Haberal'ın savcısı yalan beyandan mahkum
Bakırköy Savcısı Doğan hakkında, Haberal'ın kaldığı hastane odasına yapılmadığı halde demir parmaklık yapıldığı şeklinde Adalet Bakanlığına yazı yazması nedeniyle, görevi kötüye kullanmaktan 6 ay, görevi ihmalden 7 ay ceza verildi.
ANKARA - Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Bakırköy Savcısı Cevdet Doğan'ı, Adalet Bakanlığına, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal'ın kaldığı hastane odasına yapılmadığı halde demir parmaklık yapıldığı şeklinde yazı yazması nedeniyle görevi kötüye kullanmaktan 6 ay, doktor raporuna rağmen Haberal'ın cezaevinden, 27 gün boyunca naklini sağlamadığı için de görevini ihmal suçundan 7 ay 15 gün hapisle cezalandırdı.
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan ve Başsavcılık İnfaz Bürosu'nda görevli Cevdet Doğan'ın, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Haberal hakkındaki, 16 Ekim 2009'da tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü doktorları tarafının "tedavisinin ayakta devam edilerek, 1 ay sonra kontrol edilmek üzere taburcu edilmesine karar verilmiştir" şeklindeki raporun kendisine bildirilmesine rağmen, tutuklu sanığın cezaevine naklini sağlamadığı, 27 gün boyunca hukuksal sebep olmaksızın hastanede tutulmasına sebebiyet verdiği, görevini ihmal ettiği iddia edildi.
Savcı Doğan'ın ayrıca, "Haberal'ın yattığı hastanedeki servis odasının penceresine hiçbir zaman demir parmaklık takılmadığı halde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 24 Nisan 2009 tarihli yazısına cevaben verdiği 8 Mayıs 2009 tarihli yazısında "hastane servis odasının penceresine hastane idaresince demir parmaklık yaptırılması sağlanmıştır" şeklinde gerçeğe aykırı bildirimde bulunarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği öne sürüldü.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 15 Ocak 2010 tarihli yazısı üzerine, İstanbul'da 2009 yılında 10, 2010 yılında ise 14 hastanede mahkum koğuşu bulunduğu halde savcı Doğan'ın, "İstanbul'da hiçbir devlet ve üniversite hastanelerinde mahkum koğuşu bulunmamaktadır" şeklinde gerçeğe aykırı evrak tanzim etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu da işlediği gerekçesiyle, hakkında kamu davası açıldı.
İlk derece mahkeme sıfatıyla davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, savcı Doğan'ın, "İstanbul ilindeki tüm devlet ve üniversite hastanelerinde mahkum koğuşu bulunmamaktadır" şeklindeki yazısı nedeniyle resmi evrak düzenleme suçundan beraatına karar verdi.
Savcı Doğan'a, Adalet Bakanlığına, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal'ın kaldığı hastane odasına yapılmadığı halde demir parmaklık yapıldığı şeklinde yazı yazması sebebiyle görevi kötüye kullanmaktan 6 ay hapis cezası veren Daire, Doğan'ın ayrıca doktor raporuna rağmen Haberal'ın cezaevine naklini sağlamayıp 27 gün boyunca hastanede kalmasına devam etmesine neden olarak görevini ihmal ettiği sonucuna vardı. Doğan'ın, görevi ihmal suçundan cezasını "aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği" gerekçesiyle, 1/4 oranında artırarak 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar verildi.
Savcı Doğan'ın, geçmişi, yargılama süresindeki davranışları dikkate alınarak cezasında indirime gidildi. Doğan hakkında verilen hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Gerekçe
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin gerekçesinde, sanığın Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne gönderdiği "İstanbul'daki tüm devlet ve üniversite hastanelerinde mahkum koğuşu bulunmamaktadır" şeklindeki cevabi yazının, bildirim mahiyetinde olduğu ve hukuki sonuç doğurmaya elverişli sahte evrak olarak kabul edilmeyeceği sonucuna varıldığı belirtildi.
Sanığın İstanbul'daki hastanelerde hükümlü koğuşu bulunup bulunmadığına ilişkin yazdığı yazının daha açık ve anlaşılabilir olması yerine, yanlış anlaşılabilecek şekilde olmasının eleştiri konusu yapılabileceği vurgulanan gerekçede, ceza yasası anlamında eylemin, resmi belgede sahtecilik veya başka bir suçu oluşturmayacağından bu eyleminden beraatına karar verildiği kaydedildi.
