8 yılda 14 bölge sınıf atladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Türkiye 2004-2011 yıllarını kapsayan süreçte orta-düşük gelir grubunda yer alan 22 bölgeden 12'si bir üst gelir grubuna, 2'si de orta-gelir tuzağı olmayan birinci gruba yükseldi.
 
AA muhabirinin, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) hazırlattığı ve Kalkınma Bakanlığı İzleme, Değerlendirme ve Analiz Dairesi Başkanı Kamil Taşçı, aynı birimde Planma Uzmanı olarak görev yapan Mehmet Emin Özsan, Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Erinç Yeldan, ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Voyvoda imzasını taşıyan, "Orta Gelir Tuzağı'ndan Çıkış: Hangi Türkiye?" raporundan derlediği bilgilere göre, 2004 yılında Gayri Safi Bölgesel Hasılası (GSBH) 10 milyar doları geçen sadece 10 Düzey-2 bölgesi varken, bu sayı 2011 yılı sonu itibarıyla 21'e yükseldi. Raporda, söz konusu 21 bölgeden 5'inin 50 milyar dolar ve üzerinde GSBH'ye sahip olduğu kaydedildi.
Anılan 5 bölgenin aynı zamanda sanayi üretimi güçlü ve dış yatırım çeken bölgeler olduğuna işaret edilen raporda, 10-30 milyar dolar arasında 16, 10 milyar dolar ve altında GSBH'ye sahip 5 bölge yer aldığı bildirildi.
 
Raporda, GSBH düzeylerine göre Türkiye'de 5 gelişmiş, 16 gelişmekte olan ve 5 az gelişmiş bölge olduğu belirtildi.
Küresel krizin etkisiyle 2008-2011 yılları arasında GSBH'nin artış hızının yavaşladığına dikkat çekilen raporda, "ABD, AB ülkeleri gibi gelişmiş ekonomiler ile kıyaslandığında gerileme olmaması olumlu bir gelişmedir" denildi.
 
Bölgelerin milli hasılaya katkısı
Bölgelerin milli hasılaya katkılarına ilişkin değerlendirmelere de yer verilen raporda, Hatay-Zonguldak arasında bir eksen çizildiğinde 772,3 milyar dolarlık milli hasılanın yüzde 78'ine karşılık gelen 601 milyar dolarlık bölümünün 30 ili kapsayan ve Türkiye'nin batısında yer alan 12 bölge, 171,3 milyar dolarlık kısmının da 51 ili kapsayan 14 doğu ili tarafından karşılandığı belirtildi.
 
2011 yılında 10 ili (İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova) kapsayan 4 bölgenin toplam milli hasılaya katkılarının 376 milyar dolar olduğu ifade edilen raporda, bu tutarın Finlandiya (194 milyar dolar) ve Macaristan'ın (196 milyar dolar) yaklaşık toplamı kadar, Irak (139 milyar dolar) ve İsrail'in (237 milyar dolar) toplamından fazla, Yunanistan (294 milyar dolar), Norveç (266 milyar dolar), Romanya (267 milyar dolar), Singapur (315 milyar dolar) ve İsviçre'den (354 milyar dolar) daha fazla olduğuna dikkat çekildi.
 
Batı bölgelerindeki bu gelişmeye karşın doğu bölgelerindeki büyüme hızının yavaşlığına işaret edilen raporda, "Birkaç sanayileşme yolunda ilerleyen Kayseri, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi yarı merkez illeri dışarıda bıraktığımız zaman düşük büyüme hızı ve kişi başı gelir bakımından refah düzeyinin yavaş artışı, başta göç ve buna bağlı birçok sosyal sorun alanının gündemde kalacağının bir göstergesi olarak algılanmalıdır" görüşüne yer verildi.
 
Orta gelir tuzağında 12 bölge var
Orta gelir tuzağı bakımından bölgelerin sınıflandırılmasının da yer aldığı raporda, 2011 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de 6 bölgenin orta gelir tuzağı riski taşımadığı belirtildi. 12 bölgenin orta gelir tuzağında, 8 bölgenin de orta-düşük gelir grubunda bulunduğu kaydedildi.
Buna göre, orta gelir tuzağı riski olmayan bölgeler TR10 (İstanbul), TR42 (Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova), TR41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik), TR51 (Ankara), TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) ve TR31 (İzmir) olarak belirlendi.
Orta-gelir tuzağında 40 ili kapsayan 12 bölge tespit edilirken, bunlar TR61 (Antalya, Isparta, Burdur), TR22 (Balıkesir, Çanakkale), TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın), TR32 (Aydın, Denizli, Muğla), TR33 (Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak), TR62 (Adana, Mersin), TR90 (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane), TR52 (Konya, Karaman), TR83 (Samsun, Tokat, Çorum, Amasya), TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir), TR72 (Kayseri, Sivas, Yozgat), TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) şeklinde sıralandı.
Geriye kalan illerin oluşturduğu 8 bölge ise orta-düşük gelir grubunda yer aldı.
Türkiye ortalamasının, orta-gelir riski olan bölgeler grubunda olduğuna dikkat çekilen raporda, "2004 yılında Türkiye'nin orta-düşük gelir grubunda yer alan 22 bölgesinden 12 tanesi 2011 sonu itibarıyla bir üst gelir grubuna, 2'si de orta-gelir tuzağı olmayan birinci gruba sıçramıştır" ifadelerine yer verildi.
Raporda, orta gelir riski bulunmayan kategoriye yükselen illerin İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova, Bursa, Eskişehir, Bilecik ve Ankara olduğu ifade edildi.
 
"İstanbul'a yakınlık avantaj sağlıyor"
Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin katma değer açısından bölgesel kompozisyonuna ilişkin bulgulara da yer verilen raporda, tarımsal Gayri Safi Katma Değer (GSKD) payının nüfusa oranı en yüksek olan bölgelerin TR22 (Balıkesir, Çanakkale), TR33 (Manisa, Afyon, Uşak, Kütahya), TR61 (Antalya, Isparta, Burdur), TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) ve TR52 (Konya, Karaman) olduğu belirtildi.
Raporda, tarımsal katma değer payının nüfusa oranı en düşük olan bölgelerin başında İstanbul'un geldiği, bu ili Ankara'nın takip ettiği kaydedildi.
Sanayi katma değeri açısından değerlendirildiğinde ise birim nüfus başına sanayi sektörü hasılası bakımından Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova, Bursa, Eskişehir, Bilecik, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinin ön sırada oldukları ifade edilerek, "Bunda, bu bölgelerin kendi gelişme dinamiklerinin yanı sıra İstanbul bölgesine yakınlık yatmaktadır" denildi.
Hizmetler sektörü bakımından bölgesel refaha en fazla İstanbul'un katkı yaptığına işaret edilen raporda, İstanbul'u sırasıyla Ankara ve İzmir'in izlediği bildirildi.
Raporda, sanayi ve hizmetler sektörünün bölgesel refaha katkısının en düşük olduğu bölgelerin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri olduğu bilgisine de yer verildi.
 
Orta gelir tuzağı nedir?
Gelişmekte olan ülkelerin bir sorunu olarak kabul edilen ve ülkenin büyüme performansı ile ilgili bir konu olan orta gelir tuzağı, kişi başına düşen GSYH bakımından orta gelir seviyesine gelmiş ülkelerin veya bölgelerin belirli bir gelir bandında sıkışıp kalma, yani üst gelir seviyesine geçememe durumu olarak tanımlanıyor.
Orta gelir tuzağını tanımlamak için, ülkenin ya da bölgenin ABD'de kişi başına gelirin yüzde 58'ini geçememesi ya da kişi başına gelirin 2005 yıl bazlı Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre 17 bin doları aşamaması tanımı sıkça kullanılıyor.
Bir ülke için orta gelir tuzağı riskinden söz edebilmek için öncelikle anılan ülkenin ekonomisinde birincil endüstrilerin hakim olduğu, geçim ekonomisinden iktisadi faaliyet olarak üretimin yapıldığı bir durumdan, düşük teknolojili üretim yapma kapasitesine sahip ve emek yoğun bir imalat sanayinin ağırlıklı olduğa bir yapıya dönüşümün var olması gerekiyor.