"Zika değil, KKKA için önlem alınmalı"

Doç. Dr. Neşe Demirtürk, Zika virüsünün Türkiye'de etkili olmasının beklenmediğini belirterek keneyle bulaşan KKKA konusunda uyarıda bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neşe Demirtürk, Güney Amerika'daki Zika virüsü salgınının Türkiye'de etkili olmasının beklenmediğini belirterek sıcak geçmesi beklenen yaz aylarında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan keneyle ilgili önlem alınması gerektiğini belirtti.

Demirtürk, Güney Amerika ve Pasifik adalarında salgın halinde görülen Zika virüsünün Brezilya'da 1 milyon vakaya ulaştığını anımsattı.Zika virüsünün insanlara kan yoluyla bulaşan bir viral enfeksiyon olduğunu ifade eden Demirtürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Virüsün, sivrisinek ısırmasının yanı sıra birkaç vakada cinsel ilişkiyle de bulaşabildiği gözlendi. Onun dışında kan nakilleriyle bulaşma ihtimali var. İnsanlara başka bir şekilde bulaşma yolu yok. Yani sarılmayla, öpüşmeyle veya hava yoluyla bulaşma ihtimali olmayan bir virüs. 'Aedes' denilen ve sarıhumma gibi hastalıkları taşıyan bir tür sivrisinek ile bulaşıyor."

"Bizim açımızdan önemli bir risk taşımıyor"

Türkiye'de Zika virüsüyle ilgili vakaya rastlanmadığına dikkati çeken Demirtürk, şunları kaydetti:

"Virüs, Güney Amerika'da salgın boyutunda görülüyor. Türkiye için çok sorun oluşturacağını düşünmüyorum. Çünkü enfeksiyonu taşıyan sivrisinek türü ülkemizde çok yaygın olan bir tür değil. Enfeksiyon, daha çok tropikal bölgelerde ortaya çıktı. Pasifik adalarında görüldü. O bölgelerde bir salgın boyutunda. Ama Türkiye'de henüz belirlenmiş bir vaka yok. Bizim açımızdan önemli bir risk taşımıyor. Ama dünya küçüldü, insanlar her yere seyahat edebiliyor. Dolayısıyla hastalığın olduğu bölgelere seyahat etmiş kişilerin, enfekte olup, enfeksiyonla birlikte ülkemize dönmelerinin ülkemiz için bir risk oluşturabileceği görülüyor. Normal, sağlıklı insanlarda aslında çok sorun oluşturan bir enfeksiyon değil. Hafif ateş yüksekliği, döküntü, kaşıntı, yüz ve göz çevrelerinde ağrılar gibi bulgularla seyrediyor. 3-4 gün içerisinde de ateş düşüyor. Hastalık kendini bununla sınırlıyor ve tedaviye bile gerek görülmüyor. Virüsün bu kadar gündemde olmasının nedeninin anne karnındaki bebekte neden olduğu gelişim bozuklukları. Gebelere bulaştığı zaman, gebeliğin ilk yarısında, ilk 20 haftasında anneden bebeğe geçebiliyor ve bebeklerde mikrosefali dediğimiz beyin gelişimi bozukluğuna yol açıyor."

Demirtürk, virüsün, gebelerde neden olduğu etki nedeniyle görüldüğü ülkelerde dikkatle takip edildiğini belirterek "Mikrosefali gelişen bir bebeğin ölümü üzerine yapılan otopside, virüsün sebep olduğu ortaya konulmuştur. Bu nedenle gebeler için önemli. Normal, sağlıklı insanlar için uygulanan bir tedavi yok" ifadesini kullandı.

Hastalıktan korunmak için ilaç veya aşının bulunmadığını anlatan Demirtürk, "Çalışmalar başladı ancak kesin bir aşısı henüz yok. Sadece sivrisinekle teması engellemek gerekiyor. Daha önce başka hastalıklarda da önerdiğimiz, uzun kollu giyinme, sinek kovucu losyonlar kullanma ile korunmak mümkün" diye konuştu.

KKKA ve keneye dikkat etmek gerekir

Demirtürk, Zika virüsünün Türkiye için çok önemi sorun oluşturacağını düşünmediğinin altını çizerek şöyle devam etti:"Yaz aylarında, sıcak havada bizim için çok daha tehlikeli hastalıklar var. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının etkili olabileceği mevsim gelmek üzere. Mart, nisan ayından sonra vaka sayısı artıyor. KKKA, keneyle bulaşan bir hastalık. Bunlar ülkemiz için çok daha önemli. Zika değil, KKKA için önlem alınmalı. Zika virüsünün ülkemizde etkili olması daha zor görünüyor. Türkiye için çok korkutan bir enfeksiyon değil."

Bu konularda ilginizi çekebilir