"Türkiye'nin büyüme hızı her zaman iyi"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "İdeolojik anlamda devletçi ekonomiyi benimseyenler mutlaka vardır ama artık Türkiye, en azından bizim hükümetimiz, bunları çok geride bıraktı" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BURSA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "İdeolojik anlamda devletçi ekonomiyi benimseyenler mutlaka vardır ama artık Türkiye, en azından bizim hükümetimiz, bunları çok geride bıraktı" dedi. 

Arınç, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında (BTSO) düzenlenen eylül ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de artık özel sektörün üreteceğini, devletin ise buna destek vereceğini ifade ederek, kamunun bazı konularda denetleme görevini yerine getireceğini söyledi. 

Ülkede devletçi bir zihniyetin kalmadığını dile getiren Arınç, "Devletimizi severiz, güçlü bir devlet olmak için çalışırız ama ekonomide devletçiliğin zamanı çoktan geçti. Yani ilaçlarımızdaki 'son kullanma tarihi' gibi artık bunu savunacak insan da kalmadı. Ekonomi insanlarla, insani faaliyetlerle yükselir. Devlet sadece onlara destek olur" ifadesini kullandı. 

Eskiden devletin süt fabrikaları, ayakkabı fabrikaları bulunduğunu hatırlatan Arınç, şimdi bunların hiçbirini konuşmadıklarını ve düşünmediklerini anlattı. 

Devlet bu sektörlerden elini çektiğini, çekmesi gerektiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti: 

"İdeolojik anlamda devletçi ekonomiyi benimseyenler mutlaka vardır ama artık Türkiye, en azından bizim hükümetimiz, bunları çok geride bıraktı. Yani kendi prensipleri içinde oklarının sayısına baktığınız zaman pek çok şeye sahip olan siyasi partiler ve hükümetler, belki 'devletçiyiz' diyebilirler ama o bile zaman içinde karma ekonomiye dönüştü. O bile zaman içinde bazı stratejik alanlarda devleti, diğer alanlarda da özel sektörü destekleyen bir noktaya dönüştü. Hamdolsun 11 yıllık hükümetimiz döneminde bu konularda başarılı olduğumuzu alenen ifade etmek istiyorum, bütün dünya ifade ettiği gibi." 

Arınç, siyasi istikrarla ekonomik istikrarın siyam ikizleri gibi olduğunu, birini diğerinden ayırmanın mümkün olmadığını bildirdi. 

Siyasi istikrarın bulunmadığı geçmiş dönemlerde Türkiye'nin ağır faturalar ödediğini kaydeden Arınç, bu süreçte çıkan krizlerin tamamının da iç kaynaklı ekonomik bunalımlar olduğunu belirtti. 

Türkiye'nin büyüme performansı 

Arınç, Türkiye'nin son 10 yılda büyüme hızının her zaman iyi olduğunu ifade etti.  

Bu hızın iki defa düştüğünü, daralma yaşandığını ve bundan sonra yükselişe geçildiğini söyleyen Arınç, şöyle konuştu: 

"Bu 10 yıl içinde yüzde 9'ların üzerinde büyüme hızı gerçekleştiren bir Türkiye var. Rekor bu açıdan da değil. Rekor; daraldıktan sonra pik yapan tek ülkeyiz biz. Yani Çin ile Arjantin ile yarışan ve ikincisinde dünyanın ilk iki ülkesinden biri olan Türkiye. Yüzde 4,4 en son büyüme hızı. 2,5'i de görmüştük, şimdi 4,4. Avrupa daralma içinde. Avrupa'nın avro bölgesi bir tarafa, tamamına bakarsanız daralma içinde, yani ekside. Biz 2,5'ten 4,5'e kadar giden ve inşallah 5'in altında kalmayacağını düşündüğümüz büyüme içindeyiz. Kriz döneminde bile yatırımları kısmadık." 

"IMF'ye borcu kalmayan bir ülke haline geldik" 

Arınç, Uluslararası Para Fonundan (IMF) para alınmaması halinde ülkenin batacağını söyleyenlere rağmen bu kuruluşla irtibatı kesecek bir noktaya geldiklerine dikkati çekti. 

En kritik zamanda, çok akıllı olduğunu söyleyenlerin, "Aman IMF ile anlaşın, stand-by yapın, oradan aldığınız sıcak parayı ekonomiye pompalayın" dediğini aktaran Arınç, şunları kaydetti: 

"Şöyle bir sayfayı çevirirseniz bunun tercümesi şöyle; 'IMF'den para alın, bize verin.' O sektörler, o çok akıllılar, işte bir sürü isimleri var, geçen bir tanesi, 'Türkiye'nin hikayeleri bitti galiba' demiş. Onlar çok akıllıydı, 'Bize verin parayı' diyorlardı. 'Hayır, biz IMF ile ilişkimizi keseceğiz, geçmişten kalan para var, bu parayı da son kuruşuna kadar ödeyeceğiz ve IMF ile birlikte ülkeyi ekonomik anlamda yönetmekten vazgeçeceğiz' dedik. İftihar etmemiz lazım. Bu mayıs ayı içinde 400 milyon dolar son kuruşuna kadar ödendi. IMF'ye borcu kalmayan bir ülke haline geldik ama kitabın öbür tarafında da alacaklıyız. Şimdi IMF'ye borç veriyoruz. IMF'ye 5 milyar dolar borç verecek noktadayız. Bunlar makro-ekonomik göstergelerin iyi olduğunu gösteriyor." 

Övünmelerle, avunmalarla yollarına devam etmeyeceklerini belirten Arınç, akıllı insanların, her dakikayı, anı, gelişmeyi yakından takip etmesi gerektiğini vurguladı.  

Arınç, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da üzerinde çok durduğu "tasarruflu olma"yı çok sevdiğini ifade ederek, TBMM Başkanlığı döneminde adının "tasarrufçu başkan"a çıktığını anımsattı. 

Tasarrufun bir ülkeyi ayakta tuttuğunu, israfa, lüks tüketime gidildiğinde veya kazanılandan daha fazlası harcandığı zaman kötülüklerin birden ortaya çıkabildiğini anlatan Arınç, şu anda Türkiye'nin tasarruf yeteneğinin yüzde 12-13 seviyesinde bulunduğunu dile getirdi. Bunun çok az olduğuna işaret eden Arınç, bundan dolayı bireysel emekliliğe katkı verdiklerini ve şu ana kadar 24 milyar lira toplandığını kaydetti. 

Çin'de tasarrufların çok uç bir noktada olduğuna işaret eden Arınç, şöyle devam etti: 

"Sebebi varmış; çünkü Çin'de emeklilik yok. Adam ayda 100 lira kazanıyorsa bir yere koymak zorunda. Koyduğunu da fonlar değerlendiriyor. Çok şükür biz bu kadar zalim bir ülke değiliz. Evet Çin bu kadar kalkınmayı yaptıysa zorla çalıştırdığı için yaptı, emekliliği olmadığı için yaptı, köle gibi insanları kullandığı için yaptı. Çin'de emekliliğin olmadığını birkaç gün önce öğrendim. Onlar mecburen tasarrufa gidiyorlar ama biz gönüllü tasarruf yapalım." 

Sağlık serbest bölgeleri 

Bursa'nın kendileri için çok önemli olduğunu, 13 organize sanayi bölgesi ve 600 bine yakın çalışanı bulunduğunu söyleyen Arınç, ayrıca çok kaliteli üretim ve iyi düzeyde ihracat yapıldığını belirtti. 

Arınç, 2023 yılı ihracat hedefi için Bursa'nın da iyi bir iddiası bulunduğunu hatırlatarak, buna ilden 75 milyar dolar katkı sağlanacağını ve birilerine "uçuk kaçık" gelebilecek bu hedefin gerçekleştirilebileceğini inandığını dile getirdi. 

