Erdoğan: Uyum için hızlı politikalar oluşturulmalı

Göç politikaları ve göç olgusu üzerine çalışmalar yapan Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Erdoğan, uyum için hızla politikalar oluşturulması gerektiğini kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet KAYA

Göç politikaları ve göç olgusu üzerine çalışmalar yapan Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Erdoğan, Türkiye’de yapılan araştırmalarda büyük kısmı “geriye döneceğiz” dese de, kendi tahmin ve deneyimlerine göre Suriyeli sığınmacıların yüzde 80’inin kalacağını söyledi.

Murat Erdoğan, Ankara’da düzenlenen çalıştayda bir grup gazeteciye Hacettepe Üniversitesi’nde çalışırken yaptığı saha çalışmasına dayalı “Suriyeliler Barometresi” araştırmasını anlattı.

“Bugün Almanya’ya gidip, orada yaşayan Türklere ‘geriye dönecek misiniz’ diye sorsanız yine çok büyük oranda ‘dönmeyi düşünüyoruz’ yanıtı alırsınız” diyen Erdoğan, bugüne kadar Suriyeli sığınmacılara hep “geçici” gözüyle bakıldığını ve sürecin iyi yönetilemediğini vurguladı. Suriyeli sığınmacıların “kalıcı” olduğunun ortaya çıkmasıyla, bugüne kadar yaşanmayan ve aslında Türkiye’nin yabancısı olmadığı sorunların ortaya çıkacağını, bu anlamda bir kırılma noktasında bulunulduğunu belirten Murat Erdoğan, uyum için hızla politikalar oluşturulması gerektiğini kaydetti.

Murat Erdoğan, Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacıların yüzde 33’ünün, eğitim seviyesi bir yana “okuma yazma bilmediğini” vurgulayarak, uyumun “kolay bir süreç” olamayacağının altını çizdi. Sığınmacılara yönelik kamuoyu ve basın algısının sorunu derinleştirebilecek düzeyde olduğunu kaydeden Murat Erdoğan, ayrıca; göçmen sorununun genellikle gidilen ülkedeki bireylerin milliyetçilik ve ‘işini kaybetme’ korkusuyla başladığını, Suriyelilerin bugüne kadar “Türklerin tenezzül etmediği işleri yapması nedeniyle” bu yönde bir sorun çıkmadığını ancak kalıcılıkla bu sürecin de tersine döneceğini belirtti.

Türkler: Kültürel benzerlik yok!

Göçün ilk dönemlerinde Kamu yöneticilerinin ve aslında toplumun ciddi bir oranda Suriyeliler ile kültürel benzerlik var zannettiğini ancak bunun tersi bir durum olduğunu belirten Murat Erdoğan, araştırmada da Türk bireylerin ezici bir çoğunluğunun “benzerlik bulunmadığı” görüşünü dile getirdiğini kaydetti.

Hacettepe Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi tarafından yayımlanan çalışmayı anlatan Murat Erdoğan, 6 milyondan fazla Suriyelinin ülke dışına göç ettiğini, 6-7 milyon kişinin de Suriye içinde bulunduğu yeri değiştirdiğini belirtti. Ülkede 1000’den fazla örgütün çatışma içinde olduğunu vurguladı.

Mülteci sayısı: 3 milyon 821 bin kişi, Türkiye’nin acilen karara ihtiyacı var

Türkiye’nin açık kapı politikasını ilan ettiği andan itibaren girişlerin hızlandığını, Suriyeli’ler ağırlıklı olmak üzere beklenmedik şekilde Irak’tan da sığınmacılar geldiğini hatırlatan Murat Erdoğan, ilk başta “aylar içinde” ülkenin normale döneceğinin varsayıldığını kaydetti. Bunun gerçekleşmemesi nedeniyle bütün politikaların “geçici” olarak uygulandığını kaydeden Erdoğan, “Şunu söylemekte fayda var. Bu süreci iyi yönetemedik. Ne yapacağız, uyum mu, geri göndermeye çalışmak mı… Acilen stratejik bir karar vermek zorundayız.” diye konuştu. Erdoğan Kasım ayı sonu itibariyle Türkiye’deki sığınmacı-mülteci sayısının 3 milyon 359 bin 915’i Suriyeli, 462 bin Suriye dışı olmak üzere 3 milyon 821 bin 915 kişi olduğunu söyledi.

Bu kişilerden sadece 227 bin 649 kişinin kamplarda yaşadığını, diğerlerinin çoğunluğu sınırdaki iller olmak üzere Türkiye’ye dağıldığını hatırlatan Murat Erdoğan, politika oluşturulmaması halinde sorunların hızla baş göstermeye başlayacağını belirtti.

Ravda Nur Cuma: Kimi öldürelim, kuzenimizi mi?

Toplantıya katılan Suriye gözmeni, Türk vatandaşlığı da elde eden kadın hakları savunucusu Ravda Nur Cuma da son dönemde Türkiye’de yaygınlaşan “Genç Suriyeliler ülkelerini bırakıp Türkiye’de keyif çatıyor” yaklaşımına yönelik konuştu. Ravda Nur, “Suriye’deki savaş kardeşin-kardeşi öldürdüğü bir savaş… Çok karmaşık ve çok fazla örgüt var. Kimin için savaşalım? Kardeşimizi, kuzenimizi mi öldürelim? Bunu reddediyoruz” dedi.

Okuma yazma bilmeyenler yüzde 33

Araştırmada sadece Suriyeli sığınmacılara yönelik çarpıcı bazı bulgulara ulaşıldı. Bulgular, uyum sürecinin ve Suriyeli göçmen etkisinin ortaya konulmasının ağır bir sorun olacağına işaret ediyor.

-Sığınmacıların 491 bin 557’si (0-4 yaş) bebek. 1 milyon 22 bini okul çağında. 2 milyon 100 bini (15-64 yaş) aktif işgücüne katılabilir. Yüzde 46,5’i kadın.

-Sığınmacıların yüzde 33’ü “okuma yazma bilmiyor”. Yüzde 13’ü okuma-yazma biliyor ama “bir okul bitirmemiş” Sadece yüzde 6’sı üniversite eğitimli. Eğitimsiz nüfus yüzde 46..

-Eğitim çağındaki çocukların yüzde 61,5’i şu anda okullarda. Ancak organize şekilde Türkçe öğretilmiyor ve eğitim Suriye müfredatına göre yapılıyor.

-Suriyeli çocuklar eğitime entegre edilmesi halinde 1189 yeni okula ve 50 bin öğretmene ihtiyaç var. Bunun toplam ilave maliyeti 3.6 milyar Euro!

-Türkiye’de bulunan yaklaşık 500 akademik personelin yüzde 90’ı ilahiyat alanında çalışanlar. Diğer akademik personel sadece yüzde 10..

-Suriyeli gençlerden üniversiteye devam eden 14 bin 747 kişi

-3 milyon 404 bin kişi istatistik tanımla “işsiz” durumda. Kayıt dışı çalışma yüksek. 1 milyon dolayındaki kişinin Türklerin çalışmadığı işlere razı olarak düşük ücretle çalıştığı tahmin ediliyor.

Maliyet 26-30 milyar dolar arası

Çalışmada, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılar için maliyetine yönelik bir analiz de yer aldı. Analizde toplam doğrudan maliyetin 26-30 milyar dolar arasında, dolaylı maliyetler dikkate alındığında ise 30 milyar doların da üzerinde olacağı bilgisi verildi. Murat Erdoğan, Almanya’nın her bir mültecinin günlük maliyetini 41 Euro olarak aldığını belirterek, Türkiye’de bu maliyetin 10 Euro olarak alınsa dahi 38 milyar Euro’luk bir maliyetin ortaya çıktığını vurguladı.

Kırılma noktasındayız: Minnet vs. duygusu olmaz

Murat Erdoğan, Türkiye’de herkesin “Suriyeliler minnet duyuyor” algısında olduğunu ancak göçmenlik sözkonusu olduğunda “minnet” vb. olguların geçerli olmadığını vurguladı. Buna en büyük örneğin Türklerin Almanya göçü olduğunu belirten Erdoğan, göçmen olgusuyla ilgili bütün sosyal-ekonomik sorunların Suriyeliler tarafında da geçerli olduğunu kaydetti.

Halkın Suriyelileri kabul ettiğini ancak bunun “kerhen” olduğunu, bu kabulün kırılgan durumda bulunduğunu belirten Erdoğan, “Daha çok ‘tahammül gösterme’ seviyesinde bir kabul var. Bu desteğe çevrilmeli” dedi.

Sosyal, ekonomik sorunlar yanında Türkiye’nin ciddi bir güvenlik sorunuyla da karşı karşıya olduğunu belirten Murat Erdoğan, özellikle Suriyelilerin kentlerin yoksul kesimlerinde yoğunlaştığını ancak “yoksulların yoksulları sevmediğini”, medyadaki Suriyelileri sorun kaynağı olarak gösteren eğilimin de gerilimi artırdığını anlattı.

Berke Çaplı: Güvenlik sorunu kapıda

Güvenlik alanında çalışmalar yapan Berke Çaplı da sunumunda Türklerin tutum ve Suriyelilere yönelik önyargılarının gerilim seviyesinde bulunduğunu kaydetti. Türklerin özellikle Suriyeliler konu olduğunda doğrudan tavır alma eğiliminde olduğunu belirten Çaplı, bunun kışkırtma ve çatışmalara açık bir görünüm ortaya koyduğunu vurguladı.