Gümrük camiasında oyun mu, gelişme mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Osan BAŞTA / GMY Danışman ve Bilirkişi

Uzun zamandır özellikle sivil toplum örgütleri ve diğer temsilcilerin, gümrük işlemleri ile ilgili olarak yapılmaya çalışılan gelişmelerden, ya son dakika ya da haberleri olmadan karşı karşıya getirildikleri bir gerçektir. Nerede ise yetkililer tarafından katma değer artırıcı gözü ile bakılacak konuma ve suçlamaya itilmişlerdir. Diğer yazımda bahsettiğim gibi Gümrük Bakanlığı'ndan müsteşarlığa düşürülmüş ve geleceği yok olmaya yüz tutmuş bir sektör olmasına ve özellikle kanun okuyucu, uygulayıcı ve uyarıcı olmasına rağmen, itilip kakılmaya devam edilmektedir. Dahası ve en önemlisi kanun tatbiki ile hem devletin ve hem de iş adamlarının kayıplarını, suçlanmalarını ve ceza almalarını önleyen çok önemli bir sektördür.

Devlet Hazinesi'nin yüzde 25'i gümrük işlemlerinden elde edilmektedir. Buna paralel olarak, her türlü kaçakçılık, sahtecilik, halk sağlığı ve sanayiciyi koruyacak ve kollayacak işlemleri uygulayarak, memurun, bürokratın ve en önemlisi iş adamlarının geleceğini ve kasasını korumak becerisi,bu sektörün kabiliyetlerinin bazılarıdır. Bu sebeple kanuni olarak kamu görevi yapan teşkilattır. Üstelik bu mertebeye çıkabilmek için; 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu, dış ticaret ve kambiyo mevzuatı, iktisadi, ticari ve mali konular, uluslararası anlaşmalar ile Avrupa Birliği mevzuatının gümrüğe ilişkin hükümlerle ikincil düzenlemeler ve asıl önemlisi eşyanın ve mevzuatın isim babası olan Türk gümrük tarife ve izah namelerini bilmek ve uygulamak için sınavlardan geçip başarılı olması ve öylece gümrük müşaviri olunması söz konusudur. Dünyanın hiçbir ülkesinde ve sektöründe olmadığı gibi altı yıl stajdan geçmesi de şarttır.

Bu sektörde yaşanan bir sürü haksızlıklar ve rekabet eşitsizliği de gırtlak boyu sürmeye devam edip durmaktadır. Asıl haksızlıkta maalesef bürokratlar tarafından yapılmakta ve her konuda tek karar verici ve arka bahçe görme alışkanlıkları sürmektedir. İşte bunlardan biri yetkilendirilmiş gümrük müşaviridir (YGM). Ve her türlü hakkaniyete, yasalara ve sektör bütünlüğünü ortadan kaldırıcı faaliyettir. Bu yetkiyi sadece müsteşarlık kendinde görmüş,kanunla yapılması söz konusu olan sektör sınıflandırmasını sadece genelge ile işleme koymuşlardır.Bu işlemle ilgili dava açılmış olmasına rağmen, hukuksuz bir şekilde işlerliği başlatılmıştır. YGM'ler ne işe yarar, istenen görev nedir ve gümrük müşavirinden üstünlüğü nedir? Sayın Hasan Akdoğan izah etmişler. Evet şu anda ambar memurunun yaptığı işi yapar ve bazı evrak tanzimi onayı yapar. Bu işleri yapmak, için yukarıda saydığım kanunları ve aşamaları bir fiil sınavla başarılı olarak kazanması gerekir miydi? Hayatınızı koyarak öğrendiğiniz bunca beceriyi bir kalemde silmeyi nasıl istersiniz ve bu durumu sırf açılım ile para kazanma maksatlı olarak nasıl kabul edersiniz? Bizde amiyane bir tabir vardır. Attan inip eşeğe binmek…Tam olarak kabul edilen durum budur. Şimdi desteklemek için yardımcılı, yetki ve etki istenme aşamasına geçilmeye çalışılıyor. Bu bana göre meslek adabına, etikliye ve sorumluluğuna sığmamaktadır. Hatta görevden kaçmakla eşittir. Ticaret odasında yapılan bir toplantıda yeni kazanımlar ve ufuk açma projesi olarak sunulmuş ve kârsızlığa mahkûm olan gümrük müşavirlerinin para kazanabilmesi için, bir kapı olarak işaret edilmişti. Dahası devletin memur sayısı yetmediğinden,o görevdeki kişilerin geri çekilerek, yerinin doldurulması projesi olarak anlatılmıştı. İşte kabul gören görev bu! Bir nebze ses çıkarılmaya bilinir ama, ya devletin ayıbı nasıl örtülür. Çok büyük olan devletimizin sınırları ve kapıları sadece 8 bin 800 kişi ile nasıl kontrol edildiği söylenilir? Sadece Belçika'da 35 bin kişinin yaptığı bu görevi biz 8 bin 800 kişi ile çok iyi yaptığımızı iddia ediyoruz. Ve bu yükü, hiç tecrübesi olmayan bir kişinin sırtına yüklemek çözüm ve kazanç kapısı olduğunu iddia edip kabul edilmesini istiyoruz. Sektörde bunu içine sindiriyor…

Asıl mücadele edilmesi gerekenler göz ardı edilerek kolaycılığa kaçılıyor. Her kesin yapması gereken, gelecek sorumluluğu yerini korkuya bırakıyor ve elma şekeri mutluluğu yaşanıyor.

İşte işin özü ve gelecek korkusu budur. Bir yerlerde oturarak emir vermek veya emir almakla ancak bu kadarı başarı olarak kabul edilmiş olur.