenin kalkınması anlamında büyük bir ivme kazanacaktır. Dünyada sınırlar kalkıyor. Kuzey Iraklılar zaten tüm dünya ülkeleri ile ticaret yapıyor. Türkiye'deki üst düzey banka yöneticilerine çağrıda bulunuyorum. Gelin Kuzey Irak'ta banka kurun. ürdünlüler bir banka kurmuş orada. Hepimiz paralarımızı oraya veriyoruz. O paralar ABD üzerinden Türkiye'ye 3 gün sonra geliyor. Türkiye ile Zaho arası 3 kilometre. Elden almak istediğim zaman 3-5 saat, ama bankaya veriyorum 4 günde paramızı alabiliyoruz. Türk bankası oraya kurulduğu zaman bankacılık sektörümüz kazanır. İnsanlar daha rahat ihracat yapar. Şu anda Türk işadamı Irak ile çalışmak istediğinde bankacılık sistemi oturmadığı için çalışamıyor. Bankacılık sorununun üstüne düşmemizde fayda var. Özellikle bir ihtiyaçtır. Güneydoğulu işadamlarına çağrı TÜSİAD'da Güneydoğuyu temsil ediyorsunuz. TÜSİAD'a düşen görevler neler? TÜSİAD Güneydoğu için neler yapabilir ya da üyelerinin gerçekleştirmeyi düşündüğü projeleri var mı? TÜSİAD her zaman Güneydoğu Bölgesi'ne sıcak bakıyor. Bölgeyle ilgili götürdüğümüz her plan ve programda bize destek oluyorlar. Burada TÜSİAD ve TOBB'dan ziyade en büyük görev o bölgenin insanı olan işadamlarına düşüyor. Ben buradan çağrıda bulunuyorum. Bölgenin işadamları, servetlerinin yüzde 10'unu bölgeye sanayileşme anlamında ekonomiye katkıda bulunsunlar. Çünkü bölgenin çok büyük işadamları var. O bölge rahat olduğu zaman İstanbul'daki insanlar da rahat eder; çünkü bir bütünüz biz. Bölgemizde işçilik daha ucuz ve imkanlar daha farklı. Geçtiğimiz günlerde Aynur Bektaş, Batman'da bir fabrika kurdu. Fabrikada bin insan çalıştırıyor. Helal olsun. Bu insan gelip Batman'da iş imkanı yaratıyorsa benim bölgemin işadamları da gelip o bölgede kalkınma için birşeyler yapmalı. Gelin, gezin, fizibilite yapın diyoruz. Akıllı bir işadamının bölgemize gelip araştırma yaptıktan sonra yatırım yapacağından şüphem yok. TÜSİAD ile TOBB arasında bir çekişmenin olduğunu kabul etmiyorum Doğu ve Güneydoğu'daki işdamları TÜSİAD'a alınmaya başladı. Bu anlamda TÜSİAD'ın ilk üyelerinden biri olmak benim için onur verici bir olay. En azından bölgenin sorunlarını farklı platformlarda anlatma fırsatım oluştu. TOBB ve TÜSİAD çekişmesinden bahsediliyor ama ben böyle bir çekişme görmüyorum. Bence Türkiye'deki bütün sivil toplum kuruluşları ekonominin büyümesi için birlikte çalışmalı. Bizler taraf olmamalıyız ve Türkiye'nin kalkınmasını düşünmeliyiz. Burada bir çekişmenin olması yanlış. Kim daha iyi proje üretebiliyorsa, kim daha iyi fikir üretebiliyorsa ona sahip çıkılmalı. Kim başarılı bir şey üretiyorsa o insanı alkışlar, o insanın yanında dik durur ve elimizden ne geliyorsa emrinde oluruz. Bizim bakışımız bu. Siz aynı zamanda TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de yürütüyorsunuz. TÜRKONFED'in bu yılki çalışma ajandasında neler var? TÜRKONFED geçen yıl kadınları ön plana çıkarmıştı. Bu yılki projeleri mesleki eğitim ve ara eleman konularında olacak. Bu konuya ağırlık vereceğiz. Bu Türkiye'nin acı bir gerçeği. Türkiye'de bu kadar sanayileşme varken ara eleman ve kalifiye eleman bulmakta zorlanıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu konuyla ilgili olarak Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'nde ekonomi bakanının da katılacağı bir platform oluşturacağız. Bunun hazırlıklarına başladık. Önümüzdeki günlerde bölgede daha farklı açılımlar da yapacağız. Bölgenin kalkınmasıyla ilgili projelerimiz var. Netleştikten sonra gerekli açıklamaları yapacağız. "Habur Sınır Kapısı'ndaki sorunların nedeni mantıklı değil" Habur Sınır Kapısı'nda bazı sorunlar var. Bu sıkıntının sebepleri mantıklı sebepler değil. Birilerini cezalandırayım derken kendi ülkemizi cezalandırıyoruz. Farklı alternatif kapılar yapılabilir. Ama Kuzey Irak'ta yaşayan 6 milyon insan var ve Güneydoğu'daki insanlarla bu insanların akrabalık ilişkileri var. Yıllara dayanan ticaret ilişkisi var. Korkunun ecele faydası yok. Bence Türkiye'nin abilik, büyüklük yapıp, bu insanları da kucaklaması lazım. Güneydoğu Bölgesi'nin ekonomisi bu kapıyla düzelebilir. iddia ediyorum 2 yıl bana Habur kapısını teslim etsinler, Güneydoğu'daki ekonomik olarak 10 yıl ileri götürürüm. Irak'ın bütünü ekmeğe, inşaata, kanalizasyona, tekstile, çimentoya, bebek mamasına muhtaç. Aklınıza gelebilecek herşeyi bu kapıyı kullanarak, en ucuza gönderebiliriz. Bu avantaja rağmen biz Türk işadamları olarak şu anda Hintliler'le rekabet edemez duruma geldik Irak pazarında. Niye? Biz Habur Kapısı'nda sıkıntı yaşarken, Hindistanlı ürdün üzerinden transit araç göndermiş sıkıntı yaşamıyor. Ayrıntılardaki Tarkan Kadooğlu Ferit B.PARLAK ferit.parlak@dunya.com Doğu ve Güneydoğu yatırım çekemiyor. Yatırımlar azalırken, işsizlik artıyor. İşsizlikle birlikte terör, huzursuzluk ve sosyal sıkıntılar da artıyor. Devlet Bakanı Nazım Ekren'in bölgenin sorunlarını ve çözüm önerilerini yerinde dinlemek amacıyla yaptığı geziler ise devam ediyor. Bu haftaki konuğumuz DOGÜNSİFED Başkanı Tarkan Kadooğlu'ndan, giderek artan sıkıntıların çözümüne yönelik düşüncelerini dinledik. Bölgede üretilen ürünlere ihtiyacı olan Irak'ı anlatarak başlıyor sözlerine Kadooğlu. "Kuzey Irak'taki Kürtler'i cezalandırmak için Habur'u yavaşlatıyoruz.", "Habur'u yavaşlatarak, aslında kendi insanımızı cezalandırıyoruz", "Bölgedeki Kürtler 'bir' birim kazanacak diye, kendi üreticimizin, taşıyıcımızın, çalışanımızın kazanacağı 'bin' birimden vazgeçiyoruz" gibi cümlelerle Habur Sınır Kapısı'nın bölge için önemini dile getiriyor. "Biz ticareti durdurduk diye Irak ürünsüz, hizmetsiz mi kaldı?", "Irak mal ve hizmeti bizden almak istiyor ama biz vermeyince Ürdün üzerinden Fransızlar'dan, İngilizler'den, İranlılar'dan, Mısırlılar'dan alıyor" gibi cümlelerle de Irak fırsatını bazı siyasi kararlar nedeniyle Türkiye'nin kullanamadığını, büyük gayretlerle kazanılan pazarın yine bu kararlar nedeniyle yabancı ülkelerin ayakları altına serildiğini belirtiyor. "Habur Sınır Kapısı'nı bana versinler, iki yıl içerisinde Güneydoğu'yu sosyal ve ekonomik olarak ayağa kaldırırım" şeklinde iddialı bir açıklamada da bulunuyor Kadooğlu. Doğu ve Güneydoğu için devletten ayrımcılık beklerken, bölge dışında yatırımı bulunan hemşehrilerine de Doğu'ya da yatırım yapmaları için çağrıda bulunuyor Kadooğlu. Kadooğlu Grubu olarak kârlarının tamamıyla yatırım yaptıklarına, merkezlerinin İstanbul'da bulunmasına rağmen yatırımlarının büyük bölümünü bölge illerinde yapmaya çalıştıklarına dikkat çekiyor. Sivil toplum kuruluşlarının da birlik olması gerekliliğinin altını çiziyor Kadooğlu, TÜSİAD üyesi kimliğiyle... Ve ekliyor: "Hangi STK daha iyi proje, daha iyi fikir üretiyorsa ona sahip çıkmalıyız. Kim başarılıysa o kurumu alkışlamalı, yanında durmalı ve elimizden ne geliyorsa emrinde olmalıyız."