Gözaltılara Avrupa'dan tepki yağdı

Ergenekon kapsamında gözaltına alınan gazetecilerle ilgili olarak AGİT, Türk makamlarını gazetecileri yıldırma ve tehdit etmeye son vermeye çağırdı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON / VİYANA/ BRÜKSEL -  "Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilerle ilgili olarak, Avrupa ve ABD'li  sözcüler endişelerini belirtirken Türkiye'yi gazetecilere karşı yıldırma politikasına bir son vermesini istediler.  ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley "Kamuoyunun önünde dile getirdiğimiz gibi Türkiye'deki gidişattan kaygılarımız var. Bu gelişmelerle ilgili Türk yetkililerle temasları sürdürüyoruz. Bu konuları çok yakından takip edeceğiz" dedi.

İnceleme ya da soruşturmaların şeffaf şekilde ilerlemesi çağrısında bulunduklarını belirten Crowley, Türkiye ile temas etmeye ve bağımsız ve çoğulcu medya için çağrıda bulunmaya devam edeceklerini bildirdi.

Gelişmeleri takip ediyoruz

"ABD Başkanı Baracak Obama'nın Türkiye'deki gazetecilere yönelik yıldırmaların farkında olup olmadığı ve gündeme getirip getirmediği" konusu  üzerine de Crowley, bunun Beyaz Saray'a sorulması gerektiğini, ancak ABD yönetimi olarak bu konulara odaklanmaya devam ettiklerini söyledi. Sözcü Crowley, , "Kamuoyunun önünde dile getirdiğimiz gibi Türkiye'deki gidişattan kaygılarımız var. Bu gelişmelerle ilgili olarak Türk yetkililerle temasları sürdürüyoruz. Bu konuları çok yakından takip edeceğiz" diye konuştu.

Crowley, dünya genelinde basın özgürlüğünün önemli savunucusu olduklarını belirterek, bu gelişmeleri, diğer ülkeler ve Türkiye'ye ilişkin sürdürdükleri insan hakları değerlendirmelerinin parçası olarak takip ettiklerini kaydetti.

Derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalılar

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) medya sorumlusu Dunja Mijatovic, "Türk makamlarını, gazetecileri yıldırma ve tehdit etmeye son vermeye çağırdığını" bildirdi.

Merkezi Viyana'da bulunan teşkilatın medya sorumlusu Dunja Mijatovic, yayınladığı açıklamada, gözaltına alınan gazetecilerin "derhal ve koşulsuz" serbest bırakılmalarını istedi.

Yine merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Direktörü Alison Bethel McKenzie de yayınladığı açıklamada, gözaltındaki gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. IPI Direktörü, "Hiçbir gazeteci, kritik görüş açılarından ifadesi anlaşılabilen çalışması için tutuklanmaya, gözaltına alınmaya, hakkında dava açılmaya veya bezdirme ve yıldırmaya maruz kalmamalı" dedi.    

Gazetecilerin darbe planlayıcısı olması inandırıcı değil

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Helene Flautre, "Ergenekon" davası kapsamında dün bazı gazetecilerin gözaltına alınmasından "derin endişe duyduğunu" bildirdi.

Flautre, yaptığı yazılı açıklamada, gözaltına alınanlardan Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın yaptıkları araştırmacı gazetecilik çalışmalarının uluslararası düzeyde kabul gördüğünü belirterek, bu isimlerin "Ergenekon darbe planlayıcıları gibi ulusalcı hareketlerle bağlantılı olabileceklerine inanmanın zor olduğunu" savundu.

Gazeteci Şener'le yakın zamanda görüştüğünü ve "entellektüel yoğunluğundan ve kararlılığından etkilendiğini" belirten Flautre, Ergenekon soruşturmasıyla bağlantılı olarak gözaltına alınması karşısında duyduğu "derin güvensizliği" dile getirdi.

"Türkiye'de demokratikleşmenin geleceği ve yargının saygınlığı için Ergenekon davasında usul hataları yapılmamasını" isteyen Flautre, Türk makamlarına "bu davada uluslararası insan hakları standartlarına tam uyulması ve soruşturmanın azami ihtiyatla yürütülmesi" çağrısı yaptı.

Endişeyle izliyoruz

AB Komisyonu, "bugün gözaltına alınan Nedim Şener, Ahmet Şık ve diğer isimlerle birlikte geçen hafta Oda tv yöneticileri Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın tutuklanmaları dahil gazetecilere yönelik son polis uygulamalarını endişeyle izlediğini" bildirdi.

AB Komisyonunun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle, yaptığı yazılı açıklamada, AB Komisyonu'nun ilerleme raporlarında, gazetecileri hedef alan çok sayıda davanın ve nüfuz kullanılarak medyaya uygulanan baskının fiiliyatta basın özgürlüğüne zarar verdiğine dikkat çekildiğini hatırlattı.

Türkiye'deki mevzuatın, ifade özgürlüğünü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararlarına uygun şekilde güvence altına almadığını belirten Füle, "Tüm modern demokrasilerde ifade ve basın özgürlüğü muhafaza edilmesi gereken temel prensiplerdir.

Aday ülke olarak Türkiye'nin bu temel prensipleri uygulamasını ve kamuoyunda çoğulcu ve farklı tartışmalara imkan sağlamasını umuyoruz. Türkiye'nin acilen basın özgürlüğünün icrasını kayda değer şekilde iyileştirmek için yasal çerçeveyi değiştirmesine ihtiyaç duyulmaktadır" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir