Sermaye piyasaları devreye girmeli

TBB Başkanı Hüseyin Aydın, bankacılık sektörün parayı bir kere ‘takla’ artırabildiğine işaret ederek bundan sonra sermaye piyasaları, sigorta, leasing ve faktoring sektörlerinin de büyümesi gerektiğine işaret etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, “Türk bankacılık sisteminin, sermaye piyasalarının, sigortacılık sisteminin gidecek çok yolu var, önümüz açık. Bunları gördükçe geleceği pozitif satın alıyoruz” dedi.

TBB Başkanı Hüseyin Aydın, sadece bankacılık değil, sermaye piyasaları, sigorta, leasing ve faktoring sektörlerinin de güçlü olduğu ülkelerin ufak rüzgarlardan etkilenmediğine işaret ederek “Şimdi devreye girmesi gereken sermaye piyasaları” diye konuştu. Fakat Türkiye’de hane halkının bir konutu varken, ikinci konut yerine tahvil ya da hisse senedi almaya daha yeni yeni başladığına işaret eden Aydın, şöyle devam etti: “Bu bizim kültürde yeni. Sermaye piyasaları fon arayıcılarına daha uzun kaynak temin eder. Biz paraya bir kere ‘takla’ attırıyoruz. Sermaye piyasaları hem hisse senedi hem de bono tahvil tarafında gelişirse şirketler daha uzun vadeli kaynak temin eder. Türkiye finansal büyüklük bakımından, bankacılığı dışarıda bırakırsak, çok çok küçük. Gelişmekte olan ya da gelişmiş ülkelerle kıyasladığınızda bizim finansal piyasalarımız küçük kalıyor. Gelişmekte olan ülkeleri şu anda tek yakalayan bankacılık sektörümüz. Sermaye piyasalarımız, sigorta, leasing ve faktoring mukayeselere konu edilemeyecek kadar küçük. Bunlar büyütemediğimiz sürece siz bizimle kredi çağırdığımızı, faizin yüksek olduğunu, vadelerin kısa olduğunu konuşursunuz.”

Hüseyin Aydın, ikinci ya da üçüncü kuşak gençlerin yönetimde olduğu şirketlerin çoğunun halka açık olmadığına, 2-3 yıl vadeli sermaye piyasası aracı ihracı yapmadığına ve hepsinin bankaların kaynağına geldiğine dikkati çekti. Böyle olunca mevduatın kıt kaldığını ve kredi- mevduat oranının belli bir seviyeyi aştığını ifade eden Aydın, Türk bankacılık sisteminin daha hızlı koşabilmesi için sermaye piyasalarının, sigortacılığın ve diğer kesimlerinin de en az bankacılık sektörü kadar hızlı ve proaktif hareket etmesi gerektiğini anlattı. Aydın, “Gelişmiş ülkelerle Türkiye’yi mukayese ettiğimizde kişi başına gelir farkı, yaklaşık 4 kat. Sermaye piyasası varlık farkı yaklaşık 25 kat, sigorta pirim farkı yaklaşık 20 kat ve banka aktifleri farkı yaklaşık 8 kat” bilgisini de verdi.

Aydın, “Türk bankacılık sisteminin, sermaye piyasalarının, sigortacılık sisteminin gidecek çok yolu var, önümüz açık. Bunları gördükçe geleceği pozitif satın alıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Kredilerde ciddi artış var

“Sektörde güzel şeyler oluyor mu? Oluyor” diyen Hüseyin Aydın, geçen yılın son çeyreğinde başlayan kredilerdeki büyüme ivmesinin biraz daha hızlanarak yılın ilk çeyreğinde de devam ettiğine işaret etti.

Aydın, bu kredi artışında hem reel sektörün talebinin, hem bankaların kredi verme iştahının yüksek olmasının etkili olduğunu belirtti.

