Kurumsal sorumluluk uygulamasını seçenlerin cazibesi artıyor

Kurumsal sorumluluk uygulamasını seçenlerin cazibesi artıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Grant Thornton International 2008 yılında "Yönetici Temini ve Sürekliliği" ve "Aile İşletmelerine Bakış" başlıklı araştırmalar gerçekleştirdi. Yönetici temini ve sürekliliği konulu araştırma, hangi ülkede olursa olsun, her işletmenin gerekli yerde ve gerekli zamanda uygun nitelikli yöneticileri temin edip sürekliliğini geliştirmek durumunda kaldığını işaret ediyor. Aile işletmelerine bakış araştırmasında ise, aile şirketleri için harekete geçme baskısının, tedarik zincirinin getirdiği talepten doğmakta olduğu ortaya konuyor. Çünkü mal/hizmet teslimi yaptıkları büyük uluslararası kuruluşlar tedarikçilerinin işletme prensiplerine uymalarını şart koşuyorlar ve kurumsal sorumluluk uygulamasını seçmiş olan işletmeler işveren olarak çalışanlarına daha cazip geliyorlar. Stratejik çözüm üretebilenler yıldız olacaklar Önümüzdeki oniki ayın aile şirketleri için son yirmi yıl boyunca karşılaştıkları en talepkar ve zor yıl olmasının muhtemel olduğunu ifade eden Grant Thornton CEO'su Aykut Halit "Mal/hizmet talebinin daha da düşmesi ve hammadde fiyatlarının yükselmesi kâr marjlarının sert bir şekilde daralmasına yol açacak. Ekonomi dünyasındaki bu inişlere karşın stratejik çözüm üretebilen işletmeler geleceğin yıldızları olacaklar" diyor. Dünya ekonomisi iniş eğrisini takip ettiği sürece aile işletmeleri azalan talep etkilerini gidermek için önlem almaya zorlanıyorlar. İyi yapılanmış ve iyi yönetilmekte olan işletmeler için bu gibi önlemleri almak nispeten kolay. Halit'e göre başarılı işletmeler, ileride ekonomi yönünü yukarıya çevirdiği zaman (iktisatçılara göre 2010 yılı) parsayı toplama imkanı yaratabilmek üzere ekonominin gerileme dönemlerinde stratejik önlemleri almasını bilen işletmeler olacaklar. "Ekonominin yeniden canlanması uluslararası ticaretin güçlü bir şekilde yeniden genişlemesini beraberinde getirecek ancak rekabet acımasız bir şekilde devam edecek. Uluslararası stratejiler, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika gibi olgunlaşmış pazarlar ile güçlü bir şekilde büyümekte olan ancak daha riskli Asya, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği pazarları arasında denge oluşturabilen, geniş bir yaklaşıma odaklanmalı" diyen Halit etkili bir kurumsal sosyal sorumluluk stratejisinin geliştirilmesinin her geçen gün bir seçenek olarak değil, zorunluluk olarak karşımıza çıktığını ifade ediyor. İşletmelerin yetenekli iş gücünü ve yeterli iş bağlantılarını elde edebilmek için etik istihdam politikalarını hızlı ve etkili bir şekilde hayata geçirmeleri gerektiğinin altını çizen Halit'e göre doğru yeteneğin tedarik edilmesi ve sürekliliğinin sağlanması bir işletme için her zaman zorlu bir problem. "Aile şirketleri yetenekli işgücünü keşfeden ve işe alınmasının sürekliliğini temin eden politikalar geliştirmek ve uygulamak zorundalar. Güçlü bir marka ve fırsatlar yakalayabilen bir vizyona sahip olmak bu arayışta güçlü bir katkı oluşturabilir. İlgili bir araştırmadan çıkan kilit mesaj şu: Aile şirketleri sorunlarını daha geniş bir şekilde duyurmalılar ve hükümetler bu sorunlara kulak verip çözüp getirmeliler" diyor. İK'ya ilişkin çözümlere odaklanmak gerekiyor Gerçekleştirdikleri araştırmanın sonuçlarının işletmelerin rakipleri üzerinde avantaj sağlayabilmeleri için, insan kaynaklarına ilişkin çözümler üzerine odaklanması gerektiğini ortaya koyduğunun altını çizen Halit, bunu hayata geçirebilecek bir işletmenin özelliklerini ise şöyle sıralıyor: -Güçlü ve tutarlı mesajlar veren ve bunları ilgili yerlere iletebilen markalaşmış bir işveren, -Yalnızca sözle değil, organizasyonun her hareketinde kendini gösteren ve belli eden şirket değerleri, -İşletmenin ihtiyaçlarına da uygun olarak çalışanlarına mesleki gelişim ve ilerleme temin eden sağlam bir yapı. - Dışarıdan yetenek temin edilmesi kadar önemli olan şirket içi yetenek gelişimi. -Yalnızca yetenekli kişilerin işe alınması değil, işletmeye uygun yeteneklilerin temini. -Çalışanları anlamak, mesleki gelişim imkanları sunmak, güçlü, tutarlı ve gerçek önderlik. - Eleman temini ve sürekliliği yönetim kararlarının temelini oluşturmalı. İnsan kaynakları stratejik bir işlev ve küçük, büyük, eski veya yeni ve hangi işkolunda olursa olsun her işletmede en üst seviyede temsil edilmeli. KOBİ'ler sosyal değerler konusunda daha güçlüler Beşeri sermaye, her işletmedeki çalışma stratejisinin ayrılmaz bir parçası durumuna geldi. Dolayısıyla, hangi ülkede olursa olsun, her işletme gerekli yerde ve gerekli zamanda uygun nitelikli yöneticileri temin edip geliştirmek zorunda. İnternet ve diğer haberleşme araçları sayesinde yetenekli elemanlar dünyanın her yerine ulaşabiliyor ve iş imkanlarını araştırabiliyorlar. Bu durumda yetenekli eleman temini, geliştirilmesi ve sürekliliği büyük önem kazanıyor. Grant Thornton International 2008 yılında "Yönetici Temini ve Sürekliliği" konusunda dünya çapında bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan bazıları şöyle sıralanıyor: - Günümüzde, çalışanlar, artık sosyal sorumluluk kavramı edinmiş, topluma katkıda bulunmak isteyen ve belirli değerleri olan kişiler olup bu inançlarına uygun değerleri gündemlerine alan kuruluşlarda görev almak istiyorlar. - Sosyal sorumluluk, topluma katkı ve diğer sosyal değerler kavramları konusunda uluslararası ve ulusal büyük şirketler önemli yaklaşımlar sergiliyorlar. Ancak KOBİ'ler bu konularda daha güçlü durumdalar: KOBİ yönetici ortakları kuruluşlarından gelen temel ilkeleri var; çalışanların kuruluşa katkılarını ve sonuçlarını yakından takip etme imkanı söz konusu. Bu hususlar bir kuruluş için işveren olarak güçlü marka haline gelmesinin temelini oluşturabilir. - KOBİ'ler için sorun işveren olarak oluşturulan markasının görünebilir duruma getirilmesi. - İnternet iş bulmak veya eleman temin etme konularını kökten değiştirdi ve iş arama/eleman temin olayını ülke geneline ve ülke dışına kolay ve az masraflı bir şekilde yaydı. Her kuruluşun yeterli bir web sitesi oluşturması önemli. - Uygun elemanın uygun işe alınmasını sağlayacak sistem ve çerçeve geliştirilmelidir. Grant Thornton araştırmasına göre KOBİ'ler "İşe Uygun Eleman Temini" konusunda artan bir oranda odaklanıyorlar. Örneğin Avrupa Birliği'nde KOBİ işverenlerin yüzde 30'u bu konuya odaklanırken 2008 yılında oran yüzde 52'ye çıkmış. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran önemli ölçüde daha yüksek. Ülke ekonomilerinde 2008 ve sonrası dönemde beklenen durgunluk dolayısıyla "işe uygun eleman temini" konusuna odaklanma oranının artması bekleniyor. - KOBİ'lerin yüzde 64'ü işveren temel değerlerini, misyonunu ve hedeflerini çalışanlara açıklıyorlar ve bunların çalışanlar tarafından yeterli bir şekilde algılanması için gerekli gayreti gösteriyorlar. Çin'de ise bu oran sadece yüzde 50. - KOBİ'ler, artık, yetenekli elemanların kısa vadeli yönetimi yerine uzun vadeli gelişimleri