Şimşek: Küçük işletmelere dövizle borçlanma yasaklanacak
Başbakan Yardımcısı Şimşek, küçük işletmelere ihracatçı olmamaları halinde dövizle borçlanmayı yasaklayacaklarını söyledi. Şimşek, ihracatçılara, son 3 yıllık ortalama yıllık ihracatlarının, belirleyecekleri kata kadar döviz veya dövize dayalı borçlanmaya izin vereceklerini de ifade etti.
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2018 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Görüşmeler sonunda söz konusu kurumların 2018 yılı bütçeleri komisyonda kabul edildi.
Bankacılık sektörüne yönelik spekülatif haberler
Bankalara ilişkin her zaman stres testi yaptıklarını ifade eden Şimşek, 6 bankaya ceza konusunun tamamen spekülatif nitelikli bir haber olduğunu dile getirdi. Şu an itibarıyla kendilerine, BDDK'ya veya ilgili bankalara bu yönde iletilmiş bir araştırma ya da soruşturmanın olmadığını aktaran Şimşek, şöyle devam etti:
"Bu konu ABD Hazine Bakanı tarafından da yine benzer bir çerçevede düzeltilmiştir. Son dönemde uluslararası bazı basın ajansları birkaç hususta, konuda bu türden haberler üretmeye başladılar. 'Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da kredileri Almanya'nın zoruyla kesecek' dediler. Halbuki EBRD o hafta Ankara'daydı, ben daha o gün kendileriyle görüşmüştüm. EBRD yönetimiyle Washington'da görüşmüştüm. Bu seneye yakın, gelecek sene için de bir bütçeleme yani Türkiye'ye kaynak ayırma söz konusu. Nitekim hemen çıktılar ve yalanladılar. Son dönemde özellikle bankacılık sektörümüzü hedef alan spekülatif nitelikli, uluslararası kaynaklı bir sürü haber yapıldı. Bu haberlerin çoğu, o haberlere konu olan uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yalanlandı."
"Türkiye'nin borç yükü iddia edildiği gibi yüksek değil"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin toplam borç stokuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'nin genel yönetim anlamında 2017 ikinci çeyrek itibarıyla içinde kamu, finansal kuruluşlar, finansal olmayan kuruluşlar, hane halkı, tamamen bütün borcun milli gelire oranı yüzde 146. Gelişmekte olan ülkelerde bu geniş tanımlı borç stokunun milli gelire oranı en son IMF tarafından açıklanan rakam yüzde 225. Çin'de yüzde 298, Güney Kore'de yüzde 300 civarında, Malezya'da yüzde 221, Macaristan'da yüzde 220, Brezilya'da yüzde 178, Çekya'da yüzde 165, Polonya'da yüzde 163... Bizden daha düşük borçlu olanlar tabii ki var, mesela Hindistan yüzde 105, Meksika yüzde 98 ama birçok gelişmekte olan ülke ile gelişmekte olan ülkeler ortalamasına göre Türkiye'nin borç yükü, genel anlamda söylüyorum, iddia edildiği gibi yüksek değil ama bu 'Biz daha fazla borçlanmayı teşvik edelim' anlamına gelmiyor. Daha fazla borçlanma üzerine bir büyüme kurgusu; asla böyle bir şey söz konusu değil."
Şimşek, dış borç faiz ödemelerinin toplamının 2002 yılında özel sektör ve kamuda 4 milyar 395 milyon dolar olduğunu hatırlatarak, faiz giderinin milli gelire oranının o dönemde yüzde 1,9 olduğunu ifade etti. Bunun 2016'da 5 milyar 630 milyon dolara çıktığını anımsatan Şimşek, milli gelir içindeki payının da yüzde 0,7 olduğunu belirtti.
"Küçük işletmelere dövizle borçlanma yasaklanacak"
Şimşek, Merkez Bankasının alacağı yetkiyle küçük işletmelere ihracatçı olmamaları halinde dövizle borçlanmayı yasaklayacaklarını bildirdi. İhracatçılara, son 3 yıllık ortalama yıllık ihracatlarının, belirleyecekleri kata kadar döviz veya dövize dayalı borçlanmaya izin vereceklerini anlatan Şimşek, "Büyük şirketleri de eğer ihracatçı değillerse, mutlaka finansal korumaya zorlayacağız. Yani hedge etmeleri gerekecek. Borca dayalı bir büyüme modeli değil, sağlıklı bir büyüme modeli üzerinde hemfikiriz, bu konuda hiç tereddüt yoktur." dedi.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, şunları kaydetti:
"Örneğin son 3 yılda diyelim ki 100 milyon dolar ortalama ihracat yaptıysa, belki 300 milyon dolara kadar, bunlar da kesin şekillenmedi, bu bir çalışma, belki 3 katı, 5 katı olur bir kata bağlayacağız. Büyük firmalara diyeceğiz ki 'Siz büyüksünüz, siz profesyonelsiniz, kur riski alıyorsanız o kur riskini yöneteceksiniz kendinizi hedgeleyeceksiniz yani finansal korumaya alacaksınız.' Ne kendini hedge etme kabiliyeti olan ne de ihracatçı olan küçük firmaların eşik değerlerini belirleyeceğiz. Özetle kur riskini orta ve uzun vadede çok daha güçlü bir şekilde yöneteceğiz. Zaten bu yönde iletişimini yaptık, bu yasal düzenleme 'torba yasa'da var. Bu yasal düzenleme sonrasında gerekli veriler oluşacak, o eşik değerler belirlenecek, ondan sonra uygulamaya konulacak."
"Kamu-özel iş birliği projelerinde bütçe ödemeleri artacak"
Kamu-özel iş birliği projelerinde bütçe ödemelerinin gelecek yıllarda artacağını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "2017'de Karayollarına 1 milyar 128, Sağlık Bakanlığına 728 milyon lira olmak üzere 1 milyar 856 milyon liralık ödenek söz konusu. 2018'de bu Karayolları için 3 milyar 600 milyon, Sağlık Bakanlığı için 2 milyar 600 milyon lira olmak üzere toplamda 6 milyar 200 milyon lira. Bunlar bütçelendi zaten. IMF'den teknik destekle kamu-özel iş birlikleri çerçevesinde yaptığımız bütün projelerin çok şeffaf şekilde, düzenli olarak küresel normlara uygun raporlanması konusunda Maliye Bakanlığımız çalışma yapıyor. Küresel normlar anlamında da bu konuda standartları koyduğu için IMF ile bir çalışmamız olacak."
"Niye bu kadar borçlanıyorsunuz?"
Şimşek, "vergi düzenlemelerinde geri adım atıldığı" yönündeki değerlendirmelere karşılık, "Bildiğimiz kadarıyla Kurumlar Vergisi'nin genele teşmil edilmesi 3 yıl geçici şekilde, diğer vazgeçtiğimiz vergileri önemli ölçüde telafi ediyor." açıklamasını yaptı.
Borçlanma konusunda atılan adımlara yönelik eleştiriler üzerine Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Niye bu kadar borçlanıyorsunuz, neye hazırlanıyorsunuz, seçim mi var? Hayır seçim yok. Neye hazırlanıyoruz? İki basit konu var. Birincisi; yılbaşından bu yana bütçe açığımız 31 milyar lira ama öngörülen açık bunun yaklaşık iki katı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu açığın finanse edilmesi lazım.
İkincisi; gelecek yılın ilk çeyreğinde 56 milyar liralık borç geri ödememiz var. Sistemimize yönelik bu kadar spekülatif saldırılar varken çok güçlü ve sağlam şekilde yılın ilk çeyreğine girmemiz lazım. Dolayısıyla nakit düzeyimizi ilk çeyreğe girerken yüksek tutacağız ve spekülatif anlamdaki bu tür saldırılara hazırlıklı olacağız. Özellikle faizlerin piyasa gereklerinin ötesinde artmamasını sağlamak üzere bir hazırlık var. Onun dışında hiçbir hazırlığımız yok; bu kadar basit ve net. İki husus var; bir tanesi yılın son 3-4 ayındaki bütçe açığının finansmanı, ikincisi de gelecek yılın ilk 3 ayındaki 56 milyar liraya varan borç geri ödememiz."
"Düşük gelirlilerin yüzde 51'i sistemde kaldı"
Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) "zorunlu hale getirilmesinin" söz konusu olmadığını vurgulayan Şimşek, DASK'ın zorunlu olmasına rağmen düzenli ödemenin çok düşük olduğunu, bunu düzenli hale getirmeye yönelik çalışma yaptıklarını ifade etti. Şimşek, BES'ten çıkış için seçenek bulunduğunu hatırlattı.
