Yarım saat 'ilkokul çocuğu' gibi kitap okumak beyne iyi geliyor

Temposu yüksek bir hayat ‘koşturmacası’ yaşıyoruz. Gereksiz ayrıntılarla boğuşuyoruz. Metropol yaşamı sürekli bir ‘yetişme’ kaygısı yaratıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban-karaboga.png

İçinde bulunduğumuz dünya bizden aşırı hız, daha fazla zaman talep ediyor. Herkes ya hep eve, işe, toplantıya, okula yetişmeye çalışıyor ya da hep bir şeyler yetiştirmeye çalışıyor. Yazılması, tamamlanması gereken raporlar, gönderilmesi gereken mailler o kadar çok ki sakin kalmak, yavaş hareket etmek kelimenin tam anlamıyla bir lüks. Bakın Off icetime.net’in yaptığı bir araştırmaya göre gün içinde zamanımızı en çok mail göndermek ve gelen mailleri okumak için harcıyoruz. Yani mail göndermek, gelen maili okumak zamanımızı çalan en büyük hırsızlar. 

Daha sonra vaktimizi en çok iş görüşmeleri yapmak, internette gezinmek, bir yerden bir yere ulaşmak ve karşılaştığımız teknolojik sorunları çözmek için harcıyoruz. Eğer bunları yaptıktan sonra hala enerjiniz varsa sinemaya gidebilir, müzik dinleyebilir ya da kitap okuyabilirsiniz ama şöyle bir düşünün, eğer işiniz gereği okumanız gerekmiyorsa, en son ne zaman hiç ara vermeden yarım saat, sadece yarım saat kitap okudunuz? Üstelik bilgisayar, cep telefonu ve tablet ekranları okuma alışkanlıklarını o kadar değiştirdi ki internet ortamında sürekli ‘önemli’ ve ‘acil’ edinilmesi gereken bilgi avına çıkıyoruz. Yani basılı kitap zaten okumuyoruz ama internet ortamında da okumuyoruz. En son ne zaman kitap okuduğunu hatırlamayanlar için durum vahim ama yine de vazgeçmemek gerekir. Bu yazının konusu, mesajı önce onları harekete geçirecek. Konu ne? Konu şu: Yavaşlayın! Sakinleşin! Peki, ama nasıl? Haydi anlatmaya başlayalım. 

‘Yavaş’ hareketi yayılıyor 

Dünya bizden bu kadar hız ve olanca ‘dikkat’ talep ederken elbette bir şeyleri kaçırıyor, hatalar yapıyoruz. Bunun böyle olması doğal. İşte belki de bu hataları azaltmak için Slow Food (Yavaş Gıda), Slow Movement (Yavaş Hareketi), Slow City ( Yavaş Şehir) gibi gruplar ortaya çıkıyor. Örneğin Slow City hareketinde kent insanlarından yaşadıkları kenti önemsemeleri, kente gelen ziyaretçilere önem vermeleri ve kendilerine has müzik, edebiyat, kültür, gelenek ve değerleri değiştirmeden ve yavaşça (hızla tüketmeden) yaşamayı sürdürmeleri bekleniyor

