Erdoğan'dan Bahçeli'ye sert sözler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'le ilgili eleştirilerine yine aynı sertlikte yanıt verdi: Sen şu anda genelkurmay başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın. Sen önce aynaya bak..

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla bir araya geldi. Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'le ilgili açıklamaları üzerine, "Sen şu anda genelkurmay başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın" dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 

Bugüne kadar milletimle arama kimsenin girmesine müsaade etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim. Bunlar yıllarca millete rağmen ülkeyi yönetmeye alışmışlar. Kimi zaman tek parti, kimi zaman darbeyle, vesayet sisteminin unsurlarıyla ülkenin iliğini sömürenler, hala milletin tercihine saygı duymayı öğrenemediler. Üç dönem başbakanlık yapmış olmam, şimdi de cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmam onlar için kabus.

Ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısı 'O gazetelerin hepsine el koyacağız' diyor. O gazeteler dediği kendi gönüllerinin istediği gibi yayın yapmayan gazeteler. Sorsan onlar demokrat, ben diktatörüm. Gerçi bu zorbalık onların genlerinde var. Yani işinize gelmeyen yayın organlarını, mahkeme kararıyla falan değil, bakanlar kurulu kararıyla onlara ait böyle bir düzenleme. Yetki de matbaa Umum müdürlüğüne bırakılmıştı tek parti döneminde. Yıllarca memleketi bu şekilde yönetmeye alıştıkları için şimdi iktidara geldiklerinde yine aynısını yapabileceklerini sanıyorlar.  

Yeni bir hayal başladı, 7 Haziran'da iktidara gelecekler, 8 Haziran’da gazetelere, neleri gözlerine kestirdilerse el koyacaklar. Kendilerine rehber olarak milli şef dönemini alanlardan başka ne beklenebilir? Biz kendimize kılavuz olarak sadece ve sadece milletimizi aldık.

Aramızda Hatay'dan, Antalya'da, Osmaniye'den Niğde'den gelen muhtarlarımız var bugün. Soruyorum size şehirlerinizin 12 yıl önceki haliyle bugünkü hali aynı mı? Ne diyordu Muharrem Ertaş, oğlu Neşet Ertaş'a? "Aşkınan çalışan yorulmaz" Aşk, aşk. Eğer bu aşkınız varsa, sevdanız varsa o zaman yorulmazsınız.

Şah Fırat Operasyonu

Eğer bu muhalefetin ağzına baksaydık, allah muhafaza biz yine orada yine operasyon yoluna gitseydik belki de bu kardeşlerimzin bir kısmı bugün hayatta olmayabilirdi. Siyaset duygusallık götürmez. Siyaset akılla bilimle tecrübeyle yapılan bir iştir. Onun için insanı yönetme sanatıdır siyaset. Öyle heyecan verelim, birileri gaz versin, bu gazla beraber yürü böyle şey olmaz... Hamd olsun musul'da başkonsolosluğumuzdaki kardeşlerimizi nasıl alıp geldiysek burada da dikkatli olmamız gerekiyordu, burada da bizim 39 askerimiz var. Oğuzhan binbaşı ve oradaki ekibi bizim oradan, görev yapacak olan yavrularımızla gayet güzel şekilde tereyağından kıl çeker gibi halletmemiz gerekiyordu.

Üzerinde aylarca çalıştık

Aylardır haritalar üzerinde çalıştık. Uzun süren çalışmaların ardından bir gecede bu operasyonu yaptık. Bu konuda hükümetimizi ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum.

Birilerinin bu konuda olumsuz algı oluşturmak için yoğun çaba sarf ettiğini görüyoruz. Bu konuda söylenen sözler cehalet boyutunu aştı, iftira boyutunu aştı. Halbuki mesele o kadar açık net o kadar ortada ki. Bölgede büyük bir karmaşa ve çatışma ortamı var. Bizim de orada askerlerimiz bulunuyor. Ortalık böyleyken, toz dumanken bizim burada askerlerimizi bile bile ateşe atmanın bir anlamı var mı? Yok. Biz de ne yaptık, bu noktada Suriye içerisinde bizim farklı bir alana farklı bir yere burayı taşımamızın faydalı olacağı kanaatini verdik. Bu manevi emanetin Süleyman Şah Kabri'ni bizler suriye sınırları içinde bir başka yere naklettik. Ülkemize çekip almadık. Akıl ve vicdan sahibi kim buna karşı çıkabilir?

