Türk denizci de sektöre 'Avrupa Birliği bakışı' istiyor

AB, ekonomik krizden denizcilik sektörüyle çıkacak. Bu amaçla ortaya konan “Mavi Büyüme” stratejisi kapsamında sektöre 80 milyar euro kaynak ayrıldı. Bu fonlardan yararlanamayan Türk denizciler, üvey evlat muamelesi gördüklerini savunuyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

aysel_yucel-034.jpg

Denizcilik sektörü, AB'nin 80 milyar euroluk fonla desteklediği ‘Mavi Büyüme" stratejisinin peşinde. Bu büyük kaynaktan hiçbir pay alamayan sektöre göre, bu durumun ana nedeni, Türkiye'nin denizciliğe sadece bir ulaştırma olarak bakması. Oysaki AB'nin Mavi Büyüme stratejisinde, denizcilik aynı zamanda temiz kalkınmanın gerçekleşebileceği sektörlerden biri. TOBB Denizcilik Meclis Başkanı Erol Yücel, "AB, denizciliğe en önemli kalkınma potansiyeli olarak bakıyor. Biz toplantılarımıza katılacak yetkili bulamıyoruz" dedi.

AB'nin, 2012'de açıkladığı Mavi Büyüme stratejisinde denizciliğin, büyüme ve istihdamda büyük umutlar vaateden 5 özel alanına (deniz turizmi, kıyı ve gemi turizmi, yenilenebilir enerji, deniz mineralleri, su ürünleri ve biyoteknoloji) dikkat çekiliyor. AB'nin Mavi Büyüme tebliğinde de "Denizciliğin tüm dallarıyla büyüme olanağı sunduğu, sektörün 5.4 milyon kişiyi istihdam ettiği ve 500 milyar euro brüt katma değer payına sahip olduğu vurgulanırken, 2020'de istihdam edilen kişi sayısının 7 milyona ulaşacağı" ifade ediliyor. 2020'de kıyı ve deniz turizminde brüt katma değer ve istihdam oranının yüzde 2'den 3'e yükselmesi, gemi turizminin 100 bin yeni iş imkânı yaratma potansiyeli olduğu belirtildi. Deniz madenciliğinin yıllık küresel cirosunun 5 milyar euroya çıktığı ve 2030'da bu cironun 10 milyar euro'yu bulması beklendiği yer alıyor.

"AB'nin kurumsal yapısı örnek"

Türkiye'de devletin de AB'deki gibi denizciliğin büyük potansiyelini görmesi gerektiğini belirten Erol Yücel, "AB, krizden çıkışı denizcilik sektöründe görüyor. Denizciliği gemi, liman ve tersane olarak görmüyor. Balıkçılığı da önemsiyor. Gelecekte yiyecek bir şey kalmadığında denizden besleneceğimizi öngörüyor ve önemsiyor. Deniz turizmini görüyor. Deniz biyolojisini öngörüyor. Eskiden sadece offshore konuşuluyordu, şimdi deniz dibi madenciliği konuşuyoruz. Biz ise sadece gemi liman tersane olarak bakıyoruz. Mavi Büyüme projesi, denizciliğin bütün potansiyelini ortaya koyuyor. AB fonlarının hepsinden yararlanabilirsiniz aslında ama bizde öyle bir denizcilik yok. Yüklerin ve yolcuların denize kaydırılması, deniz taşımacılığının geliştirilmesi de AB'nin iklim değişikliğindeki hedeflerine ulaşmada kullandığı önemli bir araç. Denizciliğin, Ulaştırma Bakanlığı içine sığdırılamayacak kapsamda bir faaliyetler bütünü olduğu gerçeği, AB'nin kurumsal yapısına yansımış. Ulaştırma Bakanlığı'nın yanı sıra Denizcilik ve Balıkçılık Bakanlığı olarak da ayrıca yapılandırılmış" diye konuştu.

"SOP'da denizcilik projesi yok"

AB'nin Mavi Büyüme projesinde 2020'ye kadar yapılacak araştırmalarla ilgili 80 milyar euro kaynak ayırdığını belirten Erol Yücel, bu rakamın denizciliğe ne kadar önem verildiğini de gösterdiğine dikkat çekti. Yücel, şöyle konuştu: "Türkiye'nin bu anlayışa dönmesi lazım. AB'nin aday ülkelere uyum için, reformları yapmaları için verdiği mali destek sistemi (Katılım Öncesi Yardım Aracı/IPA II) 2014-2020 döneminde uygulanacak. AB fonlarından Türkiye'ye ayrılan kaynaklar, AB Komisyonu tarafından hazırlanan ülke strateji dokümanlarında belirlenen makro önceliklere göre veriliyor. Bizim bakanlığın hazırladığı Sektörel Operasyonel Programda (SOP) yer alan hedef ve göstergeler ile somut proje ihtiyaçları incelendiğinde demiryolu ve karayolu için yaygın somutlaştırmalar çok sık yer alıyor. Deniz yolunun neredeyse dikkate alınmadığı göze çarpıyor. SOP'da denizciliğe yer verilmemiş. Bu, 2020 yılına kadar Türkiye'ye planlanmış AB kaynaklarının denizciliğin geliştirilmesine yönelik projelere kullanılmasında SOP'un dayanak olmayacağı anlamına geliyor."

"Fonlardan hiç yararlanamıyoruz"

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak da denizcilik sektörünün AB fonlarından hiç yararlanmadığını söyledi. Bayrak, "AB fonlarından destek alınarak yürütülen benim bildiğim hiçbir proje yok. Projeler somut olarak desteklenmiyor. Demiryolu, karayoluna yönelik bir takım desteklerden bahsediliyor ama bizim sektör için aynı durum söz konusu değil. Çok sınırlı destekler var sektörümüze. Mesela bir proje desteği var. Ama bir tersaneye sadece bir proje için destek veriliyor. Oysaki çok sayıda gemi yapılıyor. AB'de gizli ve açık destekler var. Enerji destekleri var. Sosyal güvenlik ve en önemlisi finansman destekleri var. Çok kolay finansmana ulaşabiliyorlar. Bizdeki en büyük handikaplardan biri bu. Biz sadece eşit şartlarda rekabet etmek istiyoruz" diye konuştu.

Uluslararası alanda temsiliyet yetersiz kalıyor

TOBB Denizcilik Meclisi Başkanı Erol Yücel, denizciliğin uluslararası alanda temsili gerektiğini, devletin, deniz ticaretinin başındaki yetkilinin tüm ilgili toplantılara, davetlere gitmesi, Dünya Denizcilik Örgütü (IMO) faaliyetlerini yakından takip etmesi gerektiğini söyledi. Yücel, "DTO Başkanı Metin Kalkavan Bakanlık bünyesinde denizciliğin bağlı olduğu müsteşar yardımcısına haftaya bir toplantıya gitme teklifinde bulundu. Ancak müsteşar yardımcımız o tarihlerde havacılıkla ilgili başka bir toplantısı olduğu için katılamayacağını söyledi. Havacılık da önemli denizcilik de. İşte bu noktada birkaç farklı alanı tek müsteşar yardımcısına bağlarsanız denizcilikle ilgili meselelerin takibi o kadar kolay olmaz. Ayrıca bu bir uzmanlık meselesi. Devletin denizcilik idaresine böyle bakması lazım" dedi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir