Kablocular rekabette güç için G. Kore modeli istiyor

Kablo sektörünün temsilcileri 2023 yılında 8 milyar dolarlık ihracat hedefliyor. Avrupa’da Türkiye’deki kadar yeni kablo fabrikaları olmadığına dikkat çeken temsilciler, Kore modelini istiyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Melih KOCAGİL

Sercan AKINCI

İSTANBUL - Geçen yıl 2.2 milyar dolarlık ihracatla dış ticaret fazlası veren Türk kablo sektörü, son 10 yılda çok hızlı büyüdü. Firmalar miktarsal bazlı üretimlerini 3 kat artırarak yaklaşık 800 bin ton kablo üretimi gerçekleştirdi. Ancak hızlı büyümenin getirdiği birtakım sıkıntılar da var. İş Bankası’nın desteği ile Dünya Ekonomi TV’de yayımlanan Sektör Zirvesi’nde biraraya gelen sektör temsilcileri ürün ve hizmet odaklı satış stratejilerinin acilen hayata geçirilmesini istiyor. Ayrıca pazar farklılaştırılmasının ihracatta istenilen düzeyde yapılamadığına dikkat çeken temsilciler, “Devletten büyük teşvikler istemiyoruz. Önümüzdeki engelleri azaltsınlar” çağrısında bulunuyor. Ünika Üniversal Kablo CEO'su Mustafa Tanören, Kore’de ortaklaşa kurulan firmaların yüksek fiyat verdiğini söyleyerek, devletin Kore’de olduğu gibi şirketleri birleştirerek daha güçlü şirketler kurmaya teşvik etmesi gerektiğini ifade etti. Türk Prysmian Kablo Genel Müdür Yardımcısı Ethem Bakaç, Türk şirketlerin birbirleriyle rekabet ederek, kendilerini baltaladıklarına dikkat çekerken, Kablo ve İletken Sanayicileri Derneği Başkanı Mehmet Kavaklıoğlu, emtia fiyatlarındaki artışın ihracattaki değer artışını sınırladığını aktardı. Erbakır Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Keçeci de sektörün geriye entegre olarak bakır üretmeye başlamasını eleştirdi.

Ünika Üniversal Kablo CEO'su Mustafa Tanören: Atıl yatırıma karşı, devlet sektörü yönlendirsin

Bütün ihracat 2.2 milyar dolar. Büyük rakip olarak kabul ettiğimiz Kore firmaları iki elin parmakları kadar yok. Yapısal bir farklılık var. Bu farklılık nasıl giderilebilir. Bu farklılıklar o firmalar için avantaj oluşturuyor. Bir sistem belirlemişler hangi firma hangi alanda faaliyet gösteriyor hepsini belirlemişler. Kimse kimsenin ayağına basmıyor. Birbirleriyle rekabet etmiyorlar. İç kullanımları da ihracatları da bizden çok daha fazla. Alev geciktirici birtakım compoundlar var biz bunları dışardan alıyoruz. Bazı büyük firmalar bunu kendileri yapıyor. Atıl bir yatırım yapmak yerine devlet bu tür alanlara yönlendirme yapabilir. Kore’de ortaklaşa kurulan böyle firmalar var. Avrupa’dan yüksek fiyat veriyor. Bakır herkes için aynı bakır sen nasıl yüksek fiyat verebiliyorsun buna bakmak lazım. Biz yüzde 70 ihracat yapıyoruz. Devletten çok büyük teşvik istemiyoruz. Önümüdeki engelleri azaltsınlar ya da farkına varsınlar. Hepimiz Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİR) alıyoruz.  KDV’yi ödememek için çünkü ağır bir yük getiriyor. Sonra bu DİR’i kapatmak için müracaat ediyoruz. Sanki suçluymuşuz gibi bu buna eşit değil gibi şeyler söyleniyor. Burada güçlükler çekiyoruz.

