"Başbakan olumlu yaklaşımını terk ediyor"
DTP Genel Başkanı Türk, DTP milletvekilleriyle parti genel merkezi önünde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu
ANKARA - DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Sayın Başbakan partimizi gerilim kaynağı olarak göstermeye çalışarak, başlangıçtaki bu olumlu yaklaşımını terk etme eğilimine girmiştir. 'Eğer böyle giderlerse sil baştan yaparız' denilmesi, açılım sürecinde kararlı olunmadığını gösterir. Avrupa grubunun gelişinin engellenmesini bu çerçevede yorumluyor ve değerlendiriyoruz" dedi.
Türk, parti yöneticileri ve DTP milletvekilleriyle parti genel merkezi önünde gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu.
"PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine, PKK, barış ve çözümü şans tanıma, demokratik siyasetin önünü açma amacıyla Türkiye'ye barış grubu gönderdi" diyen Türk, "bu adımın Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü açısından yeni bir dönemi ifade ettiğini, bunun yüz binlerce insanın barış ve özgürlük için ortaya koyduğu coşku ve sevgi selinden açıkça anlaşıldığını" savundu.
Türk, "Siyasi parti liderlerinin kullandığı dil, barış grubunun gelişini bir gerilim kaynağı olarak göstermek isteyen, ortamı kışkırtıp süreci provoke etmeye çalışan bir takım odakları beslediğini" öne sürdü.
"Sayın Baykal, barıştan değil, savaştan yana"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuya ilişkin ifadelerini hatırlatan Türk, "Sayın Baykal, bu çıkışıyla barıştan değil, savaştan yana olduğunu, ölüm ve göz yaşından beslendiğini bir kez daha ortaya koymuştur" dedi.
Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "geliştirdikleri ırkçı söylemlerle Türkiye'yi tehlikeli bir noktaya sürüklediklerini" iddia eden Türk, "Bahçeli, 'İstanbul, Silopi değildir' diyerek kime, hangi mesajı göndermektedir. Kürtleri linç mi ettirmek istiyorsunuz, Kürtleri kıyımdan mı geçireceksiniz?" ifadelerini kullandı.
"Olumsuz gelişmelerin bir tarafında da hükümetin yer aldığını" öne süren Türk, "Barış Grubu"nun gelişini açılım sürecine destek olarak görmesi gereken bir siyasi iktidarın işi en baştan şov olarak nitelendirmesinin, hazin bir tabloyu yansıttığını" ileri sürdü. Türk, hükümetin milliyetçi tehditlerden korktuğunu iddia ederek, "Şunu açıkça belirtiyoruz, DTP olmasaydı dahi halk yine barış grubunu yüz binler olarak karşılayacaktı" görüşünü dile getirdi.
Sorular
DTP Genel Başkanı Türk, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
"Bundan sonraki süreçte aynı olayların yaşanmaması için DTP olarak ne tür tedbirler alacaksınız?" şeklindeki bir soruya Türk, şu yanıtı verdi:
"Bu sevgi selini, barışa olan bir arzu, bir istemin ifadesi olarak değerlendiriyoruz. İnsanlarımız barışa kenetlenmiş. Bir umut olarak görüyor ve yüz binlerin, milyonların bir yerde en ufak bir olay olmadı, bir gerginlik olmadı, kimsenin burnu kanamadı. Şimdi, halkımızın barış konusundaki göstermiş olduğu bu duyarlılığı hazmedemeyen bir mantıkla karşı karşıya kalırsak bizim yapacağımız farklı bir şey yok. Halkımız barış için duygularını, düşüncelerini ifade etmiş, 30 yıllık inkarcı, asimilasyoncu politikaların ortadan kaldırılmasına yönelik bir adım olarak değerlendirmiş. O nedenle biz başından beri hassas davranıyoruz. Bundan sonra da hassasiyet göstereceğiz, bugün barış meclislerinden tutun bir çok kesime kadar Avrupa'dan gelecek büyük bir grup olursa her beraber büyük bir hassasiyet içinde karşılayacağız."
Bir gazetecinin, "Teslim olan PKK'lıların Ankara'ya gelerek TBMM'ye gideceği yönünde bir düşünceniz vardı, kamuoyuna böyle yansıdı. Bu düşünce hala devam ediyor mu?" sorusuna Türk, "Bunları tabii ki birileri bilinçli olarak gündeme getiriyor. Bu insanlar niçin geldiklerini, barış için geldiklerini siyasi partilere anlatmak için çaba gösterecekler. Sonuçta biz de siyasi partiyiz, elbette partimize de geleceklerdir. Niyetlerini, niçin geldiklerini, mesajlarını vereceklerdir" yanıtını verdi.
"Süreci hızlandırmak adına İçişleri Bakanlığı nezdinde bir talebiniz olacak mı? Yurt dışından gelişlerin ertelenmesine ilişkin ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Türk, şöyle konuştu:
"Tabii ki biz bu ertelemenin 28 Ekim tarihi üzerinde değerlendirdik. Bir gün sonra Cumhuriyet Bayramı, bu konuda doğru organizasyonun yapılmama imkanı doğdu, sadece bu yönü ile aldık. Ama barış gruplarının, Avrupa'daki grubun gelmesini önemsiyoruz. Bu barış sürecini akamete uğratmaya gerek yok. Korkmaya da ürkmeye de gerek yok. 30 yıllık sancılı bir sürecin sonunda bir noktaya gelinmiş, bunun inişli çıkışlı olacağını tahmin ediyorduk. Bu da kaçınılmaz bir süreç olarak görmemiz lazım. Bütün bunların yaşanabileceğini hesaplayamazsak, o zaman bu barışçıl sürece hazır olmadığımızı ortaya koyuyor. Kolay olmadığını biz de biliyoruz."