En büyük mücadele ekonomi alanında
ABD'de başkanlık seçimlerine 3 aydan az kalmasıyla kızışan yarışta en büyük mücadele ekonomi alanında yaşanıyor.
ABD’de başkanlık için yarışan Hillary Clinton ve Donald Trump, vergi reformu, asgari ücret ve finansal regülasyonlar başlıklarında birbirinden ayrılırken, ticaret konusunda farklı tonda ama benzer politikalar öneriyor.
Clinton ve Trump arasındaki mücadele 8 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine 3 aydan az bir süre kalmasıyla giderek kızışıyor. Kararsız seçmenler için yarışan iki adayın en büyük düellosu ekonomi alanında yaşanıyor.
Eski Dışişleri Bakanı Clinton, orta sınıfa hitap eden politikalarla kendisini emlak milyarderi Trump’tan ayırmaya çalışırken, “Ben bir fabrika işçisinin torunu ve küçük bir esnafın kızıyım. Her ikisiyle de gurur duyuyorum” gibi duygusal çıkışlar yapmaktan geri kalmıyor.
Trump ise fakirleri küstürmeden zenginleri güldürmeye çabalarken, sık sık korku faktörüne başvuruyor. “ABD üçüncü dünya ülkesine dönüşüyor”, “Yüzde 5’lik işsizlik modern Amerikan siyasetinin en büyük aldatmacası” gibi söylemlerle kötümser bir tablo çizen Trump, kendisinin Amerika’yı yeniden “büyük” hale getireceğini taahhüt ediyor.
Clinton ve Trump’ın vergi politikaları
ABD’deki her başkanlık seçiminde olduğu gibi karmaşık vergi sistemine yönelik reformlar bu seçimin de öncelikli meseleleri arasında yer alıyor.
Her iki aday da vergi sistemini basitleştirme vaadinde bulunurken, Clinton ultra zenginlerin daha fazla vergi ödemesini sağlayacak ufak değişimler, Trump ise varlıklı ailelere ve şirketlere büyük, düşük gelir sınıfına ise küçük vergi indirimleri öneriyor.
Clinton, mevcut durumda yedi dilimden oluşan gelir vergisi aralıklarının yıllık kazancı 5 milyon doların üstündeki zenginlere yönelik vergi oranının yüzde 43,6’ya yükseltilmesi suretiyle sekize çıkarılmasını planlıyor.
ABD’de mevcut gelir vergisi oranları, yüzde 10’dan başlayarak yüzde 15, yüzde 25, yüzde 28, yüzde 33, yüzde 35 ve yüzde 39,6’a kadar yükseliyor.
Diğer taraftan Trump, gelir vergisi dilimlerinin ve bunlara karşılık gelen vergi oranlarının yediden üçe indirilmesi teklif ediyor. Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Başkanı Paul Ryan'ın önerisiyle örtüşen bu planda uygulanacak vergi oranları, yüzde 12, yüzde 25 ve yüzde 33.
Şu an yüzde 35 olan kurumlar vergisinin ise yüzde 15’e çekilmesini öneren Trump’ın ayrıca veraset vergisinin tamamen kaldırılması ve çocuk bakımı için verilen vergi kredilerinin vergilendirilmesi gibi planları var.
Clinton’ın kurumlar vergisine yönelik yaklaşımı ise oldukça farklı.
Yeni vergi kurallarıyla Amerikalı şirketlerin merkezlerini ülke dışına çıkarmak suretiyle vergi ödemekten kaçmasını engellemeyi amaçlayan Demokrat aday aynı zamanda karını çalışanlarla paylaşan firmalara yüzde 15 vergi kredisi öneriyor.
Clinton vergi gelirlerini artıracak, Trump azaltacak
Washington merkezli düşünce kuruluşlarından Brookings ve Urban enstitülerinin işbirliğiyle kurulan Vergi Politikası Merkezi'nin analizlerine göre, Clinton'ın vergi politikaları önümüzdeki 10 yıl içinde vergi gelirlerini 1,1 trilyon dolar artıracak. Trump'ın vergi reformu ise 9,6 trilyon dolarlık gelir kaybına yol açacak.