'Sessiz kalamam'

Ama karşı çıkanlar var. bunu da tamamı yalan iftira mahiyetindeki ifadelerle yapıyorlar. Tabi ki ben cumhurbaşkanlığı makamında milletin seçtiği bir cumhurbaşkanı olarak bugün şahsıma başbakanıma genelkurmay başkanıma ve bu operasyon içinde yer alanlara karşı yapılan saldırıya sessiz kalamam.

Bir siyasi partinin genel başkanı, ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına, genelkurmay başkanına, tüm askerlerimize akıl almaz ithamlarda bulunuyor. Hakaretler yağdırıyor. Tek bir mehmetçiğin burnunun kanamaması için hassasiyet gösteren TSK'yı ve hükümetimizi hedef alanlar önce dönüp kimlerle yan yana olduklarına bir baksınlar. 

'Özel'in tırnağının bir paresi olamazsın'

Açık söylüyorum, bunlar ancak ülkesine yabancılaşmış bir zihniyetin kalkıp da genelkurmay başkanımıza, akla hayale gelmemiş ifadelerle saldıran bu zat, önce aynaya bir bakması lazım. Sen şu anda genelkurmay başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın.

Terörle mücadele diyorsun. Senin bu zaman kadar yaptığın bir şey var mı? Bizim genelkurmay başkanımız, askerlerimiz dağlarda taşlarda bunlar görev yaptılar. Sen sadece Ankara'dan kuru sıkı atıyorsun.

Bu nasıl milliliktir? Böyle bir şey olamaz. Onun için bende diyorum ki milliyetçi olduğunu söyleyenler, şakşakçıları konuşmuyorum. Bu ülkenin ordusuna bu denli çirkin yakıştırmayı yapanları ben sizin takdirinize bırakıyorum. İnanıyorum ki bunlara gereken dersi siz vakti zamanında verirsiniz.

Öbür taraftan sayın başbakana, hükümete bu denli bir saldırı. E ne olacaktı? Çanakkale ile bunu benzetme, yahu bunun ne alakası var? Burada gayet akıllı şekilde operasyon yapılıyor ve en ufak bir toprak kaybı olmadan. Sınırımıza en yakın yerde yine Suriye topraklarda. Orada coğrafi olarak uygun bir alanda şu anda yerleşim yapılıyor. Hazırlıklar devam ediyor.

'Zerre toprak kaybı olmadan...'

Toprak kaybı, hepsi yalan. Böyle bir şey yok. Vakti saati geldiği zaman inşallah bir Süleyman Şah türbesi ziyaretine gidersin. Ne diyelim bunlara. Ve şu andaki yeni yapılan yer hemen bizim sınırın önü olduğu için, daha güvende ama yine orada herhangi zerre kadar toprak kaybı olmadan burası inşa ediliyor.

Milletimiz bu densizliklerin, haddini bilmezliklerin hesabını elbette kendilerinden soracaktır. Şu hususun altını da çizmek istiyorum. Türkiye bu operasyonu hiçbir örgütle işbirliği içinde veya onların izniyle asla yapmamıştır. Bunların hepsi yalandır. Bizim işbirliği yapmamıza ihtiyacımız yok. Bu ülke bu güce bu iradeye sahiptir. Bu operasyon başından sonuna kadar Türkiye'nin kendi kararıyla, planlamasıyla, imkanlarıyla ve kabiliyetiyle yürütülmüştür. Buradan kendilerine pay çıkararak kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışanlara da asla itibar edilmemelidir.

Ana muhalefet burada Esed rejimiyle beraber hareket etmektedir, diğer muhalefet de Esed rejimiyle hareket etmektedirler. Çünkü bu operasyona karşı çıkanların yeri onların yanıdır.

'Biz ölülerimizle birlikte yaşarız'

Süleyman Şah türbesi gündeme gelince, hayatları boyunca bir türbenin önünden geçmemiş olanlar bile sabah akşam bunu konuşur hale geldi. Aslında bunlar türbe nedir onu bile bilmezler. Türbelerimiz bizim tarihimizin kültürümüzün önemli birer mührüdür. Yahya Kemal ne diyor biliyor musunuz, Madrid büyükelçiliğini yürütürken, Türkiye'nin nüfusunun 14-25 milyon olduğu söylenir. Yahya Kemal hayır der, Türkiye'nin nüfusu 50 milyondur. Etraftakiler bu nasıl olur diye sorarlar. Bunun üzerine toprağı işaret eden Yahya Kemal "biz ölülerimizle birlikte yaşarız" der. Mesele bu.

Bizler topraklarımızın altına defnettiğimiz ölülerimizi unutmayız. Onların hatıralarını yaşatma konusunda pek az millete nasip olacak bir hassasiyetimiz vardır.

Şimdi Sarıkamış harekatının gerçekleştirildiği bölgede bir çalışma başlattık. Her yıl on binlerce genç Sarıkamış'a gidiyor bizim organizasyonumuzla. Benim dedem de orada şehit oldu. Biz oraların kadrini biliriz. Bu muhalefetçiler sadece konuşurlar. Sarıkamış'a kaç kere gittin diye sor, semtine bile uğramamıştır. Sarıkamış deyince aklına kayak gelir. İnşallah orayı da Çanakkale gibi tarihe kazandıracak şehitlerimizin manevi hatırlarının yad edildiği örnek bir yer haline getireceğiz. İşte Süleyman Şah Türbesi de bunlardan birisidir.

Daha düne kadar türbe kavramına karşı çıkanların bugünkü tavırlarını görünce insan şaşırmadan edemiyor. Biz hiçbir hakkımızdan iddiamızdan vazgeçmiş değiliz. Sadece askerlerimizin can güvenliği için bir tedbir aldık ve bu nakli yaptık. Bu milli bir meseledir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde affedersiniz küfürler yapılabilecek kadar ileri gidenler var. Ya böyle bir edep dışı bir yaklaşım olabilir mi? Ha biliyorlar ki biz bu işi başaramayacağız, er veya geç bu torba yasa çıkacak bunu biliyorlar. Boşluklardan nasıl ifade ederiz de bunu engelleriz. Kürsüyü işgal edebiliyorlar. Kimisi affedersin teröristlerin yüzüne taktığı maskeyi parlamentoda yüzüne takıyor. O zaman senin bu terör örgütünden ayrı yanın ne? Bunlar da onu savunuyor, onların uzantısı. Ondan sonra özgürlükler, demokrasi diyorlar. Ne özgürlüğü demokrasisi sizin öyle bir derdiniz yok. Derdiniz terör estirmek suretiyle bu meclisi kilitlemek.

Bakıyorsunuz şimdi oradan bir şey var. Ana muhalefet, diğer muhalefet partileri bir de dışarda paralel yapı. Dördü burada acaba biz bu süreci nasıl tıkarız? bunu aşmanın tek yolu başkanlık sistemidir.

Mesela Meksika'da yasama organının başkanı kim biliyor musunuz, başkan. Yani bizdeki cumhurbaşkanı yasama yürütmenin başıdır. Bana anlatıyor, biz halimizden memnunuz diyor.
Sen benim vekilimsin, millet olarak bize hizmet edeceksin. Olaya böyle bakıyor millet, kalkıp da milletvekili ol ondan sonra afra tafra yap olmaz. Daha mütevazı olacaksın. Ne olursan ol hiçbir zaman tevazudan asla fire vermeyeceksin. Her zaman söylüyorum, ne olacak ki ya. Gideceğimiz yer iki metreküp mezar değil mi? Kalkıp da cumhurbaşkanı niyetine mi, milyarder, trilyarder niyetine mi diyecek? Er kişi niyetine diyecek, gömecekler gidecekler. Sen hoş bir seda bıraktıysan ne ala, bırakmamışsan inan hep lanetler gelir arkandan.

Ve ben milletin evini, cumhurbaşkanlığı sarayını şereflendirdiğiniz için her birinize çok çok teşekkür ediyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir