Türkiye Bankalar Birliği üyeleri seçildi, logo değişti

Türkiye Bankalar Birliği üyeleri seçildi, logo değişti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Bankalar Birliği'nin, 51. genel kurul toplantısına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile bankaların genel müdürleri katıldı. Toplantıda, TBB'nin yeni logosu da tanıtıldı. Toplantı sonrasında yapılan seçimler sonucu, yönetim kurulu üyeleri, Akbank, Denizbank, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Oyakbank, Şekerbank, Türk Ekonomi Bankası, Turkish Bank ve Türk Eximbank, denetçiler ise Finansbank, Eurobank Tekfen, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası olarak belirlendi. yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulunun yapacağı ilk toplantıda belirlenecek. Özince'den özel sektöre dış borç artışı uyarısı Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, banka dışı kesimin dış borçlanmasının hızlı arttığı uyarısında bulundu. Türkiye Bankalar Birliği'nin 51. olağan genel kurul toplantısının açılışında yaptığı konuşmada Özince, bu kesimlerin dış borç stokunun Türkiye'deki bankalardan kullanılan yabancı para kredilerinin çok üzerinde olduğunu vurguladı. Banka dışı kesimin Türk bankalarından kullandığı kredilerin 51 milyar dolar olduğunu belirten Özince, yurtdışından kullanılan kredi hacminin ise 72 milyar dolara ulaştığına işaret ederek, bu gelişmenin Türkiye'deki vergisel yüklerden ve bankaların döviz kredisi açmalarının sınırlandırılmasından kaynaklandığını söyledi. Dış borç stokundaki hızlı yükselişe dikkat çeken Özince, dış borç stokunun 2007 yılı sonunda 247 milyar dolara ulaştığını, bu artışta en önemli kaynağın ise özel sektör borçlanması olduğunu ifade etti. Özince, dış borçta 2000-2007 dönemindeki 117 milyar dolarlık artışın 115 milyar dolarlık kısmın özel sektöre ait olduğunu ve özel sektörün payının yüzde 33'ten yüzde 64'e sıçradığını hatırlatarak, "Finansal kurumların dış borç stokunun aynı dönemde 10 milyar dolardan 57.6 milyar dolara çıktığını, finans dışı kesimlerde bu stokun 33.6 milyar dolardan 100.5 milyar dolara ulaştığını söyledi. TBB Başkanı Özince, döviz arz fazlasında 2007'nin ikinci yarısından itibaren bir düşme meydana geldiğini, 2007'nin ilk yarısında 24 milyar dolar olan döviz rezervlerindeki artışın, 2007 sonunda 11.5 milyar dolara çıktığını, 2008'de döviz rezervi artışının 4.4 milyar dolar gibi sınırlı düzeyde kaldığını hatırlattı. Özince, gerçek kişilerin döviz tevdiat hesaplarının da 2008'in ilk dört ayı sonunda 68 milyar dolara, toplam döviz tevdiat hesaplarının 97.6 milyar dolara çıktığını, döviz mevduatının toplam mevduat içindeki payının ise yüzde 36 düzeyinde olduğunu kaydetti. Özince, sermaye hareketleri ile ilgili değerlendirme yaparken, 2007'nin ikinci yarısından itibaren net sermaye girişinde dikkat çeken bir yavaşlama olduğunu, yurtdışında yerleşiklerin tahvil ve bono portföylerinden net çıkışlar yaşandığını ve bu eğilimin 2008'in ilk çeyreğinde de devam ettiğini belirtti. İMKB'nin piyasa değeri 2001'in bile altında Finansal kurumlar başta olmak üzere İMKB'de işlem gören hisse senetlerinin piyasa değerlerinde önemli bir düşüş yaşandığını söyleyen Özince, 2007 sonunda İMKB'de işlem gören şirketlerin piyasa değerinin 290 milyar dolara yükseldiğini, 2008'in ilk çeyreği sonunda ise bu değerin 190 milyar dolara indiğini, piyasa değerinin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranının yüzde 28 ile 2001 yılı düzeyinin bile altına düştüğüne işaret etti. Kartta sınır, dünyanın sonu olmaz Özince, kredi kartları faiz oranlarına sınır getirilmesiyle ilgili yasa çalışmalarına ilişkin olarak, "Dünyanın sonu olmaz, kredi kartları Türkiye'de yasaklansa da hiçbir şey olmaz. Ticari sonuçları olur ama dünyanın sonu olmaz. Ama şu önemli bir problem olur; Türkiye Cumhuriyeti'nde serbest piyasa ekonomisiyle ilgili gerekli olmayan bir düzenleme yapılmış olur kaygısındayım. Ama onun gerekli olup olmadığına da benim kanaatim değil TBMM karar verir" dedi. İstanbul'u finans merkezi yapmak için değişik sektör temsilcileriyle görüşeceğiz Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, "Önümüzdeki günlerde, değişik sektör temsilcileriyle görüşüp, İstanbul'u bir finans merkezi yapmak için ne düşündüklerini, neyi arzu ettiklerini, tercihleri ve önceliklerinin neler olduğunu birlikte belirleyeceğiz" dedi. Nazım Ekren, TBB'nin olağan genel kurulunda yaptığı konuşmada, son 5 yıllık dönem içinde enflasyon, faiz, döviz kuru, işsizlik ve büyümedeki göstergelerin geçmiş dönemlere göre, Türkiye ekonomisinin son dönemlerin en parlak sürecini geçirdiğini ortaya koyduğunu ifade etti. Ekren, ekonomik performansın hem ulusal ekonomik yapı içinde hem de küresel çerçevede makul bir başarı sağladığını, iyi bir noktaya geldiğini kaydetti. Cari açıkta artışın söz konusu bulunduğunu, bunu doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki artışlar kadar ekonominin hızla büyümesinin ortaya çıkarttığı doğal bir sonuç olarak da görmenin mümkün olduğunu belirten Ekren, son 5 yılda özel sektörün ürettiği, üretebileceği herhangi bir alanda artık kamunun yer alma arzu ve isteğinin bulunmadığını söyledi. Türkiye'nin 2013 için kendisine oldukça iddialı bir vizyon belirlediğini ifade eden Ekren, 2013 yılı hedeflerinin kişi başına düşen geliri 10 bin dolara çıkarmak olduğunu, son 5 yıldaki makro ekonomik performansın, sağlanmış olan ekonomik ve siyasi istikrarın sürdürülmesi durumunda bu hedefe çok daha önce ulaşılacağını kaydetti. Stres alanları arttı Nazım Ekren, Türkiye ekonomisi gibi gelişmekte olan ülkelerin kendi özel paradigmalarının dışında ulusal ve uluslararası konjonktürün ortaya çıkarttığı ilave stres alanlarının da söz konusu olduğunu vurgulayarak, bunlardan bir tanesinin gıda ve tarım konusundaki stresler, diğerinin enerji ihtiyacı, üçüncüsünün de tasarruf ve küresel sermayeye olan ihtiyaç olduğunu bildirdi. Hükümetin bu konuda bazı projeleri hayata geçireceğini ifade ettiğini hatırlatan Ekren, hem enflasyon hem büyüme ve istihdam konusunda dünyada olduğu gibi Türkiye'de de karşılaştıkları en önemli arz şoklarının gıda ve enerjiden geldiğini, dolayısıyla GAP'ın büyük önemi bulunduğunu kaydetti. İkinci önemli projenin Türkiye'nin, yükselen piyasaların ihtiyacı olan tasarruf açığını kapatmak, küresel sermayenin Türkiye'ye gelişini hızlandırmak için İstanbul'u uluslararası finans merkezi yapmak olduğunu belirten Ekren, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu projeyi, Türk bankacılık sektörünün taleplerini karşılayabileceği şekilde, yeniden hem para, sermaye piyasalarının hem finansal enstrümanların, finansal aracı kurumların evrensel düzeyde küresel rekabete hazır bir yapıya kavuşabilmeleri için nelerin yapılacağını kapsamlı şekilde ele alacağımız ve bunu takvime bağlayacak bir proje olarak da görüyoruz. Önümüzdeki günlerde, değişik sektör temsilcileriyle görüşüp, reel, finans, kamu ve dış ekonomik sektörlerinin, İstanbul'u bir finans merkezi yapmak için ne düşündüklerini, neyi arzu ettiklerini, tercihleri ve önceliklerinin neler olduğunu birlikte belirleyeceğiz." Ekren, 2009-2011 yılını kapsayan orta vadeli programın, muhtemelen bir hafta-10 gün sonra kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi. Ekren, "Üzerinde durduğumuz en önemli konu, enflasyonu düşürme konusundaki arzumuzun ve ısrarımızın devam etmesidir. Hem Merkez Bankası'nın hem de hükümetin temel önceliği, makro dengeleri dikkate alan bir perspektifle enflasyonu makul seviyelere düşürecek tedbirleri almaktır." Kredi kartı faizi konusunda İyimaya ile görüşeceğim Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, kredi kartı faizlerine sınırlama getirilmesi için TBMM'ye verilen yasa teklifi konusunda, bu teklifin sahibi AKP milletvekili Ahmet İyimaya ile görüşeceğini söyledi. Ekren, Türkiye Bankalar Birliği genel kurul toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, "Ahmet İyimaya ile görüşüp tavrımızı ona göre belirleyeceğiz" dedi.