Trump, söz konusu kaybın ekonomik büyüme ile dengeleneceğini öne sürüyor ancak vergi uzmanları bunun mümkün olmadığını düşünüyor.
Bu arada, vergi beyannamelerini açıklamayı reddetmesi Trump'ın bu konudaki hemen her konuşmasında protesto edilmesine neden oluyor.
Clinton son olarak 12 Ağustos'ta 2015 yılına ait vergi beyannamesini de açıklayarak, Trump'ı bu konuda köşeye sıkıştırmak için yeni bir hamle yaptı.
ABD'de başkan adaylarının seçimden önce vergi beyannamelerini açıklaması için yasal bir zorunluluk bulunmamasına karşın 1976'dan bu yana tüm başkan adaylarının seçimlerden önce vergi beyannamelerini açıklamış olması, Cumhuriyetçi aday Trump'ı zor duruma düşürüyor.
Asgari ücrette Clinton net, Trump değişken
Federal asgari ücret, Clinton ve Trump'ın politikalarının birbirinden ayrıldığı bir başka başlık.
Demokrat Clinton, saat başına 7,50 dolar olan federal asgari ücretin 12 dolara çıkarılmasını teklif ediyor.
Trump ise birçok konuda olduğu gibi asgari ücret konusunda da sürekli değişen çelişkili açıklamalarda bulunuyor. Kasım 2015'te katıldığı bir tartışma programında ABD'de ücretlerin çok yüksek olduğundan yakınan Trump, geçen mayısta ise "İnsanlar nasıl saat başına 7,50 dolarla geçiniyor bilmiyorum. Bu açıdan, ücretlerde belirli bir ölçüde artış görmek isterim" demişti.
Daha sonra asgari ücret artışının eyalet yönetimlerine bırakılması gerektiğini savunan Cumhuriyetçi adayın iki hafta önce açıkladığı en güncel teklifi ise federal asgari ücretin 10 dolara çıkarılması.
Bununla birlikte, her iki aday, New York gibi yaşam maliyeti yüksek olan bölge ve şehirlerde yerel yönetimlerin daha yüksek asgari ücret uygulayabilmesini destekliyor.
Finansal regülasyonlar
Clinton, 2007-2008 finansal krizinden sonra yürürlüğe giren Dood-Frank yasa tasarısını korurken, yüksek frekanslı alım-satım işlemleri gibi bazı faaliyetlere yeni kısıtlamalar getirmeyi planlıyor.
Dood Frank'ın tamamen kaldırmasını isteyen Trump ise aşırı regülasyonların ülkeyi her yıl 2 trilyon doların üzerinde zarara uğratarak, ekonominin yüzde 25 daha küçük kalmasına neden olduğunu savunuyor.
Trump'ın aşırı regülasyonu, "gemi çapasına" benzettiği şu sözleri bu konudaki görüşünü özetliyor: "Artık bizi dibe çeken bu çapadan kurtulma zamanı geldi. Regülasyonları olabildiğince azaltacağım."
Ticaret karşıtlığında Trump öne çıkıyor
Hem Clinton hem Trump, sadece istihdam imkanları ve daha yüksek ücretler sağlayacak ticaret anlaşmalarını destekleyeceklerini söylerken, Trump popülist teklifleriyle birkaç adım öne çıkıyor.
Dışişleri Bakanı iken müzakerelerini sürdürdüğü Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) hakkında fikir değiştiren Clinton, son hali kamuoyuna sunulan anlaşmayı kendi kriterlerini karşılamadığı için desteklemeyeceğini açıklamıştı.
TPP'ye karşı duruşu, Clinton'ı Barack Obama'dan ayıran ender politikalardan biri. Demokrat adayın diğer politikaları genel anlamda Obama yönetiminin devamı niteliğini taşıyor.
Trump ise hem TPP'ye hem de Avrupa Birliği ile müzakare edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na (TTIP) karşı çıkıyor.
Cumhuriyetçi aday, ayrıca Çin'den ithal edilen mallara yüzde 45 tarife uygulanması gibi daha önce hiç kimsenin teklif etmediği kadar sert söylemleriyle dikkati çekiyor.