"Sanayi işlemeli tezgah dağılmamalı"

“Türkiye'de Sanayinin Sigortalanması ve Çözüm Önerileri” toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Sanayimizle sigortacıların ortak akıl ve işbirliği ile kol kola olması çok kıymetli. Sanayi üretiminde devamlılık esastır” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nurdoğan Arslan ERGÜN

İstanbul Sanayi Odası (İSO) sanayi sektöründe sigorta konusunda yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini ele almak üzere “Türkiye'de Sanayinin Sigortalanması ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir toplantı düzenledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmalarıyla başlayan toplantıda, sigortacılık anlayışının tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi konusunda yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ortaya kondu.

“Ortak akıl ve işbirliği önemli”

 Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, firmaların ticari ve sınai faaliyetleri sürecinde karılaşacakları riskleri etkin bir şekilde yönetebilmek için sigorta korumasına ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. Yılmaz, “6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında, büyük yatırımlara sahip bölgedeki sanayicilerimizin sigorta yaptırmamaları ya da yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle ağır maliyetlere katlandıkları da ortadadır.

Sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Ekonominin yüzde 33'ünü oluşturan sanayi ile sigortacılık sektörünün ortak akıl ve işbirliği ile kol kola olmasını çok kıymetli bulduklarını ifade eden Yılmaz, Sanayi üretiminde devamlılık esastır. Sanayi işlemeli, tezgah dağılmamalı" diye konuştu.

Sanayinin de risk değerlendirmede daha hassas olması gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Kriz yönetmek istemiyorsak önce riskleri yönetmeliyiz. Kamu olarak süreci yakından takip edip üzerimize düşeni yapacağız" diye konuştu. Yapılan reformlarla ekonomideki belirsizliklerin ortadan kaldırılarak öngörülebilirliğin oluşturulduğunu savunan Yılmaz, sanayi ve sigortacılık sektörleri için de daha istikrarlı bir ortam oluşacağını belirtti.

“Afet risk analizlerini tamamlayacağız”

Geçen yıl dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı olarak artan doğal afet kaynaklı hasarların reasürans piyasasında daralmaya ve maliyet artışı yarattığını kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sigorta şirketlerinin karşı karşıya kaldığı bu maliyet artışlarının sanayicilerimize prim artışı olarak yansıdığını ve sanayicilerimizin sigorta teminatı bulmakta zorluk çektiğini biliyoruz. Bu sorunları aşma yönünde sanayicimizin ve sigortacılık sektörünün ortak akıl ve işbirliği içinde çalışacağına olan inancımız tamdır. Salgın dönemi dahil olmak üzere atlattığımız badirelerde üretim çarklarının durmamasına ne kadar önem verdiysek sanayicimizin olağanüstü durumlarda ciddi mali kayıplar yaşamamasını da önemsiyoruz.

Reel sektörün sigortalanabilir risklerinin önceden belirlenerek ilgili sigorta araçlarıyla korunmasının sağlanması için gerekli tedbirleri almaya bizler de hazırız. Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri başta olmak üzere kritik altyapıların afet risk analizlerini kalkınma ajansları koordinasyonunda tamamlayacağız. Sanayi üretiminde risklerin farkında olmak, maliyetlerin azaltılması, iş sürekliliği ve rekabet avantajı gibi açılardan sanayinin sigortalanması konusunuİstanbul Sanayi Odası ailesinin de sahipleneceğine inanıyorum.”

“Sigortasızlaşma riski ile karşı karşıya bırakılıyoruz”

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayinin sigortalanması alanındaki sorunların giderek arttığını dile getirdi. Kimi sigorta şirketlerinin enflasyon oranları ile örtüşmeyen düzeylerde fiyat belirlediğini kaydeden Bahçıvan, “Oluşacak muhtemel hasarın belirlenen muafiyet sınırları içerisinde kalacağını düşünen sanayicilerimiz sigorta yaptırmayı anlamsız bulmaya başlıyor. Bu algı, Türk sanayisini maalesef giderek büyüyen bir sigortasızlaşma riski ile karşı karşıya bırakıyor.

Ayrıca deprem riskleri de sanayi ile sigorta sektörü arasındaki ilişkileri daha da zorlayıcı hale getiriyor” dedi. Sigortanın reel sektör için yalnızca potansiyel riskler karşısında katlanılan bir ‘masraf’ olarak değil, riskler realize olduğunda firmayı yok olmaktan kurtarabilecek bir ‘kaynak’ olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Bahçıvan, “Sigorta şirketlerinin sanayi tesislerini sigortalamaktan kaçınmaları, çok yüksek primler talep etmeleri veya teminat vermek istememeleri gibi durumlarla sıklıkla karşılaşıyorduk” diye konuştu.