Çelik: Türkiye'nin demokratik açılımda vazgeçme lüksü yok

Bakan Çelik, AK Parti genel merkezinde yapılan "İstişare ve Değerlendirme" toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye'nin artık bu saatten sonra demokratik açılımdan vazgeçme, bunu dondurma, burada işi rölantiye terk etmek gibi bir lüksü olamaz" dedi.

Çelik, AK Parti genel merkezinde yapılan "İstişare ve Değerlendirme" toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Milletvekillerinin söz alarak düşüncelerini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve parti yöneticileriyle paylaştıklarını anlatan Çelik, "Toplantının sonunda da başta Sayın Başbakanımız olmak üzere ilgili bakan arkadaşlar, milletvekillerinin yaptıkları açıklamalar, sordukları sorular üzerine yine açıklamalar yapmıştır. Bence çok faydalı ve verimli bir toplantı olmuştur. Bütün milletvekilleri de bence hoşnut olarak ayrılmışlardır" dedi.

Çelik, milletvekillerinin en çok sordukları sorunun ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlarken de "Demokratik açılım birinci sırada diyebilirim. Ekonomik meseleler ardından geliyor. Milletvekillerimiz kendi seçim çevreleri ve kendi illeriyle ilgili bazı meseleleri tabi bunları genelleştirerek dile getirdiler. işsizlik meselesi de konuşuldu. Tekel işçilerinden tutun da dediğim gibi bugün Türkiye'de ne konuşuluyorsa, halkın beklentisi neyse, endişeleri neyse, dile getirilmesini arzu ettiği şeyler neyse milletvekilleri tarafından bunlar dile getirilmiştir" diye konuştu.

Anayasa değişikliği

Bir başka soruyu yanıtlarken de Anayasa değişikliğine ilişkin çalışmaların da önemli bir gündem maddesi olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:

"O süreç malumunuz devam ediyor. Sayın cumhurbaşkanımızın Hindistan'a giderken yaptığı açıklamayı muhtemelen soracaksınız. Sayın Cumhurbaşkanımız bir bütün olarak yeni anayasanın yapılması için büyük bir fırsat vardı imkan vardı ve bu imkanın kaçırıldığından söz etmiştir.

Zaten tepeden tırnağa yeni bir anayasa bugünkü Meclis'te bu çok zor görünüyor, o ortada olan bir olay. Ama kısmi olarak değişikliklerin yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi her zaman yetkilidir, her zaman kurucu iradeyi kullanabilir. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi millet adına, Türk Milleti adına yasama yetkisini elinde bulunduran yegane kurumdur. Dolayısıyla bu son günlerde gündeme gelen anayasa değişiklikleriyle ilgili olarak da bu süreç devam etmektedir.

Hazırlıklar bittikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde elbette ki uzlaşmalar aranacaktır. Bazı partiler kendi tavırlarını net olarak ortaya koymuşlardır. Hiç bir şekilde bu anayasa değişikliği çalışmalarına katılmayacaklarını söylemişlerdir. Ancak yine buna rağmen bu Türkiye Büyük Millet Meclisi zemini elbette yoklanacaktır. Ona göre de adımlar atılacaktır."

"Son söz söylendi"

Çelik, Tekel işçilerinin eylemi konusuna AK Parti grubunun genel kanaatinin ne olduğunun sorulması üzerine de "bu konuda son sözün söylendiğini" ifade etti.

Başbakan Erdoğan'dan bugün bir talep olup olmadığı sorusuna da Çelik, şu yanıtı verdi:

"Ben dün Adıyaman'daydım. Adıyaman'daki Tekel işçileriyle de görüştüm. Bildiğiniz gibi Tekel işçileriyle ilgili olarak sendikalara son söz söylenmiştir ve Tekel kapatılmıştır. Tekel özellikle 8 bin kusur işçiyi ilgilendiren Tekel kapatılmıştır. 4-C kapsamına geçmeleri için kendilerine bir süre verilmiştir ve 4-C'ye geçmeleri gerekiyor. Bizden önce yapılan özelleştirmelerde işçiler sokağa terk edilmiştir. AK Parti bunu yapmamıştır ama tabii ki ben Tekel işçisi olan kardeşlerimizin tepkisini de anlıyorum, bize sitem etmelerini de tabii karşılıyorum.

Demokratik Açılım

Çelik, "Demokratik Açılım" bu toplantıdan sonra hız kazanacak diyebilir miyiz?" sorusu üzerine de "Demokratik Açılım" a hiçbir zaman mola verilmediğini söyledi. Çelik, şöyle devam etti:

"Sayın Başbakanımızın şu Silopi'den, Habur'dan gelişlerle ilgili olarak 'süreç baştan yapılır' demesi sadece dağdan inişlerle Mahmur'dan ve dağdan inişlerle ilgiliydi. Süreç başlamıştır ve bunun beklemeye tahammülü yok. Yani Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Çünkü her zaman söyledik bugüne kadar maalesef gelen iktidarlar suya sabuna dokunmama adına, statükoyu sürdürme adına meseleyi güvenlik güçlerine havale etmişlerdir. Kendi ellerini taşın altına koyma yerine, Mehmetçiği taşın altına koymuşlardır. Türkiye'nin artık bu saatten sonra Demokratik Açılımdan vazgeçme, bunu dondurma, burada işi rölantiye terk etmek gibi bir lüksü olamaz. Nitekim Başbakanımızın da Hükümetimizin de partimizin de bu yönde tam anlamıyla kararlılığı vardır.

Bu konularda ilginizi çekebilir