Girişimcilik çare olmaya yeter mi?
KAYSERİ'DEN / Mahmut SABAH
Nüfusumuz artıyor. Yeni iş alanları açılamadığı için doğal olarak işsizlik de artıyor. Yaşı 20'nin altında olanların toplumdaki yeri, nerede ise yüzde 50'lere yaklaşıyor. İşsizliği kader bilmiş kadim dinamik nüfus bir yana, iş için lise diplomasına, üniversite mezuniyet belgesine umut bağlayan geçlerimiz bile, umulanı bulamamanın, bir işe sahip olamamanın hayal kırıklığını yaşıyor.
İşsizlik genç kuşakların özellikle de garibanlar sınıfının değişmez kaderi. Verilere göre, bugün Kayseri'de 40 bin dolayında işsiz var. Bunun yarıdan fazlasını gizli işsizler, kalanını ise kayıtlılar oluşturuyor. Somut bir yaklaşımla, iş için İŞKUR'a yılın 9 ayında 19 bin 684 kişi başvuruda bulunmuş. Bunların sadece yüzde 10'u işe yerleştirilebilmiş. Bir başka ifadeyle 9 ayda iş isteyen yaklaşık 20 bin kişiden sadece bin 904'üne iş bulunabilmiş.
İşsizlik geçmişte olduğu gibi günümüzde de başlı başına bir sorun. İş bulup da, çalışabilme şansını yakalamış olmak ise bir başka sorun. Nitekim, Kayseri'deki değişik sektörlerde, özellikle de tekstil işkolunda çalışan çoğu işçi, aylardan beri huzursuz. Alın teriyle kazandığı bir lokma ekmeği, ağız tadıyla yiyememenin sıkıntısını yaşıyor. Zira, bazı işyerlerinin kapatıldığını ya da kapasiteyi kısma yoluna gidildiğini gördükçe, kafası karışıyor. İşinden olmaktan, çoluk çocuğu ile açlığa itilmekten korkuyor.
Endişelenip, korkmakta haklı. Nitekim, önce Kayseri Tekstil kapandı, onca işçiyi yüzüstü bırakarak. Sonra Ulutaş Tekstil'le Atlas Halı'ya geldi sıra. Mimataş umut verdi; iyi işler yaptı başlangıçta. Ama sonraları bankalarla yaşanan kredi sorunlarının mağduru olmaktan kurtulamadı. Çetinkaya, "Yeni bir soluk, yeni bir nefes" diyerek teşvikli Niğde'de denedi şansını. Dahası… Saygın Tekstil, dış coğrafyalarda aramak zorunda kaldı sorunlardan arınmanın yollarını. Kapasiteyi kısan Birlik Mensucat, "yeniden yapılanma" süreci ile aşmaya çalışıyor sıkıntıyı.
Kim ne derse desin, hemen her sektörde istihdam kaybı var. En fazla fire veren iş kolu ise tekstil sektörü. İşveren bir yığın sorunla, işçi işsiz kalma korkusunun verdiği huzursuzlukla boğuşuyor. İşverene göre sorun; ekonomideki istikrarsız gidişin ürünü. Eğer tezgahlar susuyor, dolayısıyla işçiye yol verilebiliyorsa, bunun tek müsebbibi, önce sektörlerin önünü tıkayan hatalı ekonomi politikaları, sonra da sıkça tanık olunan krizler… İşçi ise, sendikaların "umursamaz" tutumundan, dün olduğu gibi bugün de sendika seçme hakkına zaman zaman ipotek konulmasından şikayetçi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, hemen her hanede 1 kişinin işsiz olduğuna dikkati çekiyor ve "Türkiye'nin bir numaralı sorunu işsizlik. Diğer bütün sorunlar bundan sonra gelir. Şu anda 6 milyon 300 bin insanımız işsiz. Her yıl 700 bin gencimiz zorunlu olarak işsizler ordusuna katılıyor. Devletin işverenliği bitti. Tek bir formül var; o da girişimci sayısını artırmak" diyor.
Madem, işsizlik sorununa öteki sorunların üstesinden gelmeye gerek duyulmadan girişimciliği seferber ederek çare olunabilecek; o halde neyi bekliyoruz ki?..