Aydın, kredilerde miktarsal bazda ciddi bir artışla ilk çeyreğin tamamlanmasını beklediklerini anlatırken şu bilgiyi verdi: “Kredi rakamlarına baktığımızda geçen yıl ilk üç ayda 120 milyar TL. İlk çeyreğin bitmesine son bir hafta kala şu anda 150 milyar TL, çeyreği 175 milyar TL civarında tamamlar görünüyor. Bu ciddi bir artış.” Bu büyüme, kredilerde ilk çeyrek sonunda yıllık bazda yaklaşık yüzde 46’lık bir artışa denk geliyor.

Aydın yıl sonunda ise yüzde 15’lik bir kredi büyümesi beklediklerini ifade ederken “Bu artış aşağı ve yukarı yönde 2 puan değişebilir, yüzde 17 ya da yüzde 13 olabilir. Bu büyüme ile mevduat büyümesini yan yana koyuyoruz. Kredi verebilmek elimizde bir kaynağın olmasına bağlıdır. Yüzde 15 mevcut yapıyla rahatta vereceğimiz bir kaynaktır” dedi.

Aydın, bilançoda kredilerin payının da yüzde 68 düzeyinde olduğunu da hatırlatırken, BDDK verilerine göre ocak ayı sonu itibarıyla krediler kümülatif bazda 1.8 trilyon TL seviyesinde bulunuyor.

Demokles’in kılıcına rağmen 58 milyar TL yapılandırıldı

Hüseyin Aydın, zimmet maddesinin kaldırılmadığını, maddeye bir paragraf eklendiğini ve yapılan düzenleme ile yeniden yapılandırmaya açıklık getirilerek hukuki olarak imkan sağlandığını anlatırken bankacılık sisteminin yeniden yapılandırma tutarının 58 milyar liraya yaklaştığına dikkati çekti. Aydın, “Biz 58 milyar lirayı yapılandırırken, ortada Demokles'in kılıcı gibi bir zimmet uygulaması vardı” dedi.

Gaziantep’e 3 milyar dolar ek kredi çıkıyor

Geçen hafta Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ve TBB işbirliğiyle bir toplantı düzenlediklerinin anımsatılması üzerine Aydın, Gaziantep'in yoğun özel sektör yatırımları bulunan çok özel bir kent olduğunu, 140 ülkeye ihracat yapıldığını söyledi.

Aydın, Gaziantep’teki iş adamlarının bankalardan 3 milyar dolar ek kredi istediğini belirterek, “Hatta benim başında bulunduğun bankaya hiç gerek kalmadan diğer banka genel müdürleri biz veririz dediler. Çünkü Gaziantep üreten bir kent. Gaziantep’te tekstil başta olmak üzere sanayi, imalat, makine, toptan ve ticaret önde gelen sektörler. Bu ilde sorunlu kredi rasyomuz oldukça düşük. Bazı yerel yöneticilerimizin ufak tefek kusurları olduğunu yüzümüze söylediler. Biz de eksik yapmışsak özür diledik ve düzeltilmesi için çaba sarf edeceğiz dedik. Bizde sizler de şunları eksik yaptınız dedik. Başarılı bir görüşme oldu. Bir iki şehre daha gideceğiz. Bunlar muhtemelen Diyarbakır ve Adana olacak” şeklinde konuştu.
Dış borçlanmada maliyet artışı 30 baz puan

Sektörde dış finansman maliyetlerde son dönemde artış olduğunu da ifade eden Aydın, “Kredi derecelendirme kuruluşlarının not indiriminden kaynaklı faizlerde bir artış yaşanacak. Ancak bunun etkisi 30-40 baz puan olacak” dedi. Maliyet artışının sektöre etkisinin ‘aman aman’ olmadığının da altını çizen Aydın, “Dış borçlanmanın eski seyrinde devam edeceğini düşünüyoruz. Kaynak temininde olağanüstü güçlük olmaz. Dış ticaret, muhabirlik ve çoklu satışlar dikkate alındığında faiz biraz farklı kalıyor. Paçal maliyet göz önünde bulundurulduğunda bu artışın fiyatlamaları değiştirecek düzeyde olmayacağını görüyoruz” dedi.

