‘Korumacılık’ zengini az, fakiri çok üzecek!

Brexit ve küreselleşme karşıtlığının gölgesinde, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları için ABD’nin başkenti Washington’ta buluşan maliye bakanları büyümeyi artırmak için ortak yemin etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Aydın ŞAHİNALP

Dünya ekonomisinin liderleri inatçı yavaş büyüme ile küreselleşmeye karşı yükselen tepkilere karşı ekonomik kazanımları desteklemek için daha fazla kaynak kullanma taahüdünde bulundu.

Küresel çapta 189 ülkeyi temsil eden Uluslararası Para Fonu Politika Komitesi, dünyanın küreselleşmeden büyük ölçüde yararlandığını ve korumacılığın ise bir tehdit olduğunu duyurdu. Zayıf küresel ticaret, İngiltere’nin sert Brexite doğru yol almakta olduğu korkuları ve ABD seçim anketlerinin yarışın kıran kırana geçtiğini gösterdiği bir ortamda analistler küreselleşme karşıtı tepkilerin global finans piyasalarını bulandıracağı uyarılarını iki katına çıkardı.

Ekonomistlerden politikacılara IMF toplantılarına katılan Wall Streeet stratejistlerine kadar büyük bir kesim gelecekte uluslararası arenadaki işbirliği ve küresel ticaretin çok daha farklı olabileceğini düşünüyor.

İşbirliği azalıyor, yarış artıyor uyarısı

Dünya genelinde yükselen anti-ticaret duyguları içerisinde Bank of America Merrill Lynch analistleri hazırladıkları raporda, “Yaşanan olaylar ülkelerin işbirliği yapmaya daha az istekli hale geldiğini ve yarışmaya daha istekli olduğunu göstermektedir” uyarısında bulunuyor. ABD Hazine Bakanı Jack Lew gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ekonomik büyümenin meyveleri ve daha adil bir dağılım ile birlikte ticareti artırma çabaları, ABD’nin refah sağlaması için bir anahtar konumunda. Küreselleşmeyi atıl bırakmak medyan geliri artırmak için herhangi bir girişime karşı olur “ diye görüşlerini ifade ediyor.

Lew, Trump’ın adını anmadan 8 Kasımda ABD Başkanı olarak seçilmesinin ABD’yi daha izolasyonist bir ticaret yoluna sokacağını söyledi. Londra merkezli danışmanlık şirketi Fathom’ın hazırladığı bir analizde ise, “ Siyasi bir güç olarak Donald Trump’ın ortaya çıkması göç konusu, küreselleşme ve refahın dağıtımında artan bir hoşnutsuzluk ve ruh halini yansıtıyor” ifadeleri yer alıyor.

Gerçekte ABD başkanlık adaylarının her ikisi de serbest ticaret anlaşmalarına karşı olduklarını belirten görüşlerini bildirdi. Ancak Trump’ın sivri dilli olması daha çok dikkat çekiyor. Son günlerde müstehcen ses kayıtları yayınlanan ve zor günler geçiren Cumhuriyetçi aday Donald Trump, yabancıların adil olmayan rekabetle ABD’deki işleri kaptığını iddia ederek, başta Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) olmak üzere geçmişte imzalanan anlaşmaların kaldırılacağı tehdidinde bulunuyor. ABD’nin 11 Asya ülkesini kapsayan Trans- Pasifik Ortaklık (TPP) anlaşmasından çekilmesi gerektiğini belirten Trump, Çin ile bir ticaret savaşı başlatmak istiyor. Demokrat aday Clinton da müzakere aşamasında bulunduğu TPP ticaret anlaşmasının kaldırılmasını savunuyor. Dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinden biri Almanya’da geçtiğimiz ayın başında binlerce kişi Avrupa Birliği ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması (TTIP) karşıtı gösteriler düzenledi.

Göstericiler küreselleşme fikrinin sadece büyük şirketlerin işine yaradığını ve gelir seviyesi düşük olanların küreselleşenin olumsuzluklardan en çok etkilendiğini savunuyor. The Economist dergisinin haberinde 1950’de küresel ihracatın dünya gayrisafi yurtiçi hasılasına oranı yüzde 8 iken yarım asır sonra yüzde 20 seviyelerine ulaştı. İhracat merkezli büyüme ve yabancı yatırım Çin’de milyonlarca insanı açlıktan kurtarırken İrlanda’dan Güney Kore’ye birçok ekonominin olumlu yönde dönüşmesine yol açtı. İhracatçı firmalar daha verimli olurken çalışanlarına sadece iç piyasaya ürün satan şirketlere oranla daha yüksek ücret ödeyebiliyor. Korumacılık ise çalışanlara çok az fayda sağlarken tüketicilerin alım güçlerini olumsuz etkiliyor. 40 ülkeyi kapsayan bir araştırmaya göre sınırlar ötesi ticaretin son bulması halinde en zengin tüketiciler yüzde 28 en fakirler ise yüzde 63 oranında alım güçlerini kaybedecek.

Bu arada göçmenler hem kendi yaşamlarını hem de yaşadıkları ülkenin ekonomisini güçlendiriyor. 2000 yılından bu yana Avrupa’dan İngiltere’ye göç eden binlerce kişi Birleşik Krallık ekonomisine 20 milyar sterlin (34 milyar dolar) katkı sağladı.

Serbest ticaret yanlıları 1840’tan bu yana kapalı ekonomilerin güçlü ve zenginlerin yanında yer aldığına inanıyor. Gelinen sürece bakıldığında onların hem geçmişte hem de günümüzde haklı oldukları görülüyor.

IMF’den daha fazla harcama çağrısı

Büyümeyi artırmak için ülkeleri daha fazla çaba göstermeye ve harcamaya çağıran IMF Başkanı Christine Lagarde,”Büyüme çok uzun bir süredir çok zayıf seyrediyor. Ve bu durumun kimseye faydası yok. Altyapı ve eğitime mümkün olduğunca fazla harcama yapın. Etkisi sınırlarına ulaşıldığından gevşek para politikasına daha az güvenin. Biz kesinlikle daha yüksek sesle gelip ‘merkez bankası kasabadaki tek oyun olamaz’ diyoruz. İşimizin başına dönelim ve diğer yetkililerden bazı eylemler görelim”diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir