(11:00)TİSK'ten Başbakan'a 'Sosyal Güvenlik' raporu

(11:00)TİSK'ten Başbakan'a 'Sosyal Güvenlik' raporu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - TİSK, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na ilişkin görüş ve önerilerinin yer aldığı bir raporu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdi. Alınan bilgiye göre, raporda, söz konusu düzenlemelerde sosyal tarafların dile getirdiği sorunların yeni baştan müzakere edilmediği ve işveren kesimine yeni yükümlülükler getirildiği belirtildi. Kamu görevlileri açısından öngörülen iki farklı rejimin diğer çalışanların tabi olacağı sistem bakımından bir handikap oluşturduğu görüşüne yer verilen raporda, ortaya çıkan belirsizlikle sistemdeki riskin giderek büyümesinden endişe edildiği kaydedildi. Fiili hizmet süresi zammı uygulamalarının "istisnai" bir düzenleme olma özelliğini koruması gerektiği dile getirilen raporda, bu olanaktan yararlanmak için ağır, riskli ve sağlığa zararlı bir işi fiilen yapma, bu işi süreklilik arz eden bir üretim sürecinde devamlı gerçekleştirme, yapılan iş dolayısıyla zararlı etkiye maruz kalma koşullarının aranması gerektiği belirtildi. Raporda, yer alan taleplerden bazıları şöyle: -Yargıtay kararı doğrultusunda sosyal amaçlı yapılan ödemeler, karşılığı nakden yapılan ayni yardımlar ve özel sağlık sigortası ve bireysel emeklilik katkı tutarları hiçbir şekilde prime esas kazanca dahil edilmemelidir. -5510 sayılı yasa ve değişiklik tasarısı ile işverenlere yeni yükümlülükler getirmek yerine, taahhüt edildiği biçimde prim indirimine ilişkin değişiklikler yapılmalıdır. -Devlet katkısına ilişkin olarak benimsenen hesaplama yöntemi değiştirilmelidir. Devletin katkısının kurumun tahsil ettiği primlerin dörtte bir oranı miktarı olarak belirlenmesi yerine söz konusu katkının tahakkuk eden primin belirli bir oranına karşılık gelmesi şeklinde belirlenmesi kurumun mali yapısı açısından son derece önem arz etmektedir. -Asgari işçilik uygulamasında uzlaşma sürecinin öngörülmesi yeni bir bürokratik uygulama ve zaman kaybını beraberinde getirecektir. Bu konuda yeni bürokratik süreçler eklemek yerine, asgari işçilik uygulamasında gündeme gelen ve son derece haksız olan gecikme cezası, gecikme zammı ve idari para cezası uygulamasının kaldırılması gerekmektedir. -Halen uygulanmakta olan asgari işçilik oranları hiçbir şekilde teknolojik gelişmeleri yansıtmamaktadır. Oranların teknolojiye bağlı olarak yeniden değerlendirilmesi, değerlendirme işleminin ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarının teknik temsilcilerinden oluşan geçici bir komisyon aracılığı ile yapılması zorunlu görülmektedir. -Kurumun bilgi ve belge isteme yetkisi anormal düzeyde ve amacı aşan bir şekilde artırılmıştır. Kuruma bilgi ve belge verme yükümlülüğü makul bir düzeye indirilmelidir. Cezalar -Bazı filler için idari para cezası öngörülmüş olmasına rağmen, ayrıca ceza verilebilmesine olanak tanınması isabetli olmamıştır. Bir fiil için birden fazla ceza öngörülmesi kabul edilemez niteliktedir. -Kurum denetim ve kontrol memurları yanında diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan denetimler sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda idari para cezası verilmesi isabetli değildir. -Ücret tediye bordrolarının hangi hallerde geçersiz sayılacağına ve bu nedenle idari para cezası ödeneceğine ilişkin düzenleme yasanın ilk düzenlemesinde olduğu gibi korunmalıdır. -İdari para cezalarının asgari ücretle ilişkilendirilmesinden vazgeçilerek maktu rakamların belirlenmesi ve diğer kanunlardaki gibi artışların yeniden değerleme oranına bağlanması uygun olacaktır. -Tasarıda yer alan hükümler, işletmelere ilave yükümlülükler getirecek, iş gücü ve iş günü kayıplarına neden olacaktır. Özellikle ödeme zamanı farklı olabilecek ücretler nedeniyle, her bir ödeme için banka işlemlerinin yapılacak olması nedeniyle işletmelere idari ve mali açıdan yük getirmektedir. Ücretler -Özel olarak açılmış banka hesabı dışında ücretin ödenemeyeceği kuralına uyulmaması halinde idari para cezası öngörülmesine ilişkin zorlamanın pratikte hiçbir yararı olmayacaktır. Şu anda kayıt dışı istihdam, "çalışanların bir kısmını hiç kayda almamak" ya da kayda alınmış olanların "maaşlarının bir kısmını açıktan ödemek' şeklinde işlemektedir. Aynı işleyişin banka kanalı ile yapılması sonucu değiştirmeyecektir. -Ücretlerin banka hesaplarına yatırılması durumunda bankaların masraf talep edemeyeceklerine ilişkin hüküm önemli sorunların çıkmasına neden olacak niteliktedir. Bankalara bu tür işlemleri kabul etme zorunluluğu ile birlikte ücretsiz işlem yapmanın öngörülmesi durumunda da Anayasa'nın "angarya yasaktır" ilkesi ile çelişilecektir. -İş yerlerinde çalışanların çeşitli bakanlıklara ve diğer kurumlara bildirimlerinin yapılması iş yerlerinin işletme sırlarının açıkça ifşası anlamına gelmektedir. Bu durumda yöneticilerle çalışanlar arasında ve çalışanların kendi aralarında önemli çatışmalara, memnuniyetsizliklere, iş barışının bozulmasına, iş yerinde verimlilik ilkelerinin uygulanamamasına neden olunacaktır. Raporun sonuç bölümünde, "Yasa ve değişiklik tasarısında yer alan işveren ve işçi kesimine yönelik idari ve mali ek yükümlülükler yeniden değerlendirilerek kaldırılmalıdır. Aksi takdirde sosyal güvenlik sistemi daha büyük bir kaosa sürüklenecektir" denildi.