Aynı şekilde Merkez Bankasının geç likidite penceresinden borç vermesinin ve maliyetinin de benzer şekilde değerlendirilebileceğini belirten Aydın, ancak buradan kullanılan miktar dikkate alındığında kaynak maliyetlerini ve kredi fiyatlamalarını değiştirmeyeceğini dile getirdi.

Bankalar ‘çeki bir defa karşılıksız çıktı’ diye reddetmez

Hükümetin geçmiş dönemde ödeme güçlüğü çekenlere ilişkin aldığı bir tedbir olan sicil aff ının bankalarca uygulanmasında bir sorun olup olmadığına ilişkin bir soruya ise Aydın, şu yanıtı verdi: “Yasal düzenlemesi yapılmış bir gelişmeyi bankaların uygulamama lüksü olamaz...

Ekonomi yönetimiyle ilgili yakın çalışma içerisindeyiz.” Son dönemde bankalar bu uygulamayı tam olarak gerçekleştirmediğine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine Aydın “Bankalar, sistem kimseyi bir kez çeki karşılıksız çıktı diye reddetmiyor. Ancak öz kaynağı tüketmiş, bilançosunun ayağa kaldıracak durumu olmayan, pert olmuş ise bu olabilir” dedi. Bazı kişilerin farklı kredibilite sorunu olduğu için kredi alamadığını vurgulayan Aydın, “Sektörümüz, ayakta kalabilme ümidi olan her fi rmaya destek olmaktadır. Bireysel olarak ufak tefek sorunlarımız olsa da genel anlamda ekonomik çarkların dönmesi gayreti içindeyiz” dedi.

Bürokrasinin az olduğu bir dünya bekliyoruz

16 Nisan referandumunun siyasi istikrar için çok önemli olduğuna dikkat çeken Aydın, şunları kaydetti, “Futbolu çok severim ve iyi de anlarım. Çok pas yaparsınız, yan oynarsınız ve maç sonunda sizin topla oynama oranınız yüzde 75, karşı tarafın yüzde 25 olur. Maçı alamamış olabilirsiniz. Kaleye direkt gitmeniz gerekir. Yarışabilmek için bu şart. Biz bürokrasinin daha az olduğu, daha hızlı karar verildiği, denetimin piyasada yapıldığı, denetimin şeff afl ıkla yapıldığı, denetimin müfettişlerin tekelinden kurtarıldığı bir dünya bekliyoruz. Referandumun buna vesile olacağını düşünüyoruz. Çıkan sonuç milletin takdiridir. Herhangi bir risk görmüyoruz.”

KGF kefaleti hacmin 8’de biri kadar daha yeni kredi demek

Aydın, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) 250 milyar TL’lik kredi kefaletinin bankacılık sektörünün 1.8 trilyon TL tutarındaki kredi hacminin sekizde biri kadar yeni kredi anlamına geldiğini belirterek, “Ekonomiye, ihracata, istihdama ciddi bir faydası olacak. Ekonomi yönetimi sektörün kredi hacminin ekonomiye destek olarak şekilde artması için güçlü adımlar atıyor. Tek başına KGF yeterli değil ancak KGF uzun yıllar ekonomide büyümeye istihdama destek olacak” dedi

Proje finansmanında risk iştahı açık

Aydın, kredilerdeki artışta yap-işletdevret modelinin etkili olup olmadığına yönelik bir soruya ise şöyle cevap verdi: “Bankacılık sektöründe verilen kredilerinin yüzde 20’si proje finansmanı olarak yer tutuyor. 1.8 trilyon TL kredi büyüklüğünde yüzde 20 paya sahip. Bu da 300 milyar TL’nin üzerinde bir kredi büyüklüğüne işaret ediyor.” Aydın, proje finansmanı kapsamında enerji, altyapı, gayrimenkul kredileri başta olmak üzere bankacılık sisteminin risk iştahına sahip olduğunu belirtti.

Bu konularda ilginizi çekebilir