Henüz hukuki altyapısını tamamlayamadıkları ama bir hedef olarak önlerine koydukları "sağlık serbest bölgeleri" konusuna da değinen Arınç, şu bilgileri verdi:  

"Bu aslında geçtiğimiz yıl önümüze geldi fakat işe şöyle bir girdiğimiz zaman, bazı konularda yabancı yatırımcılar da bu konuya çok ilgi duydukları için bazı hususların kanunun içine konulması zarureti oldu. Sayın Ekonomi Bakanımız, konu üzerinde iyi bir çalışma yaptı ama Meclis'in çalışma süresi doldu. Aslında temmuz ayından önce bu değişiklikleri yapacaktık. Bursa'da sağlık serbest bölgesi kurulduğunu düşünün. Şimdiden Antalya'nın, İzmir'in, İstanbul'un havada kapar gibi talepleri var ama bence önceliğin Bursa'da olması lazım." 

Bursa'nın turizmde de daha çok atak yapması gerektiğine dikkati çeken Arınç, ilde yeni bir vakıf üniversitesi olarak "BTSO Üniversitesi"nin kısa zamanda faaliyete geçirilmesi gerektiğini anlattı. Bu kısa zamanda yapılabilirse başarılı olunacağını kaydeden Arınç, "Yoksa uzun vadede sanki vakıf üniversitelerine artık 'Dur bakalım' denilecek. Kısa vadede, yani bu yıl sonuna kadar bir şey yapabilirsek bir üniversiteyi Bursa'ya kazandırabiliriz" değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye'nin eğitim sistemindeki en büyük yanlışlığın, "her şeyi çok az bilen insan" yetiştirmek olduğunu, doğrusunun ise "bir şeyi en iyi bilen insan" hedefiyle özetlenebileceğini ifade eden Arınç, bu konuda başarı sağlayacaklarını bildirdi. 

"Türkiye'nin hikayesi bitti" diyen adam... 

Bülent Arınç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın, yakın zamandaki bir Bakanlar Kurulu toplantısında uçak projesi konusunda bilgi verdiğini anımsattı. 

Bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: 

"İnşallah bölgesel uçak tipleri üzerinde, yani 60 ila 90 kişilik uçaklar arasında, dünyada bunun örnekleri var, bunlardan bir model üzerinde milli uçak üretimine başlayacağız. Bursa, yerli, milli araç noktasında geride kaldı. 'Türkiye'nin hikayesi bitti' diyen adam bunlara baksın önce. Sen bu işleri yapacaksın arkadaş. Bak biz başka şeyler yapıyoruz. Sen de bunu yapacaksın, Bursa'da yapacaksın. Bursa'nın bu konudaki sanayicilerine, öncülerine ihtiyacımız var ama onlar bunu tercih etmiyor. Yani saygı da duyuyorum, onları eleştirmek adına bunları söylemiyorum ama iddiası olan bir ülke, 'Ben yerli bir araç üretimini, prototip üzerinden bu ülkede, Bursa'da yapacağım' diyebilmeli. Sen bunu diyemedin ama biz uçak üreteceğiz ve uçak üretiminin belki en önemli merkezlerinden bir tanesi de Bursa olacak. Biz Boeing, Airbus alıyoruz hem de paramız var alıyoruz. Türk Hava Yolları (THY) dünya markası oldu. Dünyada 300 tane hava yolu şirketi var, THY ilk 3'ün içinde. İşte gerçek milliyetçilik bu. Türk bayrağının olduğu her yerde bizim uçaklarımız uçuyor." 

 "Bize yol açıcı olarak bakın, koçbaşı gibi görün bizi" 

Arınç, iş adamlarının, önlerinin açılması için her türlü desteği kendilerinden isteyebileceğini ifade etti. 

"Bize yol açıcı olarak bakın, koçbaşı gibi görün bizi" diyen Arınç, "Benim şöyle bir düşüncem var..." diyen herkese kapılarının açık olduğunu anlattı. 

Vatandaşın hizmetkarı olduklarını belirten Arınç, "Efendi, sultan, şah değiliz, biz hizmetkarız. Milletimize ne kadar çok hizmet edersek o kadar iyi olacağına inanıyoruz. Yüzde 50 oy almış bir hükümet yüzde 5'e de düşer. Bakın bu hiçbir zaman hikaye değil, Türkiye bunun örnekleri gördü. Ne zaman düşer? Halktan koptuğu zaman, hizmetten uzaklaştığı zaman, sözünü tutmadığı zaman" diye konuştu. 

Bu konularda ilginizi çekebilir