Gerekçede savcı Doğan'ın, tutuklu Mehmet Haberal'ı taburcu edilmesi kararına rağmen, 27 gün cezaevine naklini sağlamadığı gerekçesiyle işlediği iddia edilen "görevi ihmal suçu" ile ilgili yapılan değerlendirmede de Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca, infazın Cumhuriyet savcısı tarafından izleneceği, denetimin de Cumhuriyet savcısınca yapılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.
Sanığın, Haberal hakkında verilen 16 Ekim 2009 tarihli taburcu edilmesine ilişkin karardan 27 gün boyunca haberdar olmadığına yönündeki beyanlarına itibar edilemeyeceği bildirilen gerekçede, şu ifade yer aldı:
"Sanığın böylece heyet raporuyla tıbbi tedavisine ayakta devam edilerek, bir ay sonra kontrole gelmek üzere taburcu edilmesine karar verilen tutuklu Mehmet Haberal'ın cezaevine naklini sağlamayıp hastanede kalmasına devam etmesine neden olarak adı geçen kişiye menfaat sağlamak suretiyle görevini ihmal ettiği ve bu suretle yüklenen suçun tüm unsurlarıyla sübuta erdiği anlaşılmıştır."
Hastane odasına "demir parmaklık"
Savcı Doğan'ın, tutuklu Haberal'ın tedavi gördüğü hastanede kaldığı odanın penceresine gerçekte takılmadığı halde "demir parmaklık taktırıldığı" şeklindeki yazısında resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının gerçekleşmediği işaret edilen gerekçede, bu eyleminin görevi kötüye kullanmak suçu yönünden değerlendirilmesi gerektiği yer aldı.
Gerekçede, görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisinin görevinin gereklerine kasten aykırı davranması yanında, bu davranış nedeniyle kişilerin mağduriyetinin, kamunun zararının ya da kişilere sağlanmış haksız bir menfaatin bulunması gerektiği vurgulandı.
Gerekçede, şöyle denildi:
"Suç tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı infaz bürosunda infaz işlemlerinden sorumlu ve 5275 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca infazın izlenmesi ve denetlenmesiyle görevli sanığın, kamuoyunda tutuklanması ve hemen akabinde rahatsızlığı gerekçesiyle hastaneye kaldırılıp hastanedeki yatış ve tedavi süreci yoğun şekilde tartışılan tutuklu Mehmet Haberal'ın gerçekte kaldığı odada demir parmaklık bulunmamasına ve bu konuda da kendisine Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce sorulmamasına rağmen, Bakanlığa yazdığı 8 Mayıs 2009 tarihli yazıyla tutuklunun yattığı odanın penceresine demir parmaklık takıldığının sağlandığı belirtilerek, adı geçen tutuklunun yasal olarak kalması gereken koşullardan çok daha rahat biçimde kalmasını, sanki bir tutuklu veya hükümlü koğuşu tesis edilmiş gibi bildirimde bulunmak suretiyle bu kişiye menfaat sağlayarak TCK'nın 257. maddesinin 1. fıkrasındaki görevi kötüye kullanma suçun işlediği anlaşılmıştır."
Karşı oy gerekçesi
Çoğunluk görüşüne katılmayan Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Hüseyin Eken ile Üye Hüseyin Boyrazoğlu, infazla görevli Cumhuriyet savcılarına, hükümlü koğuşu bulunmayan tedavi kurumlarında tedavileri süren hükümle ve tutukluların demir parmaklıklı yerlerde bulundurulmaları yönünde bir görev verilmediğini savundu.
Suç tarihinde tutuklu Mehmet Haberal'ın, hastanenin 4. katında tedavi gördüğü, odanın girişine kameralı güvenlik sistemi kurularak odaya giriş ve çıkışların kontrol altında tutulduğu ifade edilen karşı oy gerekçesinde, "Bu konumdaki odanın penceresine demir parmaklık takılmamasının hiçbir surette tutuklu veya hükümlünün rahat bir ortamda kalmasına olanak tanımak, başka bir ifadeyle menfaat sağlamak olarak değerlendirilemez. Bu nedenle yüklenen suçun maddi unsuru da gerçekleşmemiştir" ifadeleri yer aldı.