Ağırnas 'himaye' edilsin!
KAYSERİ'DEN / Mahmut SABAH
Tarihi yapılar insanlığın ortak malıdır. Tüm insanların bu yapılarda hakkı vardır. Korunmaları gerekir. Dahası, sanat değeri vardır. Ekonomik değere sahiptir; korunmaları kamunun yararınadır. Yani, korunup saklanmaları kaçınılmazdır. Oysa, üzerine titrenmesi gereken kültür mirasımızın anıtsal simgesi bu yapılar, korunmak bir yana, acımasız bir duyarsızlığın hoyrat savurganlığı önünde savrulup gider.
Ağırnas, kültür mirasımızın taşı toprağı tarih kokan en alımlı örneklerinden biri. Üstelik, tarihi dokusuna kokusu sinmiş Mimar Sinan gibi bir dahiyi, dünya mimari sanatına armağan etme onuruna ermiş bir belde… İlginçtir; avuç içi kadar o ufacık coğrafyada bile, tarihi dokuyu koruyup saklayamamışız bir türlü.
9 Nisanlarda Sinan törenlerle anılır. Ağırnas'ta, Kayseri'de, İstanbul'da, Edirne'de törenler düzenlenir Sinan'ı anmak için. Ne var ki; taş yapı sanatının doruklarında gezinen o evrensel kişiliğin, hiç de şanına yaraşmayan türdendir bu törenler.
Koca Sinan'ın, bir yaşam boyu inşaa ettiği sayısız yapıdan bugün sadece üçte biri ayakta. Eserlerinden çoğu ya yıkılarak ortadan kaldırılmış, ya da horlanarak bir kenara itilmiş. Ona hep, milli kültürümüzün onursal anıtlarından biri gözüyle bakmışız; ama ne kendisine, ne de eserlerine gereği gibi sahip çıkabilmenin hazzına varabilmişiz.
Prof. Dr. Afet İnan, Mimar Sinan hayranı bir bilim insanımızdı. Hayatta iken sık sık Kayseri'ye gelir, özellikle Ağırnas'ı ziyaret eder; Sinan'a sahip çıkılmadığından yakınarak, Kayseri'ye serzenişte bulunurdu. Rahmetli İnan'ın bir sohbetimiz sırasında söylediği şu sözler hala kulaklarımda:
"Kayseri'nin bir gün Mimar Sinan'a gerçek manada sahip çıkacağına inanıyorum Her Kayserili ona sahiplenmeyi bir görev bilmeli ve bununla onur duymalıdır."
Ve… Sonunda, Prof. İnan'ın "inanıyorum… bir gün…" diye sözünü ettiği "onur" duyulası günlerin ilkini geçen 9 Nisan'da gördü Kayseri. Mimar Sinan'ı, ölümünün 423'üncü yılında ilk defa bir cumhurbaşkanının da katıldığı uluslararası düzeydeki bir etkinlikle andı.
Prof. Dr. Metin Sözen, Türkiye sevdalısı bir akademisyen. Kültür mirasından söz edildiğinde gözlerinin içi parlıyor. ÇEKÜL Vakfı Başkanı sıfatıyla katıldığı Sinan'ı anma törenlerinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Ağırnas'ın koruma altına alınması önerisinde bulunarak, "Sinan cumhurbaşkanlarımızın himayesinde anılmalı, Ağırnas yine o makamın himayesi altında olmalıdır." demiş. Umarım, bu masum öneri, çabuk kabul görür.
Sinan'ı hissetmek, Sinan'ı anlamak, Sinan'ı yaşamak gerek… Tıpkı, sayın Sözen gibi.
Biline ki, "Sinan çağı" sadece Türk mimari sanatının değil, Türk uygarlıklarının da altın çağıdır. Yeni altın çağlara ulaşmanın yolu ise kültürel mirasın değerini bilmekten ve de Mimar Sinan'lara sahip çıkmaktan geçmektedir.