ABD’yle ilişkilerde İstanbul Zirvesi ile ‘bahar’ havası

Atlantik Konseyi’nin en önemli toplantısı 27 Nisan’da ilk kez İstanbul Zirvesi adıyla gerçekleştirilecek. 45 ülkeden katılımla, yetkililer ve CEO’ları özel oturumlarda bir araya getirecek Zirve, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN

Washington merkezli önemli bir düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi, 2016 yılında hem ABD seçimleri hem de Türkiye’deki terör olayları nedeniyle ertelenen toplantısını 27-28 Nisan’da gerçekleştiriyor. 2008’den beri Enerji ve Ekonomi Zirvesi adıyla yapılan toplantının ismi bu yıl İstanbul Zirvesi olarak değiştirildi. İstanbul Zirvesi’ne 45 ülkeden CEO ve üst düzey yetkililerin yanı sıra saygın yabancı basın mensuplarının da katılacağını belirten Atlantik Konseyi Bölge Direktörü Defne Sadıklar Arslan, toplantının ‘Türkiye algısı’ açısından bir dönüm noktası olabileceğini vurguladı. Arslan, “Bizim gibi bağımsız, kar amacı gütmeyen bir think-tank kuruluşunun böyle bir toplantıyı hala İstanbul’da düzenliyor olması global çevrede ciddi bir algı oynaması yaratacaktır” dedi.

Yatırıma karar verenler ve Bakan Şimşek aynı masada

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşma yapacağı toplantıya çok sayıda üst düzey yetkili katılacak. Arslan’ın verdiği bilgilere göre toplantılarda enerji önemli bir başlık olacak. Fatih Birol’un da katılacağı Zirve’de bölgenin enerji güvenliğine dair önemli toplantılar yapılacak. Kamu-özel işbirliğinin önemi ve Varlık Fonu da global deneyimlerin paylaşılacağı başlıklar. Atlantik Konseyi Bölge Direktörü Defne Sadıklar Arslan, “Türkiye’nin batı ile ilişkileri konu alacak iki panelimiz olacak ilk defa. Çünkü Türkiye bugün çok kritik bir konumda. Türkiye’de faaliyet gösteren tüm ABD’li şirketleri de biraraya getiren bir toplantı da düzenledik. Yatırım kararı alan kişiler ve Bakan Mehmet Şimşek’in katılacağı, basına kapalı bir toplantı da yapacağız” dedi. Amaç, bir süredir yavaşlayan yabancı yatırımı tekrar hayata geçirmek. “ABD’li şirketlerde ciddi bir irade gördüğümüz için bu toplantıyı koordine ettik” diyen Atlantik Konseyi Bölge Direktörü, bu toplantıları sürekli bir platform haline getirmeyi planladıklarını da aktardı. Arslan, Bakan Şimşek’in geçtiğimiz günlerde Washington’da yaptığı sunumun yansımalarının çok olumlu olduğunu vurgulayarak ancak artık bu noktada yatırımcıların sözlerden çok aksiyon görmek istediğini vurguladı.

“Yeni dönem; Türkiye-ABD ilişkileri açısından bir fırsat. Bundan sonraki süreçte Türkiye geçmişte yaptıklarını anlatmak yerine, reform ajandasına geri dönerse yatırımcıların Türkiye’ye geri dönmesinde hiçbir engel görmüyorum” diyen Arslan, Türkiye’nin de bu süreçte algı konusuna özel bir dikkat göstermesi gerektiğinin, uluslararası toplantılarda konuşmacıların yabancı katılımcıları “yakalamayı bilen” kişilerden seçilmesinin öneminin de altını çizdi. Arslan, Atlantik Konseyi olarak Trump’ın başkan seçilmesi sonrası 17 Ocak’ta ABD’den önemli yetkilileri Türkiye’ye getirerek Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri ile görüştürdüklerini anımsattı. Arslan, “Türkiye’nin durumunun ve konumunun Washington tarafından daha doğru anlaşılabilmesi için rol oynamaya çalışıyoruz. Bir rapor hazırladık, bu seyahat sonrası ve o rapor Beyaz Saray’a gitti” bilgisini verdi.

'Harekete geçmek için en doğru zaman'

Washington ve New Yort’ta her yıl düzenli olarak yaptığı galalarla ekonomi dünyasını ve üst düzey hükümet yetkililerini bir araya getiren Atlantik Konseyi, uluslararası arenada oldukça saygın ve etkin bir kuruluş. Atlantik Konseyi Bölge Direktörü Defne Sadıklar Arslan, ABD pazarını hedefl eyen şirketlere harekete geçmek için doğru zamanda olduğumuzu söylüyor. Çünkü henüz Trump yönetiminde kadrolar oluşuyor ve politikalar yeni yeni netleşiyor. Arslan, “Henüz politikaların yeni oluştuğu zamanlarda ilişkileri sıkı tutmak önemli. Bizim galalarımızda doğal ortamlarda CEO’lar ve hükümet yetkilileri yan yana gelir: Bu tip doğal network ortamları etkili oluyor. Yeni dönemde ABD’li şirketler için de Türkiye’de yatırım yapmak için iyi bir neden olmalı. Bu neden yaratılabilir? Çünkü Türkiye’nin bu potansiyeli var” dedi.