'Memleketi satıyorsunuz' yaklaşımı 'şizofren'

Özelleştirme çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomi politikalarını savundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Özelleştirmeler karşı çıkanları eleştiren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Telekom'un özelleştirilmesi konusunda, ilk ihaleye çıkıldığında Türk Telekom özelleştirilseydi, belki Türkiye'nin toplam dış borcundan daha fazla bir gelir elde edileceğini ve Türkiye'nin bölgede, hatta Avrupa'da en büyük telekomünikasyon şirketlerinden birine sahip olacağını söyledi.

Şimşek, katıldığı bir televizyon programında, çeşitli konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hükümeti 2002'de devraldıklarını, o dönem milli gelirin 235 milyar dolar olduğunu hatırlatan Şimşek, küresel krize rağmen bu yıl sonu itibariyle Türkiye'de milli gelirin 700 milyar dolardan aşağı olmayacağını söyledi.

Türkiye Ekonomisi'nin çok daha büyük olabileceğini ama engellediklerini kaydeden Şimşek, 1990'lı yıllarda Türk Telekom'un özelleştirilmesinin tartışıldığını kaydetti. ''Türk Telekom özelleştirilsin'' denildiğini, Telekom'un ''25-40 milyar dolar arasında'' bir değer edeceğinin söylendiğini ancak ''yargının, özelleştiremezsin deyip konuyu kapattığını'' anlatan Şimşek, ''O gün Telekom özelleştirilseydi belki Türkiye'nin toplam dış borcundan daha fazla bir gelir elde edilecekti'' dedi.

Tüketicinin, ihracatçının bundan yararlanacağını anlatan Şimşek, ''Devlet büyük gelir kazanacaktı, kendi borçlarının tamamını ödeyecek kapasitede olurdu, belki Türkiye bölgede, hatta Avrupa'da en büyük telekomünikasyon şirketlerinden birine sahip olacaktı'' dedi.

Şeker fabrikalarının devri

Şeker fabrikalarının devrine ilişkin çalışmalara da değinen Şimşek, bu konuda ihaleye çıktıklarını, bir gruba 604 milyon dolara şeker fabrikasını satma noktasına geldiklerini ancak Danıştay'ın ''Şeker fabrikalarının tam kapasiteyle çalışmasını sağlayacak teminat alınmadığı'' gerekçesiyle ihalenin yürütmesini durduğunu anlattı.

Şeker fabrikaları tam kapasiteyle çalıştığında Türkiye'nin ihtiyacının 2 katı şeker üretileceğini, dünya fiyatlarının 3 katı olan bu şekerin ihraç da edilemeyeceğini belirten Şimşek, bu konuya hükümetin karar vereceğini, yargının işinin, konunun kanuna uygun olup olmadığına, ihale usullerinin, esaslarının doğru, şeffaf olup olmadığına bakmak olduğunu söyledi.

Şimşek, ''Burada hukuka, kanuna aykırı birşey yok. Burada fiili olarak mahkeme, yargı, kendisini milli iradenin yerine koyuyor'' dedi.

İETT'nin İstanbul'da körfezden bir gruba, metrekaresi 17 bin dolardan yaklaşık 1 miyar dolara arsa satışını da hatırlatan Şimşek, ''İstanbul kazanacaktı, İstanbul güzelleşecekti. Yok. Ama aynı yargı neredeyse iğne atsan yere düşmeyecek Mecidiyeköy'de Trump Tower'lerin dikilmesine birşey demedi'' görüşünü dile getirdi.

Şimşek, ''Türk Telekomu özel sektör mü işletsin? Kamu mu işletsin? Bunlar milli iradenin, hükümetlerin vereceği kararlardır. Yargının burada çok açık olmayan kamu yararı yoluyla bu işleri bloke etmesi çok yanlış'' dedi.

Eskiden ödemeyenler şimdi ödüyor

''Yeni dönemde özelleştirme anlamında ne tür adımlar atılacağı'' konusundaki soru üzerine Şimşek, enerji dağıtımı konusunda başarılı bir uygulamaya imza attıklarını, bu yıl sonu itibariyle bütün Türkiye'nin elektrik dağıtımının özel sektör tarafından yapılacağını ümit ettiğini söyledi.

Bunun devlet tarafından yapılmasının 73 milyona maliyet getirdiğini, birçok yörede belli kesimlerin, sulama birliklerinin, başkalarının elektriği alıp kullandığını parasını ödemediğini belirten Şimşek, ''eskiden ödemeyenlerin şimdi ödediğini'' anlattı.