Düşük gelirlilerin BES'ten çıktığı eleştirilerinin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Şimşek, bu grubun yüzde 51'inin sistemde kaldığını bildirdi. Mehmet Şimşek, "Hedeflerimiz iddialıydı. Sistemde kalan 3,4 milyon ilave katılımcı var, son 9 ayda 1,4 milyar lira birikim bulunuyor. Bu ekonomimiz için, yatırımlar için, finansal piyasaların gelişmesi açısından son derece önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, faiz ödemelerine ilişkin eleştiriler üzerine, şunları kaydetti:
"Türkiye son 15 yılın milli gelire oran olarak en düşük faiz giderini yapıyor. Milli gelire oranla 2017'de faiz giderleri sadece yüzde 1,9 olacak. Gelecek sene 2,1'e yükseliyor yani 71,7 milyar lira. Geçen sene ortalama borçlanma faizimiz yüzde 10,1; bu sene ekim ayı itibarıyla yüzde 11,1. Bir puanlık bir artış söz konusu. Bunlar bir de nominal rakamlar. 2000'li yılların başında yüzde 30'a yakın reel faiz öderken son 8-10 yılın ortalaması yüzde 3'ün altında, yüzde 1,5-2 civarında bir reel faiz söz konusu."
"Kitle fonlaması bütçe dışı bir fon değil"
Şimşek, kitle fonlamasıyla ilgili, "Kitle fonlamasına ilişkin kaygıları dikkate alacağız. Biz bütçe dışı bir fon kurmuyoruz. Sadece teknoloji anlamında gelecek vadeden şirketlere kaynak aktaracak fonlara katkıda bulunmak amacındayız. Bütçe dışı bir fon kurma gibi bir çaba asla söz konusu olamaz."
"Cari açığın finansmanında kalite düştü"
Şimşek, cari açığın finansmanının kalitesinde geçen seneye göre bir miktar düşüş yaşandığını kaydederek, "Bunu son dönemde başımıza gelen felaketlerle ilişkilendiriyorum. İnşallah Türkiye hızlı bir şekilde normalleşiyor, en kötüyü geride bırakıyoruz." diye konuştu. İdeal durumun cari açığın daha kalıcı bir şekilde aşağı çekilmesi olduğunu anlatan Şimşek, "Bu konuda bir başarı var ama yüzde 4 oranında cari açık, hala yüksek bir cari açıktır. Bunun mutlaka ve mutlaka yüzde 3'ün altına indirilmesi, doğrudan yatırımların milli gelir içindeki payının en az yüzde 2 ve üzerine çıkarılması ideal bir durum olur." değerlendirmesinde bulundu.
KGF teminatlı krediler
Kredi Garanti Fonuna (KGF) ilişkin soruları da yanıtlayan Şimşek, 30 Eylül itibarıyla kefalet sistemi kapsamında kullanılan kredilerin yüzde 58'inin ilk kez, yüzde 28,5'inin ilave kullandırılan krediler olduğunu, teminatlandırılan kredilerin ise toplam kredilerin yüzde 4,7'sini oluşturduğunu aktardı. Sağlanan kredilerin yüzde 92,4'ünün işletme, yüzde 2,5'inin yatırım, yüzde 5'inin gayrinakdi kredilere tahsis edildiği bilgisini veren Şimşek, "Fakat bizim tahminimiz şu; proje kredileri daha teferruat istiyor, daha güçlü başvuru istiyor. Tahminim, KOBİ düzeyindeki bazı firmalar buna hazır değiller, bunu işletme kredisi olarak talep ediyorlar. Dolayısıyla ben burada ciddi bir sorun görmüyorum." ifadelerini kullandı.
İhracatçı firmalara verilenlerin toplam krediler içindeki payının yüzde 13 düzeyinde olduğunu da kaydeden Şimşek, şunları söyledi: "KGF'nin başlangıçta parametrelerini oldukça temkinli tuttuk. Sisteme yönelik ciddi bir şok vardı. Ülke bir darbe girişimi yaşamış, çok ciddi bir terör var. Biz, 'Sakin olun' dedik, 'Özellikle KOBİ'lere kefil olacağız' dedik. Çünkü KOBİ'ler bu ekonominin omurgasını oluşturuyor. Ne yaptık? 'Yüzde 7'ye kadar sizin (banka) ilk kayıplarınızı yani batıklarınızı karşılarız' dedik. Şu anda binde 0,7. Çünkü vatandaş devlet üzerinden bir imtiyaz kazandığı zaman ona çok özen gösteriyor. Ben inanıyorum ki bırakın yüzde 7'yi, sektör (bankacılık) ortalaması olan yüzde 3,1'e bile ulaşmayacak."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, şu anda kullanılmamış 50 milyar liralık kefalet imkanı bulunduğunu belirterek, bu yıl sonuna kadar muhtemelen 18 milyar liralık, gelecek sene de 50 milyar liralık geri ödeme olacağını ifade etti. Şimşek, "Biz bunları bundan sonra genel anlamda kullandırtmayacağız. O yüzden ben burada bir risk görmüyorum." dedi.