Çok ders çalışıp daha yüksek not aldığı için öğrenci eleştirilir mi?
Bankaların elde ettiği yüksek karların eleştirilmesinin doğru olmadığını belirten Adnan Bali, “Serbest rekabet geçerli ise, karlılık da bir başarı göstergesidir” diye konuştu.
İSTANBUL - Bankaların elde ettiği yüksek karların eleştirilmesinin doğru olmadığını belirten İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Kar, bir performans göstergesi. İşinizi nasıl yaptığınızın, iyi yapıp yapamadığınızın göstergesi. Örneğin daha yüksek not aldığı için bir öğrenci eleştirilebilir mi? Eğer serbest rekabet geçerli ise, burada elde edilen karlılık bir başarı göstergesidir. Muhatabının kazancını da gözeterek karlılık sağlayabildiğiniz sürece bir sorun yok” dedi.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, hem bankanın kuruluşunun 88. yılını hem de ülke ve dünya gündemindeki ekonomik gelişmeleri İHA’ya değerlendirdi. Türk ekonomisinin olumlu ayrışma sürecine devam edeceğini öngören Bali, ekonominin başarısındaki en önemli payın mali disipline ait olduğunu söyledi. Türkiye’nin başarılı bir kriz yönetimi süreci geçirdiğini kaydeden Bali, “Ekonomik aktivitede 2011’in ikinci yarısından itibaren daha belirgin hale geldiğini söyleyebileceğimiz bir ivme kaybı görüyoruz. Bu yumuşak iniş süreci devam ediyor. Fakat aynı süreçte yine alınan tedbirlerin de etkisiyle cari açık dengesi dahil olmak üzere bu konudaki birtakım risklerin biraz daha düzelme eğilimine girmiş olduğunu da görüyoruz” dedi.
İhracatın 3 çeyrektir giderek artan oranda büyümeye net pozitif katkı yaptığına dikkat çeken Adnan Bali, “Türkiye ekonomisinin 2012 yılsonu itibariyle yüzde 3.5-4 civarında bir büyüme performansı
yakalayacağını düşünüyoruz” dedi. Büyümeyi sınırlamanın Türkiye ekonomisi için kolay bir seçenek olmadığını vurgulayan Bali, büyüme hızının düştüğü dönemlerde bütçe disiplininin ve bütçe performansının da, olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekti.
Dünyanın birçok gelişmiş ülkesindeki ekonomilere örnek teşkil edebilecek bir performans gösteren Türkiye’nin olumlu ayrışma sürecine devam edeceğini belirten Bali, Türkiye’nin bu başarısının arkasında mali disiplinin bulunduğunu söyledi.
“Kredilerde 100 milyar sınırını geçeceğiz”
[PAGE]“Kredilerde 100 milyar sınırını geçeceğiz”
Adnan Bali, İş Bankası’nın 2012 yılının ilk yarısında kredilerdeki artışın sürmesi ve karlılık bakımından hedeflere paralel ilerlemelerinin “çok iyi bir performans gösterdiklerinin” işareti olduğunu söyledi. Bali, “Nitekim 165.6 milyar TL’lik bir aktif büyüklüğüne ulaştık yılın ilk 6 ayı itibariyle. Bu, giderek arası açılan bir düzeyde Türkiye’nin en büyük bankası olduğumuz gerçeğini ortaya koyuyor. Aktif büyüklüğünün yanı sıra biz toplam kredilerde de, özkaynaklarda da Türkiye’nin en büyük bankası olma vasfımızı sürdürüyoruz” dedi.
Kredilerde 100 milyar TL gibi bir kilometre taşını önümüzdeki günlerde aşacaklarını belirten Bali,
“Toplam kredilerimizin yüzde 72’sini ticari krediler, kurumsal krediler ve KOBİ kredileri, yüzde
28’ini de bireysel krediler oluşturuyor. Bu performans ile toplam aktiflerin içerisindeki kredilerin payı yüzde 59’un da üzerine çıktı. Bu İş Bankası bilançosunda tarihi en yüksek paydır. Bunun da altı çizilecek bir performans olduğunu düşünmekteyim” diye kouştu.
Bali, bankanın performansını şu sözlerle özetledi: “2001 sonunda yüzde 2.1 olan takipteki krediler
oranını 2012’nin ilk 6 ayının sonunda yüzde 1.9’a çektik. Mevduatın daha önce payı pasif içerisinde
yüzde 58’e gerilemişti, bu dönemde bir miktar değişen koşullara paralel olarak tekrar yüzde
60’a yükselttik. Menkul kıymet ihraçlarında da yüzde 22 civarında pazar payıyla lider konumdayız. Sonuçta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 artış gösteren mevduatta da 100 milyar TL’ye çok yakın bir konumdayız. 99.4 milyar TL’ye ulaştık. Bu mevduat hacmiyle de Türkiye’nin gene en büyük mevduat hacmine sahip özel bankası olma unvanımızı koruyoruz.”
Yılın geri kalan bölümünde yüzde 15-17 civarında bir kredi büyümesi, yüzde 10 - 12 bandında bir mevduat büyümesi hedeflediklerini söyleyen Adnan Bali, “Tabii özellikle fonlama tarafında alternatif kaynaklardaki maliyet unsurları bu politikalara etki edebilecek değişkenlerdir ama sonuç olarak karlılığımızı bugün geliştirdiğimiz seviyede sürdürerek, net faiz marjımızı genişletmeye devam ederek 2012’yi hem başarılı bir büyüme performansı hem de iyi bir karlılıkla kapatacağımızı öngörüyoruz” dedi.
“Kuzey Irak ve Bağdat’ta yeni şubeler”
[PAGE]“Kuzey Irak ve Bağdat’ta yeni şubeler”
İş Bankası’nın sınır ötesi faaliyetleri ile ilgili vizyonunu ve bu vizyon paralelindeki stratejisini “öncelikle bölgede etkin bir finans gücü olabilmek” diye tanımlayan Bali, “Türk iş dünyasının yoğun ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu pazarlarda yakında olmak suretiyle onların ihtiyaçlarını karşılamak gibi bir paralel stratejimiz var ve ülkenin giderek çeşitlenen ekonomik ilişkileri, lider ve öncü bir kuruluş olarak bizim de aynı paralelde gitmemizi gerektiriyor. Zaten bu ülkelerde faaliyet gösteren Türk firmalarının tamamı bizim yurtiçinde aktif çalıştığımız müşterilerimiz, dolayısıyla çok farklı bir şey yapıyor olmuyoruz ve olmayacağız” diye konuştu.
Bali uluslararası faaliyetlerini şöyle özetledi “Mısır’dan Pakistan’a Kuzey Irak’tan Azerbaycan’a
Gürcistan’dan Kosova’ya kadar bir bölgede olanakları sonuna kadar araştırıyoruz. Pakistan ve Mısır’daki çalışmalarımızı biraz daha dönem içerisinde değerlendirecek şekilde kurgulamış durumdayız.
Bildiğiniz üzere Batum’daki şubemizi açtık, Erbil’deki şubemize ilaveten yakın zamanda Bağdat’ta şube açmayı hedefliyoruz. Kuzey Irak’ta da ilave şubeler açmayı planlıyoruz. Yine bu yıl içerisinde Kosova’nın Priştina kentinde şube açacağız. Almanya’daki Bankamız İşbank AG geçen sene Bulgaristan’da açtığı şubesiyle, beşinci Avrupa ülkesinde de faaliyet gösterme anlamına gelen şubeleşme politikalarına devam edecek. Moskova merkezli İşbank Rusya aynı şekilde 15 şubesiyle faaliyet gösteriyor, buradaki faaliyetlerimiz de kısa bir süre geçmesine rağmen bizim açımızdan iyi bir yörüngede ilerliyor. Sonuç olarak hem banka açısından hem grubumuz açısından uluslararası genişleme politikalarımızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Çünkü burada sadece bankacılık değil grubumuza dahil olan diğer finansal iştiraklerimiz açısından da ciddi imkanlar, fırsatlar görmekteyiz. Her şeyden önce bankacılık know-how’ı ihraç eden bir kurum olmak bizim için şu anda başlı başına ayırt edici bir vasıftır.”
“Kar bir performans göstergesi”
Bankaların elde ettiği yüksek karların eleştiri konusu olduğunun hatırlatılması üzerine Bali, “Aslına
bakılırsa kar, bir performans göstergesi. İşinizi nasıl yaptığınızın, iyi yapıp yapamadığınızın
göstergesi. Örneğin daha yüksek not aldığı için bir öğrenci eleştirilebilir mi? Neden bu kadar çok ders çalışıp bu kadar başarılı oluyorsun diye. Eğer serbest rekabet geçerli ise, burada elde edilen karlılık bir başarı göstergesidir. Burada yanılgı şurada; biz öteden beri değişik kriz dönemleri de dahil olmak üzere kaybetmeye çok alışmış, hafızası da bu bakımdan epey yorgun diyeyim bir ulus
olduğumuz için birisi kazandığı zaman mutlaka birileri kaybediyor zannediyoruz. Yani kar edenin
olduğu yerde mutlaka zarar edenler vardır diye düşünüyoruz.
Oysa banka, finansman sağlarken nasıl faiz geliri yazıyor ise bunun üzerinden getiri sağlamak suretiyle işletmesine gelir kazandıran iş erbapları da öyle kazanç elde ediyorlar. Dolayısıyla
bu, sıfır toplamlı bir oyun değil. Birbirimizden alıyoruz, birbirimizi bir arada büyütüyoruz,
yürütüyoruz. Bunu yapabildiğimiz sürece, birlikte muhatabının kazancını da gözeterek karlılık sağlayabildiğiniz sürece bir sorun yok.”
“Satın alma gücü krediyle elde edilmez”
[PAGE]
“Satın alma gücü krediyle elde edilmez”
Bali, “kredi kartı borçlanmalarında bir sorun görüyor musunuz?” sorusuna “Hane halkının borçluluğu anlamındaki göstergeler hala Türkiye’de ortalamalar bazında bakıldığında bir alarma işaret edecek noktada değil. Ama bunun çok temerküz ettiği ürünler, müşteri profilleri olabilir. Nitekim basına yansıyan vakalardan da böyle durumların veya böyle müşteri gruplarının olduğunu görüyoruz. Sadece bankacı olarak değil, kişisel olarak da algıladığım husus şu; kişiler satın alma güçlerini kredi yoluyla elde edemezler. Satın alma gücü gelirinizle elde edilir. Kredi sizin zaten var olan gelirinizin, gelecekteki gelirlerinizin, şimdi yapmak istediğiniz bir harcamayı mümkün kılması için sağlanan bir enstrümandır. Onun için buradaki yanlış genellikle, esasen o harcamayı yapamayacak olanın, kredi imkanı var diye yapabilir hale gelmiş olmasıdır. Bu bir miktar agresif finans stratejileriyle oluyor. Bir miktar da bilinçli davranmayan tüketiciler yoluyla oluyor.”
[PAGE]