‘AB sürecinde Türkiye’nin en büyük destekçisiyiz’

İsveç’in öncelikli 20 ülkesi arasında Avrupa’da Almanya ve Türkiye’nin yer aldığını söyleyen İsveç Türkiye Büyükelçisi Lars Wahlund, bu doğrultuda Türkiye’ye ayrılan bütçenin artırıldığını kaydetti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

gullun.jpg

İsveç’in Türkiye Büyükelçisi Lars Wahlund, ekonomik işbirliğinde Almanya ve Türkiye’yi öncellikli hedef olarak belirlediklerini söyledi. Türkiye’de enerji verimliliği alanında işbirliğinin öncelikli hedefl eri olduğunu vurgulayan Wahlund, bu alanda geliştirilecek işbirliğinin Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığını azaltacağını ifade etti. 

Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Büyükelçi Lars Wahlund, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Gülsün Sallıoğlu Gül’ün sorularını yanıtladı. 

►Türkiye ile İsveç arasındaki yaklaşık 3.5 milyar dolarlık ticaret hacminin iki katına çıkması bekleniyor. Bu hedefe ulaşmak için neler yapılabilir? 

İsveç’te yaklaşık bir yıl önce öncelikleri belirlemek için bir araştırma yapıldı. Burada öncelikli yaklaşık 20 ülke belirlendi. Bu öncelikler listesinde Avrupa’da biri Almanya, diğeri de Türkiye olmak üzere sadece 2 ülke yer alıyor. Sonuç olarak, Türkiye’ye bu çerçevede daha fazla bütçe ayrılmış oldu ve Türkiye’de iş kapasitesini artırmak hedefl endi. İstanbul’a bir kültür ataşesi de atandı. Türkiye ile bir stratejik ortaklık belgesi de imzalandı. Bununda ilgili bir mutabakat zaptı da bulunuyor. Burada enerji, teknik, teknoloji, enerji verimliliği gibi pek çok farklı alanda stratejik işbirliği hedefleniyor. Hedefimiz bu ortaklığı uygulamaya geçirmek. 

Türkiye’de üretim yapan birçok İsveç firması var. Sayı artacak mı? 

İsveçli firmaların Türkiye’deki varlığı çok uzun yıllara dayanıyor. Şu anda Türkiye’de İsveçli yaklaşık 300 firma faaliyet gösteriyor. Dolmabahçe Sarayı’ndaki ilk telefon sistemleri çok uzun zaman önce Ericsson tarafından kuruldu. En eskileri sanıyorum rulman üreten SKF firması. IKEA, H&M gibi Türkiye’de yeni olan firmalar da var. H&M borsadaki en büyük paya sahip olan firma. Yeni bir takım trendlerde var. Örneğin sağlık ekipmanı konusunda çalışan Getinge firması, daha çok Çin ile çalışıyordu. Çin’de bildiğiniz gibi fiyatlar arttı. Firma da Çin’den daha çok Türkiye ile çalışmaya başladı. İsveç’te ise çok az sayıda Türk firması var. Türkiye’nin de bu konuda gelişme kaydetmesi gerektiğini düşünüyorum. Türk firmalarını İsveç’e yatırım yapmaya davet ediyoruz. İsveç’te Türkiye’nin diasporası oldukça fazla. 200 bin civarında. Bunların arasında Süryani ve Kürt olanlar yoğunlukta. Stokholm’un dışında Södertälje diye bir yer var. Orada 50 bin kadar Süryani yaşıyor. Orayı yeni Midyat diye tabir ediyorlar. İbrahim Baylan, İsveç’in yeni Enerji Bakanı, Mehmet Kaplan ise Çevre ve Şehircilik ile ilgili bakan oldu. İsveç’te Kululu Türkler de var. 

İsveçli bir firmanın Çin’deki fiyat artışlarından dolayı Türkiye’ye yöneldiğini belirtiniz. Bu durum başka firmaları da Türkiye’ye yönlendirir mi? 

Çin’de ücret ve fiyatların artmasıyla pek çok firma Kamboçya, Türkiye gibi başka ülkelere yöneldi. Yatırımını Türkiye’ye yönlendiren Getinge’den başka firmalar da olabilir. Türkiye her koşulda bu durumu değerlendirmeli. Dünyada trend yeniden bir endüstrileşmeye doğru gidiyor. Mesela Apple’a baktığınız zaman ABD’ye geri dönüyor. Ülkeler, kendi içinde sorunu çözmeye yöneliyor. İsveç’te de bu tartışma hali hazırda devam ediyor. 

Hangi sektörlerde işbirliği artırılabilir? 

Türkiye ile İsveç arasında daha çok ticaret daha çok yatırım daha çok iletişim olsun istiyor ve bunu destekliyoruz. Ama İsveç’in Türkiye’ye özellikle yardımcı olabileceği bir konu var. Bu da enerji verimliliği konusu. Bu konu Enerji Bakanı Taner Yıldız ile de görüşüldü. Türkiye’de enerji bağımlılığı oldukça fazla. Türkiye’nin şu andaki odak noktası, enerjiyi nereden buluruz. Ama bizce enerji verimliliği konusu enerji bulmaktan daha önemli. Örneğin, Ukrayna’ya baktığınız zaman enerji açısından Rusya’ya bağımlılığı var. İsveç yaklaşık 5-6 yıl önce bu konularda Ukrayna’ya da destek sağladığı için bir araştırma yaptı. Bu araştırmada Ukrayna’nın sırf enerji verimliliğiyle, basit yöntemleri uygulayarak yüzde 100 bağımsız hale gelebileceğini oraya çıktı. Türkiye’de de bu olabilir. 

