“Bana yolumu gösteren motivasyondur ”

Kurduğu Hooop the Bag’in tüm tasarım ve üretim sürecini kendisi yürüten Gizem Yücelen, moda tasarımcısı olmaya çocukluğunda karar verdiğini, önünde başka kapılar açılmasına rağmen bu hayalinin peşinden gittiğini söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EMRE ALKİN

Bu hafta modayı sanat ile birleştiren, bilgi birikimini profesyonel perspektifinden iş hayatına aktaran, Hooop the Bag’in kurucusu Gizem Yücelen ile sohbet ettik. Rengârenk dağlar, pırıl pırıl akan şelaleler hayal ediyor Gizem Hanım. “Çocukluğumda kafama koymuştum moda tasarımcısı olmayı. Yaşadıklarım başka kapılar açsa da geldiğim noktanın yol göstericisi hep o motivasyonum oldu” dedi bana. Kendi işini kurmak isteyenlere şunu diyor: “Kapalı kapılar ardında tasarladıklarınızı, kurduğunuz ilişkiler satar.” Paylaşmasak olmazdı.

Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

Lisans eğitimimi Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümü’nde tamamladım. Aynı zamanda yan dal olarak Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nü bitirdim. Üniversitenin son senesinde eşzamanlı olarak LaSalle Academy’de moda tasarımı ve stilistlik eğitimi aldım. Ardından Milano’daki Nuova Accademia di Belle Arti’de moda tasarımı üzerine yüksek lisans yapmak için 3 yıllık İtalya macerasına atıldım. Hooop the Bag’in ilk adımları da bu döneme rastlar... Türkiye’ye döndükten sonra marka ve tasarım tescilini alarak markalaşma sürecine girdim. Şuan Hooop the Bag çanta markasının tüm tasarım ve üretim sürecini yürütüyorum. Aynı zamanda bir taraftan Marmara Üniversitesi Tekstil Bölümü’nde Sanatta Yeterlilik için, bir taraftan da Okan Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.

Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

Kesinlikle çocukluktan gelen motivasyon... Her zaman yaşadıklarımın önüne geçti. Çocukluğumda kafama koymuştum moda tasarımcısı olmayı. Yaşadıklarım başka kapılar açsa da geldiğim noktanın yol göstericisi hep o motivasyonum oldu.

“Ailem daima yanımda durdu”

Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu?Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Her ikisi de her zaman tavsiyeler verdi ama asla bir fikir üzerine dayatma uygulamadı. Çok başarılı geçen öğrencilik hayatıma ve hocalarımın “işe yarar” bir bölümde okumam konusundaki bütün ısrarlarına rağmen ailem tercihlerime asla müdahale etmedi. Kendi yolumu bulmamda da, bugün yaptığım işte de hep onların emeği, desteği var. Maddi-manevi ne karar verirsem yanımda durdular, hâlâ da duruyorlar, aksi olsaydı ilerleyemezdim.

Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

Üzücü bir şekilde sosyal medyanın etkisi çok büyük. Üzücü, çünkü; tasarım alanında ya da herhangi bir alanda bir işin bilinirliğinin, kalitesi ile değil de sosyal medya bilinirliği ile doğru orantılı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Benim gözümde bu durum her gün yeni örnekleriyle sosyal medyanın yararlarını da sıfırlıyor.

Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?

Bunu karşılaştırabilmek adına daha yolun epey başındayım sanırım.

“Deneyip yanıldıkça doğrular daha net göürlüyor”

Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak isterdiniz?

Yapamazdım... Üniversitede konser organizasyonlarında çalışıp çok eğlenmiştim. Ara sıra şuan yaptığım işten umutsuzluğa kapıldıkça keşke o alanda ilerleseydim diyorum ama kendimi tasarım yapmadığım herhangi bir yaşam içinde göremiyorum. Endüstri ürünleri tasarımı gibi farklı bir alanını tercih edebilirdim ama yine tasarımcı olurdum.

Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

Öncelikle bu soruyu sorduğunuz için teşekkürler. Çünkü şuan kendi çapında ayakta kalmaya çalışan her genç tasarımcının içini dökmek istediği bir soru bu sanırım. Aslında ekmek olabilir ama olmaması için her köşeden sıkıştırılıyoruz. Öncelikle seri üretim yapmadığımız için birçoğumuz çok daha yüksek ücretlerle malzeme temin ediyoruz ve yine aynı zorluklarla üretim yaptırıyoruz. Üreticiler yüksek adetler olmadığı için önem ve öncelik vermiyor. Hadi deneme yanılmalarla anlaştığımız üreticiyi buluyoruz. Bu sefer ürünün bilinirliğini sağlamak adına zorlu başka bir mücadele giriyor devreye. Daha önce de bahsettiğim gibi ürün ne kadar mükemmel olursa olsun, ürünün tanıtımı işin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Hadi tanıtımını, markalaşma yolunu da başarıyla ilerlettik. Bu sefer satış kısmında tıkanıyoruz. Online satış önemli bir yüzdesi satışın evet, ama gerçek satış noktalarına ihtiyacımız olduğunda yine zorluklar başlıyor. Artık satın alma yapan mağaza ya da butik olmadığı için çoğu, aylar bulan ödeme süreleriyle yüzde 50’ye varan komisyon oranlarıyla çalışıyor. Bütün bunlar birleşince günün sonunda elinizde çok da bir ekmek kalmıyor. “İlerledikçe kalır” diye çabaladığımız dönemdeyiz şu anda.

“Gülmekle ağlamak arası bir andı”

Hiç unutamadığınız bir anı var mı?

Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran... Hem güldüren, hem utandıran bir anım var, hiç unutamayacağım. İlk yaptığım çantalardan birini oyuncu bir arkadaşıma vereceğim dizide kullanması için. Kendisiyle buluştuk. Ben bayağı anlattım çantayı şöyle yaptım, böyle yaptım diye. Çanta da fazla deneysel davranıp bir yüzeyini ahşap kapladığım bir modeldi. Neyse... Kalktık, ayrılacağız, arkadaşım böyle mutlu mutlu taktı çantayı, iki adım atmadan ahşap kısmı pat diye yere düştü. İnanılmaz utandım. Bir taraftan çekim esnasında yaşanmadığı için olay sevindim ama beş dakika önce çantayı anlatıyordum, beş dakika sonra çantanın yarısı yerde bana bakıyor. Gülmekle ağlamak arası bir andı.

Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir ?

Charlotte Olympia ve Olympia Le-Tan tarzlarını ve markalaşma süreçlerini takip ettiğim markalar. Türkiye’de ise çanta tasarım alanında Manu Atelier’i çok başarılı buluyorum ve başarıları açıkçası bana da umut oluyor.

“Kişisel önceliğim eğitim”

Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde... Eğitim benim kişisel önceliğim, kendimi yeterli görmek adına hep eğitimimi daha da ilerletmem gerektiğine inandım. Ama alaylı olarak da başarıyla bu işi yapanlar var. Eğitim bir noktaya kadar getiriyor, bir işte uzmanlaşmak için sonrasında gereken tecrübe oluyor. Çalıştıkça, deneyip yanıldıkça doğrular daha net görünüyor. Ama bütün bunların ötesinde çoğu zaman özellikle bizim alanımızda ilişkilerin gücünün eğitimin de tecrübenin de önüne geçtiğine şahit oluyoruz. Sizin kapalı kapılar ardında yaptığınız ürünleri dışarıya açan ilişkileriniz oluyor.

Dört senedir çanta tasarlıyor

Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?

Moda tasarımcısı olmak çocukluk hayalimdi ama çanta tasarımına yoğunlaşmak sonradan gelen bir karar oldu. Dört senedir bu işi yapıyorum ve istediğim yere gelebilmek için ilerleyecek daha çok yolum var.

Bu konularda ilginizi çekebilir