Ürün çeşitlemelerine ve Pazar çeşitlemelerine gitmemiz gerekiyor. Bizim iddia ettiğimiz ürünlerde bazı ABD’li firmalar baktığımızda ‘Mühendislik Ürünü’ yazıyor. Katma değeri daha fazla olan sektörlere hizmet ediyoruz ki enerji sektörü bunlardan biri. Hammadde petrol fiyatları bu seviyelerde dolaştığı zaman petrol devleri projelerin bir an önce gerçekleşmesi için bizim iddialı olduğumuz ürünlere parayı ödemeye hazır oluyorlar. Fiyat odaklı satış stratejisi Pazar çeşitlemesi ya da katma değeri yüksek ürünlere geçirilerek bırakılacak. Dünya çapında gelişen standartları iyi uygulayabilen iyi yetişmiş mühendislerimiz var. Ara grupta bir eksikliğimiz var. Eğitilmiş iş gücü eksiğimiz var ara elemanda. Endüstri meslek liselerinde otomotiv bölümlerine güçlü destek veriliyor ve yönlendiriliyorlar. Türkiye’de bizim sektörle ilgili bir bölüm yok.

Türk Prysmian Kablo Genel Müdür Yardımcısı Ethem Bakaç: Ülke ekonomimizi içerden baltalıyoruz

Dünya’da yaklaşık yıllık hacmi 174 milyar dolardır kablo sektörünün. Bu 2012 verileridir. Dünyada Prysmian Grup dünya lideri. Fakat yaklaşık cirosu 12 milyar dolar civarında. Dünyanın en büyüğü pazarın sadece yüzde 8’ini elinde bulunduruyor. Dünya pazarı dağınık bir yapı içinde. Üreticiler de bu şekilde. Sadece Çin’de 1000 civarı üretici olduğu söyleniyor. Kablonun en büyük girdileri bakır ve petrol türevi maddelerdir. Bunun nedeni arz- talep dengesizliği. Bugün İngiltere’de Türk oyuncularının son 10 yılda hacmi 2 kat artmış. Dönüp pazara baktığımızda yüzde 40’lar seviyesinde arttığını görüyoruz. Yani biz işin kolayına kaçıp kendi kendimizle mücadele eder hale gelmişiz. Kendi ülke ekonomimizi aslında içerden baltalıyoruz. Aynı şekilde Irak pazarında Türk üreticiler olarak yüzde 100 artmışız. O kadar çok bakir alan var ki aslında. Avrupa altyapısını tamamlamış bir pazar. Böyle bir durumda Türkiye’nin stratejik planı olması lazım. Türkiye maalesef plansız büyüdü. Pazarda bundan 3- 4 yıl önce üreticilerin fiyat yapısının birbirinden çok farklı olduğunu gördük. Sonra sektörden numuneler topladık. Gördük ki kalite açısından durum içler açısı. Kabloyu piyasa denetim, gözetim ürünü olarak kabul ettirdik. ‘Dikkat her kablo aynı değildir’ adı altında bir bilinçlendirme girişimi başlattık. Bunu 1 yıldır seminerle devam ettiriyoruz. Avrupa’da küçük yerler haricinde doygunluğa ulaştı. Afrika pazarı aslında gündemde. Hala gelişimini alt yapı olarak tamamlamamış en büyük pazar. Bu yıl yeni standartlar hayatımıza girecek. Sadece kabloda değil diğer inşaat malzemeleri de yangına karşı güvenilir hale getirilecek. Bu üreticileri disipline edip çıtayı yükseğe çekmeyi sağlayacak. İhracat pazarlarında şanslarını daha fazla artıracak.

Erbakır AŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci: Kablo sektörü geriye entegre olup bakır üretti

Bugün Türkiye’deki kablocuların İngiltere’nin patronajlığında kablo sattıklarını görüyoruz. Ekipler kurarak Afrika Pazarı’na açılmalarını önerirdim. Bu pazarlarda İngiltere adına değil kendi firmanın adına satış yapardım. Biz bu işi onlardan iyi biliyoruz. İkinci olarak tahsilat sorunu var. Bugün sektörün en önemli sorunu finansmandır. Sattığının parasını almaktır en büyük sorun

Dünyadaki ticari emtialar arasında en önemlilerinden biri bakırdır. Bakır bizimle birlikte yaşayan en önemli metaldir. Üretilen bakırın tonu 2- 3 bin dolar olması gerekirken bugün 8- 10 bin dolar seviyesinde alıp, satıyoruz. Bu nedenle kar marjı düşük bir sektör. Son 5 yılda dünyada tüm fiyatlar artarken bu sektörde fiyatların geriye gittiğini söylememiz lazım. Bakır anlık değişen bir ürün. Bu nedenle hiçbir zaman yılın ilk ayında kabloyu 100 lira 10’uncu ayında da110 liraya satabileceğinizi düşünemezsiniz. Bu işin alım satımını yapmak için de çok özel insanlara ihtiyacımız var. Piyasada TOKİ kabloları diye bir sektör çıkıyor. Herkese göre herkes kablo üretmeye başlıyor. Dolayısıyla bu noktada problem var. Bir de teknolojik gelişmelerle özel ürünler yapmaları gerekirken, sektördekilerin neredeyse tümü geriye entegre oldular. Bizimle birlikte bakır işi yapar oldular. Bugün dünyada da bu böyleydi. 20 yıl önce ABD 10 yıl önce de Avrupa’da geriye döndü. Türkiye’de yerleşik yabancı firmalar artık makinelerimizi alın biz bu entegrasyondan çıkmak istiyoruz diyorlar. Biz de kendi içimize baktığımızda ya istedikleri malı veremedik ya da istedikleri kadar kapasiteyi artıramadık. Biz tartışıp sorunlara çözüm aramaktansa herkes kendi işini kendi görür oldu. Bunlar uzun vadeli ve pahalı yatırımlar. Ben mesela bakırcıyım. Müşterime rakip olmamak için hiçbir zaman kablonun ‘k’sına elimi sürmem.

“Suriye ve Irak’ta vardık yine var olacağız”

Bakır ve kablo sektörü kurumsal yapısını kurmalı, ve stratejik planını yapmalı. Bakır sektörünün içinde yaşayan kablo sektörünü de yakından tanıyan biri olarak 3 konuda çözüm önerisi getirirdim. Öncelikle satışla ilgili bir strateji geliştirirdim. Türkiye’de kablo sektörünün üretim kapasitesi çok. Ancak talep az. Dolasıyla yurtiçi ve yurtdışında stratejik araştırma planı yapardım. Türkiye’nin yatırımlarını ve ekonomik yapıyı çok iyi analiz ederdim. Irak ve Suriye gibi ülkeler önümüzdeki dönemde yenidem inşa edilecek. Biz o ülkeleri 20 yıl önce de inşa etmiştik bunu bizden başka kimse yapamaz. İnanılmaz bir kablo ihtiyacı olacak. Bugün Türkiye’deki kablocuların İngiltere’nin patronajlığında kablo sattıklarını görüyoruz. Ekipler kurarak Afrika Pazarı’na açılmalarını önerirdim. Bu pazarlarda İngiltere adına değil kendi firmanın adına satış yapardım. İkinci olarak tahsilat sorunu var. Bugün sektörün en önemli sorunu finansmandır. Sattığının parasını almaktır en büyük sorun.

“Özel iş yaparsan malını uçakla bile taşırlar”

Çek-senette mevzuattan kalktığı için bakır ve kablo sektöründe söze hala çok itibar edilir. Bu nedenle sektöre tavsiye edeceğim şey alacak sigortasının bir ucundan girerdim. Alacaklarımı mutlak suretle sigortalatırdım. Son olarak da işin teknik boyutuna eğilirdim. Katma değeri yüksek ürünler üretirdim. Sıradan üretimden vaz geçerdim. Merdivenaltı üretimler inanılmaz bir şekilde haksız rekabet doğuruyor. Burada üretilen ürünlerde katma değer olmadığı gibi, içinde olması gereken bakırın daha az çapta olması, plastiğin hurdalardan yapılıyor olması gibi durumlar söz konusudur. Bu da kolay bir şekilde yangınların çıkmasına neden oluyor. İnsan hayatı tehlikeye giriyor. Bir ayağımı yurtdışında üretim ya da satışa kaydırırdım. Bunlar nedeniyle şimdi ABD’de üretime başlıyoruz. Orada bir fabrika kurma kararı aldık. Sektördeki kablocu arkadaşlarım da Suriye ya da Afrika’nın herhangi bir ülkesinde yatırım yapmalıdır. Yaptığımız işlerde taşımak ya da sevk etmek inanılmaz derecede pahalıdır. Türkiye kablo sektöründe Avrupa’nın önünde. Avrupa’nın en önemli üretim merkezlerinden biri durumundayız. Bu nedenden dolayı dünyanın en büyük firmaları Türkiye’de. İstanbul, Denizli ve Kayseri sektörün merkezini oluşturuyor. Irak savaşında ABD bizden kablo ve bakır istedi. Çok ağır oldukları için uçakta taşınması çok zor ama özel bir iş yaparsan malını uçakla bile taşıtırsın. ABD bizden aldığı kablo ve bakırı uçakla taşıdı.

[PAGE]

Kablo ve İletken Sanayicileri Derneği Başkanı TED Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kavaklıoğlu: Artan emtia fiyatları ihracattaki değer artışını sınırladı

Türk kablo sektörünün 5 milyar doların üzerinde bir büyüklüğü söz konusu. 2013’te 2.2 milyar dolarlık da ihracat gerçekleştirdik. 2012’yle kıyaslayınca yüzde 4 ihracat artışı gerçekleştirdik. Miktarsal bazda yüzde 7’nin biraz üzerinde ihracat artışı söz konusu. Emtia fiyatlarının daha yüksek olması nedeniyle miktar artışı kadar değer artışı olmadı. Üreticilerimizin büyük bir çoğunluğu aynı zamanda ihracatçı. İstanbul’u merkeze alıp 5 saatlik uçuş mesafesinde olan bölgenin en büyük potansiyeliyiz diyebiliriz. Türkiye’de hemen hemen her tür kablo üretiliyor. Genel itibariyle sektör yeni teknoloji kullanılıyor. Teknoloji Türkiye’de üretilemiyor olsa da bir şekilde transfer edilmiş. Avrupa ve dünya standartlarında bir teknoloji var. Aynı zamanda sektör firmalarının hızlı hareket etme kapasitesi var. Türkiye’de özellikle son 10 yılda kablo sanayinin yan sektörleri oluştu. Kolay iş gücü bulabiliyoruz hala. Kablo sektörü dış ticaret fazlası veren bir sektör. Elimde şuanda 2013 yılının 11’inci ayına ilişkin bilgiler var. 456 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirmişiz. Ana grup ürünlerimizde önemli bir ithalat söz konusu değil. Bağlantı parçalarında ithalatın önemli bir kısmını yapıyoruz. Özellikle otomotiv sanayinde ciddi bir ithalat var. Bu ithalatın yaklaşık yüzde 40’ı. Telekomünikasyonla ilgili ciddi bir ithalat söz konusu. Bunda da Türkiye’de bu alanda yatırım yapan yabancı firmaların ihtiyaçlarının tamamını yurtdışından getirmeleri neden olarak görülebilir.

Dezavantajlar da var

Avantajlarımız kadar dezavantajımız da var. Sektör son 10 yılda çok hızlı büyüdü. Hızlı büyümenin getirdsiği birtakım sıkıntılar var. Miktarsal bazda üretimde firmaların tamamı 3 kata yakın artış yaşadı. 800 bin ton civarında bir kablo üretimi söz konusu. 2023 yılı hedefimiz 8 milyar dolarlık ihracat. Pazar farklılaşmasını ihracatta yapamadığımız kanaatindeyim. İhracat yaptığımız ilk 3 ülke ihracatımızın yüzde 45’ini karşılıyor. İlk 7-8 ülke de yüzde 70’ini kapsıyor. Bu oranların düşürülüp farklı farklı ihracat pazarlarına enjekte edilmesi gerekir. Fiyata dayalı satış stratejilerini tamamen bırakması gerekiyor. Ürün ve hizmet odaklı satış stratejileri üretmeliler. Bu sektörün komple hareket etmesiyle oluşturulur.

“Firmalarımız kolektif çalışmaya kapalı”

Büyümenin kalitesi firmalar ve sektör bazında çok önemli. Finans ve risk yönetimini çok iyi yapmak zorundayız. Eleman altyapıları firmalarımızda yeterli değil. Stratejik planlarımız maalesef yok. Firmalarımız kolektif çalışmaya son derece kapalı. Meslek Lisesi konusu var öncelikle bunu sektörün isteyip talep etmesi gerekir. Rakip olabiliriz ama meslektaş olduğumuzu unutmamız lazım. Ortak sorunlar varsa sektördeki firmalar bir araya gelerek yol haritası çizmeli. Sürdürülebilir bir zemin hazırlamalıyız. İnovasyona sadece ürün olarak bakmamak gerekir. Pazar farklılaşmasında ise ciddi anlamda artırılma gerekir. Önümüzdeki 5 yıl içinde Afrika ve Amerika kıtasına ihracat yönelmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. İleride lojistik merkezler bile açılabilir. Piyasa gözetim ve denetimi çok önemli haksız rekabet açısından. Sanayii Bakanlığı’nda bir birim oluşturuldu ama bunun daha etkin olması gerekir. Bu birimin uluslararası alanda tanınır olması gerekir. Başka laboratuarlardan belge almak zorunda kalıyoruz. Ticari bir konu olan iflas erteleme konusu var. Suçluyu kanun anlamında koruyan, alacaklı ya da haklı olan mağdur bırakan bir durum söz konusu.

Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt: Sektörün entelektüel yaratması lazım

Kablo sektöründe de teşvik sistemi yönlendirici bir işlev görmemiş. Nasıl ki 17 milyon ton buğday üretirken 38 milyon ton un değirmeni kapasite yarattıysa burada da yönlendirici faaliyet olmamış. Devlet burada bir öncülük yapmamış. Ama bizim kablo üreticilerimiz de komşunun işi iyi gidiyor bende yapayım diyerek aşırı bir kapasite yaratmış. Ama Türkiye’de gözetim ve denetim eksikliğiyle hem ülkedeki insana ciddi zararlar verileye başlamış hem de ülke imajını zedeleyen birçok şey olmuş. Türkiye vasat üretimden iyi üretime geçmek zorunda yoksa ihracatını çok fazla sürdürebileceğini sanmıyorum. Onun için bu açıdan da kablo sektörünün ortak aklını ortaya koyan, ortak dilini ortaya koyan bir entelektüel kadrosu yok. Diyelim ki A kişisi sektörle ilgili yazı yazdığı zaman bu doğrudur diyecek bir kişi yok. Bu olmayınca da zaten gazete kültürüyle karar veren bürokrasi yanlış kararlar verebiliyor.

GÖRÜŞ / Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce: Haberleşme kabloları ihracatıyla sektörde büyük bir avantaj sağlanabilir

TÜİK verilerine göre kablo sektöründe büyük firmaların pazar payını gösteren yoğunlaşma oranı fiber optik kablolarda çok yüksek, diğer elektronik ve elektrik telleri ve kablolarda orta düzeyde, kablolamada kullanılan gereçlerde düşük düzeydedir. Kablo sektöründe yılda 5-6 milyar dolarlık üretim gerçekleştirilmekte olup sektöre ait sanayi üretim endeksi 2011’de %23 artarken 2012’de hafif (%0,8) gerilemiş, 2013’de ise %4,5 civarında yükselmiştir. Sektörde 2013 yılının 11 aylık verilerinden hareketle yılsonunda ihracatın 2,2 milyar dolara, ithalatın 640 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. İhracatın %95’i,  ithalatın %70’i ‘diğer elektronik ve elektrik telleri ve kablolarda yoğunlaşmaktadır. Öte yandan ithalatın %25 kadarı da fiber optik kablolardan oluşmaktadır. İhracatın ülkelere göre dağılımına bakıldığında sırasıyla İngiltere Irak, İsrail, Türkmenistan, Almanya, Rusya Federasyonu ve Azerbaycan’ın önde geldiği 2013’te bu ülkelerin toplam payının % 60 civarında olduğu görülmektedir. İthalatta ise aynı yıl sırasıyla Çin, Almanya, ABD, İtalya, Güney Kore, Romanya, Fransa ve Japonya önde gelmiş olup bu ülkelerin toplamdaki payları %70’i aşmıştır. Türkiye, üretim miktarı bakımından bu sektörde dünyada 3. veya 4. sıralarda yer almaktadır. Teknolojisi yeni olduğu için teknoloji avantajı da vardır. Bazı özel kablo türleri dışında fiber optik, telekomünikasyon, enerji, orta gerilim, yüksek gerilim, vb. tüm kablo türlerini yeni teknolojilerle üreten tesisler mevcuttur. Öte yandan merdiven altı ve standart dışı kablo üretimi, düşük kesitte iletken kullanılarak üretim yapılması, yine standartlara uymayan yalıtım malzemelerinin kullanılması sektörün dezavantajları arasındadır. Kablo sektöründeki bir diğer sorun da düşük kar oranlarıdır. Bu noktada özellikle katma değeri yüksek olan haberleşme kabloları ihracatında ülkemizin belirli avantajları olabileceği düşünülmektedir. Bir diğer husus ise ihracat yapılan pazarların çeşitlendirilmesi gerekliliğidir. Bu itibarla sektörde son dönemde ABD pazarına yönelik çalışmalar yapıldığı belirtilmektedir.

Bu konularda ilginizi çekebilir