Enerji verimliliği için nasıl önlemler alınabilir? 

Burada enerji fiyatları önemli bir rol oynuyor. İnsanların daha dikkatli şekilde davranmasını sağlayacak şekilde enerji fiyatlarını ayarlamak gerekiyor. Evlere daha iyi izolasyon yapılmalı. Önemli olan öncelikleri belirlemek. Cam izolasyonu olabilir, endüstriyel bir takım değişiklikler olabilir. Örneğin; çelik fırınlar çok yüksek ısılara ulaşıyor, kapattığınız zaman içindeki ısı boşa gidiyor. Mesela onlara boru bağlayarak evdeki ısıtmaya destek olması sağlanabilir. Bu gibi yöntemler İsveç’te yaygın olarak kullanılıyor. Enerjinin değerini bilmelerini sağlamak... 1973 yıllarında İsveç dünyanın en çok petrole bağımlı ülkesiydi. İsveç’te petrol fiyatları oldukça yüksekti. Varil fiyatı yaklaşık 20 dolara çıkmıştı. İsveç’te bütün enerji politikasını gözden geçirdi. Petrol şu anda ısıtma için hiç kullanılmıyor. Isıtmada hidro enerji kullanılıyor. Türkiye’ye dönersek, evlerin hepsi bir şekilde enerji kaçırıyor. Enerji verimliliğini artırmak gerekiyor. İsveç’te hükümet bu konuda önlem aldı. Taşeron firmalara bu konuda bütçe de sağladı. Böylece iş olanakları doğdu, ekonomik kazanç sağlandı ve enerji verimliliği sağlandı. Yani üç yollu bir kazanç sağlandı. Benim İsveç’teki yaklaşık 300 metrekarelik ahşap evimde termal bir güç sistemi var. Evin önceki sahibi düşük bir kredi alarak sistemi kurdurmuş. Bir delik açılarak yerin 60 metre aşağısındaki ısı bir pompa yardımı ile yukarı pompalanıyor. Burada sadece pompanın harcadığı enerji var. Enerji kullanımı elektrikle ısıtmaya kıyasla 1/20 oranına düşüyor. Tabi Türkiye bir de güneş enerjisinden faydalanabilir. Örneğin, İsveç’te çöp yakıt olarak kullanılıyor. Çöp borsada değer gören bir şey. Belediyeler hükümete çöp satıyor. Yakıt olarak aynı zamanda zeytin çekirdekleri kullanılıyor. Zeytin çekirdeğini Yunanistan’dan satın alıyoruz. Türkiye’de zeytin çekirdeği satabilir ya da kendi kullanabilir. 

İsveç’in Türkiye’nin AB üyeliğine desteği devam edecek mi? 

İsveç, AB sürecinde Türkiye’nin en büyük destekçisi diyebilirim. Şartlar konusunda ise katı olduğumuzu söyleyebiliriz. Sonuçta Türkiye ev ödevini yapmalı. AB içerisinde herkes Türkiye’ye karşı bizimle aynı görüşte değil. Türkiye’nin üyeliğini engellemeye çalışanlar da var. Biz ve bizim gibi spesifik ülkeler, siyasi engellerin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye bundan faydalanarak reform süreciyle alakalı dümeni eline almalı. Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olduğu kadar, AB’nin de Türkiye’ye ihtiyacı var. Bu siyasi bir uzlaşma olmamalı. AB müktesebatına baktığınız zaman bunun omuriliği ticari ilişkilerden oluşuyor. Biz de aynı görüşteyiz. Bölgesel olarak baktığımızda Ortadoğu’nun da, Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı var. AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması’na dahil olması içinde Türkiye’yi destekliyoruz. Türkiye de bunun için belirgin reformlar gerçekleştirmeli. Örneğin ihale sürecini şeff afl aştırmalı. 

Vizeler kalkmalı mı? 

Türklerin İsveç’e vize almasında gerek iş gerekse özelde bir problem yok. Türkiye–Schengen arasında vizesiz geçiş olacağını umuyoruz. Ama tabi bu süreci gerçekleştirmek için bir takım reformlar gerekiyor ve Türkiye Hükümeti bunu gerçekleştirmek için oldukça hevesli. Bunun için öngörülen süreç 2-3 yıl. Süreç 4-5 yıla uzayabilir ama bu bir şekilde uygulamaya geçecek. Sonuçta Türkiye ile Avrupa’daki ülkeler arasındaki ekonomik farklılıklar azalmış durumda. Bu nedenle korkulan sayıda insan göç etmeyecektir. Buna karşın Avrupa’daki bazı ülkelerin Türkiye’deki iş gücüne ihtiyacı var.

Türkiye’ye İsveç'ten turist artışı, bölgesel etkenlere bağlı

►Türkiye’yi ziyaret eden İsveçli turist sayısında artış olur mu?

Tam sayıyı bilmemekle beraber, 750–800 bin civarında İsveçli turistin Türkiye’yi ziyaret ettiğini söyleyebilirim. Bundaki artış birtakım bölgesel etkenlere bağlı. Bölgedeki mevcut karışıklık Türkiye’ye sıçrarsa gelen kişi sayısı açısından sıkıntı yaratacaktır. İnsanlar bir tehdit hissettiklerinde, farklı ülkeleri tercih edebilirler. Türkiye’de deniz, güneş, yemek gibi insanları çekecek pek çok şey var. Ama turist kitlesi en güvensiz tüketicidir. Bu yönde pozitif bir itibar kazanmak zaman alıyor ama hemen kaybedilebiliyor.