İngilizce’ye yılda 100 milyon

Türkiye’de 67 bin kişi özel kurslara giderek İngilizce öğreniyor. Yılda 100 milyon lirayı ingilizce öğrenimine harcıyor. Ancak Türkiye hala İngilizce konuşamıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban-001-001.jpgTürkiye’de ingilizce kurslarına her yıl 100 milyon lira harcanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı(MEB)Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü rakamlarına göre 67 bin öğrenci İngilizce öğreniyor. Öğrenci başına ortalama bin 500 lira harcandığı kabul edildiğinde İngilizce eğitimine yıllık 100 milyon lira para harcanıyor. Kurslara gidiyoruz, para ve zaman harcaıyoruz ama İngilizceyi konuşabiliyor muyuz? Türkiye ekonomisinin büyümesi şirketleri küresel pazarlara yönelttikçe, ‘iş’ İngilizce ile yapılır hale geliyor. Dünyada İngilizceyi ana dili olarak konuşan kişi sayısı 600 milyon.

İkinci dil olarak İngilizceyi konuşan kişi sayısı ise 900 milyonun üzerinde. Bu ve benzeri nedenlerle okul ya da akademik hayatın dışında şu anda dünyanın her yerine ihracat çabası içinde olan iş adamlarının, patronların ve yeni teknolojileri kullanmak zorunda olan sanayicilerin de ‘İngilizce’ konuşabilmesi, yazabilmesi gerekiyor. Peki, Türkiye İngilizce konuşabiliyor mu? İş adamları, patronlar uluslararası pazarlarda iş yaparken İngilizceyi kullanabiliyorlar mı?

Bu konuda yani İngilizcede Türkiye’nin notu o kadar da iyi değil. Neden mi? Pek çok sebebi var. Örneğin İngilizce’nin küresel bir dil olduğu artık su götürmeyen bir gerçek olduğu için pek çok ülke okullarında hem İngilizce hem de İngilizcenin yanında ikinci bir yabancı dil öğretiyor. Hatta Avrupa’da bazı ülkeleri üçüncü bir dil öğretiyor. Türkiye’de ise klasik lise ve üniversite mezunlarının çoğu okul hayatında İngilizceyi öğrenemediğinden şikayet ediyor. Doktora seviyesinde bir akademisyen adayının bir yabancı dili iyi derece konuşamaması, alanıyla ilgili uluslararası yayınları takip edememesi ya da profesyonel bir çalışan için yabancı dilde bir toplantıyı takip edememesi sık rastlanan örnekler. Bu durumu açıklanan raporlar da destekliyor. En son rapor, dünyanın 41 şehrinde 7 dilde yabancı dil eğitimi veren EF Education First Uluslararası Dil Merkezleri’nin İngilizce Yeterlilik Endeksi.Bu yıl 3’üncüsü yayınlanan endekste 750 bin test sonucunu dikkate alınarak ülkeler sıraya konuldu. Ülkeler, yeterlilik düzeylerine göre 5 kategoriye ayrıldı. Türkiye, 60 ülke arasında, düşüğün biraz üstü kategorisinde 41’inci sırada yer aldı. Bu sonuçlarla Macaristan, Malezya, Singapur, Uruguay, Sri Lanka, Peru gibi ülkelerin ise gerisine düştü. Listenin ilk sırasında İsveç var. Son sırada ise Irak.

TOEFL, IELTS skorları da iç açıcı değil

Yine bu endekse göre Türkiye son altı yılda İngilizce yeterlilik düzeyini en çok geliştiren ülke. Fakat bu gelişme, çok düşük yeterlilik düzeyinden düşük yeterlilik düzeyine geçişle sınırlı. Dünyanın en çok kullanılan İngilizce yeterlilik ölçme sınavı TOEFL’da da Türkiye’nin ortalama skoru iç açıcı değil. Ocak-Ekim 2012 yılı TOEFL testi sonuçlarına göre Türkiye’nin TOEFL skoru 75. Türkiye bu TOEFL skoruyla 60 puan skoru olan Irak’ın bir basamak üstünde. 77 puan skoru olan Ermenistanın bir basamak gerisinde. En yüksek TOEFL skorunun 120 ve en düşük skorun da 60 olduğu düşüldüğünde bu TOEFL skorunun ‘iyi’ olduğu söylenemez. Türkiye’nin 2011 yılı IELTS skoru ise 5,8.

WSE Türkiye franchise vermeye başlayacak

Türkiye’de İngilizce eğitimi okul, üniversite gibi örgün eğitim kurumları ya da özel kurslar gibi yaygın eğitim kurumları aracılığıyla veriliyor. Bu kursların yüzde 95’i  genel İngilizce kursları. Kalan yüzde 5’lik pay ise sınav hazırlık eğitimleri ve özel amaçlı dil eğitimlerin arasında dağılıyor. Türkiye’de bugüne kadar 70 bine yakın kişi ve 3 binin üzerinde kuruma İngilizce eğitimi veren, 9 ilde 16 merkezle faaliyet gösteren Wall Street English (WSE) Türkiye’de yaygın eğitim veren kurslardan. WSE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Uçar hem İngilizce öğrenme pazarı hem de WSE Türkiye’nin 2014 yılı çalışmaları önemli bilgiler aktarıyor.

Uçar, özellikle iş dünyasına yönelik olan İngilizce eğitimlerinin teşvik edilmesine KOBİ eğitimlerinin de dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Özel Öğretim Kurumları mevzuatının dünyadaki benzeri örneklerinin statüsüne getirilmesi gerektiğini de düşünen Uçar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni İngilizce ders programlarının Avrapa Birliği standartlarına göre hazırlandığını, ders konularının azaltıldığını ve pratik esaslı hale getirildiği bilgisini de paylaşıyor ancak sınıflardaki kalabalık, seviyeleri farklı, öğrenci başına biir dakika bile konuşma fırsatı olmayan öğrenme ortamları sorununun yerli yerinde durduğunu söylüyor.

Sektördeki kayıtdışılığa vurgu yapan Uçar, WSE Türkiye’nin 2012 yılı cirosunun 22 milyon lira ciroya ulaştığını, halihazırda 8 binin üzerinde öğrencileri olduğunu bilgisini veriyor ve 2014 yılında şirketlerin eğitiminde Business English/İş İngilzcesi programı olan ‘Market Leader by Wall Street English’ isimli multimedya destekli yeni programlarını yaygın olarak kullanmaya ve franchise vermeye başlayacaklarını, ayrıca gelecek yıllarda her yıl kendilerine ait olan 2-3 yeni merkez açacaklarını anlatıyor.

BEA için 2014 BULATS yılı olacak

İngilizce öğrenmek için çok fazla yöntem var. Okullardaki İngilizce dersleri, üniversitelerin hazırlık sınıfları, kurslara gitmek, kitap okumak, yurt dışı eğitim almak, sosyal öğrenme.Liste uzayıp gidiyor. Örneğin yoğun çalışan işadamları da zamanları az olduğu için podcastleri, Tedtalks kayıtlarını dinliyor. Podcastlarle, ses ve video gibi medya dosyaları akıllı cihazlara indirilerek dinleyebiliyor. Podcast, hem içerik hem de bu içeriğin yayınlanma şekline verilen isim. Ya da daha disipline olmak istiyorlarsa Skype üzerinden İngilizce dersi alıyor. Kindle kullanıyorlar. Kindle’da e-kitap okuyucu. İş dünyasına yönelik iş İngilizcesi eğitimleri de Türkiye’de ilgi görüyor, sadece bu alana yönelik ingilizce eğitim programları hazırlayan şirketlerin sayısı hızla artıyor. The Business English Academy (BEA) de bu kurslardan bir tanesi. Pek çok farklı sektörden Garanti Bankası, Yapı Kredi gibi büyük şirketlere kurumsal ingilizce ve açık eğitimler veriyor. Kurucusu Neville Wells.

Wells, daha önce İstanbul Üniversitesi İşletme İktisat Enstitü İşletme Yüksek Lisans Hazırlık bölümünde okutmanlık yaparken şirketlere dışardan danışmanlık hizmeti veriyor.Şirketler Wells’den İngilizce seviye tespit sınavı, mülakatlar yapmasını talep ediyor. Ancak şirketlerden gelen talep artınca kendi şirketini kurmaya karar veriyor. Bazı profesyonellerin çalışma hayatları boyunca İngilizce eğitimi aldıklarını, Türkiye’de şirketlerin artık daha fazla uluslararası alanda iş yaptıkları için çalışanlarının da dil bilmesini istediklerini vurgulayan Wells, 2014 yılının BEA için BULATS (İş İngilizcesi Seviye Tesipt Sınavı) yılı olacağını da söylüyor. Türkiye’de telekomünikasyon, ilaç, bankacılık gibi birçok sektörden kuruluşlar, BULATS testini adaylarına veya çalışanlarına uygulayarak İngilizce seviyelerini öğreniyor.

2 milyar

Dünyada İngilizce öğrenen kişi sayısı

100 milyar $

Dünya İngilizce öğrenme pazarının hacmi.

67.000

Türkiye’de İngilizce öğrenen kişi sayısı

%4

Vakıf Üniversitelerinin dil pazarındaki payı

600 MİLYON

Dünya genelinde İngilizce’yi anadili olarak konuşan kişi sayısı

900 MİLYON

İngilizceyi ikinci dili olarak konuşan kişi sayısı

Patronların haftalık İngilizce tatili

Profeyonellere yönelik iş ingilizcesi programları hazırladıklarını da belirten BEA Kurucusu Neville Wells, Sherbourne, The London School of English, Kingswaygibi okullarla çalıştıklarını söyledi. Son olarak Turkcel’den bir üst düzey yöneticiyi İngiltereye gönderdiklerini anlatan Well, bu tür okullarda İngilizce eğitiminin sabah 8’den gece 10’a kadar sürekli ders alınabildiğini, kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeğinin öğretmenlerle birlikte yenebildiğini söyledi. Profesyonel çalışanların, diplomatların ve iş adamlarının bu tür programlara yoğun olarak katıldıklarını belirten Wells, ingilizcenin dışında bir şey yapılmadığı işyerinden 1 haftalığına da olsa koptukları için patronlar, üst düzey yöneticiler bu tür İngilizce öğrenme programlarını tercih  ediyor dedi.

Erasmus büyüdü, ‘Erasmus+’ oldu

Türkiye Ulusal Ajansının yürüttüğü Avrupa Birliği eğitim ve gençlik programları 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren yeni bir döneme giriyor. 2007-2013 yılları arasında Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik Programları adı ile yürütülmekte olan programlar 2014-2020 yılları arasında Erasmus+ adı altında uygulanmaya devam edecek. Erasmus+ Programı eğitim, öğretim ve gençlik alanlarının yanı sıra spor alanına da odaklanacak, programın sağladığı ücretsiz yurtdışı eğitim fırsatlarından tüm vatandaşların yararlanabilmesi amacıyla yoğun tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilekcek. Türkiye’nin de içinde olduğu 34 Avrupa ülkesini kapsayacak olan programın toplam bütçesi 14. 7 milyar euro. Erasmus+, Comenius (Okul Eğitimi), Erasmus (Yükseköğretim), Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim), Grundtvig (Yetişkin Eğitimi) ve Gençlik programlarını tek bir isim altında birleştiriyor. Erasmus+ döneminde yürütülecek programlarda okul eğitimine, yükseköğretime, mesleki eğitime ve yetişkin eğitimine verilecek destekler  yer alıyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir