”Başbakan, Akman ve Karaman'ı milletvekili yaparsa şaşmam”
CHP Grup Başkanvekili Anadol, Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Zahid Akman'ın istifa edeceğine inanmadığını belirtti
ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman'ın istifa edeceğine inanmadığını ifade ederek, "Hatta Başbakan, sırları ifşa etmesin diye, dokunulmazlık zırhı vermek için Akman ve Zekeriya Karaman'ı milletvekili yaparsa hiç şaşmam" dedi.
Anadol, gazetecilerle TBMM'de yaptığı sohbet toplantısında, siyasetin, haftaya gergin gireceğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "bozuk psikolojisiyle" cumartesi ve pazar günü il kongrelerinde, siyaseti gerginleştirmek için elinden geleni yaptığını belirten Anadol, "Belki iradesi dışında bunu yapıyor, psikolojisinin bozuk olduğunu sanıyorum. Ama onun kişisel ruh hali bizi ilgilendirmez; kendisiyle doktoru arasında bir ilişkidir" dedi.
"Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma" başlıklı Anayasanın 90. maddesini okuyan Anadol, yapılan andlaşmaların, TBMM'nin onayına sunulduğuna işaret etti.
Anadol, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi ihalesini İsrailli şirketlerin alıp almayacağı tartışmalarının yaşandığını kaydederek, Erdoğan'ın, "İsrail ile imzalanan andlaşmalarda, sizin de imzanız var" diyerek, isim vermeden, muhalefet partilerine seslendiğini belirtti. Anadol, Erdoğan'ın, "devlet adamı pozunda, 90. maddeden habersiz" bir şekilde, "gizli olduğu için açıklamıyorum" dediğini ifade ederek, Erdoğan'ı, bugüne kadar yapılan gizli andlaşmaları açıklamaya çağırdı. Anadol, Başbakan'ın, "dürüstse ve sözlerinin arkasındaysa" kimlerin İsrail ile gizli andlaşma yaptığını, millete açıklamasını istedi.
Anayasada gizli andlaşmanın bulunmadığını ve suç olduğunu dile getiren Anadol, Türkiye'nin gizli andlaşmalardan çok çektiğini, Birinci Dünya Savaşına, bu andlaşmalar nedeniyle girdiğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Anadol, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini öngören yasayı, Meclise iade etmesini istedi.
"Ak demekle, ak olunmaz"
Anadol, "işsizliğin diz boyu, pahalılığın ateşten gömlek gibi vatandaşları yaktığı" bir ortamda, Erdoğan'ın bunları gündemden düşürmek için "Biz AK Parti'yiz, AKP diyenler terbiyesizdir" diyerek, yeni bir gündem maddesi yaratmak istediğini öne sürdü.
"Ak" demekle bir partinin ak olamayacağını kaydeden Anadol, dokunulmazlıkların kaldırılması halinde, bundan sonra "AKP" demeyeceğine dair söz verdi.
"Ama kaldırmazsanız, bundan sonra AKP de demeyeceğim, siz Adaletten Kaçanların Partisisiniz. Haklarındaki iddianameler; kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma... Dokunulmazlıkları kaldırmazsanız ve dokunulmazlığın arkasına saklanırsanız, 'Biz AK Parti'yiz' diyerek ne kadar bağırıp çağırırsanız, halk sizi Adaletten Kaçanlar Partisi olarak addedecektir. Ben de öyle söyleyeceğim" diyen Anadol, üzerinde "Adaletten Kaçanlar" yazılı ve bazı AK Parti'li milletvekillerinin fotoğrafının yer aldığı döviz gösterdi. Anadol, bu milletvekillerinin, geçen dönem haklarında iddianameler bulunduğunu söyledi.
"Akman makamına uğramıyormuş, belki delilleri karartıyor"
"Milletvekillerinin dokunulmazlığı da, onların arkasına saklanmak da yetmiyor. Adaletten kaçırmak istedikleri kişilere, özel yasa çıkararak dokunulmazlık sağladılar" görüşünü savunan CHP'li Anadol, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan biri Zahid Akman. Akman'ın yargılanabilmesi ancak başbakanın izin vermesine bağlı. Her bakan, 'istifa etmesini söylemiştim' gibi, garip bir tavır içinde, Akman'ın istifasının gerektiğini ama ellerinden bir şey gelmediğini ifade etmek istiyorlar. Ama Akman, Başbakan'ın arkasında bulunmasının verdiği rahatlıkla, belki 10 günden beri makamına uğramıyormuş, belki delilleri karartıyor, belki başka iş yapıyor, ne yaptığını bilmiyoruz.
Dokunulmazlığı kaldırın Anayasa değişikliği yapalım dediğimizde, bürokratların da dokunulmazlığını gerekçe gösteriyorlar. Bunların döneminde kanun çıkararak kaç kişiye dokunulmazlık verildi, kaç bürokrat hakkında savcılar soruşturma açıp, iktidar soruşturma izni vermedi? Samimiyet aramak boşuna. Akman'ın istifa edeceğine inanmıyorum. Hatta, sırları ifşa etmesin diye, ona dokunulmazlık zırhı vermek için Zekeriya Karaman ile beraber Erdoğan, onları milletvekili yaparsa hiç şaşmam."
"Seni Türkçe dersinden geçiren hocaya ne demeli"
Anadol, düzenlediği basınla sohbet toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'ye yönelik açıklamalarına yanıt verdi.
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın, Denizli'de bir tarikatın hayır yemeğine makam otomobiliyle katıldığı, Vali ve Belediye Başkanı'nın da eşlik ettiğine yönelik haberlere işaret eden Anadol, "Tarikat, cemaat yemeklerine arabayla giden, yanında valiyi, belediye başkanı, milletvekillerini de götüren AKP'li bakanlar... Atatürk'ün kemikleri sızlıyor herhalde. Başbakan, laikliği öne çıkardıklarını söylüyor, onun anladığı laiklik bu. Birtakım değer yargılarını çürütme, ortadan kaldırmadan önce anlamını yitirme çabaları; bu. Daha bakanlık görevine başlarken, ne olduğunu ortaya koyan bu bakana teessüf ediyor, istifaya davet ediyorum" diye konuştu.
Anadol, Başbakan Recep Erdoğan'nın, "geçmişte muhalefetin, bir bakan hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde konuşacak milletvekili bulamadığı" sözlerine de yanıt verirken, gensoru üzerinde CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay'ın konuştuğunu belirtti. Anadol, "Sayın Başbakan, TBMM'yi, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi ile karıştırıyorsun. Başbakan oldun ama milletvekilliğini öğrenemedin. Doğru da bilgi vermiyorlar. Ondan sonra yanlış şeyler söylüyorsun" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik, "Önce bu ülkede bir partinin genel başkanının sen ve siz ifadelerini kullanmasının ne anlama geldiğini öğrenmesi lazım. Bak ben sana sayın diyorum" açıklamasına ise Anadol, "Aynı cümle içinde sana ve sen...Seni Türkçe dersinden geçiren hocaya ne demeli" diye karşılık verdi.
"1 kuruş belgesiz harcama yok"
Anadol, Erdoğan'ın, CHP'nin, Hazinenin 1 trilyonunu nereye harcadığını sorduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi ile CHP arasında giderlerin belgelendirilmesinde uyuşmazlığın bulunduğunu söyledi. Anadol, "1 kuruş belgesiz harcama yok. Sayın Başbakan, söylediği 1 trilyonun belgesiz bir kuruşunu göstersin, özür dilemeye hazırız. Zaten öyle bir şey olsa, parti ceza görür, savcılar dava açar" dedi.
Anayasa Mahkemesinin, AK Parti'ye yönelik "Koruma görevlisi için ödenen 3 milyar 304 milyon lira tutarındaki sağlık gideri, doktor veya ameliyat ücreti, parti tüzel kişiliği adına ve parti amaçları doğrultusunda bir ödeme sayılmayacağından, kanuna aykırı bu ödemenin, Hazineye gelir kaydedilmesine" yönelik 2005'te karar verdiğini vurgulayan Anadol, sözlerini şöyle tamamladı:
"Trilyonun hesabını verin derken, kendisinin sicilinde Anayasa Mahkemesinin kararı olmasa, eyvallah diyeceğim. Ararsam bundan çok bulurum. Söyleyecek malzemesi yok.
Önce, Deniz Feneri'nin hesabını verecek, ondan sonra başkasına hesap soracak. Televizyonlarda reklamı yapılan deterjanların hiçbiri Deniz Fenerindeki lekeyi temizleyemez. Nerede Ergenekon davasında, soruşturmasındaki jet hızı, nerede Deniz Feneri'ndeki kaplumbağaya bile yetişemeyen bir rahatlık, yavaşlama."