“Sonuna kadar yürüyeceğim bir yoldur mesleğim”

Kuaförlükle ilkokul çağlarındayken tanışan Sabit Akkaya, uzun yıllardır yaptığı işe tutkuyla bağlı: “İçerisinde sanat olan her mesleğe saygım, sevgim bambaşka olsa da, bu mesleğe olan aşkımdan dolayı farklı bir meslek dalını hiçbir zaman düşünmedim” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VOLKAN AKI

Bugünkü konuğumuz Sabit Akkaya... Kuaförlük mesleğine 1975’te Nişantaşı’nda başlamış; Swissotel, Conrad Hotel, Raffles ve Fairmont ile markasını büyütmüş. Yıllar boyu devlet başkanlarının eşlerinden dünya çapında ün yapmış sanatçılara kadar seçkin bir müşteri kitlesine hizmet sunan, neredeyse 3 kuşağın saçını tarayan Sabit Akkaya, bugün 4 oteldeki salonlarında hem kadına, hem erkeğe yönelik uygulamalar sunuyor. Biz de bu başarılı kuaförle samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Paylaşmasak olmazdı...

- Okuyucuların tanıması için bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

Kuaförlük mesleğine Nişantaşı’nda Dinçel Kuaför Salonu’nda, ilkokul 1. sınıftayken başladım. 5 yıldızlı oteller içindeki ilk kuaförlük hizmetine ortağı bulunduğum ve aynı zamanda şirket müdürlüğünü de yaptığım Mehmet & Hüseyin Kuaför Salonu olarak Swissotel The Bosphorus’ta devam ettim. 2008’de Four Seasons Hotel içindeki kuaför salonunu da Mehmet & Hüseyin bünyesine kattım. Yılların getirdiği azim ve deneyimim sayesinde bugün “Sabit Akkaya Hair Stylist” marka adımla Swissotel The Bosphorus, Conrad, Raffl es ve Fairmont olmak üzere dört ayrı otel içinde hizmet vermekteyim. Dünden bugüne devlet bakanlarının eşlerinden uluslararası oyunculara kadar seçkin bir müşteri kitlesine hizmet sunan, neredeyse 3 kuşağın saçına sekil veren kişisel özverim ve sadakatimle var ettiğim “Sabit Akkaya Hair Stylist” ile haftanın 7 günü kadın ve erkeğe yönelik servis yapmaktayım. Yabancı dil bilen tercümanlarla çalışmaktayım.

“İlkokulda başladım çalışmaya..."

- Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

İlkokulda iş hayatıma bir sucuda başladım. Altı ay olmuştu ki oturduğumuz apartmana tesadüfen misafir olarak gelen bir kuaförün babamdan müsaade isteyip beni yanına almasıyla kuaförlük hayatım başlamış oldu. Bu mesleği çok sevince okulum ikinci planda kaldı. Aklım hep işteydi. İlkokulda 2 yıl üst üste sınıfta kaldım. Ortaokulu 5 yılda bitirdim. Para kazanmak çok hoşuma gidiyordu. Evlâtlarını okutup büyütmek isteyen aileme para kazanarak destek olmaya çalıştım. Annem ve babam apartman görevlisi olarak dar gelirli kişilerdi. Çalışarak babamın çabasına destek oldum. Eğitimimi kuaförlük sevdamla yarıda bıraksam da, kardeşlerim tahsillerini yaptılar. Babamla annemin çorbasının tuzu olma duygusu daima bana mutlulukla beraber güç de verdi.

- Ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Nişantaşı’nda bir apartmanda, eskiden “kapıcı dairesi” diye adlandırılan, 50 metrekarelik ,apartman görevlisi için tahsis edilen bir dairede büyüdüm. 5 kişilik bir aile idik. Babam bizleri çok düzgün yetiştirdi. İlkokulu Selim Sırrı Tarcan’da, ortaokulu da Nilüfer Hatun’da okudum. Yaramaz bir çocuktum. Köyünü bırakıp şehire gelen babam elindeki yok denecek kadar az imkânlarıyla bizleri okutmak için elinden geleni yaptı. 3 kardeşin içinde bir ben ortaokuldan sonra tahsilime devam etmedim. 34 yaşımda evlenip de aile olduğum eşimin yol ayrımlarımda bana desteği büyüktür. Almaya zorlandığım kararlarda iyi bir yol gösterici olmuştur. Ne annemle babamın ne de eşimin hakkını ödeyebilirim. Beni dünyaya getirip büyüten ailemin de, hayat arkadaşımın da üzerimde hakları büyük.

"Kimseyle yarış içinde değilim..."

- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz?

Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz? Çocukluğumdan beri kararlı ve sevdalı olduğum bu meslek dalında bugün “İstediğim yerdeyim” demem doğru olmayacaktır. Ama “İstenilen yerde misiniz?” diye sorarsanız, istenildiğim sürece olduğum bu yeri meşgul etmeye devam edeceğim. Bana göre bir insan istediği yere gelmez, istenilen yere getirilir ve istenildiği sürece o yerde kalır.

- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

Basamakları sosyal medyasız tek tek çıktığım uzun bir zaman dilimi var. Çalışanlarımın zoruyla öğrenip de son 2 yıldır içine girdiğim sosyal medya günümüzde her alanda tabii ki de çok etkili. Sosyal medya bilgi, reklam, ses, soluk. Mühim olan sosyal medyayı iyi ve doğru kullanıyor olabilmek. Paylaşımlarımı beğenip de hiç tanımadığım bir meslektaşımın sosyal medya üzerinden bana ulaşıp sosyal medyamı kimin yönettiğini sorması sevindiren, heyecanlandıran bir anımdır. 2 yıl öncesine kadar içinde olmadığım sosyal medyamı kendim yönetiyorum. Kimse ile yarış içerisinde değilim. Rakiplik hırsım söz konusu değil. Sosyal medya vasıtasıyla meslektaşlarımın artı ve eksilerini değerlendirmek kendimi de değerlendirmeme çok büyük fayda sağlıyor.

- Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?

Günümüzde aile yapısından, adetlerin uygulanma şeklinden tutun, ilimi, bilimi, eğitimi, teknolojisi, tıbbına kadar değişmeyen şey neredeyse yok gibi. Ekipmanıyla, kozmetiğiyle, aletiyle, malzeme kalitesiyle kuaförlük de aynı hızla adım adım değişerek ilerleyen bir sektör. Bu ilerlemeyi yakalamak için de yeni çıkan her şeyi yakından takip ediyor, yurt içi ve yurt dışı fuarlara, seminerlere katılarak güncellenmeye özen gösteriyorum. Ekibimi de eğitim ve paylaşımlarla taze tutuyor, asla değişimlerden geri bırakmıyorum. Gelişimin içinde daha iyisi için bu değişimi takip edip yakalamak ve içinde yer almak şart. Kuaförlük hizmeti modayı yakalamaktan geçer. Gerisinde asla durulmaz.

"Eğitim önemli, ama yeteneğin yerine geçemez..."

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz?

Ruhtaki ışık, kalpteki aşkla var olduğu üzere, içerisinde sanat olan her mesleğe saygım, sevgim bambaşka olsa da, bu mesleğe olan aşkımdan dolayı farklı bir meslek dalını hiçbir zaman düşünmedim. Çocukluğumdan beri kuaförlük mesleğini çok sevdim. Aşkla yaptım. Bu aşk benimle birlikte mezara kadar!

“En büyük şansım Nişantaşı'nda büyümek oldu"

- Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir?

Benim jenerasyonumdan sektörde isim yapmış veya yapmamış çoğu meslektaşım taşradan gelen kişilerdir. Yokluk içinde büyüyen, kendi çabalarıyla var olmuş bu insanların takdire şayan koşulları içinde altlı, üstlü isim ayırımı yapmak istemem. Çalışan ve hakkıyla emek sarf eden her başarının imza sahibi, bir başkasına daima güzel bir örnektir. Ayrıca bu meslek ekip işidir. İyi bir ekiple başarı kaçınılmaz olur. En büyük şansım Nişantaşı’nda büyümem oldu. Bu semtte Sadri Alışık, Muzaff er Tema, Kadir Savun ve neredeyse Nişantaşı’nın yarısının kendilerine ait olduğu apartmanında hizmet verdiğimiz apartman sahibimiz gibi insana kıymet veren, küçüğünü sevip büyüğüne saygı duyan insanlarla tanıştım. Çocukluğumdan beri meslekten önce insan olabilme adına aldığım örneklerimden birkaçıdır bu saygın kişiler.

“Ekmek işte değil, kişinin kendinde..."

- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde...

Yüzdeye vurmadan duygum, düşüncem ve tecrübem oranında değerlendirerek cevap vermek isterim. Eğitim her zaman altyapı için elbette ki çok mühim. Ancak ne kadar eğitim alınırsa alınsın; yetenek, beceri çok daha üstte bir konu. Ancak Allah size “Yürü ya kulum” der, elinizden tutup sizi yürütmez. Kişi kendi becerisi, ilhamı ve eseriyle yürür o yolda. Yolu açan yaradandır, ama o yolda yürüyecek kişi de insanın kendisidir. Başarımın bir sırrı da budur. Hiçbir zaman “Oldum” demedim, “Bitti” demedim, “Tamam” demedim. Her gün öğrenmeye açık oldum. Ve daima da çalışanımı mutlu ettim. Gururla paylaşmak isterim ki patron olmaktan ziyade, küçüğünden büyüğüne hepsi de “baba” diye sever, sayar beni. Bir daha altını çizerek belirtirim ki eğitim ne kadar gerekli olsa da yeteneğin yerini tutmuyor; o tamamen Allah’ın lütfu.

- Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

Az ya da çok, ekmek her işte var. Ekmek işte değil de, kişinin kendinde. Kişinin eğitiminde, bilgisinde, yeteneğinde. Emeğinde, verdiklerinde, ilişkilerinde. Ekmek hamurla olur. Tuzla olur. Unla olur. Siz ekmeği oluşturabilecek etkenleri bir araya getirebilirseniz ekmek olur. Bunları bir araya getirmek asıl maharettir. “Ekmek” diye ad bulan bu rızık maddi manevi kazanç, bilek hakkıyla elde edilir. Hayatım boyunca başkasının çizmesiyle savaşa gitmedim! Nereden başlanacağı ise kişinin kafasındaki kararladır. Giyersin kendi çizmeni ve çıkarsın o yola.

Bu konularda ilginizi çekebilir