'Kazanın gerçek sorumlusu ortaya çıkacak'

Çalışma Bakanı Çelik, asansör kazasına ilişkin, kısa süre içinde yargının gerçek sorumluyu ve bağlantılı sorumluları ortaya çıkaracağını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BURSA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul'da 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasına ilişkin, "İnanıyorum ki kısa süre içinde yargı bunun gerçek sorumlusunu ve bağlantılı sorumlularını ortaya çıkaracaktır" dedi. 

Çelik, yaptığı açıklamada, Şişli'deki asansör kazasıyla ilgili soruşturmanın idari ve adli yönden sürdürüldüğünü söyledi. 

Konunun şu an yargıda olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bu, diğer kazalara göre çok daha spesifik alan olduğu için bunun tespitinin ve tevziyesinin zor olmayacağı, zaman almayacağı inancı içindeyim. Çünkü 4.5 metreye 2.5 metre yani 10 metrekaralik bir alanda meydana gelen bir kazadır" diye konuştu. 

"O 10 metrekarenin içinde kimin ihmali varsa bunu çıkarmak çok zor değil"

Çelik, kazanın neden meydana geldiğinin de yapılan soruşturmanın ardından belirleneceğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Ya bu asansör aşırı yük almıştır, ya bu asansörün durdurucusu yukarıda 32. katta yoktur, ya bu asansörün kumandası bozuktur,  ya bu asansörün operatörü işi bilmemektedir veya bu asansörün bakımı oda tarafından yapılmamıştır, ya da bu asansörün teknik sorumluları hiç kontrol etmemişlerdir. Yani 6-7 madde benim şu anda aklıma geldi. O 10 metrekarenin içinde kimin ihmali varsa bunu çıkarmak çok zor değil. İnanıyorum ki kısa süre içinde yargı bunun gerçek sorumlusunu ve bağlantılı sorumlularını ortaya çıkaracaktır." 

Bursa'da mühürlettiği inşaat 

Bakan Çelik, Bursa'da bir süre önce hasta ziyareti için gittiği hastanenin karşısında 7 katlı bir binanın dış cephesinde işçilerin güvenlik önlemi almadan çalıştığını gördüğünü bunun üzerine  hemen yetkililerden inşaatta inceleme yapmalarını istediğini hatırlattı.

İnşaat alanına giden müfettişlerin, incelemelerinin ardından güvenlik önlemi alınmadığını tespit ettikleri inşaatı mühürlediklerini anımsatan Çelik, "Tamamen tesadüfen denk geldiğim bir tabloydu. Orada işçi ha düştü, ha düşecek. Şimdi siz Allah korusun, müdahale edilmese büyük ihtimalle birkaç işçinin hayatını kaybetme ihtimalini gördüğünüz o tabloyu, bakan kapı kapı, il il, inşat inşat gezerek, 1 milyon 630 işletmeyi ziyaret ederek mi çözecek? Veya bin tane müfettiş sabah akşam Türkiye'yi dolaşarak bu şekilde güvenliği mi sağlayacağız?" ifadesini kullandı.

"Eğer biz iş kazalarının önlenmesini istiyorsak şunu açıkça ifade ediyorum, işyerlerindeki güvenli çalışma ortamının sürekliği konusunda bilinçli bir işverene ihtiyacımız var" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani teftiş geldi baktı, denetledi eksikleri giderdi veya eksik yoksa 'tamam' dedi. Bununla yetinen bir işveren anlayışıyla biz iş sağlığı güvenliğini sağlayamayız. Bunun sürekliliğini takip eden bir işverene ihtiyaç var. Bu güvenli ortam devam ediyor mu, etmiyor mu? Bunu sürekli olarak her gün, her saat zihninde yaşayan ve insanı önceleyen bir işveren anlayışı oturmadığı sürece istediğiniz cezaları getirin, istediğiniz kuralları getirin bunun için hiçbir şey değişmez. Aynı şekilde buna bağlı olarak işçi için de aynı şey geçerli. İşçi için de belirlenmiş kurallar var. Bugün bakıyorum bazı medyada bu olay çarpıtılıyor. İşveren bu şekilde kurallara bağlı bir şekilde iş güvenliği anlayışıyla işini üretirken, işçi de kendisinin üzerine düşen sorumlulukların bilincinde çalışmalı ve gerekli ekipmanlarla beraber çalışmasını sürdürmeli."

Çelik, mühürlenen inşaatta gördüğü işçide kemer ve baret olmadığını, bu işçinin yasanın ön gördüğü hiçbir ekipmanı kullanmadığına dikkati çekerek, bu şekilde bir çalışma ortamının olamayacağını ifade etti. 

 "Allah yazmışsa tabii ki olur ama bunun tedbiri nerede?"

İşçilerin bu şekilde bilinçsizce 10-15 katlı binanın tepesine çıktıklarını bildiren Çelik, şöyle konuştu:

"Ondan sonra kendisine sorduğunuz zaman, 'Allah yazmışsa kaza olur' diyor. Yani işçinin söylediği bu. Bu çok daha can sıkıcı bir durum tabii. Allah yazmışsa tabii ki olur ama bunun tedbiri nerede? 'Tedbir almayın, güvenlik önlemlerini almayın mı?' diyor Allah. Sen kendi üzerine düşen bütün önlemlerini alırsın ondan sonra meydana gelebilecek olan bir iş olursa buna kaza dersin. Hiçbir önlem almayacaksınız, 20 metre yukarı çıkacaksınız, ince bir boru üzerinde yürüyeceksiniz, sonra 'Allah yazdı' diyeceksiniz. Böyle bir anlayış, inanç itibariyle hiçbir yere konulabilecek bir anlayış değildir. Bunu işçi kardeşlerime de söylüyorum. Onun için tehlikeli bir işe sürükleniyorsanız, sizin çalışmama hakkınız var. Bunu dillendirin, bunu bize iletin. Alo 170 hattını koymuşuz. Patrona iletin. Eğer çalışma riskini görüyorsanız bize iletin. Her yerde birimlerimiz var, oraya iletin. Güvenlik ortamını nasıl sağlayacağız?  Güvenlik ortamını işveren işçi dayanışmasıyla sağlamak mümkündür. Bunun denetimi olacaktır. Denetimler çerçevesinde eksikler giderilecektir ama bu bilinç işçi ve işverende kuşatıcı bir noktaya gelmeyince insan sağlığı, insan hayatı birinci dereceye konmayınca, işe başlarken 'önce insan' denmeyince, bu anlayış kökleşmeyince, bu olumsuzlukların önüne geçmek zordur diye bir kez daha ifade edeyim." 

Bu konularda ilginizi çekebilir