2010'nun ikinci yarısı zor
Atılım MURAT
Küresel piyasalardaki olumsuz hava sürüyor. Kore'deki gelişmelerin bu haftaki satışlar üzerinde çok etkili olduğu söyleniyor. Öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu yorumları yapanlar, üç hafta önceki sert satışları da tombul parmağa bağlıyorlardı. Yaşanan satışın gerçek nedeni Kuzey Kore olsaydı, Japon Yen'i güçlenmez, aksine zayıflardı. Risk iştahını azaltan nedenler, genel olarak Avrupa ve ABD kaynaklıdır. İspanya'nın geçen hafta sonu sorunlu bir bankayı kapatması, Avrupa bankacılık sektörü ile ilgili endişeleri iyice artırdı. Bankalar arası piyasadaki faizler son ayların en yüksek seviyelerine çıktı. Faizlerin son birkaç ayda iki kat yükselmesi, para piyasalarındaki gerilimin arttığını gösteriyor. ABD Senatosu'nda kabul edilen finansal reform paketi de ABD borsalarında tedirginlik yaratıyor. Henüz taslak aşamasında olan paketin uzlaşma komisyonunda değişikliklere uğraması beklenebilir. Yine de, paketin ciddi düzenlemeler getireceğini düşünmüyorum. Finans piyasalarının en büyük problemlerden birisi olan tezgah üstü piyasalarda (organize olmayan) alınıp satılan finansal araçlarla ilgili somut bir regülasyon pakette yok. Sürekli olarak vurguluyorum; Bush gider Obama gelir, ancak Wall Street bankalarının gücü azalmaz. Hükümet ile finans sektörü arasında girift ilişkiler var. Kasım ayında ABD'de ara seçimler olduğu için, senatörler seçmenlere hoş görünmek istiyorlar. Görünen o ki; finans sisteminde orman kapitalizmi adını verdiğim düzen devam edecek.
2008 yılının sonlarında yaşanan panik ortamında, ABD Dolar'ı hızla değer kazanmıştı. Bugünkü şartlar ile o dönemin şartları oldukça farklı. Dolar, 2008'de 'güvenli liman' olarak görüldüğü için yükselmişti. Bugün ABD ekonomisinin diğerlerinden daha hızlı toparlanması Dolar'a olan güveni artırıyor. 2010'un ikinci yarısında ABD ekonomisinde bir yavaşlama beklesem de, temel göstergeler EUR/USD kurunda daha aşağıları işaret ediyor. EUR/USD paritesinde geçen hafta görülen 1.2130 seviyesinin günleri sayılı olabilir. Avrupa Merkez Bankası'nın(AMB) likidite musluklarını açması Euro'yu iyice zayıflattı. Fed çıkış stratejisinin sinyallerini verirken, AMB yoğun tahvil alımları yapıyor. İlginç gelebilir, fakat Euro'daki düşüşün hızını kesmek isteyen AMB'nin önümüzdeki dönemde piyasaya müdahale edebileceğini düşünüyorum.
Bazı uzmanlar, bu yıl EUR/USD paritesinde 0.85'in, USD/TL'de 1.150'nin görülebileceğini belirtiyorlar. Bu yorumları fazla iddialı buluyorum. Tarihte hangi döneme bakarsanız bakın, Dolar'da agresif yükselişler yaşandığı zaman piyasadaki risk iştahın hızla azaldığını görürsünüz. Böyle dönemlerde riskli paralardan çıkış yaşanır. Hem EUR/USD'da 0.85'i, hem de USD/TL'de 1.150'yi beklemek mantıklı değil. 2010 senesinde USD/TL'de 1.150 seviyesini göreceğimizi düşünmüyorum.
Tahmin yaparken Fed'i de işin içine katmak gerekiyor. Fed, 22 Haziran'da yapacağı toplantıdan sonra yayımlayacağı bildiride 'uzun süre düşük faiz' ifadesini değiştirmeyebilir. Fed'in likidite musluklarını bir süre daha açık bırakması, yaşanan satış baskısını azaltabilir(ne kadar fazla likidite, o kadar çok balon). Ağustos sonrasına bakarsak; ekim ayında yapılacak Brezilya genel seçimleri ve kasım ayındaki ABD ara seçimleri öncesinde yatırımcılar riskli varlıklara girmekten kaçınabilirler. Çin'in ekim-kasım dönemine kadar yeni faiz artırımlarına gitme olasılığının yüksek olduğunu da eklersek, 2010'nun ikinci yarısının piyasalar açısından zor geçeceğini söyleyebiliriz.