''Özelleştirmenin yanlış birşey olmadığını, özelleştirmede ülkenin kazançlı çıktığını'', ancak ''yabancılar vs'' şeklinde eleştirildiğini kaydeden Şimşek, şöyle konuştu:

Özelleştirmeye 'şizofren' yaklaşımlar

''MHP'nin iktidar olduğu dönemde, hükümet Demirbank'ı HSBC'yi sattı. İlk banka satışlarından bir tanesi. 2001 krizinden sonra. Bunu eleştirmiyorum. Fakat, 'memleketi satıyorsunuz, memleket elden gidiyor' yaklaşımları tamamen şizofren bir yaklaşımdır. Aslı astarı olmayan bir şeydir.

Şunu karıştırıyorlar. Bir ülkede egemenlik hakkı ile mülkü kullanım hakkı farklı şeylerdir. Türkiye Cumhuriyeti bütün Türkiye'deki her karış üzerinde egemenlik hakkına sahiptir. Bu bir fabrika olabilir, villa olabilir, liman olabilir. Özelleştirme bunu değiştirmiyor. Kullanım hakkı kimde olduğu bence ikincildir.''

Özelleştirmenin Türkiye'nin yararına olduğunu, Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü kaydeden Şimşek, ''Özelleştirme yanlış olsaydı Türkiye ekonomisi bu kadar hızlı büyümezdi'' dedi.

Şimşek, 1990-2002 dönemine bakıldığında verimliliğin milli gelirdeki büyümeye katkısının onda bir olduğunu, son dönemde ise verimliliğin ekonomik büyümeye katkısının yüzde 40'lara ulaştığını kaydetti.

İsviçredeki paralar

Özelleştirmeden korkmanın anlamı olmadığını belirten Şimşek, küresel sermaye bir şirkete ortak olduğunda Türk vatandaşının çalıştığını, Türkiye'nin elektriğinin, suyunun, ulaşım aracının kullanıldığını, kiranın, verginin Türkiye'de kaldığını, bir tek karın dışarı çıkabileceğini anlattı. Şimşek, ''Yerlisi de, yabancısı da zaten zamanında, şu İsviçre'deki paralar nereden geliyor zannediyorsunuz? Yerlilerin yurt dışına çıkardıkları para'' dedi.

Mali Kural

''Mali kuralın 2010 bütçesine uygulanamaması nedeniyle uluslararası camiada Türkiye'ye yönelik algıda bozulma oldu mu?'' sorusu üzerine Şimşek, mali kuralın çok önemli bir reform, uzun vadede mali disiplini daha köklü şekilde yerleştirmek için önemli bir araç olduğunu vurguladı.

Uygulamanın çok önemli olduğuna işaret eden Şimşek, kural konulup reformlar yapılmazsa o kuralın uygulanabilir olmaktan çıkacağını, kural konulup uygulamada zafiyet gösterilirse kuralın kredibilitesinin gideceğini kaydetti.

Türkiye'de en büyük sorunlardan biri maliye açısından vergi tabanının çok dar olması, çok az kesimden vergi alınması olduğunu kaydeden Şimşek, vergi tabanının genişletilmesi, kayıt dışının azaltılması gerektiğini söyledi. Vergileri tabana yaymanın, herkesten makul düzeyde vergi almanın önemine işaret eden Şimşek, bunları yapmadan en iyi kural dahi getirilse o kuralın uygulanabilirliği konusunda sorun çıkacağını söyledi.

Şimşek, uluslararası yatırımcıların kural olsa da uygulamaya bakacaklarını ifade etti.

Bütçe açığı küçüldü

İlk 7 ayda bütçe performansına değinen Şimşek, ''Geçen seneye göre bütçe açığımız yüzde 42 aşağıda. Gelirlerimiz güçlü bir şekilde devam ediyor. Giderlerimiz aşağı yukarı enflasyona paralel gidiyor. Faiz dışı giderlerden bahsediyorum. Dolayısıyla ortada şu an itibariyle bütçe disiplininden bir kopma söz konusu değil. Bütçe disiplini devam ediyor. Orta vadeli mali planda açıkladığımız hedeflere doğru gidiyoruz.'' diye konuştu.

Şimşek, mali kural daha sonra uygulamaya konulsa da, mali kural ve mali planla uyumlu çerçevede yollarına devam ettiklerini, kalıcı bir fikir değişikliği olmayacağını söyledi.

Kamuda aynı işe farklı ücretlere ilişkin soru üzerine bu konuda gereken hassasiyet içinde olduklarını, 2008'de yaptıkları düzenleme ile ek ödeme almayanlara imkan getirdiklerini söyledi. Şimşek, imkanlar çerçevesinde düzenleme yapmak gerektiğini, imkanlar çerçevesinde o dengesizlikleri gidermek istediklerini, bu konuda adım attıklarını sözlerine ekledi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir