Fonlar konsolidasyona geliyor

Yabancı fonlar son günlerde Türkiye'de belirli sektörlerde tek bir şirketi alıp, daha sonra sektördeki diğer şirketleri de satın alarak büyümeye oynuyor. Deloittte CEO'su Hüseyin Gürer, "Gıda işleme, lojistik gibi sektörlerde bu fonlar etkili olacak" diye

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
Özlem ERMİŞ BEYHAN
 
İSTANBUL - Türkiye'ye yabancı fonların ilgisinin artarak devam ettiğini anlatan Deloitte CEO'su Hüseyin Gürer, belirli sektörlerde yabancı fonların ‘konsolidasyon' için yatırım yaptığını söyledi. "Özellikle dev enerji yatırımları Türkiye'ye girmek için çalışma yapıyor" diyen Gürer, yatırım fonlarındaki yeni trendleri şöyle anlattı: "Bazı fonlar son dönemde dağınık sektörlere giriyor. Sektöre girip konsolidasyonla kar etmeyi planlıyor. Tek bir şirketi alıp, diğer şirketleri satın alarak büyümeye oynuyor. Örneğin gıda işleme, lojistik gibi sektörlerde bu fonlar etkili olacak. Endüstriyel tarım alanına yabancı ilgisi oldukça yüksek." Gürer'in altını çizdiği diğer bir konu ise BRIC bölgesinden fonların Türkiye'ye ilgisinin artması: "Yeni pazarlardan fonlar Türkiye'ye geliyor. Bölgesel yatırımcılar yeni bir trend... Gelişmekte olan ülkelerden yatırımlar gelecek. Örneğin Japonya'dan, Hindistan'dan, Çin'den büyük fonlar Türkiye'ye yatırım için çok daha aktif davranıyor." Yeni TTK ile şeffaflaşan KOBİ'ler yabancı fonların odağında olduğunu anlatan Gürer, bu şirketlerin ciddi bir yatırım çekmesini beklediğini anlattı. Gürer, "Yurtdışına tahvil bono ihracı gibi yeni finansman modelleri şirketler açısından çok daha fazla kullanılan araçlar olacak" dedi.
 
Şeffaflık notumuzu daha da artırır
 
Deloitte CEO'su Hüseyin Gürer, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin kredi notunu yükseltecek en önemli gelişmenin, reel sektörün şeffaflaşması olacağını söyledi. "Türkiye'nin notunun yükseltilmemesinin en önemli nedenlerinden biri de bu; yabancı yatırımcı Türkiye'deki reel sektöre dair bir şeffaflık göremiyor" diyen Gürer, bu noktada BDDK'nın bir zorunlu çerçeve çizmesinin çok önemli bir gelişme yaratabileceğini söyledi. Gürer şöyle devam etti:
"BDDK derse ki "Kim bankadan kredi alacaksa, bir kurumsal yönetim bir de kredi reytingi yaptırmalı", bu denetimleri istediğinizde otomatikman Basel 3'ün sınırları içine giriyorsunuz.
O zaman diyecek ki banka ‘bu şirket mali tablolarını ve yönetimini denetletmiş ve iyi not almış', o zaman örneğin libor artı 1.5'ten kredi vedecek. Notu düşükse libor artı 4'ten verecek. Bu kredi maliyetindeki yükseklik kötü reyting alanı zorlayacak ve durumunu iyileştirmeye çalışacak. Bu paralelde şeffaflık olacak. İşleyen sistemde bu ayrım bir şekilde yapılıyor ama bunun yapısal ve net bir sistem haline getirilmesi gerekiyor." Türkiye'de reel sektörün diğer ülkeler gibi bankalar üzerinden okunamadığını belirten Gürer, "Yabancı yatırımcı hala bankaların aktif kalitesine güvenmiyor. Reel sektöre verilen krediler söz konusu olduğunda bu şirketlerin yapılarının şeffaf olmaması güvensizlik yaratıyor" dedi.
 
Vergi denetimleri ile yabancılar bunalmamalı İkinci not artırımının gelmesinin Türkiye'ye yatırım akışını hızlandıracağını vurgulayan Gürer, Türkiye'nin cari açık sorunun çözümünün enerji bağımlılığı nedeniyle zor olduğunu ancak reel sektörün şeffaflık sorunun çözülmesi ile hızlı bir not artışı ve ciddi bir yabancı yatırım akışı sağlanacağını öngörüyor. Bu noktada yabancı şirketlere kesilen vergi cezalarının yüksekliğine de vurgu yapan Deloitte CEO'su Gürer, "Hükümetimiz gelenleri korkutmaz, vergi denetimleri ile de bunaltmazsa çok daha hızlı bir yabancı girişi olur. Yabancı şirketler hataları nedeniyle çok yüksek cezalar kesiliyor, elbette haksız ceza kesilmiyor ama bunun seviyesi arttığında yabancı şirketler de Türkiye'de yatırım yapmadan önce iki defa düşünmeye başlıyor. Bir şirketi satın aldığınızda ne kadar due dilligence yaparsanız yapın 5 sene geriye kadar bakıldığında bulmak istediğinizde bir hata bulur vergi müfettişleri..." dedi.
 
Avrupa'daki işler bu bölgeye taşınacak
 
Deloitte CEO'su Gürer, düşük reel faizin oturduğu, dezenflasyon süreci ile birlikte yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelmeye başladığını, bu sürecin önümüzdeki dönem daha da hızlanacağını aktardı. Gürer şöyle devam etti: "Çünkü yabancı yatırımcılar bu sürecin yeni bir tüketici kitlesi, yükselen bir C grubu oluşturmasını bekliyor. Bu alım gücüne baktığınızda Türkiye kendisini büyüten gerçek bir ekonomi haline geliyor. İç tüketim dengesi daha da büyüyecek ve ekonominin stabil olarakAvrupa'dan daha hızlı büyümesi Türkiye'yi cazip hale getiriyor. Ayrıca kamu, özel sektör ve hane halkı borçluluğu diğer ülkelere göre çok düşük." Bu noktada Türkiye'nin bölgesel bir üretim-servis üssü olmaya aday olduğunu aktaran Gürer, "Batı'daki 5 yıl süren yavaşlamanın etkisini de unutmamak lazım. Dolayısıyla şirketler mevcut yönetimlerini taşıyacakları yeni yerler arıyorlar. Bundan sonraki süreçte de işlerin yer değiştirmesi Batı Avrupa'nın önemli konularından biri olacak. Dolayısıyla Türkiye burada önemli adaylardan biri" şeklinde konuştu.