”Yatırımcının lehine bir yaklaşım ortaya konulacak”
Bakan Ergün, Teşvik paketi açıklanmadan bir süre başlanmış ve halen devam eden yatırımların durumunun ne olacağı ile ilgili görüşlerini bildirdi
ANKARA - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, teşvik paketi açıklanmadan bir süre önce başlamış ve halen devam eden yatırımlarla ilgili ayrı bir çalışma yapılması gerektiğini belirterek, "Yatırımcının lehine bir yaklaşım ortaya konulacak" dedi.
Ergün, 78. İzmir Uluslararası Fuarının tanıtımı amacıyla Hilton Otelinde dün düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Teşvik paketi açıklanmadan bir süre başlanmış ve halen devam eden yatırımların durumunun ne olacağı ile ilgili soru üzerine Ergün, bu konuda ayrı bir çalışma yapılması gerektiğini belirtti. Ergün, "Yarım kalmış yatırımların durumu nedir, bunların yeni teşvik sistemine intibakları nasıl sağlanacak, eski teşvik sistemi ile yeni teşvik sistemi arasında nasıl bir fark doğacak? Bu farkı, yatırımcının lehine değerlendirmek lazım. Yatırımcının lehine bir yaklaşım ortaya konulacak" dedi.
Bu konuda nasıl bir düzenlemeye gidileceği yönündeki soru üzerine Ergün, teşvik paketinin Bakanlar Kurulunca yürütüldüğüne işaret ederek, Kurulda bir takım tadilatlar yapabilme imkanı bulunduğunu söyledi. Ergün, "O yetki çerçevesinde bu tür esneklikler sistemin içerisinde uygulanabilecek" dedi.
Ergün aynı konuda başka bir soruya karşılık da bu durumda kaç yatırım bulunduğunu, boyutunu, kaçıncı bölgede yer aldığını sektör sektör incelemek gerektiğini kaydederek, "Nihayetinde uygun olanları, yatırımcının lehine değerlendirmeye tabi tutarak bir sonuca bağlamak lazım" dedi.
"Genel değerlendirme müspet"
Teşvik paketi konusunda gelen tepkilerin sorulması üzerine Bakan Ergün, genel değerlendirmelerin "müspet" olduğunu söyledi.
Yeni teşvik sisteminin illerin milli gelir düzeylerine göre değil, sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre TÜİK'in 26 bölge ayrımı uyarınca yapıldığını ve bunun üzerinden 4 bölge oluşturulduğunu anlatan Ergün, kalkınma ajanslarının kurulacağını ve yatırımları bu ajansların yönlendireceğini söyledi. Ergün, bazı illerin rahatsızlıklarıyla ilgili özetle şunları kaydetti:
"Ayrıntıya indiğimiz zaman şunu görüyoruz. Aynı bölgede yer almasına rağmen sektörel teşvik uygulamalarına geçildiğinde aynı bölgedeki bazı illerde belli sektörler teşvik görüyor, diğer illerde görmüyor, başka sektörler teşvik ediliyor.
Aslında 'ben Konya ile aynı bölgedeyim, Konya benden daha gelişmiş bütün yatırımları o çeker' endişesi gerçekçi bir endişe değil, uygulamada öyle olmadığı görülecek. Ya da 'bütün yatırımları Kayseri çeker, ben Kayseri ile aynı bölgede olmaktan dolayı dezavantajlı hale gelirim' diye düşünen il, uygulamada böyle olmadığını görecek. Çünkü Kayseri'de bazı sektörler teşvik görmüyor, Kayseri ile aynı bölgede olan başka bir ilde teşvik görüyor.
İstanbul ile aynı bölgede örneğin Bilecik ama İstanbul sadece 5-6 sektörde teşvik görüyor, öbür sektörlerin hiçbiri İstanbul'da teşvik görmüyor, Tekirdağ'da, Edirne'de veya Bilecik'te görüyor. Böyle alt yönlendirmeler var, onun için ayrıntıya inildiği zaman belki arkadaşlarımız bu konuda daha sağlıklı işleyişi görecekler."
"Birtane son dakika müdahalesi oldu"
"Örneğin Kayseri ve Konya'nın 3. Bölgede değil de 2'de olması gerektiği ve son anda değiştirildiği söyleniyor. Siyasi etki oldu mu?" sorusuna karşılık Ergün, sadece bir tane "son dakika müdahalesi" bulunduğunu, bunun da Çanakkale'ye bağlı Gökçeada ve Bozcaada olduğunu söyledi.
Soru üzerine Ergün, mevcut sistem içinde iki ilçenin de Çanakkale bünyesinde ele alınması gerektiğini, ancak o koşulda "ihmal" oluşacağını söyledi ve bu yüzden düzenlemeye gittiklerini kaydetti.
"Hurda indirimi hafta sonuna kadar netleşmiş olur"
Bakan Ergün, "kamuoyunda ÖTV indiriminin hurda indirimiyle devam edeceği yönünde bir beklenti" olduğunun belirtilmesi üzerine, böyle bir beklentinin uzun süredir bulunduğunu söyledi ve bu yönde Ekonomi Koordinasyon Kurulunda değerlendirme yaptıklarını, teknik çalışmaların hafta sonuna kadar tamamlanacağını söyledi. Ergün, "Hem hurda indirimi konusunda nasıl bir karara varacağımızı, hem de ÖTV, KDV indirimlerindeki yeni durumun ne olacağını herhalde Pazar gününe kadar açıklamış oluruz. Salı günü süresi dolmuş olacak, onun için Pazartesiden önce konuyla ilgili açıklama büyük ihtimalle netleşmiş olur" diye konuştu.
Yetkililerden yapılan açıklamaların ÖTV ve KDV'de süre uzatma sinyali şeklinde algılandığının kaydedilmesine karşılık da Ergün, şöyle konuştu:
"Peşinen uzatalım veya peşinen kaldıralım diye bir fikir olmadı. Zaten ÖTV ve KDV indirimi yapılırken de 'Bakın 3 aylığına yapıyoruz, bir daha herkes bunu unutsun' denilmedi. Bakacağız, gözleyeceğiz uygulamaları, eğer ekonomiye olumlu etkileri bundan sonra da devam edecek nitelikte görülürse, o zaman uzatma ve uzatmanın yeni şartlarının ne olacağını ortaya koyabiliriz. Ama 'yok bu rolünü oynamıştır, bunun piyasanın canlandırılmasında artık etkisi olmaz' gibi bir sonuca varılırsa 'artık onu uzatmanın, daha fazla bir vergi kaybına yol açmanın anlamı yoktur' diye de değerledirilebilir."
"Yerli üretimindeki artış tüketici tercihiyle mümkün"
Ergün, ÖTV ve KDV indiriminde sektörel genişlemenin söz konusu olup olmadığı sorusunu yanıtlarken de, bu konu üzerinde çalışıldığını dile getirdi. Ergün, "Eğer sektörel genişleme olursa hangi sektörlerde olmalı ya da şunu çıkartıp bunları koysak sektörde hareketlenmeye yol açar mı diye o yol açabilecek sektörlerle ilgili de bazı doneler var ortada, onları değerlendiriyor arkadaşlar" dedi. Söylenecek herhangi bir sözün spekülasyona yol açacağını ifade eden Ergün, açıklamayı beklemek gerektiğini, kesin bir noktada olmadıklarını söyledi.
ÖTV indiriminin ithalatı artırdığı, yerli üretime, istihdama katkısı bulunmadığı eleştirilerinin hatırlatılması üzerine de Ergün, yerli otomobil üretiminin artışı veya azalışının ancak tüketici tercihiyle mümkün olabileceğini, bunu vergi düzenlemeleriyle gerçekleştirmenin hem Avrupa Birliği hem Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olmadığını kaydetti. Ergün, ÖTV indiriminde yerli ve yabancı ayrımı yapmadıklarını ancak motor hacmi 1600 cc'nin altındaki araçlara yüksek, altındaki araçlara ise oldukça düşük oranda indirime gittiklerini ifade eden Ergün, 1600 cc motor üzerindeki araçların da büyük ölçüde ithal araçlar olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de otomobil ihracatının, otomobil toplam üretiminin yüzde 80'nini bulduğunu, ÖTV indirimiyle ihracattan bir miktar kısıldığını ve iç piyasaya yönlendirildiğini anlatan Ergün, "Yüzde 75-yüzde 25 gibi bir tablo oluştu. Dolayısıyla ihracat konusunda 5 puanlık bir iç piyasaya yöneliş oldu. Bu, yerli üretime hiç etkisi olmadı anlamına gelmez" dedi.
Kredi kartlarıyla ilgli düzenleme
Ergün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kredi kartlarıyla ilgili bir düzenleme üzerinde çalışıldığı yönündeki açıklaması hatırlatılarak detay sorulması üzerine, bunun, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının tüketici haklarıyla ilgili tasarısından farklı bir çalışma olduğunu kaydetti.
Ergün, "Yani kart parası alınması, alınmaması veya kredi alan müşterinin aynı zamanda hayat sigortası bulunması gibi şeyler tüketici açısından kredi maliyetlerini artıcı nitelikte bulunduğu için bizim tasarıda bunlar var. Yoksa kredi kartının limiti ne olmalı, kişiye kaç kredi kartı verilmeli, bütün kredi kartlarındaki harcama toplamı ne kadar olmalı gibi ayrı bir çalışmaya ihtiyaç olursa, herhalde bankacılıkla ilgili BDDK'da falan yapılacak bir çalışma olur" şeklinde konuştu.
Aynı gazetecinin "Başbakan Erdoğan'ın kafasında öyle bir düşünce mi var?" sorusuna karşılık da Ergün, "Bankacılık sektörüyle ilgili kredilendirmede bankaların bu kriz ortamında biraz esnek davranmadıkları, yavaş oldukları gibi bir eleştiri sırasında söylenen genel bir yaklaşımdı, belki o eleştirinin bir parçasıydı. Onun ötesinde yasal düzenleme noktasına gelmiş bir şey değil" dedi.
Ergün başka bir soru üzerine de "şu anda olgunlaşmış bir şey bulunmadığını" söyledi.