Aras: AB’ye yön vermeliyiz, Turan: Modeli değiştirmeliyiz

Dünyada değişen dengelere dikkat çeken TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Eski dünya düzenine göre inşa edilmiş büyüme modelimizi değiştirmeli; diğer ülkeler gibi, kendimizi gelecek dünya düzenine hazırlayacak stratejiler geliştirmeliyiz” dedi. TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras da, Türkiye’nin AB’nin dönüşümüne yön veren bir pozisyonda olması gerektiğini söyledi.

Aras: AB’ye yön vermeliyiz, Turan: Modeli değiştirmeliyiz

Ferit PARLAK

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Enflasyonla mü­cadeleyi kazanmak ge­rekli koşul olsa da, yeni küresel düzenin açacağı fırsatlardan ya­rarlanmanın yeterli koşulu değil. Küresel ekonomik sistem nasıl şekillenirse şekillensin, ekono­milerin güçlü olmasını sağlaya­cak özellikler değişmiyor.

Yıllar­dır tekrarladığımız gibi, piyasa ekonomisinin kurum ve kural­larıyla eksiksiz işlemesini sağla­malıyız” dedi. Makroekonomik istikrarın tesis edilmesi için de yapısal reformları tamamlan­ması gerekliliğine dikkat çeken Turan, “Şirketlerimizin verim­liliğini artırmalı, teknoloji geliş­tirme ve inovasyon kapasitemizi yükseltmeli, eğitim sistemimizi dünya ile yarışır hale getirmeli, kadınların potansiyelini açığa çı­kartmalarının önünü açmalıyız” şeklinde konuştu.

“Kapsayıcı bir düzen inşa etme fırsatı…”

Dünya ekonomilerini saran, risklere ve belirsizliğe rağmen da­ha iyi bir gelecek umudu taşıdığı­nı da dile getiren Turan, “Zaman içinde, eşitsizlikler, adaletsizlikler, çatışmalar ve ekolojik krizle anı­lır hale gelmeye başlamış olan eski dünya düzeninin yerine, insanlı­ğın önünde teknolojinin getireceği fırsatlardan da yararlanarak, daha kapsayıcı bir dünya düzenini inşa etme fırsatı var. Böylesi bir düzen sadece büyük güçler tarafından in­şa edilemez. Geleceğin kurucu un­surlarından birisi de mutlaka Tür­kiye olacaktır, olmalıdır” dedi.

Son iki ayda, dünyanın dört ayrı kıta­sında, altı ayrı ülkede yaptıkları te­maslar sonucunda yaptıkları de­ğerlendirmeyi de paylaşan Turan, “Bu gözlemlerimiz ve dinledikle­rimiz bir kez daha ortaya koydu ki, gözlerimizin önünde yeni bir küre­sel düzen oluşmakta. Kurallarını bildiğimiz, alışık olduğumuz eski dönem kapandı. Biz de kendimi­zi, şirketlerimizi ve ülkemizi oluş­makta olan bu yeni düzene göre, konumlamalıyız. Eski dünya düze­nine göre inşa edilmiş büyüme mo­delimizi değiştirmeli; diğer ülkeler gibi, kendimizi gelecek dünya dü­zenine hazırlayacak stratejiler ge­liştirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

“İnanmazsak, daha iyi bir geleceği kaybederiz.”

Ankara’da düzenlenen TÜSİ­AD yüksek istişare konseyi top­lantısında konuşan Turan, şunla­rı söyledi: “Geleceğe inanmazsak, güvenmezsek, daha iyi bir gelece­ği kaybederiz. Günlük işlere dalıp, uzun vadede hüküm süren değişi­mi kaçırmamalıyız. Bugünlerde karşı karşıya kaldığımız şoklarla uğraşmaya çalışırken, yarınlarda güçlü olmak için strateji geliştir­meyi ihmal etme tuzağına düşme­meliyiz. İş dünyası tüm zamanını kur, faiz, enflasyon sarmalını yö­netmeye ve finansman sıkıntıları­nı çözmeye ayırmamalı. Enerjisini uzun vadeli yatırım ve üretim ka­rarlarına ayırabilmeli.”

“Türkiye’nin haklı pozisyonlarını anlattık”

Turan, “Son birkaç yılda yaşa­dığımız değişim, on yıllar boyun­ca gördüğümüz değişimin, fersah fersah üzerine çıktı. Değişim önü­müzdeki yıllarda da devam edecek. Küreselleşme süreci ve dünya eko­nomisinde hızlı genişleme döne­mi, gelişmekte olan ülkelerin yük­sek büyüme hızları elde etmesini kolaylaştırmıştı.

Ama yavaşlayan bir dünya ekonomisinde ve ulus­lararası ticaret politikasındaki be­lirsizlikler nedeniyle, bundan son­ra ülkelerin büyüme stratejilerini sadece ihracat üzerine kurgulama­maları gereken bir döneme giriyo­ruz. Bu konulara göre hazırlıkları­mızı yapmamız gerekiyor” yorumu yaptı. 18 günde, 72 ziyaret yaptık­larına vurgulayan Turan, sözleri­ni şöyle sürdürdü: “Bu ziyaretlerde 200’den fazla kişiyle bir araya gel­dik. New York’ta iş ve finans çev­releriyle ABD ve dünya ekonomi­sini tartıştık.

Boston’da öğrenciler ve akademisyenlerle teknoloji, eği­tim, inovasyon ekosistemini, yapay zeka, sanayi ve ticaret politikala­rını masaya yatırdık. Çin’in tekno­loji geliştirme modelini yakından tanıdık. İki ülke arasındaki potan­siyel iş birliği alanlarına dair görüş alışverişinde bulunduk. Brüksel’de parlamento ve komisyonda Türki­ye’nin haklı pozisyonlarını anlat­tık. Fransa’da AB ekseninde Türki­ye-Fransa ekonomik ilişkilerinin önceliklerini ve üçüncü ülkelerde işbirliği imkanlarını görüştük. Ka­tar’da finansal hizmetler, yatırım ortamı, dijital dönüşüm gibi alan­larda karşılıklı iş birliğini geliştir­me imkanlarını ele aldık.”

“AB ile iç içeyiz ama kurumsal bağ kuramadık”

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras, “Ülkemiz için büyük fırsatlar yaratan, dünya dinamiklerinin zorladığı Avrupa Birliği (AB) değişimden geçiyor. Ekonomimiz, sanayimiz, enerji ağlarımız ve ticaret kanallarımızla Avrupa ve AB Tek Pazarı’yla iç içeyiz. Ancak bu iç içeliğin gerektirdiği kurumsal ve siyasi bağları yeterince kuramadık” dedi. Aras, “Soru şu: Türkiye Avrupa’nın dönüşümünü yalnızca izleyen değil, yön veren bir ülke nasıl olabilir? Bugün Avrupa artık sadece kurallar koyan bir birlik değil; aynı zamanda kendi ekonomik güvenliğini, teknolojik liderliğini ve kritik altyapılarını korumayı önceleyen bir yapı haline geliyor. Brüksel’in ‘kural koyan ve ders veren’ tavrı bile bugün yeniden sorgulanıyor.Bu nedenle mesele artık yalnızca AB’nin bize ne söylediği değil. Bizim entegrasyon hedefiyle nasıl bir ortaklık tanımladığımız olacak” yorumu yaptı.

Karahan: Dezenflasyon sürüyor, sürecek

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm, bize dezenflasyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor. Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Bu dönemde uygulanan politikaların reel sektör üzerine birtakım etkileri söz konusu.

Ancak geldiğimiz noktada ekonomideki büyümenin, kompozisyonun değişerek devam ettiğini görüyoruz" diye konuştu. Karahan, yüksek enflasyon döneminde yüzde 5'lerde seyreden yıllık yatırım büyümesinin sonraki 15 yılda neredeyse yüzde 8'i gördüğünü belirterek, bu dönemde para politikası sıkı olsa da yatırım ortamındaki iyileşme, öngörülebilirliğin artması ve fiyat istikrarının getirdiği uzun vadeli faizlerde kalıcı düşüşün yatırımları hızlandırdığını söyledi. Karahan sunumunda büyümedeki dengenin sağlanmasının önemine işaret etti.

Kaynak: Anadolu Ajansı - AA