Altı şüphelinin davası birleştirildi

Cem Garipoğlu'nun anne ve babasının da bulunduğu altı sanığın davası birleştirildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin yargılanan Cem Garipoğlu ile

Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin yargılanan Cem Garipoğlu ile diğer altı şüpheli hakkında açılan davaların birleştirilmesini kararlaştırdı.

Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Cem Garipoğlu'nun savunmasını tamamladığı ilk duruşmanın sonunda, bu dava dosyasının, Garipoğlu'nun anne ve babasının da aralarında bulunduğu altı sanık hakkında Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava dosyasıyla hukuki ve fiili bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verdi.

Bu karar ile Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili dava, bundan sonra Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.

Cem Garipoğlu'nun savunması

Duruşmada savunmasını yapan Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut ile olaydan yaklaşık bir yıl önce tanıştıklarını ve daha sonra sevgili olduklarını anlattı. Karabulut ile 27 Şubat 2009 tarihinde buluştuklarını ve Bahçeşehir'deki eve gittiklerini belirten Garipoğlu, mutfakta bir şeyler atıştırdıklarını söyledi.

Garipoğlu, sebebini bilmediği bir şekilde Karabulut ile tartıştıklarını, Karabulut'un kendisine "Sen ne biçim erkeksin" diye hakaret ettiğini ancak daha sonra barıştıklarını belirtti. Karabulut ile en son 3 Mart 2009 tarihinde Bahçeşehir'deki eve gittiklerini anlatan Garipoğlu, "Evde kimsenin olmadığını biliyordum. Şu an için eve giriş saatimizi hatırlamıyorum. Genellikle kız arkadaşımı eve getirirken arka taraftaki kapıdan içeri giriyorduk" dedi.

Garipoğlu, bir şeyler yemek için mutfağa girdiklerini, bir süre sonra da Münevver Karabulut'un lavaboya gittiğini anlattı. Bu sırada, Karabulut'un cep telefonunun 'mesajlar' bölümünü kontrol ettiğini ve burada 'sevgilim', 'canım' gibi sözler içeren bir mesaj gördüğünü aktaran Garipoğlu, Karabulut'a bu mesajların ne olduğunu sorduğunu ifade etti.

Münevver Karabulut'un, bu soruya karşılık umursamaz bir tavır takınmasına sinirlendiğini ve tartıştıklarını söyleyen Garipoğlu, "Münevver'i çok sevdiğim için deliye döndüm. Cinnet mi getirdim ne oldu bilmiyorum ama kendimi kaybetmiştim. Kendime geldiğimde Münevver'in yerde ölü vaziyette olduğunu gördüm. Münevver'i bu durumda gördüğümde kesin benim ona vurduğumu anladım. Zira evde başka kimse yoktu. Ancak ne şekilde neyle vurduğumu anlamaya çalışıyordum ve daha önce belirttiğim gibi cinnet getirdiğim sırada veya kendimi kaybettiğim sırada masanın üzerindeki bir bıçağı alarak Münevver'in hatırlamadığım vücudundaki bir bölgeye vurduğumu ve bu sebeple Münevver'in ölmüş olduğunu anladım. Kaç bıçak darbesi vurduğumu da hatırlamıyordum. Münevver'in cansız bedenini gördüğümde kendimi öldürmek istedim ancak yapamadım" dedi.

Daha sonra cesetten kurtulmaya çalıştığını ifade eden Cem Garipoğlu, "Evimizin hatırlamadığım bir yerinden bir bavul aldım. Münevver'in cesedini o bavula sığdırmaya çalıştım, sığmadı. Evden korku veya telaşla dışarı çıktım. Sanırım koşarak nalbura gittim ve bir testere satın aldım. Sanırım koşarak tekrar eve geldim. Nasıl yapabildim anlayamıyorum ama önce Münevver Karabulut'un başını kestim. Münevver'in cesedini bavula koydum, başını da bir gitar kutusuna koydum. Korsan tabir edilen bir taksiyi cep telefonum ile  çağırdım. Bu arada evde bulunan Münevver'e ait akmış kanları kirli çamaşır sepetindeki çamaşırlar ile silmeye çalıştım. Kaba bir temizlik yaptım. Kan izleri kaldı mı şu an hatırlamıyorum. Kalmamıştır, diye düşünüyorum" dedi.

Cem Garipoğlu: Pişmanım

Cem Garipoğlu, pişman olduğunu, böyle bir suçu işlemek istemediğini belirterek, ''Keşke Münevver'in yerine ben ölseydim. Keşke Münevver'i geri getirmenin bir yolu olsaydı. Münevver'in ailesi için çok üzgünüm çünkü kızları öldü. Kendi ailem için de çok üzgünüm, çünkü oğulları katil oldu'' dedi.

Gitar kutusu ve bavulu alarak, villanın ön kapısından çıktığını ve telefonla çağırdığı korsan taksiye bindiğini belirten Garipoğlu, "Takside ne şekilde davrandığımı hatırlamıyorum. İstanbul'u da pek bilmem. Dedemin evine yakın bir yeri tarif ederek taksiciyi yönlendirdim. Dedemin bulunduğu semte gitmemin en önemli sebebi, İstanbul'u fazla bilmememdir. Dedemin evinin yakınlarındaki çöp konteynerinin yakınına geldim. Taksiden indim, bagajdaki gitar kutusu ve bavulu tek başıma indirdim. Cesedin bulunduğu bavul ve gitar kutusunu, çöp konteynerinin içine attım. Bu arada beni gören oldu mu bilmiyorum" dedi.

Eve döndüğünde ise annesi, kız kardeşi ve kız kardeşine kurs veren öğretmeni evde bulunduğunu belirten Garipoğlu, annesinin kendisine çamaşırlıktaki izlerin ne olduğunu ve kusup kusmadığını sorduğunu ifade etti.

Garipoğlu, şunları anlattı:

"Babama dışarı çıkmak istediğimi söyledim. Birlikte dışarı çıktık. Babam hatırlayamadığım bir araç ile beni şirketinin Beylikdüzü'nde bulunan lojmanlarının olduğu binaya götürdü. Yanımızda şoför veya başka kimse yoktu. Babam, bu arada ısrarla olayı öğrenmek için sorular soruyordu. Babama, eve Münevver isimli kız arkadaşımın geldiğini, içki içtiğimizi, içki içtikten sonra Münevver'in alkolden dolayı başının döndüğünü ve benim de Münevver'i kazayla ittiğim sırada başının, komodinin sivri olan kenarına değdiğini, baygınlık geçirdiğini söyledim. Kanın bu şekilde eve bulaştığını, daha sonra taksiyle Münevver'i eve yolladığımı belirttim. Babam çok soru sorduğu için bu şekilde gerçeği gizleyerek anlattım"

Cem Garipoğlu, "Keşke Münevver'i geri getirmenin bir yolu olsaydı. Münevver'in ailesi için çok üzgünüm. Çünkü kızları öldü. Kendi ailem için de çok üzgünüm çünkü oğulları katil oldu" dedi.

Zanlı Garipoğlu, savunmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Talip Armağan'ın suçu tek başına işleyip işlemediği yönündeki sorusu üzerine, "Bu suçu tek başıma işledim" dedi.

Mahkeme heyeti, sanık Cem Garipoğlu hakkındaki "kasten nitelikli insan öldürmek" suçuna ilişkin davanın, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, Mehmet Nida Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu diğer sanıkların yargılandığı dava ile birleştirilmesine karar verdi.

Sanık Garipoğlu'nun, tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, mahkemelerinde görülen dava dosyasının 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.

Bu arada, Cem Garipoğlu'nun üzerine duruşma salonunda şırınga ile içeriği belli olmayan bir sıvı püskürttükten sonra gözaltına alınan İbrahim Enver Karabulut, savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.

Bu konularda ilginizi çekebilir