”Türkiye'ye uyan bir IMF programı benimsenebilir”
Garanti Bankası Genel Müdürü Özen, 6. Uluslararası Finans Zirvesinin "CEO Sohbetleri: Küresel Kriz ve Türkiye" başlıklı oturumunda konuştu
İSTANBUL - Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Türkiye'ye uyan bir IMF programının benimsenebileceğini düşündüğünü söyledi.
Özen, Active Academy tarafından düzenlenen ve ana teması "Küresel Kriz ve Türkiye" olarak belirlenen 6. Uluslararası Finans Zirvesinin "CEO Sohbetleri: Küresel Kriz ve Türkiye" başlıklı son oturumunda yaptığı konuşmada, ABD'de açıklanan kurtarma paketine değinerek, programda şu anda ciddi aksamalar bulunduğunu, önümüzdeki günlerde yeni strateji değişiklikleri görülebileceğini söyledi.
Gelinen noktada, kurtarma paketlerinin ortaya konduğunu, ancak "tünelin ucundaki ışığın görülmediğini" belirten Özen, sistemik riskin gittikçe azaldığını, bankaların büyüyemeyeceğini, karlılık probleminin çok ciddi bir şekilde devam edeceğini anlattı. Özen, Türkiye'de son ekonomik verilere bakıldığı zaman sanayi üretiminin gerilediğini aktararak, "Birincil önceliği büyümeye vermemizin doğru olduğunu düşünüyorum" dedi.
IMF'nin "mali politikaları gevşetin, faizleri düşürün" dediğini, bunun, global büyümeyi desteklemek için bundan sonra yeni politikalar izleneceğinin bir işareti olduğunu ve önemli kurumların yaklaşım değiştirmeye başladığını dile getiren Özen, "Ben, ülkemize uyan bir IMF programını benimseyebiliriz diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Özen, kredibilitesi yüksek bir program çıkartıldığı takdirde, büyümenin yüzde 2 veya üzerinde tutulabileceğini düşündüğünü ifade ederek, Türkiye'nin cari açık, dolarizasyon problemleri bulunduğunu, bu krizin dolarizasyonu azaltmak için de bir fırsat olabileceğini vurguladı.
"Büyüme oranlarında önemli ölçülerde düşüş bekliyoruz"
Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, yaşanan küresel krize ilişkin olarak uzun bir süre tam anlamıyla düzelme beklemediklerini ifade ederek, ekonomik çöküşün "belki" durdurulduğunu, ancak büyüme oranlarında önemli ölçülerde düşüş beklediklerini kaydetti. Kurtul, Türkiye'de bankacılık sektörünün avantajlarına değinerek, "Eğer biz akıllı politikalar uygulayabilirsek, bu ülkemiz için avantaj da olabilir" dedi.
Yurt dışı borçlanmalarda önemli oranda azalma olabileceğine, dış borç azalmasının büyüme oranlarına etki yapabileceğine ve ihracatın zorlaşacağına işaret eden Kurtul, "Finansman azaldığı zaman büyümede bir sıkıntı olacağı gibi, takipteki kredilerde bir artış olabilir" değerlendirmesinde bulundu. Kurtul, sağlıklı politikalar izlenmesi gerektiğini vurgulayarak, kamunun son 5 yılda tasarruf, özel sektörün ise yatırım yaptığını, ancak tasarruf açığı verdiğini kaydetti.
Kamunun tasarruflarının devam etmesinin ve harcamaların Türkiye'ye katkı yapan projelere kanalize edilip, kısıtlı kaynakları hedefe odaklı kullanmanın önem arz ettiğini dile getiren Kurtul, etkilenilecek konunun büyüme oranı olduğuna işaret etti.
"Birazcık gevşek politika uygulanması gerekiyor"
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ekonominin finanse edilebildiği ölçüde büyüyeceğine işaret etti. Ateş, tüm dünyada reel sektörde ciddi daralma olduğunu vurgulayarak, devlet politikası olarak bakıldığında, "pozitif ayrımcılık" yapılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de göreceli olarak rekabetçi sanayiler olduğunu düşündüğünü, bir program dahilinde, belli desteklerin de sağlanmasıyla 'birazcık gevşek politika' uygulanması gerektiğini dile getiren Ateş, daha küçük büyümelerle, daha küçük cari açıklarla devam edilebileceğini, önümüzdeki yıllar için büyümenin daha düşük olacağını ve olması gerektiğini düşündüğünü ifade etti.
"2009 kayıp yıl olacak"
Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, krizin uzun süreceğinin bir gerçek olduğunu vurgulayarak, sektörde sistematik bir risk kalmadığını, yeni paketlerin açıklanması gerektiğine inandığını dile getirdi.
Reel sektörün sıkıntı içinde olduğuna işaret eden Şahinbaş, büyüme sürecinde reel sektörün yatırımlarının çok süratli olduğunu, önümüzdeki dönemin, artışlar önceki hızında olmayacağı için bankacılık sektörü açısından, reel sektörün batık oranlarıyla karşılaşılabilecek bir dönem olacağını söyledi. Şahinbaş, krizin sürecine ilişkin olarak da "Bizim tahminimiz 2009 yılı kayıp. 2010'un ikinci yarısından itibaren birtakım düzelmeleri göreceğiz diye düşünüyorum" dedi.
Yüzde 1,7-1,8 civarında büyüme beklentisi bulunduğunu, Merkez Bankasının 2009'un ikinci çeyreğine kadar bir faiz indirimi yapmasını beklemediğini ifade eden Şahinbaş, cari açığın da 30-35 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği tahmininde bulundu. Şahinbaş, önümüzdeki dönemde reel sektöre destek olmaları gerektiğini kaydetti.
"Yeni yatırım yapma açısından olumsuz bir etkilenme var"
Yapı Kredi Bankası Murahhas Üye ve Genel Müdürü Tayfun Bayazıt da yaşanmakta olan krizin likiditeden kaynaklandığını belirterek, likidite fazlalığının ötesinde de krizde yaşananın, küreselleşmenin getirdiği etkiler olduğunu anlattı.
Krizin Türkiye'ye etkilerine ilişkin olarak da Bayazıt, yabancı yatırım tutarında azalma yaşanacağını, doğrudan yatırımların azalmasının ekonomi açısından olumsuz bir gelişme olacağını vurguladı.
Bayazıt, özel sektörün yatırım ve satın almalarını borçlanmayla yaptığını, bunların önemli bir kısmını Türk finans kuruluşlarının sağladığını, ancak bu süreçte borçlanma olanaklarının kısılacağını, bunun yatırım ve satın almaları finanse etmeye yardımcı olmayacağını anlattı.
Türkiye'de yeni yatırım yapma açısından olumsuz bir etkilenme olduğunu belirten Bayazıt, dış ticaret açısından da zor bir süreç görüldüğünü, ihracat açısından piyasa çeşitlendirmesine devam edilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.