Eğitim, küreselleşiyor
Eğitim, küreselleşiyor
İnsan doğduğu andan itibaren her an yeni birşeyler öğrenir. Yürümek, konuşmak, hatta gülümsemek. Yaşamı boyunca da devam eder bu öğrenme süreci. Bir yandan her an yeni bilgiye ulaşırken insan, bir yandan da hangi bilgiyi, nerede, nasıl kullanacağını öğrenmek durumundadır. Çünkü bilgiye sahip olmak tek başına hiçbir şeye yetmez. O bilgiyi özümsemiş, kullanabilir olmanız gereklidir. Eğitimle öğretim farkının da burada ortaya çıktığından söz edilebilir. Bir bilgiyi öğretim metotlarını kullanarak bir başkasına aktarabilir, öğretebilirsiniz. Ancak; onun bu bilgiyi kullanabilmesi için eğitime gereksinimi vardır. Eğitim; sanıldığı gibi okulda değil, yaşamın en başında başlar ve sonuna kadar devam eder. Eğitimin başarısı, eğitimi verenlerden toplumsal yapıya, kültürel algılardan teknolojik alt yapıya dek çok sayıda etkene sıkı sıkıya bağlıdır. Bu yönü ile gelişmiş toplumlardan gelişmekte olan veya az gelişmiş toplumlara bir eğitim desteğinin sağlanması, eğitim standartlarının ve olanaklarının yükseltilmesi gerekir, daha yaşanabilir bir dünya için. Kopyalamadan modellemek... Toplumların rotasından gelişmişliğine, yaşam kalitesinden etik değerlere bağlılığına hemen her alanda uygulanan eğitim yöntemlerinin, içeriklerinin, dahası bu eğitimlerle amaçlananların çok güçlü bir etkisi vardır. Bir toplumda aileden başlayıp okula, oradan çalışma yaşamına dek uzanan eğitim kültürü; en yalın anlatımı ile o toplumun geleceğini, hedeflerini, varlığının sürdürülebilmesini belirler. Batı toplumlarının sahip olduğu teknolojik alt yapı ve özgürlük anlayışı, bireylerin eğitilmesi konusunda onları diğerlerinden birkaç adım öne taşır. Sonuçları itibari ile de daha başarılı noktalara ulaşacağından; gerekli eğitim ve teknoloji transferleri yapılmadığında dünyanın bir bölümü çok yüksek eğitim düzeyine ulaşmakta iken, bir diğer bölümü çok ama çok gerilerde kalacaktır. Hepimiz aynı dünyayı paylaştığımıza göre, bu dengesizlik de yalnız geri kalanları değil, ileri düzeyde eğitime ve teknolojiye sahip olanları da olumsuz biçimde etkileyecektir. Bu yüzden de zaten, son yıllarda hızla yaygınlaşan öğrenci değişim programları, uluslararası eğitim çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Özelikle uygulanan öğrenci değişim programları; bir yanı ile bu programa katılan öğrencilerin eğitimlerinin daha geniş bir algıya ulaşmasına, daha bütünsel değerlendirme yetilerini elde etmelerine olanak sağlarken, kültürler arası diyaloğu, iletişimi ve alışverişi sağlamakta. Kendi toplumu dışındaki toplumları tanıyan bireyler, hem o toplumlardan yararlı deneyimler ve bilgiler edinirken, hem de olayları tüm dünya bağlamında gözlemleme, analiz etme şansına sahip olurlar. Unutulmaması gereken en temel nokta; bireylerini etkin, katılımcı ve kapsamlı bir eğitim havuzunda yetiştirmeyen bir toplumun, uzun vadede başarılı ve gelişmiş bir düzeye ulaşma şansı yoktur. Bunun için de, eğitimin okulun kapısında değil, evlerin salonlarında, mutfaklarında başlaması gerekir. Uluslararası eğitimde esas olan, kaynak ve öğrenci paylaşımı Eğitim, belirli bilgilerin ve yeteneklerin öğretilmesi ve öğrenilmesini kapsayan formal ve ya formal olmayan tekniklerden oluşur. Eğitimin amacı, bireyin yeti, beceri ve bilgi dağarcığını geliştirmek, ilgi, yetenek ve konsantrasyon alanı doğrultusunda bireyin yetişmesini ve uzmanlaşmasını sağlamaktır. Kişinin ölçme ve değerlendirme yeteneği, bilgi ve kültür birikimi, insana, topluma ve dünyaya bakışı, aileden başlayan ve tüm yaşamı boyunca devam edecek olan farklı eğitimlerden oluşur. Bu eğitimlerin bir kısmı, yuva, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite gibi formal yapıda olurken, bir kısmı ise, ailenin çocuğu yetiştirmesi, sosyal ortamdaki ilişkiler, iş dünyasında yaşananlar informal eğitimin bir parçasıdır. Bireyin parçası olduğu toplum, kişinin eğitim fırsatları açısından büyük farklar taşıyabilir. Örneğin, Amerika'da yaşayan 18 yaşında bir öğrenciyle Uganda'da yaşayan yaşıtının aynı şartlarda olması mümkün değildir. Ülkenin ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel durumu eğitim imkanlarıyla direkt bağlantılıdır. Bu paralelde, gelişmiş ülkelerdeki eğitim standartları (kaynaklar, eğitimciler, teknoloji dikkate alınarak) gelişmekte olan ülkelerdeki standartlardan daha üstündür. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin arasındaki bu açığı kapatmak için, çeşitli uluslararası kuruluşlar oluşturulmaktadır. Bu kuruluşlar, ülkelerarası öğrenci ve öğretmen değişim programları ve kaynak paylaşımları gibi yollarla eğitimi belli standartlara getirmeyi hedeflemektedir. Gelişmekte olan, çoğu sektörel sınıflandırmada hızlı büyüme gösteren Türkiye, eğitim alanında dünya standartlarına erişmek ve öğrencilerini uluslararası seviyeye taşıyabilmek adına çeşitli organizasyonlara dahil olmuştur. Yürütülen bu uluslararası eğitim kuruluşlarına ilköğretimde OECD tarafından düzenlenen PİSA gibi değerlendirme araçlarından yararlanılması veya üniversitelerde Erasmus ve Hayatboyu Öğrenme Programı gibi AB programları örnek teşkil eder. İlk ve ortaöğretimde küreselleşme adımları: PİSA Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı-PISA (Programme for International Student Assessment); Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) üç yıllık aralarla düzenlediği, 15 yaş grubu öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik yapılan bir tarama araştırması. PISA Projesi, zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubu öğrencilerin öğretim programlarında ele alınan konuları (matematik, fen bilimleri ve okuma becerileri) ne dereceye kadar öğrendikleri değil, günümüz bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlar karşısında sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneğini ölçmeyi amaçlıyor. PISA Projesi'nde matematik okuryazarlığı, fen bilimleri okuryazarlığı, okuma becerileri konu alanları ve öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanıyor. PISA Projesi'nde kullanılan "okuryazarlık" kavramı öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulması, kullanması, kabul etmesi ve değerlendirmesi olarak tanımlanıyor ve bu doğrultuda ölçümlemeler yapılıyor. 2006 yılında PİSA Projesi'ne 30'u OECD ülkesi olmak üzere toplam 57 ülkeden katılım sağlanmış. Yedi coğrafi bölgemizden bölgelere ve okul türlerine göre sınıflandırılarak OECD tarafından rasgele seçilen 160 okuldan toplam dört bin 942 öğrenci katılmış. PISA 2006 değerlendirilmesine 57 katılımcı ülkeden, yaklaşık 32 milyon 15 yaş gurubu öğrenciyi temsilen, yaklaşık 400 bin öğrenci katılmış. Yapılan değerlendirmeye göre, Türkiye OECD ülkeleri arasında 29'uncu olmuş. Küreselleşen dünyamızda, eğitim alanında yapılan ulusal değerlendirme çalışmalarının yanı sıra, uluslararası düzeyde konumumuzu belirlemek amacıyla eğitim göstergelerine ihtiyaç duyulmakta. Bu nedenle belirli referans noktalarına göre ülkemizin eğitim alanında hangi düzeyde olduğunun, giderilmesi gereken eksikliklerin ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve bu sayede de eğitim düzeyinin yükseltilmesi amacıyla bir OECD ülkesi olarak ülkemiz bu projeye katılmaktadır. PISA 2003 sonuçlarından sonra ülkemizde eğitim alanında önemli reformlar başlatılmıştır. Üniversitelerarası küreselleşme: ERASMUS 1987'de kurulan ERASMUS programı, Avrupa Birliği'ndeki üniversite öğrencilerinin birbirleri arasındaki hareketliliğini artırmak amacıyla kuruldu. ERASMUS programının amacı, Avrupa Birliği içindeki öğrenci ve öğretmenlerin akademik hareketliliğini teşvik etmek ve desteklemek. Program, Avrupa Birliği üyelerinin yanı sıra, Türkiye gibi aday ülkeler ile İzlanda ve Norveç gibi Avrupa Ekonomik Alanı'nda olan ülkelerdeki üniversiteleri içine alır. Program, Avrupa'daki eğitim kurumlarının kalitesini artırmak, çok katmanlı işbirliğini ülkeler ve üniversiteler arası düzeyde gerçekleştirmek, eğitimde yenilikleri yaygınlaştırmak amacını taşır. ERASMUS programı adını, dogmatizme karşı çıkan ve bilgiyi Avrupa'nın çeşitli yerlerine yaymak için seyahat eden Rotterdamlı filozof Desiderius Erasmus'tan alır. Filozof, ölümüyle tüm malvarlığını Basel Üniversitesi'ne bırakmıştır. ERASMUS 2.199 yüksek öğretim kurumundan ve 31 katılımcı ülkeden oluşur. Bugüne kadar programa 1.4 milyon öğrenci katılmıştır. Öğrenciler üç ay süresince ERASMUS programı dahilindeki üniversitelerde eğitim alabilirler ve bu eğitim, mezuniyetlerine dönük kredi olarak sayılır. Hayatboyu öğrenme programı AB Lifelong Learning Programme (LLP), ERASMUS programını esas alır. Avrupa Komisyonu'nun eğitim alanında harcamalar için ayırdığı tek finansal aracıdır. Daha önceden yürürlüğe girmiş olan Socrates ve Leonardo da Vinci programlarını içine alır. Altı alt kategoriden oluşur. 1. Comenius programı-İlkokul öncesinden lise seviyesine kadar okullara destek olmayı hedefler. 2. ERASMUS-Üniversitelerin birbiri arasındaki iletişimi ve yardımlaşmayı artırmak ve öğrenci-öğretmen değişimiyle eğitim seviyesini yükseltmek amacındadır. 3. Leonardo da Vinci Programı-Meslek okullarını ve mesleki eğitim/kursları desteklemeyi hedefler. Öğrenci ve çırak değişimlerini sağlar ve üniversitelere yönlendirme yapar. 4. Grungtvig Programı-Erişkin eğitimine destek verir. 5. Transversal Programı-Dört ayrı alanda eğitime destek verir: Eğitim ve öğretimde siyasi işbirliği ve yenilikler, yabancı dil öğretimi, ICT-temelli içerik ve servislerde kalkınma, program sonuçlarının dağılımı/yayılımı. 6. Jean Monnet Programı- Avrupa'ya entegrasyon sürecini desteklemek adına kurumları destekler. Programın amacı, kaliteli hayatboyu eğitimi desteklemek, üye ülkelerin eğitim sistemlerini en üst düzeye getirmek, öğretim üyeleri ve öğrenciler arası bağları tüm Avrupa genelinde kuvvetlendirmektir. Programın bütçesi, 2007-2013 yılları arasında 6.970 milyar Euro olarak bütçelenmiştir. En büyük 4 programın bütçesi ise, Comenius: Yüzde 13 (0.906 milyar Euro) Erasmus: Yüzde 40 (2.788 milyar Euro) Leonardo da Vinci: Yüzde 25 (1.743 milyar Euro) Grundtvig: Yüzde 4 (0.279 milyar Euro) şeklinde bölünmüştür. ISEP ile karşılıklı değişim söz konusu Amerika'da 275 yüksek öğretim kurumundan ve diğer ülkelerden 38 kurumdan oluşan bir uluslararası eğitim ağıdır. ISEP'in ana hedefleri şöyle özetlenebilir: - Küresel bir işbirliği sayesinde uluslararası eğitimde standart oluşturmak, - Akademik kültürlerarası eğitimi katılımcı öğrencilere ulaşılabilir fiyatlarla sunmak, - Eğitim kalitesini uluslararası bir deneyimle üst düzeye çekmek, - Katılımcı öğrencileri esnek ve inovatif bir yaklaşıma yöneltmek. 1979'ta Fulbright-Hays Kanunu ile Uluslararası Öğrenci Değişim Programı 1996 yılına kadar Georgetown Üniversitesi'nde ISEP adı altında bir hibe ile desteklenmiştir. 1997'de ise, ISEP tamamen bağımsız bir organizasyon haline gelmiştir. ISEP ile uluslararası karşılıklı değişim programlarında, kurumlararası birebir değişim söz konusu olur. Örneğin, ABD'dan University of Vermount'tan Malta'daki University of Malta'ya giden öğrenci karşılığında, Malta Üniversitesi'nden bir öğrenci de Vermount Üniversitesi'ne gider. Ayrıca, yurtdışı eğitim programları üye kuruluşlarına ödenen ücret karşılığında ISEP bünyesinde gerçekleştirilir. Profesyonel gelişime de ISEP; konferans, sempozyum ve çalıştay şeklinde katkıda bulunur. Afrika'nın Gelişmesi İçin Bilgi Toplum Ortaklığı: ISPAD 2003'te Durban'da NEPAD e-okullar teşebbüsü ile Dünya Ekonomik Forumu Afrika Zirvesi'nde lanse edildi. Teşebbüsün amacı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri konularında yetenekli genç Afrikalılar'ı ilk ve orta okullardan başlayarak desteklemek, Afrika toplumlarında bilgi ve iletişim teknolojisini geliştirmek, zenginleştirmek ve genişletmektir. Özel sektörün e-okul teşebbüsüne katılımı Afrika'nın Gelişmesi İçin Bilgi Toplum Ortaklığı (ISPAD) sayesinde gerçekleşir. Bu ortaklık, IK ile para politikalarını, bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısını ile öğretim programı materyellerini; hem özel, hem kamu ortaklıklarında, hem de sivil toplumlarda bir araya getirir. E-okul girişimi, altyapı oluşturmak (bilgisayarlar, televizyon, radyo, iletişim, ağlar, güç vs), eğitimciler için bilgi ve iletişim teknolojisi eğitimi, içerik ve öğretim programı, finansman ve organizasyon/yönetim çözümleri, yaygınlaştırma çalışmaları gibi çok boyutlu bir proje yönetimi gerektirir. NEPAD e-okul girişiminin üç fazda, 10 yıllık bir dönemde gerçekleşmesi hedeflenmektedir. Her fazda 15-20 ülkenin entegrasyonu sağlanacak. Toplamda 600 bin okulun bu projeden yararlanması beklenmektedir. İlk fazda gönüllü olarak katılması planlanan ülkeler, Cezayir, Burkina Faso, Kamerun, Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Gabon, Gana, Kenya, Lesoto, Mali, Mauritius, Mozambik, Nijerya, Ruanda, Senegal, Güney Afrika ve Uganda'dır. Projenin yürütülmesinde İngilizce, Fransızca ve Portekizce olmak üzere üç resmi dil belirlenmiştir. Halihazırda internet bağlantısı gibi altyapı sorunları mevcuttur.