Yaratıcı kodlama ile geometrik desenler: Sanatın geleceğine yolculuk

Matematik, sanat ve kodlama dünyasını bir araya getiren Selçuk Artut’un yeni kitabı Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler, geleneksel geometrik desenlerin modern bilgisayar teknikleriyle nasıl yeniden canlandırılabileceğini inceliyor.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

Teknoloji, sanat dünyasında hiç olmadığı kadar etkili bir rol oynuyor. Evrimsel dönüşümün merkezinde yaratıcı kodlama ve jeneratif sanat bulunuyor. Gate 27'nin Ayvalık yerleşkesinde konuk sürecini Haziran 2020'de tamamlayan Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, sanatçı Selçuk Artut, "Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler" adlı yeni kitabını, Gate 27'nin Yeniköy'deki mekanında sanatseverlerle buluşturdu. Kitap, geleneksel geometrik desenlerin modern bilgisayar teknikleriyle nasıl yeniden canlandırılabileceğini inceliyor. Selçuk Artut ile yaptığımız söyleşide hem kitapları hem de incelemeleri konusunda bilgi aldık.

Yeni kitabınız "Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler" hakkında bilgi verebilir misiniz, kitap hangi konuları kapsıyor?

“Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler” isimli yeni çıkan kitabım matematik, sanat ve kodlamayı bir araya getiren bir içeriğe sahip. Bu disiplinleri bir araya getirirken de tartışmanın zemin olarak "Geometri Sanatını" kullanıyor. Kitap ilk başta çeşitli kavramlara yoğunlaşarak konuya giriş niteliğinde bir takım ön bilgiler sunuyor. Kitapta yer alan “Geometrik Desenlerin Harikulade Evreni,” “Sanatta Algoritmik Yapılar,” “Kendinden Üreyen Sanat,” “Yaratıcılığın Sınırlarını Aşmak” gibi motivasyon sağlayıcı bölümlerden sonra kodlama konusunda daha önce deneyimi olmayanlar için başlangıç seviyede bilgisayar programlamadan bahsediyor. Ve en sonunda da, ki kitabın büyük bir kısmını oluşturuyor, gelenekte var olan yirmi üç desen üzerinden bu desenleri inceleyerek, kodlar yardımıyla üretmek üzerine kendine özgü yöntemler sunuyor.

Yaratıcı kodlama ve geometrik desenler arasındaki ilişkiyi nasıl keşfettiniz ve bu projeye nasıl başladınız?

Çok uzun zamandır kodlamayı yaratıcı bir unsur olarak çalışmalarımda kullanıyorum. Algoritmaların sanatın içindeki yerini sorgularken tarihsel bağlamda farklı biçimlerde karşımıza çıktıklarını zaten biliyordum. Örneğin Italyan Futurizmi olarak bilinen sanat akımında, endüstri devriminin etkisi altındaki dinamizmi resme aktarırken sanatçılar tekrarlardan oldukça fazla faydalanıyorlar. Çağdaş sanatın hakim olduğu dönemde bir eser fikrini ortaya koymada prosedürlerin sıklıkla kullanıldığını görüyoruz. Oysa ben daha da geriye gitmek ve daha evveline bakmak niyetindeydim. Özellikle 8. yüzyıldan itibaren 14.yüzyıla kadar uzanan İslam aydınlanma döneminde yapılan bilimsel ve sanatsal çalışmaları ilgiyle araştırıyordum. O dönem hezarfen kimliğiyle düşünürlerin farklı disiplinleri bir araya getirerek ortaya koydukları eserleri oldukça kıymetli buluyorum. Geometrik desenler algoritmaların nereden geldiğini kavrayabilmek adına zamanın ötesinde, son derece zengin bir içeriğe sahip. Elbette, ilk başlarda oldukça ihtiyatlı bir biçimde bu alana girmeye çalıştım, çünkü geleneğin çok ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Geometrik desenleri keşfettikçe kendi yöntemlerim ile bu şekillerin kodlama ile üretebileceklerine dair elimde ciddi miktarda malzeme oluştu. Kitap konusunda da istediğim kıvamın gerçekleşmekte olduğunu anlamış oldum. Ardından bir seneye yakın kitabın yazılması süreci gerçekleşti. 

Kitabınızda geleneksel geometrik desenlerin modern bilişimsel tekniklerle yeniden nasıl yaratılabileceğini ele alıyorsunuz. Bu konu hakkında daha fazla detay verebilir misiniz?

Geçmişte bu desenler herhangi bir açı ölçer yardımı olmaksızın pergel ve cetvelle üretiliyordu. Bu açıdan incelendiğinde aslında bu desenlerin matematikle olan ilişkisinin çok bağlayıcı olmadığını düşünüyorum. Ama matematiğin temsil ettiği soyut evrenin somut örnekleri olarak bizlerde farklı etkiler oluşturdukları son derece aşikar. Ancak şekiller arasındaki ilişkiler açılar cinsinden ifade edilebildiğinden bu desenler bir yönüyle de geometrik problemlere dönüşebiliyorlar. Ben de konuya bu taraftan bakarak bu desenlerin yapı taşlarını geometrik analizler neticesinde tespit etmeye çalıştım. Bileşenler arasındaki ilişkiler ortaya çıkınca geriye bu içeriğin kodlama ile bilgisayar tarafından çizilmeleri kalıyor. Bu kitapta bundan bin yıl öncesinde farklı yöntemlerle üretilmiş bir geometrik desenin günümüzde bilgisayar kodları ile yeniden üretilmelerinin mümkün olduğundan bahsediyorum. 

Batı ve Doğu sanat geleneğini bir araya getirerek geometrik sanatın evrilişini inceliyorsunuz. Bu bağlamda, hangi önemli ilişkiler ve etkileşimler öne çıkıyor?

Tarihin derinliklerinde bağlantıları şu ya da bu şekilde koparılmış çarpıcı gelişmeleri fark etmek mümkün. Sanat tarihi konusunda çoğunlukla ibreler rönesansı işaret etse de o dönemki gelişmelerin aslen İslam aydınlanma dönemine borçlu olduğu gerçeği yeterince dile getirilmemektedir. Elbette doğu sanatı kapsamındaki İslam aydınlanma döneminde ortaya çıkan gelişmelerin evvelinin de Antik Yunan'a dayandığını söylememiz gerekir. Bu zincir bir noktada takip edilmesi olanaksız bir yere doğru uzanmaktadır. Geometri sanatı helenistik dönemde çok daha basit biçimlerde karşımıza çıkmaktayken, İslam aydınlanma döneminde bu sanata olan ilgi artmış ve zaman içinde oldukça ileri seviyelere ulaşmıştır. Bunun sebepleri arasında kimi kaynaklarda İslamiyet’in figüratif resme olan mesafeli duruşu gösterilmekte kimi kaynaklarda ise bilime ve matematiğe verilen önem neticesinde eserlerin geliştiğinden bahsedilmektedir. Farklı görüşlerin de yer aldığı bu tartışmalardan ortaya çıkan net bir sonuç bulunmamaktadır. Geometrik desenlerin geleneksel uygulamaları incelendiğinde mimariyle olan yakın teması çok net bir biçimde kendini göstermektedir. İç veya dış mekan uygulamalarında geometrik desenlerin yarattığı sonsuzluk hissinin ve kaos/düzen halinin günümüzde medya sanatının ortaya koymak istediği kapsayıcı deneyimlerin öncüleri olduğunu düşünüyorum. 

Jeneratif sanatın günümüz sanat dünyasındaki yeri hakkında düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz? Bu sanat biçiminin gelecekte nasıl evrilebileceğini düşünüyorsunuz?

Kendinden Üreyen Sanat’ta ( jeneratif ) eser ortaya çıkarırken sergilenen otonomi, sanatçı ve farklı sistemler tarafından paylaşılır oluyor. Eserin nihai hali konusunda sanatçının kesin bir egemenliğinin olmaması bilinçli bir tercih olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde bilişimsel alt yapılar üzerine inşa edilen ve dinamik olarak kendinden üreyen eserlerin aslında ne başlangıç anından ne de bitiş anından bahsetmek mümkün değil. Bu yapısı sebebiyle zamanın doğrusal akışına meydan okuyan bir kimliğe sahip. Kimi zaman bu eserler çeşitli verilerden kimi zamansa rastlantısallıktan beslenebiliyorlar. Otonomi paylaşımı üzerinden yaratıcılığın sorgulandığı bu eser üretme halinde yapay zekanın varlığı tabii ki son derece spekülatif bir mevzu. Yakın gelecekte yapay zekaya olan popüler ilgiden ötürü bu alanda daha fazla işlerin ortaya konulacağını düşünüyorum.

Bu projenin oluşturulması sürecindeki deneyimleriniz neler oldu?

Kitap yazmak son derece meşakkatli bir iş. Hata düzeltmenin bu kadar kolay ve hızlı gerçekleşebildiği bir dünyada kitap gibi noktasından virgülüne kadar özen gösterilmesi gereken bir şeyle uğraşırken insan kendisiyle büyük bir mücadele içine giriyor. Doğal olarak geniş bir kitleye ulaşırken sahip olduğunuz sorumluluğun ağırlığı ile yükünüz daha da artıyor. Kitabı hazırlarken en zor kısım kodların hatasız olarak kitapta yer almalarının sağlanması oldu. Çünkü kodlama son derece formel bir yapıya sahip. Bir satırı yanlış yazmanız o kodun çalışmayacağı anlamına gelebiliyor. Satırı aşağıya almak bile bir hata olarak sonuçlanabiliyor. Bu yüzden çok zorlandığımı söylemem gerekir. Ancak asıl sorunlardan birisi de bu alanda bana birebir manada yardımcı olabilecek birilerinin olmaması. Yeni bir şey ortaya koyduğunuzda bu alanda daha önce birilerinin olmadığı gerçeği ile yüzleşiyorsunuz. Kitabı bir senede yazdıysam bir sene de yayına hazır hale getirmek için harcandı. 

Kodlama hayatımızda olacak

"Gelecekte sanat dünyasında yaratıcı kodlama ve jeneratif sanatın rolünün ne olacağını düşünüyorsunuz?"

Kodlama benim görüşüme göre teknolojinin dilidir. Bugün daha erken yaşlarda okullarda kodlama üzerine eğitimler verilmeye başlandı. Gelişmekte olan bu jenerasyonun gelecekte kodlamayı hayatın her alanında var edeceğini düşünüyorum. Tabii ki sanat üretiminde de bugüne kıyasla bu alanın daha ileri gideceğini umuyorum. Öyle gözüküyor ki dünyanın bir çok yerinde teknoloji odaklı sanat çalışmalarına yoğun bir ilgi bulunmakta. Bu ilginin oluşmasında yaratıcı kodlama ve kendinden üreyen sanatın yeri de göz ardı edilemeyecek kadar önem taşıyor.