Müzik cennetinde keyifli birkaç albüm!

Aykut Gürel’in Bergüzar Korel'le başlattığı ve “Hayallerimin ilk ürünü” dediği, şimdi Selçuk Yöntem'le devam ettiği konsept çalışmaları, müzikte “inovasyon” için çok önemli... Sanatçıyla yeni yapıtlarını ve bugünün müzik piyasasını konuştuk...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VOLKAN AKI

Ben hayatımızın her alanında inovasyona, çeşitlenmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bir toplumun ileri gidebilmesi, fark yaratabilmesi için, tüm “kollarıyla” sanattan müziğe, spordan ekonomiye birlikte hareket etmesi gerekiyor... Fakat her şeyde olduğu gibi, müzikte de inovasyonda eksiğiz... Bu yüzden benim deyimimle -onun da onayıyla- Aykut Gürel’in Bergüzar Korel ile başlattığı ve “Hayallerimin ilk ürünü” dediği, şimdi Selçuk Yöntem'le devam ettiği müzikteki “inovasyon” çabaları önemli... Renk yaratma, keyif yaratma açısından çok güzel, çok özel çalışmalar.

En son, Türkiye’nin iki büyük sanat adamı; Selçuk Yöntem ve Aykut Gürel sözcüklerin gücüne ve müziğe olan inanışları ile güzel bir projeye imza atarak “Aşk İçin Önsöz” dediler. Selçuk Yöntem, Türkiye’den ve dünyadan dokuz özel şairin 10 eserini İstanbul Ensemble üyelerinin özgün besteleri eşliğinde canlı olarak yorumladı. Onları sahnede dinlemek, son zamanlarda aldığım en önemli müzik keyifl erinden biriydi... Gürel, “Keyif alıcı işler yapmak önemli... Bir müzisyenin içinden gelen ortamı gerçekleştirmesi herhalde cennetidir dedim. Benim içimden geleni yapabildiğim şeydir bu iki albüm... Ben kendi cennetimi yaratıyorum” diyor. Dinledikçe müzik cennetinde biz de keyifl i dakikalar geçiriyoruz...

“İkisi çok farklı albümler”

Aykut Gürel ile biraz bu çalışmalar üzerine, biraz da müzik sektörümüz üzerine konuştuk... Gürel bu albümleri üçleme olarak sunmuştu... “İkinci albüm konseptler olarak bakılırsa bir üçlemenin bir parçası, ama çok farklı tarzlar. Arkadaki müziğin bir jazz band tarafından çalınması önemli... İlk albümde bütün besteler Sezen Aksu Hanım’a aitti... Onların yeni, farklı bir versiyonu gibiydi. Bu albüm tamamen grup elemanlarının kendi besteleri, kendi kompozisyonlarından oluşuyor. Burada ciddi bir farklılık var. İlk albüm bir müzik, şarkı albümüydü, bilinen şarkıların tekrarlanmasıydı. Bu albümde bilinmeyen şarkıların şiirle bütünleşmesi gibi çok farklı bir tarz görüyoruz... Evet üçlemenin ikinci albümü olarak söylüyorum, ama bunlar birbirini takip etmeyen tamamen farklı konseptler.”

“Geniş bir yelpazemiz yok”

Burada bu çalışmalara bakışımı, “Aslında senin yaptığına bir inovasyon diye bakıyorum…” diyerek aktarıyorum. Değerlendirmeleri tabloyu ortaya koyuyor aslında: “Evet aynen böyle... Sıkıntı şurada, bizim müzik sektörümüz, birçok türün olduğu bir müzik sektörü değil maalesef... 80 milyonluk büyük bir ülkeyiz, fakat geniş bir müzik yelpazemiz maalesef yok... Çok göz önünde olan ve takip edilen bir müzik türümüz var ve biz ona ‘Türkçe pop’ diyoruz. Bu benim de yıllardır uğraştığım bir müzik türü... Bir ara özgün müzik diye bir şey ortaya çıkardık, rahmetli Ahmet Kaya öncülük etmişti. Özgün müzik çok canlı değil... Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği’nin durumu ortada... Onların da çok canlı olduğunu düşünmüyorum. Türk popunun yanında, ‘Türkçe rock’ diye bir şeyimiz var. 2000’lerde ‘Türkçe rap’ diye gibi bazı şeyler üzerinde çalışmıştı, o biraz canlanıyor. Ben de üzerinde çalışıyorum, ama çok yeterli değil... Onun dışında dediğim gibi, maalesef bir müzik zenginliğimizden bahsetmemiz mümkün değil.”

Norah Jones ve Arif Mardin...

Aykut Gürel biraz eskilere gidiyor ve yaratıcı çalışmaların nasıl oluştuğuna bir örnek veriyor: “Benim yaptığıma, bütün bu dar panoramanın içinde biraz inovatif bir yaklaşım diye bakabiliriz, evet... Ama keşke bu böyle inovatif bir şey sayılmasaydı, diyorum. Pek çok çeşitten biri olsaydı keşke... Norah Jones ilk albümünü çıkardığında ortalık hip hop’lar, rap’lerle yıkılıyordu. Herkes o albüm çıktığında o sakinlikle ne olduğunu şaşırmıştı. Rahmetli Arif Mardin’in yaptığı bir inovasyondu ve 8 Grammy ödülü almıştı bu albüm... O şarkılar çok daha farklı yorumlanabilirdi. Fakat ortalıkta o kadar gürültü varken onu öyle hayata geçirmek, canlı çalınmış, sakinliğiyle önemli bir inovasyondu.”

“Müzisyenler mecburen DJ oldu”

Aykut Gürel buradaki sorunun ana nedenini de şöyle anlatıyor: “Şöyle bir şey var; bunları deneyecek olan adamlar, şarkıcılar veya yapımcılar değildir. Yetisi olan, bunu deneme birikimi olan, bunu deneyecek olanlar müzisyenlerdir. Yapımcı kalkıp ‘Bunu böyle yapayım’ diyemez, çünkü bir kere onun hayalgücü buna yetmeyebilir. Hem de yapımcı ticari bakar. Herkesin geçim derdi var. Yetenekli müzisyenlerin çoğu para kazanabilmek için DJ’ye dönüştüler. DJ’lik için bir şey söylemiyorum. O işin zaten yapanları var. Bu Ferrari ile sokak aralarında dolaşmaya benziyor.”

Üçüncü albümün de üzerinde çalıştığını söylüyor Gürel... Yine farklı olacağını belirtiyor. Buna hiç kuşkum yok. Birkaç alternatifin olduğunu, bunlardan birinin üçüncü, diğerlerinin de belki diğer üçlemelerin ilk albümü olabileceğini anlatıyor. Büyük bir keyif ve merakla bekliyorum...

İLK ADIMI BERGÜZAR KOREL'LE ATTI

Gürel, bir süre önce müzikseverlere aktris Bergüzar Korel'in Sezen Aksu şarkıları seslendirdiği ilk albümünü sundu. Sanatçı "Aykut Gürel Presents Bergüzar Korel" için "Hayallerimin ilk ürünü" diyor.