Amerikan gazetelerinin çöküşü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Garbis Kesisoğlu

[email protected]

 

Amerika'da küresel ekonomik krizden etkilenen sektörlerin başında, basın sanayii bulunuyor.

Kuruldukları günden beri, bu gibi bir krizle karşılaşmayan Amerikan gazetelerinin çökmelerinin nedenlerini incelemeden önce, bugünkü duruma bakmakta yarar var.

Büyük gruplardan "Tribune Company" (Los Angeles Times, Chicago Tribune, Orlando Sentinel, Ft. Lauderdale Sun Sentinel) geçtiğimiz aralık ayında iflasını bildirdi. Bir zamanlar 1200 kişilik yazıişleri ve muhabir kadrolarına sahip, "Los Angeles Times" bugün 450 kişi ile aynı işi yapmaya çalışıyor.

Meşhur "Knight-Ridder" grubu 114 yıl sonra, 2005'te tarihe karıştı... Grubun gazetelerini satın alan "Mc Clatchy" grubu da devamlı zararda... "Miami Herald"i

satışa çıkarmasına rağmen, alıcı bulamıyor. Grubun ilan gelirlerinde yüzde 21 oranında rekor düşüş kaydedildi.

Amerikan basının en "güvenilir" gazetesi sayılan "The New York Times" 2008'de 58 milyon dolar zarar etti. 2008'in son üç aylık döneminde, ilan gelirleri yüzde 17.6

azaldı. Kredi borçları nedeniyle, yapımı yeni bitmiş merkez binasının önemli bir bölümü satıldı. Meksikalı milyarder yatırımcı Carlos Selim ortak alınıp, yüzde 14

faizle kredi temin edilerek, şimdilik iflasın eşiğinden dönüldü.

Connecticut eyaletindeki "Journal Register" grubu da, geçtiğimiz hafta iflasını bildirmek mecburiyetinde kaldı. Daha önce de Minnesota eyaletinde, "Minneapolis

Star Tribune" çaresiz aynı yola başvurmuştu.

Amerika'nın en büyük gazete grubu "Gannett" in (USA Today ve 85 mahalli gazete) hisseleri yüzde 90'ın üzerinde değer kaybetti. "USA Today"in ilan gelirleri de yüzde

23 oranında azalma gösterdi. Gelirinin yarısından fazlasını reklamlardan temin eden, iki milyon tirajlı gazetede, masraflar kısıldı, tensikata başlandı ve ilaveler birleştirildi.

Gannett'in büyük mahalli gazetelerinden "Detroit Free Press", otomobil sanayiindeki büyük kriz nedeniyle, haftanın dört günü, evlere dağıtımı durdurdu. Grubun diğer

bir gazetesi, Arizona'daki "Tucson Citizen"e alıcı bulunamazsa, kapatma yoluna gidilecek.

Kaliforniya'dan Minnesota'ya kadar 50 gazetenin sahibi, Dean Singleton'un "Media News" grubu, bu yıl Amerikan Gazete Sahipleri Birliği "NAA"ye üyelik aidatlarını

ödeyemeyeceğini bildirdi. "Copley" (San Diego) ve "Lee" (Iowa ) grupları da aynı yolu seçerek, üyelikten çekildiler.

Medya imparatoru Rupert Murdoch'un "News Corporation" grubunun durumu da hiç parlak değil... Avustralya asilli, Amerikan vatandaşı Murdoch, yarım asırlık meslek

hayatının en çetin imtihanını vermeye hazırlanıyor. Grubun şu andaki zararı 7 milyar dolar civarında...

Murdoch Aralık 2007'de "The Wall Street Journal" için 5 milyar 700 milyon dolar ödediğinde, finans çevreleri ödenen miktarın çok yüksek olduğunu vurgulamışlardı.

Gazetelere karşı özel bir zaafı bulunan Murdoch, reklam gelirlerinin yüzde 10 civarında düşmesi üzerine, iyimserliğini muhafaza ederek "Otomobil reklamlarının

olmaması bizi öldürüyor. Günlük gazetelerden vazgeçme niyetinde değilim. Diğerlerinin kapanmasıyla, piyasada rekabet azalacak ve krizin sonunda biz daha güçlü olarak

ortaya çıkacağız" şeklinde iddialı bir beyanda bulundu.

"The Wall Street Journal " dahil gazetelerin tümünde, işten çıkarılmalar devam ediyor.

Gazetelerin bir kısmi dış bürolarla, Washington merkez bürolarını kapatma yoluna gidiyor. Bazı gazeteler de Associated Press ajansının kapısını çalarak, abone

bedellerine indirim yapılmasını talep ediyor.

Aralarında "The Daily News"in da bulunduğu, New York ve New Jersey eyaletlerindeki 5 büyük gazete bir konsorsiyum kurarak, haber ve fotoğrafları müştereken kullanma

kararı aldılar.

Çöküşün nedenleri

Yılda 40 milyar dolar ciro yapan Amerikan gazete sanayii, kağıt tasarrufu ile ilgili tüm

tedbirleri zamanında almasına rağmen, bu krize hazırlıksız yakalandı...

Kriz rüzgarlarının kasırgaya dönmesi ve Amerikan ekonomisinin 2008'in son üç ayında çökmesi, basını çok etkiledi.

Amerikan gazeteleri son 20 yıl içinde "okuyucu " faktörünü önemsemedi.

Okuyucusu azalan bir gazete, reklam verenler için cazip değildir. Gazete sanayiini ayakta tutan okuyuculardır.

Gazete editörleri yıllardan beri "kendi seçtikleri haberlerle" gündem yaratmaya çalıştılar. Piyasaya çıkarttıkları gazetedeki haberlerin herkesi aynı ölçüde

ilgilendirdiğini zannederek, ısrarla işlerine devam ettiler.

1970'te başlayan kablolu ve uydu kanalları okuyuculara yeni ufuklar açtı. Okuyucu ve izleyici, artık bu kanallardan ilgilendiği konularda, bilgi edinmeye başladı.

1990'lardan itibaren internetin gelişmesi ise, yeni bir çığır açtı.

Bugünün okuyucu ve izleyicisi, dünyadaki 175 milyonu aşkın aktif web sitesinden arzu ettiği her konuda bilgi alabiliyor. Buna son zamanlarda çok popüler olan ve milyonlarca videonun toplandığı "You Tube" sosyal medya platformunu da ilave etmek gerekir.

Huffington Post, Politico, Facebook gibi siteler, son Amerikan başkanlık seçimlerinde, Obama'nın kazanmasında büyük rol oynadılar. Özellikle gençler, seçim kampanyası süresince, gazeteler yerine, bu gibi sitelerden haber almayı tercih etti.

Gazete editörleri son on yıl içinde, milyonlarca okuyucu, izleyici ve tüketicinin internette neleri takip ettiklerini inceleme zahmetine katlanmadılar. Sadece gazetenin

muhtevasını, küçük değişikliklerle, web sitelerine aktarmayı kafi gördüler. Gazetelerin web sitelerini yönetenler, yazı işlerinden kopuk, üvey evlat muamelesi gördüler.

İnterneti "tüketiciler" cazip hale getirdi. Medya devleri milyonlarca tüketicinin interneti neden kullandıklarını anlamakta çok geç kaldılar. Okuyucu "geleneksel"

gazetesinde göremediklerini, artık internetten takip etmeye başlamıştı...

Editörler ise ısrarla, okuyucuların okuma alışkanlığını, yazılı basın yerine, internete aktarmalarını, web sitelerindeki haberlerin sıkça tazelenmesine, bağladılar...

Halbuki bugün en çok ziyaret edilen siteler, Google, Yahoo, You Tube olup, gazete siteleri ancak alt sıralarda yer bulabiliyor.

İnternetteki büyük sitelerin, gazetelere nazaran daha popüler olmalarının nedeni, okuyucuların gazetelerde bulamadıklarını, kolaylıkla bulabilmeleri oldu. bugün

süpermarkete giren bir tüketici, 40 bin çeşit mal arasından, kendi istediklerini seçip almaktadır. Aynı malları torbalarına koyan iki kişiye bile rastlamak mümkün

değil.

Okuyucuların tercihleri değişti, fakat gazeteler buna adapte olamadı. bugün hava raporları, büyük felaketler ve bazı siyasi haberlerin dışındaki konularla, "herkes"

ilgilenmiyor.

Bilgi çağına uyum sağlayamayan editörler ise, hâlâ okuyuculara aynı haberleri

okutma çabalarını sürdürerek, çöküşü hızlandırmış oluyorlar.

Dünyamızda haber kaynakları her geçen gün artmakta, on binlerce "blog"cu internet kanalıyla, haber ve yorumlarını piyasaya sunuyor. Bir dizüstü bilgisayara

sahip olan herkes, yayıncı olma imkanına sahip.

Haber kaynakları arasında "vatandaş gazeteciliğini" de unutmamak gerekir.

Son yıllarda sayıları gittikçe artan tematik dergiler de, okuyucuların değişik bilgileri edinmelerine yardımcı oldular.

Sayısal teknolojinin hakim olduğu bilgi çağında, okuyucu, izleyici artık "pasif" değil, medyanın bir parçası olarak, "katılımcı" olmak istiyor.

Gazetelerle reklam verenler arasındaki, reklam ajansları duvarlarının da artık yıkılması gerekiyor. Gazetelerin reklam verenlerle daha sıkı bir

diyalog kurarak, onlara nasıl yardımcı olabileceklerini araştırmaları gerekiyor.

Geleneksel reklam ajansları, komisyonlarına bir halel gelmemesi için, yıllardan beri kendi ölçülerine göre, reklam verenleri yönlendirmekte ve bugünün tüketicisini anlamakta zorlanmaktalar...

Okuyucu ve izleyicilerin bilgilenmek arzusuna, şimdilik web siteleri cevap verebiliyor. bugün her okuyucu, izleyici veya tüketici, dünyadaki bir milyar 400 milyon insan gibi, herhangi bir "bedel" ödemeden tüm haber kaynaklarına ulaşma lüksüne sahip.

Editörlerin ve gazete sahiplerinin bu konulara ciddiyetle eğilmesi ve okuyucunun neyi okuyacağının kararını biz ve köşe yazarlarımız verir, zihniyetinden kurtulmaları gerekir.

İyi gazetecilik okuyuculara en iyi hizmeti verip, onları memnun etmektir.

Editörlerin artık okuyucuların medyadaki rollerinin değiştiğini kabul etmeleri ve katılımcılığa "açık" olmaları gerekiyor.