'İşbirliği yapmak, kaynak rekabeti yapmaktan çok daha verimli'

Alp Öğücü, “Herkes kendi uzmanlığını sergilerse, bu müşteriye kalite olarak yansır. Ürünlerimiz 65 bin noktada satılıyor. Bu alanda önemli bir deneyime sahibiz. Daha güçlü bir ağ oluşturmak için hızlı tüketimde farklı kategorilerde işbirlikleri planlıyoruz” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

2025 yılında Türkiye’nin yıllık odun hammaddesi talebinin 50 milyon metreküp olacağı tahmin ediliyor. Var olan üretim şekli sürdürüldüğünde 20 yıl sonra doğal ormanlarımızın üretim gücü tükenecek. Bu nedenle çevresel ve ekonomik açıdan, endüstriyel orman plantasyonlarının hızla kurulması ve yaygınlaştırılması gerekiyor.

TEMA Vakfı Kurucu Onursal Başkanı Ali Nihat Gökyiğit'in 2005 yılında hayata geçirdiği Türkiye'nin ilk endüstriyel ağaçlandırma şirketi ENAT (Endüstriyel Ağaç Tarımı Sanayi ve Ticaret A.Ş.) doğal ormanların daha iyi korunmasını, artan odun hammadde ihtiyacını karşılayarak dış pazarlara bağımlılığın azaltılmasını, erozyonun ve karbon emisyonunun azaltılmasını ve kırsal kalkınmaya katkı sağlanmasını hedefliyor.

2008 yılından bu yana temizlik kağıdı üreten Lila Kağıt, 2014 yılında ENAT ile iş dünyasına örnek olacak bir işbirliğine imza attı ve 50 bin ağaç dikimine sponsor oldu.

Üretiminin tamamını endüstriyel ağaçlandırma alanlarından ithal ettiği selüloz ile gerçekleştiren Lila Kağıt, endüstriyel ormanların önemi konusunda Türkiye’de farkındalık yaratmayı ve ülke genelinde endüstriyel ağaç yetiştiriciğini yaymayı amaçlıyor.

Yıllık üretim kapasitesi 150 bin ton olan Lila Kağıt, her yıl satmış olduğu ürüne eşdeğer olarak Türkiye'ye orman kazandırmayı planlıyor. Böylece sadece doğal ormanları korumakla kalmayacak, aynı zamanda hammadde ithalatı da büyük oranda engellenmiş olacak.

Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü, gelişmiş ülkelerde endüstriyel ağaç tarımı ile ormanların çoğaldığını ifade ediyor ve aynı modelin Türkiye’de de yaygınlaşması gerektiğine inanıyor. Sektörün en genç oyuncularından biri olmasına rağmen, yüzde 13 gibi önemli bir pazar payına sahip olan Lila Kağıt, sürdürülebilirlik konusunda son derece iddialı.

Şirket, ürün tasarımından kaynak kullanımına, toplumsal faydadan yerel kalkınmaya, yönetimden, eğitime kadar her alanda sürdürülebilirlik odaklı hareket ediyor.

“Müşterileri taleplerini daha iyi karşılayabilmek, kaynakları daha verimli kullanmak için iş birliklerinin artacağı bir döneme giriyoruz” diyen Alp Öğücü, “Herkes kendi uzmanlığını sergilerse, bu müşteriye kalite olarak yansır. Ürünlerimiz 65 bin noktada satılıyor. Dağıtım ağını çok önemsiyoruz, bu alanda önemli bir deneyime sahibiz. Daha güçlü bir ağ oluşturmak için hızlı tüketimde farklı kategorilerde işbirlikleri planlıyoruz. 2018-2019 yılları için önemli yatırım planlarımız var. 2023’e kadar yüzde 30 düzeyinde büyüme hedefliyoruz. Bugün işbirlikleri konsolidasyonların alternatifi olarak yükseliyor. İş birliği yapmak kaynak rekabeti yapmaktan çok daha verimli” yorumunu yapıyor.

Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü’ye kulak verelim ve sürdürülebilirlik çalışmalarını kendisinden dinleyelim:

“Her alanda sürdürülebilirlik önceliğimiz"

“Ürünlerimizin sürdürülebilir olması amacıyla yenilikçi çalışmalar yapıyoruz. Daha az yer kaplayan, kaynak kullanımında tasarruf sağlayan, daha az emisyonla rafa ulaşan ürünlere odaklanıyoruz. 2010 yılından bu yana Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)’e destek veriyoruz. Çocuklarımızın okul dışı kaliteli eğitime ulaşmaları, bilinçli bir toplumun yetişmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması açısından çok önemli. Bir diğer önemli konu da yönetimde sürdürülebilirlik. Bir yandan başarılı profesyonellerin yönetim kademelerine geçmesi sağlanırken, diğer yandan bir aile şirketi olarak değerlerimizi korumaya devam ediyoruz.”

Katma değer yaratılan bir sektör

“Temizlik kağıdı sektörü, Türkiye’de ihtiyacın hızla arttığı, ihracat fırsatlarının çoğaldığı ve önemli oranda katma değer sağlayan bir iş. Kağıdın hammaddesi olan selülozu yurt dışından ithal etmek zorunda olmamıza rağmen, katma değerli bir ürün geliştiriyoruz. 150 bin ton temizlik kağıdı üretim kapasitemiz var. Üretimin yüzde 65’i ihracata gidiyor. Sektörde ihracatı ithalatından fazla olan tek kurum konumundayız. Böylece ülkemizin ekonomisine de fayda sağlamış oluyoruz. Yeni ürünlerle beraber yurt dışında payımızı artırmaya çalışıyoruz. 63 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. İngiltere, İrlanda, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Ortadoğu önemli pazarlarımızı arasında.”

Türkiye, en fazla temizlik kağıdı tüketilen ilk 20 pazar arasında

“Gelişmiş ülkelerin temizlik kağıdı tüketimi dünya ortalamasından oldukça yüksek. Bizim sektörde tüketim, eğitimin yükselmesi, okur yazarlık ve gelir düzeyinin artması ile birlikte artış gösteriyor. Sektör Türkiye’de son 30 yılda önemli bir hızlanma kaydetti. Bugün en fazla temizlik kağıdı tüketilen ilk 20 pazar arasındayız. Temizlik kağıdı tüketmek sağlıklı bir ortam demek, hijyen koşullarının artması demek. Gelir seviyesi yükselirken, ürün tüketimi de artıyor. Turizm de sektörün gelişimine katkı sağlıyor.”

Yenilikçi, sürdürebilir ve toplumsal fayda sağlayan ürünler

“5 markamız var. Sofia, Maylo, Berrak, Noa ve Hops. Her biri farklı segmente hitap ediyor. Ama markalarımızı rafta gördüğünüz diğer markalardan farklı kılan temel özellikler var. Fiyat-kalite dengesi, toplumsal fayda sağlamak, yenilikçilik, güven vermek ve sürdürülebilirlik… Örneğin Sofia, Türkiye’nin ilk ve tek 4 katlı kâğıt havlusu. 2012 yılında pazara çıkarken, 'Sofia Ormanları Yok Etmez’ dedik. TEMA ile hatıra ormanı kurduk. 2010 yılından bu yana Maylo markamızın cirosunun bir kısmını TEGV'e aktarıyoruz. Genç bir firma olmamıza rağmen, bugün markalı ürünlerimizle yüzde 12’lik bir pazar payına sahibiz ve bu oranın yüzde 15’e ulaşması için çalışıyoruz.”