”Bize fevkalade bir fırsat doğdu”

G-20 Zirvesini değerlendiren Özince, "Dünyada bankacılıkla ilgili kurallar daha da sıkılaştırılacak, bankacılık yapmak zorlaştırılacak" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sercan ALKAN

İSTANBUL - Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, G 20 Zirvesini değerlendirerek, "Bize fevkalade bir fırsat doğduğu kanaatindeyim. Bütün dünya finans krizinin arkasından, finansa sermaye piyasasına getirilecek yükleri konuşurken, biz o yüklerin en az seviyede olduğu ülke olmalıyız" dedi.

İnterpromedya Araştırma Hizmetlerinin yaptığı "Bilişim 500" araştırmasının ödül töreninde konuşan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince finans merkezi fikrini devletin önüne koyarken en çok bilişim konusundaki potansiyele güvendiklerini söyledi.

Bankacılık sektöründe de bilişim sektöründe de genelde know-how'ın dışarıdan alındığına dikkati çeken Özince, yaratılan bilgi birikimlerinin yavaş yavaş bölgedeki diğer ülkelere ihraç edilmeye başlandığını belirtti.

Ersin Özince, 1980'den bu yana bankacılık aktif büyüklüklerinin 29 kat, istihdamın da yüzde 39 oranında arttığına dikkati çekerek, elektronik fon transferi ve havale işlemlerinin son 3 yılda 2 kattan daha fazla artarak, 60 milyar liradan 140 milyar lira seviyesine çıktığını bildirdi.

Bilişim suçlarıyla mücadele konusunda İstanbul'da Bilişim Suçları Merkezi kurulma çalışmalarının sürdüğünü belirten Özince, "Biz sektörlerimizin sivil toplum kuruluşları üzerinden buna ne kadar destek verebilirsek, o kuruluşun olabildiğince donanımlı ve şeffaf oluşumunda da söz sahibi olabileceğiz. Bankalar Birliği olarak biz buna gerek insan gerekiyorsa da finansal katkıda bulunma kararını almış durumdayız" şeklinde konuştu.

Özince, bankaların bilişim sektörü ile ilgili yaptıkları işlerde önümüzdeki dönemlerde talep problemi olmayacağını, tersine artışın başladığını kaydetti.

"1,5 milyon lira nakdi katkı sağlarız"

Törenin ardından DÜNYA Online'nın sorularını yanıtlayan Özince, hükümetin uygulamayı düşündüğü Bilişim Suçları İzleme Merkezi'ne gerektiği takdirde 1,5 milyon lira nakdi katkıda bulunmayı kararlaştırdıklarını belirtti. Bu merkezin sadece bankacılık sektörü değil telekomünikasyondan, sermaye piyasasına, sağlıktan ulaşıma kadar her konuda kullanılacak olan bilişim platformlarını sağlıklı tutacağını düşündüğünü ifade eden Ersin Özince, diğer kuruluşları da bu merkeze destek vermeye davet etti.

"Dünyada bankacılık yapmak zorlaştırılacak"

Geçen hafta gerçekleşen G-20 Zirvesinin gelişmekte olan ülkelere yansımasını değerlendirmesi yönündeki soruya da yanıt veren Özince, G-20'de görüşülecek konuların özellikle finansla ilgili olanlarının gelişmekte olan ülkeler ve bilhassa ülkemiz aleyhine bir haksız rekabet yaratmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Hükümetimizin de bunu yapmakta olduğunu düşünüyorum çünkü paylaştık zaten bu konuları daha önce burada işaret etmek istediğim husus büyük sorunlar yaşamakta olan gelişmiş ülkelerde yapılacak düzenlemelerin bizim gibi hiç bu tür sorunlarla ilgisi olmayan ülkelere teşmin edilmeye çalışılmasıdır.

Örneğin hiç tereddüt yok ki dünyada bankacılıkla ilgili kurallar daha da sıkılaştırılacak bankacılık yapmak zorlaştırılacak ama bizim gibi bankacılığının da ekonomisinin de gelişmeye ihtiyacı olan ülkelerde bu piyasayı  işlemez hale getirmemeli. Çünkü biz daha o süratlere o büyüklüklere varmış değiliz. Bu gelişmiş olan ülkelerdeki sorun bildiğimiz gibi yatırım bankacılığı yapanların  aşırı şişmiş balonlarının tedricen indirilmesi operasyonudur. Bizim böyle bir sorunumuz yok bizim burada dolayısıyla dezavantajlı konuma gelmek bir yana bilakis ne kadar düzgün iş yaptığımız görülerek avantajlı konuma gelmemiz lazım" açıklamalarında bulundu. 

"Bize fevkalade bir fırsat doğdu"

Özince bu süreçte özellikle İstanbul Finans Merkezi stratejisinin çok dikkatle gündeme getirmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bize fevkalade bir fırsat doğduğu kanaatindeyim. Bütün dünya finans krizinin arkasından finansa sermaye piyasasına getirilecek yükleri konuşurken, biz o yüklerin en az seviyede olduğu ülke olmalıyız. Zaten bunu da memnuniyetle görüyoruz. Yakın bir zamanda sayın borsa başkanımızda dışarıdan kotasyon için firmalar geldiğinden bahsedildi. İşte bunları artırmamız lazım. Bizim burada kesinlikle tam tersi strateji gütmemiz lazım." dedi.

"Türkiye, AB'nin gelişmiş ülkelerinden daha iyi ekonomik performansa sahip"

"Yakın dönemde ABD krizinden sonra Avrupa cephesinden gelen bir kriz endişesi var. Bize yansımasının olabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna ise Özince, "Bize yansımasının şöyle olması lazım:

Türkiye’nin Schengen kriterlerine ne kadar uygun bir ülke olduğu nazarı dikkate alınarak Türkiye’nin Avrupa Birliğine alınması Schengen kriterlerine uygun olmayan ülkelerinde Avrupa Birliğinden çıkartılması lazım. Durum biraz trajikomik ama aynen böyle olması lazım. Çünkü mademki Schengen kuralları kuraldır aday ülke Türkiye bunlara uymak için az gelişmişliğiyle borçluluğuyla zor koşullarıyla kendini bu kadar zorlamıştır kendini bu kadar rahat hissedip de Avrupa Birliği’nin standartlarını uygulamayanların şimdi o birlikten ihraç edilmesini gönlüm istiyor benim. Bir vatandaş olarak istiyor.

Türkiye’yi etkilemesi de, Türkiye ekonomik açıdan Schengen kriterlerine uygun bir ülkedir şuanda Avrupa Birliği'nin değil gelişmekte, gelişmiş ülkelerinden daha iyi bir ekonomi performansı söz konusudur." şeklinde cevap verdi.

"Kamu ile özel bankaların eşit koşullarda yarışması doğru"

Ayrıca yurtiçinde kamu bankalarının durumunu da değerlendiren Bankalar Birliği Başkanı Özince, kamu bankaları ile özel sektör bankalarının yarışır durumda olmasını olumlu olarak yorumladı.

Özince, konuşmasında kamu bankalarının özelleştirilmesi sürecine de değinerek, "Özelleştirmeden benim en iyi anladığım onların yönetim anlayışının olabildiğince özerk olmasıdır. Bu bankalarımızın çok değerli kadrolara sahip olduğunu öteden beri söyledim. Öteden beri onlarında kamu bankalarının bizden farklı kurallarla ele alınmamasını gerektiğini söyledim. Öte yandan kamu bankaları hepimizin malıdır" dedi. 

Kamu bankalarının fazla değerli olması durumunda bankaların yapacağı ilave arzların da vatandaşın bütçesine o kadar katkı getireceğini belirten Özince, burada kamu bankalarının daima, bilhassa Avrupa Birliğinde yürütülen uygulamalarda olduğu gibi hiçbir şekilde haksız rekabet unsurları kullanmaması gerektiğine dikkat çekti.

Özince, "Çok basit bir örnek vermek gerekirse biz kamu mevduatının yalnızca kamu bankalarında bulundurulması ile ilgili düzenlemelere öteden beri karşı çıktık çünkü kamu kuruluşları özel bankalardan kredi kullanabilmekteler. Bunun gibi ve buna benzer rekabet dezavantajların bulunmaması kaydıyla kamu bankaları ile özel bankaların eşit koşullarda yarışması tamamen doğru bulduğum bir hadise" dedi.

"Devletin uyguladığı ekonomik politika IMF ile ilişkiler dahil başarılı"

Hükümetin IMF’siz yola devam etmek amacıyla hayata geçirdiği Orta Vadeli Program hakkındaki görüşlerini de aldığımız Özince, uygulanan programla ilgili olarak, "Ben Türkiye Cumhuriyetinin devletinin ekonomi politikalarında sağlıklı bir yol izlediğini düşünüyorum ve bu konuda ortaya konulan performansında IMF ile ilişkiler dahil başarılı olduğunu düşünüyorum" dedi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir