Değişim sürecinde kurumsal sosyal sorumluluk

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Göksel TOPÇU / Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (KSSD) Proje Koordinatörü

Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru serbest piyasa ekonomisinde faaliyet gösteren şirketler, ekonomik ve sosyal alanda gelir yaratmada öncü rol üstlenerek yaratıcı iş süreçleri geliştirmeye başladılar. Bu gelişim sürecinde ise, ekonomik, politik ve sosyal algının değişmesinin sonucu olarak karar alma ve iş süreçleri temelden farklılaşmaya başladı. Sürekli kendini yenileyen piyasa şartlarında artık bir şirketin pazarda varlığını sürdürmesi ve liderliği yakalayabilmesi için şirketlerin, ürün kalitesini sağlamanın yanı sıra, sosyal, ekonomik ve çevresel alanda değer yaratması yani "Kurumsal Sosyal Sorumluluk" kavramını bir iş stratejisi olarak iş süreçlerinin merkezine yerleştirmesi gerekiyor.

Şirketlerin, paydaşlarının beklentilerini ve kaygılarını göz ardı ederek hayata geçirdiği politikalar yerini yavaş yavaş öncelikli paydaşlar ile ilişkilerin aktif olarak sürdürüldüğü, karşılıklı saygı, güven ve şeffaflık içeren politikalara doğru ilerliyor. Böylelikle iş dünyası, KSS odaklı yaklaşımları ile iş süreçlerindeki risklerini aşağıya çekerek marka değerini ve kurumsal itibarını arttırma şansı yakalamaktadır.

Kurumsal sosyal sorumluluk strateji ve politikaları, özellikle ekonomik büyümenin hızlı ve dalgalı olduğu gelişmekte olan ülkelerde şirketlerin sürdürülebilirliğini sağlaması ve pazarda liderlik fırsatlarını yakalamaları açısından uzun dönemli olanaklar yaratmaktadır. Bu çerçevede 1980'li yıllardan itibaren Türkiye'nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (Satın alma gücü paritesiyle) açısından büyümesi 93.6 milyardan 2009 yılı sonunda 880.1 milyar dolara ulaşarak küresel düzeyde IMF ve Dünya Bankası kabullerine göre dünyanın en büyük 16. ekonomisi, Avrupa Birliği'nin ise en büyük 6. büyük ekonomisi olmuştur. Ancak Türkiye, GSYH (satın alma paritesi açısından) açısından ne kadar ilerlediyse de 2009 yılında açıklanan BM İnsani Gelişme Endeksine göre 182 ülke arasında 79. sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklüğün iş dünyasının geleceği için ne kadar büyük etkisi var ise, gelir dağılımındaki dengesizlik, çevresel sorunlar, okur-yazarlık oranının düşüklüğü, eksik istihdam, yolsuzluk, örgütlenme özgürlüğünün kısıtlı oluşu ve yaşam standartlarının düşüklüğü gibi sorunların da şirketlerin verimliliği ve sürdürülebilirliği üzerinde o derece etkisi vardır. Kurumsal Sosyal Sorumluluk uygulamaları da iş süreçlerinde bahsi geçen sorunların çözümünün ve karşılıklı fayda maksimizasyonunun temel noktasını oluşturmaktadır.

Sosyal, ekonomik ve çevresel yatırımların halen çoğu iş çevresinde maliyetlerin düşürülmesi ve uzun dönemli karlılık olarak değil, maliyet artışı olarak görülmesi şirketlerin bölgesel ve küresel pazarda rekabet edebilme şansını düşürmektedir. Küresel rekabet açısından değerlendirecek olursak Fortune 500 listesine sadece Koç Holding'in 273. sıradan girmesi ve dünyanın en büyük 500 şirketinin ilk 250'sinin %52'sinin KSS raporu yayınlaması KSS uygulamalarının iş süreçlerindeki önemini göstermektedir. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, bölgesel ve küresel düzeyde rekabet edebilmesi için etki alanları çerçevesinde öncelikli paydaşlarına yönelik geliştirdikleri strateji ve politikalar ile sorunlara çözüm üretmelidir. Bu çerçevede iş dünyası ne kadar paydaşlarının beklentilerini karşılar ve sorunlarına çözüm bulmaya çalışır ise uzun vadeli olarak ürünlerini ve hizmetlerini tüketicilerinin algısında farklılaştırarak karlılığını arttırmış olur.

Kurumsal sosyal sorumluluk açısından Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve çevresel sorunları ve bunların hangi paydaş gruplarını içerdiği düzenli olarak OECD veya BM İnsani Gelişme Endeksi'nde belirlenmektedir. Diğer yönden konu alanları ve yöntemlere ise Küresel İlkeler Sözleşmesi, GRI (Sürdürülebilirlik Raporlaması), SA8000 (Social Accountability) gibi uluslararası KSS girişimlerinin yanında Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından Türkiye'ye özel geliştirilen KSS Türkiye Endeksi gibi yerel girişimler rehberlik etmektedir. İş dünyasının temsilcileri, geleceğin yenilikçi ve yaratıcı şirketlerin arasına girmek için paydaşları ile sürekli diyalog halinde olarak, şirketin faaliyet gösterdiği sektör, operasyon koşulları, risk profili, kurum kültürü ve üretim düzeyine bağlı bir şekilde, küresel ve yerel rehberleri göz önünde bulundurarak strateji, politika ve KSS çözümlerini oluşturmalıdır.