üzerine odaklanıyorlar. Yönetimi devretme veya genişleme planı olan her KOBİ için yeterli eleman tedariki bilhassa önemli. - Bu gibi kuruluşlarda gelişmeye açık ikincil yönetim kadrosunun varlığı büyük önem taşıyor; kuruluş dışından üst yönetici elemanı temini zor ve masraflı; bunun yerine alt kademelerden eleman yetiştirmek her kuruluş için büyük ölçüde avantajlı. - Araştırmaya göre uzun vadeli yönetici yetiştirme programını uygulayan KOBİ'lerin oranı yüzde 57. Bu oran Meksika'da yüzde 78, İrlanda'da yüzde 64, İspanya'da yüzde 62, Belçika'da yüzde 61'e ulaşıyor. - Rakip kuruluşlardan daha yüksek ücret vererek personel tedariki kalıcı bir çözüm değil ve uzun vadede sürdürülemez. Makul bir gelir elde etme amacına ilave olarak çalışanlar artık daha büyük bir resmi dikkate alıyorlar: Mesleki gelişim ve ilerleme, kurumsal sosyal sorumluluk ve çalıştığı kuruluşun önem verdiği değerler. - Araştırmaya göre KOBİ'lerin yalnızca yüzde 45'i esnek çalışma saatlerine olumlu bakıyorlar. Olgunlaşmış ekonomilerde ise bu oran yüzde 70 veya üzerinde. Pfizer Türkiye yurtdışına yönetici ihraç etmeye devam ediyor Geçen yıl İsrail, bu yılbaşından itibaren de Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin bulunduğu Kazakistan, Özbekistan, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan olmak üzere toplam sekiz ülkeyi kapsayan CauCAR Bölgesi'nin yönetim sorumluluğunun Pfizer Türkiye'ye verilmesini takiben Pfizer Tükiye'den bu bölgeye de yönetici ihracı başladı. İlk olarak Pfizer Türkiye Kurumsal Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Elif Aral, mevcut bu görevine ek olarak, CauCAR Bölgesi'nin yakından izlenmesi, büyüme fırsatlarının belirlenmesi ve gerekli olan stratejik ve operasyonel yönlendirmeyi sağlamak amacı ile 'CauCAR Bölge Direktörü' olarak görevlendirildi. Pfizer Türkiye'nin üstlendiği bu sorumluluklar kapsamında, Önder Işınay 'Kazakistan Satış ve Pazarlama Müdürü' olarak atanırken, Toygan Yamanel ise 'CauCAR Bölgesi İş Geliştirme Müdürü' olarak Kazakistan hariç CauCAR Bölgesi'nde yer alan tüm ofislerin yönetimine getirildi. CauCAR Bölgesi'ne yapılan atamalara ek olarak Pfizer Türkiye, dünya Pfizer'leri arasında farklı yöneticilik pozisyonları için de atamalar gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu kapsamda, Pfizer Türkiye'de Kontratlı Üretim ve Planlama Müdürlüğü yapan Dilek Kıran, Belçika Avrupa/AFM Bölgesi'nde 'Kontratlı Üretim Müdürü' olarak atanırken, Özlen Çoksezen Yalçınkaya Asya ve Latin Amerika Bölgesi'nde 'Uluslararası Dış İlişkiler ve Ortaklık Geliştirme Grubu Direktör Yardımcılığı', Hakan Eras ise Mısır Hayvan Sağlığı Grubu'na 'Divizyon Direktörlüğü' görevlerine getirildi. Amacımız, lider yetiştirmek Pfizer Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Yeşim Özyurtçu, "Biz pozisyona değil, Pfizer'e ekip arkadaşı alırız. Gelecekte yönetici olma isteği ve potansiyeline sahip kişiler, takımımıza katılır. Amacımız, çalışanlarımızın kendilerini mevcut ve gelecekteki pozisyonlarında daha da geliştirmeleri, iyi birer lider olarak yetişmelerini sağlamak. Bu doğrultuda gerekli olan anahtar yetkinlikleri belirlemeye ve geliştirmeye çalışır, buna göre eğitim programlarımızı bireysel gelişim, yüksek performans ve başarı için her türlü olanağın yaratılması yönünde şekillendiririz. İnsan kaynağı altyapısına yaptığımız yatırım, özgür düşünceye verdiğimiz değer ve liderliğe yönelik gelişim desteğimiz, Türk insanının azmi ve becerileriyle birleşince global başarımız ortaya çıkıyor" diyor.