Okumak için bir aradalar 

İşte bunun gibi ama bu kez sağlığa iyi gelecek bir akım ortaya çıktı. ‘Yavaş Okuma’ hareketi. Bu hareketin ayrıntıları zamanının büyük bölümünü kitap cümlesinden daha fazla ‘tweet’ okuyarak geçirenler için dikkat çekici olacak. Bakın, The Wall Street Journal gazetesinden okuduğum Jeanne Whalen’in makalesine göre günde sadece yarım saat ara vermeden, kesintisiz kitap okumak beyne iyi geliyor. Stres seviyesini düşüyor, insanlarla ile iletişimi kuvvetlendiriyor. Makalede, bir kitap okuma gurubundan bahsediliyor. Buna göre bir kafede toplanan insanlar önce içeceklerini alıyor ve şöyle rahat bir kanepeye oturuyorlar. Cep telefonlarını, bilgisayarlarını kapatıyorlar. Daha sonra sessizlik içinde yaklaşık bir saat kitap okuyorlar. Bu kulübün amacı edebiyat tartışması yapmak değil. Bunun için bir araya gelmiyorlar. Aksine sürekli vızıldayan teknolojik cihazlardan uzaklaşarak kesintisiz kitap okumak için bir araya geliyorlar. Makaleye göre bu grup kendisine ‘Yavaş Kitap Okuma Grubu’ diyor. Grup akıllı telefonlar, sosyal medya ve Google’dan önce sahip olunan odaklanarak okuma alışkanlığını yeniden edinmeyi hedefl iyor. Gruptakiler yavaş okuma alışkanlığının onlarda herhangi bir konuya konsantre olabilmeyi kuvvetlendirdiğini, yavaş okumanın stres seviyelerini düşürdüğünü, düşünme, dinleme ve empati kurma yeteneklerini geliştirdiğini ifade ediyorlar. Makalede yavaş okumanın bu etkilerini ortaya koyan bazı araştırmalara da yer verilmiş. Buna göre örneğin Neurology dergisinde yayınlanan, yetişkin 300 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre ‘okumak’ ileri yaşlarda hafıza kayıpları yaşamanın önüne geçiyor. Yine bir başka araştırmaya göre bir kitabı sanki ilkokul birinci sınıfa giden bir çocuk gibi yavaş okumak akademik başarıyla doğrudan ilişkili. Üstelik bu stresi alıyor. Başka bir araştırmaya göre de kitap okumak diğer insanları anlamayı kolaylaştırıyor, sağlam ilişkiler kurma yeteneğini artırıyor. 

Yüz yüze konuşalım 

Bakın Emsey Hospital doktorlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca da ilginç cümleler paylaştı. Diyor ki Dr. Karaca, “Günümüzde en önemli sorunlardan biri olan ‘yetişememe’ güzel şeyler üretmek ve ürettiğinden haz duymak isteyen insanı hızla tüketmeye başladı. Tükenmişlik Sendromu gerçeği tüm meslek gruplarında milyonlarca kişinin yaşamını değiştirmesi gerektiği mesajını verdi. Ancak insanoğlu bu mesajı almak yerine bunu yine ilaç tedavisi ve terapilerle aşmaya çalıştı.” Tespit güzel. Değil mi? 

Çözüm için bakın ne öneriyor Dr. Orhan Karaca, “Yetişmeye çalışmaktan vazgeçmek ve an’ın kıymetini bilmek ilk aşamada yapılması gerekenler. Daha sonra teknolojinin işgalini sonlandırmak ve doğala dönmek gerekiyor. Sanal diyaloglar yüz yüze konuşmalara, eşyaya düşkünlük sadeliğe evrilmek zorunda.”

Sessiz bir yerde yarım saat okursanız…

İpuçları

• Telefon ve bilgisayarınızı kapatın
• Uyarıcılardan uzak bir ortama gidin
• Notlar alın
• En azından 30-45 dakikanızı okumaya verin
• Bir e-book yerine basılı bir kitap
tercih edin

Faydaları

• Empati kurma yeteneğini geliştiriyor
• Hayattan keyif almayı sağlıyor
• Konsantrasyon sağlamayı kuvvetlendiriyor
• Dinleme yeteneğini geliştiriyor
• Kelime haznesini zenginleştiriyor
• Stresi azaltıyor

Vaktimizin 5 katili*

1• E-mail
2• İş görüşmeleri
3• İnternette sörf
4• Ulaşım/İşe gidiş geliş
5• Teknolojik problemlerle baş etme
*Office.net Annual Time Waste Survey

Yavaşlamayı başaran kişilerin ortak özellikleri ne olabilir?

“İhtiyacımız olan tek şey yavaşlamak. Toplum olarak, aile olarak, birey olarak yavaşlamaya ihtiyacımız var. Batı dünyasında bunu fark edip, hayatını sadeleştirmeye çalışanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de bu konunun öneminin yeterince kavrandığını söylemekse maalesef güç” şeklinde konuşan Emsey Hospital doktorlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca yavaşlamayı başaran kişilerin ortak özelliklerini şöyle açıkladı. Karaca, “Bu kişilerin ortak özellikleri hipnotize eden eşyadan ve sistemden uzak durmaları ve kendilerini daha sade bir amaca bağlayarak daha sade yaşamalarıdır. Öncelikle az bile olsa istikrarı koruyacak şekilde hareket etmek gerekir. Yavaşlayarak normale döneceğimizi, hızlanmayarak da bunu koruyabileceğimizi unutmamalı, bu bilinci başta çocuklarımız olmak üzere en yakınlarımıza vermeliyiz” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir