Babacan: Türkiye çözümün merkezi
Babacan: Türkiye çözümün merkezi
ANKARA - Dışişleri Bakanı Ali Babacan, izlediği etkin politikalar sayesinde Türkiye'nin son yıllarda bölgede uyuşmazlığın çözümüne yönelik diplomatik faaliyetler bakımından bir merkez olmaya başladığını söyledi. Babacan, Bilkent Otel'de düzenlenen Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çevresindeki gelişmeleri izlemek ve tepki vermekle yetinmediğini sorunların çözümüne yönelik somut adımlar attığını belirten belirterek, "İzlediği etkin politikalar sayesinde Türkiye son yıllarda bölgede uyuşmazlığın çözümüne yönelik diplomatik faaliyetler bakımından bir merkez olmaya başlamıştır" dedi. Türkiye'nin, Lübnan'daki siyasi krizin aşılmasından, Filistin-İsrail görüşmelerine, Pakistan-Afganistan diyaloğunun geliştirilmesinden, Suriye ile İsrail arasında aracılı görüşmelerin tekrar başlatılmasına kadar bir dizi konuda proaktif çaba harcadığını belirtti. Ekonomik hedefler siyasi hedefler kadar önemli Dış politika alanındaki hedeflere ulaşabilmenin aynı zamanda Türkiye'nin hızlı ekonomik büyüme eğilimini korumasına ve küresel ekonomide ağırlığını artırmasına önemli ölçüde bağlı olduğunu belirten Babacan, "O nedenle, ekonomik alandaki hedefleri en az siyasi alandaki hedefler kadar önemli ve öncelikli görüyorum" dedi. Babacan, Türkiye'nin küresel ekonomik sistem içindeki yerini pekiştirirken, aynı zamanda dışa açık olmanın getirebileceği bazı olumsuz etkileri de en aza indirmeye çalışmak gerektiğini kaydetti. Yeni küresel krizlerin çıkması durumunda bu şokları en az zararla atlatmaya imkan sağlayacak bir ekonomik yapıya sahip olmanın yaşamsal önem taşıdığını, bunun da Türkiye'nin yüksek katma değer üretebilen ve yüksek rekabet gücüne sahip bir ekonomi haline gelmesiyle mümkün olabileceğini belirtti. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Esasen ekonomik alanda önümüzdeki döneme ilişkin vizyonumuz, 2007-2013 dönemini kapsayan 9. kalkınma planında belirlenmiştir. Bu da, Türkiye'yi istikrar içinde büyüyen, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir ülke haline getirmektir." Ali Babacan, daha uzun vadeli hedefin ise Türkiye'yi 2020'li yıllarda ekonomik alanda küresel bir güç konumuna yükseltmek olduğunu, Türkiye'nin bunun için gerekli dinamizm ve insan kaynaklarına fazlasıyla sahip olduğunu belirtti. Gerekli yapısal dönüşümlerin sürdürülmesi ve istikrarın korunması durumunda, Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılında Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesinin beklendiğini kaydetti.